Parti Sözcümüz Ebru Günay'ın Yeni Yaşam'a verdiği röportaj:
HDP Sözcüsü Ebru Günay ile eleştiri-özeleştiri sürecini ve 3. Yol’u nasıl inşa edeceklerini konuştuk: Üçüncü Yol siyasetinde demokrasi ittifakını ve mücadelesini geliştirmekte istediğimiz oranda bu yolu inşa edemedik. Ama şimdi bunun ne kadar gerekli ve elzem olduğunun farkındayız.
Seçim sonrası iktidar bloku, milliyetçi, ırkçı, kadın düşmanı politikaları ve baskı konseptini arttırarak sürdüreceğe benziyor. Siyasi tutsaklar üzerinde tecrit ve baskıyı yoğunlaştırıyor. Diğer yandan ekonomik kriz ağırlaşarak devam ediyor. Zamlarla, reel gelirlerin düşmesiyle halklar ve emekçiler her gün biraz daha yoksullaşıyor.
Bu süreçte, elbette muhalefetin değişim ve dönüşüm için yeni bir anlayış, örgütlenme ve mücadele yöntemini ortaya koyması gerekiyor. Değişim dönüşümde de en önemli ihtiyaç eleştiri-özeleştiri mekanizmasını güçlü, şeffaf, samimi olarak işletmek olarak belirginleşiyor. Elbette eleştiriler oldu ve olacak ancak şimdi güçlü bir enerji ve sinerjiyle değişimin ne olacağına odaklanmak gerekiyor. Seçim sonrasında HDP, CHP ve Millet İttifakı kendi içlerine dönerek; hatta fazlasıyla içe kapanarak eksikleri saptamaya yönelik çalışmalara başladı. Ama bu süreçte en güçlü ve şeffaf özeleştiriyi veren HDP oldu. Kongreye giderken eşbaşkanlar aday olmayacaklarını ve “halkımızın sesini duyduk,” diyerek yeni bir değişimin güçlü özeleştiriyle yaratılacağını açıkladılar. Şimdi HDP’de yeni bir süreç başlıyor, HDP bundan sonra nasıl bir siyaset yürütecek? 3. Yol perspektifi nasıl güçlendirilecek? Demokrasi mücadelesini ve örgütlenme hattını nasıl örecek? Tüm bunları HDP Sözcüsü Ebru Günay ile konuştuk.
Seçim sonrasında bütün partiler kendi içine döndü. Sonuçlar beklenildiği gibi değildi. HDP’ye eleştiriler oldu ve özeleştiriler verildi. Bu özeleştiriler ekseninde yeni sürece dair somut adımların atılması kararı alındı; neydi bunlar?
Türkiye siyaseti açısından yeni bir süreç başladı. Her parti bir şekilde kendi içine dönük tartışma sürecine girdi. Biz de kendi içimize dönük bir tartışma süreci içindeyiz. Yapıcı, güçlendirici, demokrasiyi ve HDP fikriyatını güçlendirecek olan her eleştiri bizim başımız gözümüz üzerinedir. Geldiğimiz gelenek bu konuda eleştiriye çok açık bir gelenektir.
HDP’ye niye bu kadar çok yüklenildi?
HDP’nin eleştiriye yönelik tavrı ve tutumu bilindiği için bu kadar eleştiri yöneltildi. HDP’nin mirasını devraldığı gelenek, kendini eleştiri ve özeleştiri üzerinden güçlendiren ve buradan sonuçlar çıkartarak büyük hamleler yapan harekettir. Mirasını devraldığımız, bileşenlerimizin içinde olduğu sol, sosyalist, devrimci mücadele geleneği ve Kürt hareketinin geldiği düzey, o eleştiri ve özeleştirilerle güçlenen ve büyüyen; mevcut pozisyondan çıkan, atılımlar gerçekleştiren bir miras. Ancak bu atılımların önüne geçmek için, yıkıcı art niyetli tarafı olan, iktidar politikalarıyla bağlantılı olan ve her şeye rağmen demokrasi mücadelesinin, HDP fikriyatının büyümesinin önünde bir engel olmak isteyen kısım öne çıktı, daha baskın hale geldi.
Buna karşı siz kendi iç tartışmalarınızda neleri değerlendirdiniz?
Şunu çok samimi ve açık yüreklilikle ifade ettik; art niyetli çıkışlara itibar etmeden ama yapıcı bütün eleştirileri dikkate alarak bir yol haritası çizmeye çalışıyoruz ve bunun tartışmalarını yürütüyoruz. Seçim sonrası hemen bir MYK toplantısı gerçekleştirdik ve bütün bu süreci Yeşil Sol Parti ile ortak yürüttük. Bu tartışma süreçlerini seçim sürecinde de yine Yeşil Sol Parti ile birlikte yürüttük. Önce eşbaşkanlarımızın dâhil olduğu kurullarımız toplandı, bileşen partilerimizin eşbaşkanları bir araya gelerek istişare toplantıları gerçekleştirdik. Süreç bizim açımızdan bundan sonra başladı. Kadın meclisimiz, sonrasında parti meclisimiz toplandı. Halen toplantılarımız devam ediyor. Bir bütün olarak eleştirirken, yeniye dair kısmı nasıl planlayacağımızı, ne yapacağımız tartışarak yol alamaya ve yol haritasını çıkarmaya çalışıyoruz. Bunu illerimize, ilçelerimize, mahallelerimize, sokaklara taşımamızın yöntemlerini planlayarak, bunları gerçekleştiriyoruz.
Tartışmalarınızda yeniye dair planlama ve stratejiniz denir?
Yol haritamızı belirlerken eksiklerimiz ve gelen eleştiriler doğrultusunda yeniye dair neler yapacağımızı ele alıyoruz. Daha önce de ifade etmiştik; biz aynı zamanda konferans ve kongre sürecine de başladık. Bizim için bu dönem yeniyi ve yeni süreci inşa etmenin adımlarıdır, geleceğe dair umut tazelemenin inancıdır, mücadele kararlılığını yeniden tazeleme ve büyütmenin araçlarıdır kongreler. Bunların hazırlıklarını yapacağız. Bu konuda gerçekten güçlü tartışmalar da yürütüyoruz. Bir de şunu gözardı etmemek lazım; bütün saldırılara rağmen, faşizmin tüm engellemelerine rağmen HDP özünde bu süreçlerden başarı ile çıkmıştır. Mesele bizim için sandık ve vekil sayısı değildir.
Mesele nedir? Başarı veya başarısızlık somut olarak neydi?
Elbette ki hedeflediğimiz, ulaşmak istediğimiz bir sandalye sayısı vardı. Bu tartışmasız bir konu. Bu konuda hedefimize ulaşamadık. Ama bu durum şu hakikati de ortadan kaldırmıyor; biz faşizmin bütün engellemelerine rağmen irademizi sandığa yansıttık. Biz faşizmin bütün baskısına rağmen; ırkçı, kadın düşmanı, Kürt düşmanı politikalarına rağmen kendi politik hattımızdan, demokrasi mücadelesinin gelişmesinden taviz vermedik. Bunlar işin başarısı. Biz seçim öncesinde hep şunu söyledik: Bu ülkede faşizm gelişmeyecek ve kurumsallaşmayacaksa bu HDP fikriyatıyla olacaktır dedik. Faşizme karşı bu mücadele HDP fikriyatının öncülük edeceği Üçüncü Yol siyasetiyle ve demokrasi ittifakıyla olacaktır. Zaten seçim tablosunda ortaya çıkan haritalar; birinci ve ikinci turdaki haritanın rengi, iktidarın bütün yalan, hile ve politikalarına rağmen bir cevap ortaya koydu. Bunu kimse gözardı edemez, etmemeli de.
Bu haritanın renginden anladık ki, eleştiri yöneltilecek parti sadece HDP değil… Değişim için yürütülen siyasette, muhalefette, CHP ve Millet İttifakı’nda da çok ciddi eksiklik olduğu ortaya çıktı. Ancak orada eleştirilere karşı özeleştiri HDP’de olduğu gibi net değil, kapalı kapılar ardında şeffaf olmadan sürüyor. O kesim birçok yere temas etmeyen ve merkeze sıkışmış bir siyaset mi yürüttü? O merkezi siyasetin yansımaları değil mi bu seçim sonuçları?
Biz aslında seçim öncesinden itibaren Türkiye restorasyoncuları ve iktidar blokundan oluşan iki bloklu siyasete mahkûm ve mecbur değil dedik. Ama Türkiye siyasetinin konjonktürü -muhalefetin bütünü açısından söylüyorum- değişimden yana bir tutum ortaya koydu, bizler de bu değişime göre bir pozisyon belirledik. Türkiye’nin içinde olduğu, yaşadığı sıkıntıları göz önünde bulundurarak bir stratejik hat oluşturduk. Şöyle bir hakikat var; seçim sonuçları bir kez daha gösterdi ki sokaktan kopmuş, eylem gücünde bir araya gelmeyen, sokağın dinamikleriyle buluşmayan muhalefet başarısızdır ve sonuç elde edemez. Merkez dediğimiz siyaset bununla ilgili. Merkezileşen siyaset biçimi, tabandan kopan siyasetin sonucudur. Aslında bizim HDP fikriyatı ve Üçüncü Yol siyasetiyle inşa edip anlatmaya çalıştığımız mesele tam da buydu. Biz sokakla, mücadeleyle, demokrasi güçleriyle buluştuğumuz anda başarı kazanacağız, buluştuğumuz oranda Türkiye demokratikleşecek. İktidarın yaptığı bazı ittifakları bu sokak mücadelesine darbe vurma olarak ele almak ve değerlendirmek lazım.
O ittifaklar kadın özgürlüğünü ve kazanımlarını yok etmeye yönelik bir ideolojiyi de keskinleştirmedi mi?
Pandemiden bu yana sokakta olan, direnen, kazanımlarından taviz vermeyen çok büyük bir kadın hareketi ve mücadele gerçeği var. Bu açıdan hem Türkiye kadın hareketinin hem de Kürt kadın hareketinin rolü ve misyonu çok önemli bir nokta. Geldiğimiz aşamada iktidar milliyetçi ve kadın düşmanı blokla ittifak yaptı. Bu kendi içlerindeki erkek aklının iktidar ve siyasete yansıması aynı zamanda… Asıl tedbiri sokakta büyüyen kadın mücadelesinin önüne geçmek için yaptılar. Kadın sözünün siyasete yansımasını engellemek için yaptılar. Faşizmin beslendiği alanların başında milliyetçi, ırkçı söylemlerin yarattığı erkek tarzı siyaset gelir. Bakıyoruz iktidar bu argümanların hepsine sarıldı ve maalesef muhalefet de bunu görmedi. İkinci tura giderken yaşanan milliyetçi hamleden ve sözlerden bu tehlikeyi görmedi.
O milliyetçiliğin öne çıkarılması, devlet aklının milliyetçilik üzerinden yeni bir sistem inşa etme projesi mi? Bu Kürtleri nasıl etkiliyor? Hüda-Par’ın iktidar ortağı olması, Kürtleri muhafazakarlaştırma ve milliyetçiliği güçlendirme tehlikesi içeriyor mu?
Toplamda Türkiye için şöyle bir tehlike var; 21 yüzyıl demokrasi güçleri ve ulus devletler arasındaki o gerilim hattının üzerine kurulu. Dünyadaki tüm seçimler, daha otoriter ve milliyetçi liderlerle demokrasi bloklarının yarıştığı süreçler. Türkiye’de de sağ, otoriter, faşizan ve aynı zamanda kadın düşmanı, Kürt düşmanı bir hat var. Biz buna karşı demokrasi mücadelesini büyüten bir hattan bahsediyoruz ve yeni dönemde bu tehlikeyi görerek hareket etmek lazım.
Bu tehlikeyi aşmanın yöntemi nedir?
En geniş yelpazede demokrasi mücadelesini büyüterek gelmektir. Biz hep söyledik; mesele kişilerin ya da iktidarın el değiştirme meselesi değil, Türkiye’nin demokratikleşme meselesidir. Türkiye’nin demokrasi mücadelesi kültürünü güçlendirip buradan kendi politik hattını kurmasıdır. Yeni dönemde de bizi buradan bir açılım bekliyor.
Kongreye hazırlık sürecine girdiniz. Eşbaşkanlar kongrede aday olmayacaklarını açıkladı. Bu yeni değişim ve dönüşüm sürecini de beraberinde getiriyor. Bu süreçte parti kendini nasıl yenileyecek? Bunun öngörüleri ve yapılanması nasıl olacak?
Şunun farkındayız ki HDP fikriyatı tüm Türkiye toplumuna kazandırıyor. HDP fikriyatı başarıyı getiriyor. Biz yenilenme sürecine giderken de HDP fikriyatımızın ve projemizin hayat bulması için, bu fikriyatın ilkelerinden asla taviz vermeden ancak örgütlenmede ve politikada esnekliklerle yol alacağız. Bunu yaparken de il ve ilçe teşkilatlarımızı rehber alacağız ama bizim için en önemli rehber Türkiye halklarıdır. Halkların bu konudaki düşüncelerinden, beklentilerinden ve mücadele hattının nasıl gelişmesi üzerinden yeni yapılanmamız var. Kongreye giderken bu süreç halk buluşmalarımız, halk toplantılarımızla şekillenecek.
Parti organları ve kurulların yaptığı tartışmalarda ortaya çıkan ana sonuç nedir?
Çok net! HDP fikriyatından asla geri durmadan, HDP fikriyatını büyüterek; halkları, kadınları, gençleri, kimlikleri bir demokrasi ruhuyla yan yana, omuz omuza bir arada tutarak, bir başarı elde etmenin mümkün olduğunu geçmiş deneyimlerimizden biliyoruz. Yeninin inşasını da bunun üzerinden yapacağız. Çünkü faşizmi durduracak olan budur. Yeni döneme giderken kendimizi yeniledik, günü kurtardık üzerinden değil, mücadele hattımızı büyütmek, kadınlar, gençler, inançlar, işçiler, emekçiler için yeni kazanımlar elde edeceğimiz bir siyasi hat üzerinden yürüyeceğiz ve biz bunun Üçüncü Yol olduğunu belirttik.
Üçüncü Yol topluma ve bütün kesimlere yeterince anlatılıp derinleştirilebildi mi?
Üçüncü Yol’u anlatmış olmak, hayata geçirmiş olmak kuşkusuz yeterli değil. İstediğimiz sonuçtan uzakta kalmamızın nedenlerinden biri de bu. Üçüncü Yol siyasetinde, demokrasi ittifakını ve mücadelesini geliştirmekte bu yolu istediğimiz oranda inşa edemedik. Ama şimdi bunun ne kadar gerekli ve elzem olduğunun farkındayız. Bu nedenle yeni dönemde Üçüncü Yol siyasetinin inşasıyla Türkiye’nin demokratikleşme sürecinin gelişeceğini düşünüyoruz. Türkiye’de demokrasi gelişmediği sürece, bizim açımızdan her zaman için ırkçılık, kadın düşmanlığı bir tehlikedir. Biz bu tehlikelere karşı onları geriletmek için mücadele ediyoruz. İktidar ırkçılık ve milliyetçilik üzerinden kendi bloğunu konsolide ediyor. İktidar bloğunu yan yana getiren ittifakın özünde milliyetçilik, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, kadın düşmanlığı ve Kürt düşmanlığı hattı var. Bu düşmanlıktan beslenen bir iktidar bloğu oluşturmaya çalışıyorlar. Biz de bunun topluma kazandırmadığını ve yeni dönemde bir arada, ortak bir demokrasi mücadelesinin sonuç yaratacağını görüyoruz. Dünya deneyimleri de bunu böyle gösterdi. Biz de mücadele hatlarını genişleterek demokrasinin yerleşmesi ve Türkiye’nin değişmesi için o hattı öreceğiz.
Faşizmin kurumsallaşmasıyla karşı karşıya mıyız? HDP yeni süreçte Türkiye’nin siyasal okumasını nasıl yapıyor? Türkiye’nin gidişatı ve sorunlarında öncelikli başlıklar neler olacak ve nelerle mücadele edecek?
Faşizmin kendisini kurumsallaşması çabası iktidarın kendisini kalıcılaştırma çabasıyla paralel bir şekilde gidiyor. Buna karşı da bizim mücadele hattımız, mücadele kararlılığımız devam ediyor. Bizim hedeflerimizden biri faşizme kaybettirmek, faşizmi durdurmak ve bunun da ötesine geçmek. Türkiye aynı zamanda ciddi bir ekonomik krizle iç içe ve toplum her geçen gün daha da yoksullaşırken, iktidar etrafındaki siyasi bir güruh zenginleşmeye devam ediyor. Temel mücadele alanlarından bir diğeri de yoksullaşma ve emek sömürüsüne karşı mücadele hattını güçlendirmek. Buradan sözü ve siyaseti kurmak bizim açımızdan önemli. Tablo giderek ağırlaşıyor, dolar aldı başını gitti, piyasaların içinde olduğu hal ortada, ekonomik olarak tarımın yoksulluğu, ekolojik kırım, işsizlik ve doğa talanı bizler açısından yine güçlü bir mücadele gerektiriyor ve buralardaki mücadeleyi büyütmemiz önemli. Tablo hiç de iç açıcı değil…
HDP kongresi ne zaman olacak, ismi de değişecek mi?
Bu biraz da tartışmalar sonucunda belirlenecek bir durum. Biz kongreye daha hazırlıklı gitmek istediğimiz için süreci ön toplantılar serisi, halkla buluşmalar süreci ve yine arada yapacağımız konferanslarla netleştireceğiz. Güçlü atılımlarla daha da büyümek ve yeni bir değişim dönüşümü örgütleme hedefimiz var. Bunu biraz daha tartışarak, kendi yerel örgütlerimizle, kurullarımızla yürüteceğimiz tartışmalarla netleştireceğiz.
Derdim demokrasi ve kadın mücadelesi, Ebru Günay’ın derdi ne?
Benim derdim demokrasi ve kadın mücadelesi. Ben aynı zamanda bir hukukçuyum. Adalet ve hukuk mücadelesinin Türkiye’de nasıl bir öneme sahip olduğunun farkındayım. Geçmiş avukatlık deneyimlerinden yola çıkarak söylüyorum; iktidarın ilk kötü uygulamaları her zaman hukuksuzluklarla başlar.
Daha kötüsü, birileri hukuksuzluklara alkış tutar ama günün sonunda alkış tuttukları haksızlık ve adaletsizlik dönüp kendilerini vurur. İşin farkına varırlar ama geç olmuştur. İşte geç olmadan o mücadeleyi büyütmek, farkındalığı yaratmak için, kendi mücadele ve hayat duruşumu burası üzerinden tanımladım. Bunu kadın kimliğimle gerçekleştirmek önemli… Bu da bir dert.
Röportaj: Nezahat Doğan
12 Haziran 2023