HDP Van Milletvekili Nazmi Gür, Dışişleri Bakanlığı bütçesiyle ilgili olarak Meclis’te yaptığı konuşmada, AKP hükümetinin dış politikasına yönelik eleştiriler yöneltti. Türkiye’nin son beş yıldır Ortadoğu’da ağabeylik rolüne soyunarak sert bir güç olmaya çalıştığını belirten Gür, ancak bu politikanın başarıya ulaşmadığını vurgulayarak, “Hükümet bir yandan Suriye’de, Filistin’de, Mısır’da, Tunus’ta, Cezayir’de din-Sünni eksenli bir politika sürdürüyor, Müslüman Kardeşler üzerinden bir hat oluşturuyor, diğer taraftan ise bölgenin diğer halklarını; Kürtleri, Asuri-Süryani halkını, Ermenileri, oradaki dinî inançları, farklılıkları yok sayıyor. AKP’nin dış politikası halkların eşit temsilinden ziyade egemen ulus zihniyeti taşıyor. Türkiye'nin içinde bulunduğu ilişkiler ağı içerisinde hâkim ulus devlet anlayışının gerçekten işe yaramadığını, ideolojik olarak da çarpık bir ideolojik temel üzerinde şekillendiğini söyleyebiliriz” diye konuştu.

Ortadoğu’nun mezhepler arası bir çatışmanın arifesinde olduğuna dikkat çeken Gür, AKP hükümetinin hem Suriye, hem Irak konusunda sürdürdüğü dış politikanın, Katar-Suudi Arabistan hattı üzerinden yürütmeye çalıştığı ittifak kurgusunun bölgede kaçınılmaz bir biçimde yeni bir çatışma riskini ortaya getirdiğini söyledi. Bu ittifak ve bloklaşmanın Şii-Sünni çatışmasına yol açabileceğini kaydeden Gür, “Bu çatışmaya doğru hızla gidiliyor ve bölge ülkelerinin, özellikle Türkiye'nin ve İran’ın bu konuda yeniden düşünmesi gerekiyor. Herhangi bir mezhep çatışmasına, mezhepler arası bir gerilime yol açacak politikalardan özellikle tekçi ve totaliter dış politika yaklaşımından bir an önce uzaklaşması gerekiyor. Yoksa Neoosmanlıcılık, yeni Osmanlıcılık bu işe yaramıyor” dedi.

DAİŞ yükselişinde Türkiye’nin uyguladığı yanlış dış politikaların etkisinin bulunduğunu belirten Gür, “Suriye’de doğrudan iç işlerine müdahil olmak, Suriye’de muhalifleri silahlandırmak, silahlandırılan muhaliflerin radikalizme kayacağında hiç beis görmeden onları desteklemek ve nihayetinde, özellikle Suriye’de savaşa giden yabancı savaşçılar başta olmak üzere, Türkiye üzerinden gönderilen silahların IŞİD’in eline, El Nusra gibi radikal, El Kaide bağlantılı örgütlerin de eline geçtiğini herhâlde bu Hükûmet de kabul etmek zorunda” diye konuştu.

Hükümetin PYD’ye yönelik tutumunu da eleştiren Gür, Türkmenler için örgütlenmeyer yapan Türkiye’nin Kürtlere, PYD’ye son derece ayrımcı bir yaklaşım gösterdiğini, özellikle Rojava Kürdistan’ındaki 3 kantonun demokratik yapısına karşı ciddi bir nefret söylemi içinde olduğunu ifade etti. Gür, kendi topraklarını korumaktan başka hiçbir amaç gütmeyen, Esat rejimine karşı Suriye muhalefeti yokken bile direnen PYD’ye ve Kürtlere karşı bu ayrımcı tutumun asla kabul edilemeyeceğini söyledi. Gür, TMO silolarını kullanan DAİŞ’e karşı Türkiye’nin harekete geçmemesinin de düşündürücü olduğunu kaydetti.

Güney Kürdistan Federal Hükümetinin IŞİD Musul’u aldıktan sonra ve Erbil’e yönelik saldırısını gerçekleştirmeye başlarken hayal kırıklığına uğradığına dikkat çekerek, şöyle konuştu: “Sayın Barzani ve yönetimi, Türkiye’den IŞİD’e karşı yardım konusunda çağrıda bulunmuşlardı. Bu çağrılardan yanıt alamadılar ve bunun derin hayal kırıklığını yaşıyorlardı. Bu çağrılara İran’ın derhâl cevap vermesi, IŞİD’e karşı Güney Kürdistan’ın savunması konusunda desteğini göstermesi de ayrıca bizim burada not etmemiz gereken olgulardan birisidir. Umarım, hükümet, özellikle dış politika konusunda muhalefetin sesine kulak verir, şimdiye kadar uyguladıkları yanlış politikaları gözden geçirir, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve bölge halklarının da demokrasiye ulaşması için öncü bir rol yapar, görev alır; bunun dışında, hegemonik yaklaşımlar, işgalci yaklaşımlar sonuç vermez.”

15.12.2014