Günay: Geçmişte çetelerinize boyun eğmedik, şimdi de alçakça saldırılarınıza boyun eğmeyiz

Parti Sözcümüz Ebru Günay, Genel Merkezimizde basın toplantısı düzenleyerek güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Özellikle 9 Ekim protestolarına, milletvekilimize ve halka yönelik polis saldırılarına ve bu konuda yapılan açıklamalara değinen Günay, şunları söyledi:

10 Ekim'de IŞİD eliyle bu ülkedeki barış, demokrasi ve özgürlük hedef alındı

Şu anda MYK toplantımız devam ediyor. Gündeme dair, gelecek döneme dair kapsamlı tartışmalar yürütüyoruz. Esas gündemlerimizden biri de dün partimize, vekillerimize ve halkımıza yapılan saldırıydı. 

Bugün 10 Ekim Ankara Gar Katliamının 7’inci yıl dönümü. 7 yıl önce Türkiye’nin dört bir tarafından on binlerce barışsever barışı haykırmak için Ankara’ya akın etmişti. 7’den 70’e birçok insanın barış, özgürlük ve demokrasi talebiyle gerçekleştirdiği mitingde IŞİD eliyle bir katliam gerçekleştirildi. IŞİD eliyle katiller bu ülkedeki barışı, demokrasiyi ve özgürlüğü hedef aldılar. 103 insanımız hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden canlarımızı saygı ve minnetle anıyoruz. Failler hala açığa çıkarılmadı, katiller hesap vermedi. Ankara'nın göbeğinde bir mitingde bu saldırı gerçekleştirildi. Arkasındaki karanlık güçleri tüm Türkiye halkları biliyordu. Faillerin hesap vermemesi, gerçeklerin açığa çıkarılmaması katillerin nasıl korunduğunu bir kez daha gösterdi. 7 yıl boyunca gerçekleşen her anmaya saldırılar gerçekleştirildi. Bugünkü anmada da yakınlarını kaybedenlere bir kez daha saldırıldı. Bu da iktidarın nerede durduğunun göstergesidir. Faşizm kan ve katliamla kurulur, savaşla devam eder. Savaş politikalarıyla Türkiye halklarının geleceğini ve demokrasisini tehdit etmeye devam ediyor bu iktidar. 10 Ekim Katliamında yaşamını yitirenleri anıyoruz, iktidarın bu politikalarını bir kez daha kınıyoruz.

Dün tecride, ülkedeki baskı rejimine hayır diyerek alanlardaydık

Sizlerin de bildiği gibi dün 9 Ekim'di. HDP olarak birçok kurum ve kuruluşla, TJA, DBP ve DTK'yla, kadınlarla, gençlerle birlikte alandaydık. Dünyanın dört bir tarafında Kürtler ve dostları ve derdi barış ve özgürlük olan bütün halklar alandaydı. İngiltere'den Hakkari’ye, Fransa'dan Mardin’e, Finlandiya’dan Yüksekova’ya, Kanada’dan İstanbul’a kadar sayısız yerde etkinlik düzenlendi. Dünyanın hiçbir yerinde bu etkinliklere saldırı gerçekleştirilmedi. Bu protestoları yapanlar, barış ve özgürlük talepleri için sokaklara dökülenler hiçbir yerde bu kadar açık işkence ve kötü muameleye maruz kalmadılar. Bu saldırıların ana sebebini biliyoruz. Bundan 24 yıl önce uluslararası komplo gerçekleştirildi ve bununla hedeflenen Türkiye’deki barış ve Ortadoğu'nun geleceğiydi. Bu saldırıların neden gerçekleştiğine dair cevaplar belli. Cevaplar Kürt halkının özgürlük talebinin engellenmesidir, Ortadoğu'da halkların, barışın ve özgürlüğün engellenmesidir. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit 24 yılı geride bıraktı. Bu tecridin hiçbir hukuki ve insani açıklaması yok. Bu tecrit sistemi özel bir sisteme dönüştürülerek bütün Türkiye’ye sirayet ettirilmiş durumda. İktidarın tecrit politikasıyla ülkeyi yönetmeye çalıştığı bir sisteme dönüşmüş durumda. Bizim itirazımız buna yöneliktir. Uluslararası Komplo tecrit politikasıyla devam ediyor. Bu tecrit politikasını kabul etmediğimizi söylemek için alanlardaydık. Bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bizler tecride, ülkedeki baskı rejimine hayır diyoruz. 

İmralı’daki tecrit, Kürt halkına ve Türkiye halklarına uygulanmaya devam ediyor

Tecrit rejimine sığınarak bu ülkeye en büyük kötülüğü iktidar yapıyor, yaptıklarıyla ülkeyi uçuruma sürüklüyor. İmralı’daki tecrit Kürt halkına ve Türkiye halklarına uygulanıyor. Ülkenin aklı, tecrit altına alınmış ve felç edilmiştir. Bizler bu tecrit politikalarını kabul etmeyeceğimizi, savaş politikalarını kabul etmeyeceğimizi birçok kez söyledik. Bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü savaşın maliyetini huzur ve barışa tercih eden bir iktidar var. Bir avuç iktidar elitinin bekası karşılığında Türkiye halklarının açlığa ve sefalete mahkum edilmesini tercih edenler var. Buna karşı ses çıkarmak için, bu kirli politikalara karşı ses çıkarmak için dün alanlardaydık.

Bu iktidar, savaş ve güvenlikçi politikalardan beslenen tecrit ile ülkeyi yönetiyor

Muhalif olan herkesin baskılandığı, işsizliğin ve yoksulluğun tavan yaptığı, kadın cinayetlerinin yaşandığı, vekillerin işkenceye maruz kaldığı, insanların işsizlikten intihar ettiği bir tablo tecrit politikalarıyla doğrudan orantılıdır. Çünkü tecrit politikaları, savaş politikalarıyla iç içe geçirilmiş savaş ve güvenlikçi politikalardan besleniyor. İktidar bununla ülkeyi yönetmeye çalışıyor. Bunun herkes farkındadır. Bunu ıskalayanlar da politikada başarısızlığa uğrayacaktır. Türkiye’de AKP iktidarının artık klasiği ve yönetme biçimine dönüştü.

Geçmişte çetelerinize boyun eğmedik şimdi de boyun eğmeyiz

Bizler dün uygulanan saldırıları bir kez daha kınıyoruz. Sokak ortasında Kürt halkının iradesi olarak seçtiği milletvekiline saldıran çetelerin ipini elinde tutan AKP iktidarına sesleniyoruz: 90'larda Kürt halkının iradesine saldıranlar, Kürt halkının iradesi olan Mehmet Sincar'ı sokak ortasında katledenler sizin gibi sonuç almayı hedefliyorlardı. Eski JİTEM artıklarıyla, Saray'a topladığınız suikast ve saldırı timleriyle sonuç almayı hedeflediğinizi biliyoruz. Bizler sizleri ağa babalarınızdan tanıyoruz ve Saray'ın karanlık odalarında toplanıp tıpkı IŞİD’i kullandığınız gibi devlet içindeki çeteleri kullanarak kirli planlar yaptığınızı biliyoruz. Ama dönüp bakın yüz binlerle başladığımız yürüyüşümüz bugün milyonlarla, on milyonlarla devam ediyor. Geçmişte çetelerinize boyun eğmedik şimdi de boyun eğmeyiz. Saraylarınızdan suç itirafları, yolsuzluk ve hırsızlık irin gibi akarken, HDP temsil ettiği milyonlarla yan yana sokakta olmaya, onlarla mücadeleyi büyütmeye devam ediyor. 

Dün yapılan saldırılar sadece HDP’ye yönelik değildi. Başta Kürt halkı olmak üzere bu topraklarda yaşayan tüm halklara korku vermek, onları sindirmek amacını taşımaktadır. Yaptığımız eylem meşrudur yine olsa yine yaparız. Halklarımızı yayılmak istenen bu korku iklimine karşı cesur olmaya ve umutlu olmaya davet ediyoruz.

Meclis Başkanlığı Kürt halkının iradesini Meclis iradesi dışında görmektedir

Her gün halkın tümüne dönük uygulanan bu şiddet sarmalı Iğdır Milletvekilimiz Habip Eksik ve Hakkari Milletvekilimiz Sait Dede’ye yönelmiştir. Dünkü saldırılarda, PM ve MYK üyelerimiz ile 5 il eşbaşkanımızın da aralarında olduğu 183 kişi gözaltına alındı. Habip Eksik'in ayağı kırılmış, Sait Dede ise ağır yaralanmıştır. Bugün sokakta sürüklenen HDP vekili için sesini yükseltmeye herkesi davet ediyoruz. Sesimizi faşizme ve işkenceye karşı mücadele etmek için daha fazla yükseltmenin zamanıdır. Bizim cesaretten, mücadele etmekten, direnmekten ve kazanmaktan başka çaremiz yok. Meclis Başkanlığı Kürt halkının iradesini Meclis iradesi dışında görmektedir. Milletvekillerimize yönelik hiçbir saldırıya tepki vermeyen Meclis Başkanı, söz konusu uydurma senaryolarla yazılan fezlekeler olunca hızlı hareket etmekte, Anayasa’yı bile çiğnemekten beis görmemektedir.

Saldırıların ve işkencelerin doğrudan talimat vereni Suç İşleri Bakanıdır  

Bu saldırıların, acizliğin ve hakikat karşısında duyulan korkunun sonucu olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Mafya ile iltisaklı Suç İşleri Bakanı Soylu'nun her zamanki gibi irin ve nefret dolu saldırılarından biliyoruz. Bu saldırıların ve işkencelerin doğrudan talimat vereni kendisidir. Her türlü suçun odağı haline gelmiş İçişleri Bakanının son açıklaması bu işkenceleri sahiplenmek, gözdağı vermeye çalışmak ve suçu savunmaktır.

Sayın Öcalan Kürt sorununun barışçıl çözümüne giden yolun anahtar aktörüdür

Tecride karşı eylemler yasalara ve Anayasa'ya uygundur. Esasen bu eylemler Anayasa'nın ve yasaların çiğnenmesine karşı tepkidir. Ayrıca Sayın Öcalan bu iktidarın, Kürt sorununun çözümü için muhatap aldığı bir kişidir. Kendisi Kürt sorununun barışçıl çözümüne giden yolun anahtar aktörüdür. Hiç kimse haddini aşarak, hakaretler ederek böylesine önemli bir aktörü yok sayamaz. Bu laflar Suç İşleri Bakanı Soylu’nun da boyunu aşan laflardır.  

Meclis iradesine yapılan saldırıya dair tek bir söz etmeyenlerden bu saldırıların hesabını soracağız

Anayasayı ve yasaları çiğneyen, işkenceyi açıkça sahiplenen, milletvekili dokunulmazlığına ve Meclis'in itibarına savaş açan kriminal bir kişi İçişleri Bakanlığını işgal etmektedir. Bizler Saray'ın talimatıyla Soylu ve ekibi tarafından halkın iradesine ve vekillerine yönelik yapılan saldırılara karşı mücadele etmeye de devam edeceğiz. Erdoğan ve Suç İşleri Bakanı ile onların kanunsuz emirlerini yerine getiren kolluk güçlerinden ve Meclis iradesine yapılan saldırıya dair tek bir söz etmeyenlerden bu saldırıların hesabını sormaya devam edeceğiz.

Halka ve vekillerine saldıranlara bu halk tarihin suç sepetindeki yerlerini gösterecek

Kolluk kuvvetlerini kimi zaman şemsiyesi olarak kullanan, kimi zaman sıraya dizip hakaret eden iktidar ve albümüyle ünlü bakanı kurdukları JİTEMCİ çetelerle halkın vekillerine saldırmaktadır. Kürt halkının seçilmiş iradesini belediyeler üzerinden gasp edenler, şimdi de halkın temsilcilerine saldırıyor. Halka ve vekillerine saldıranlar çok uzak olmayan bir vakitte halkın gerçek gücünü görecekler. Halkın onlara vereceği cevabı, halkın onlara tarihin suç sepetinde göstereceği yeri görecekler. Suç İşleri Bakanı; her gün mafya liderleri tarafından şamarlanan, bütün meşru suçlularla fotoğraf çekilen, boğazına kadar pisliğe batmış ve HDP’ye saldırmaktan başka hiçbir şeyi kalmamış bir zavallıdır. Buradan tekrar soruyoruz; daha kaç Kürdü helikopterden atarak, ne kadar işkenceye bulanarak, daha kaç Kürdü öldürerek kendini garantiye alacaksın? Ne yaparsan yap bu halk sana gereken cevabı verecektir. Tarihin çöp sepetindeki yerini sana gösterecektir.

Dün Soma'da atılan tekme ne ise bugün HDP'li vekile atılan tekme de odur

Mafya iltisaklı İçişleri Bakanına bağlı Hakkâri Valiliğinin yaptığı açıklama da bizleri şaşırtmadı. Hadsiz ve sınırını aşan yalan açıklama dün Hakkâri Valiliğinden geldi. Nerede kolluğun işlediği suç varsa arkasından valiliklerinden yapılan açıklamalar toplumla dalga geçer niteliktedir. Kolluğun işlediği suçun formalitesi haline geldi valilik açıklamaları. İktidarın memuru gibi çalışan valiliklerden elbette başka bir şey beklemiyorduk. Suç İşleri Bakanlığının denetiminde çalışan valiliklerden suçluyu, işkenceyi koruyan ve savunan açıklama rutine döndü. "Polisin ayağı kaydı, kurşun sekti, kendini yere attı" gibi açıklamalar valiler tarafından suçluyu kayırma kılıfının yeni dönem ismidir. Türkiye halklarıyla, kadınlarla, gençlerle bu yalanlarla alay edebileceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar. Çünkü halklar, AKP’ye bağlı valilerin suçlarını aklamaya yönelik nasıl yalanlar attığını biliyor. HDP halktır. Dün Soma'da atılan tekme ne ise bugün HDP'li vekile atılan tekmeler de odur, aynı siyasi şiddetin göstergesidir.

Nagihan Akarsel cinayeti AKP-MHP iktidarının talimatıyla gerçekleşmiştir

AKP iktidarının savaşa, katliama dair şeceresi ve suç listeli bir hayli kabarık. Tüm dünya kadınları Jineoloji dergisi aktivisti, akademisyen Nagihan Akarsel'in katledilmesine tepki gösterirken, Türkiye’nin Irak Büyükelçisi Ali Rıza Güney “Biz Irak’ın egemenliğine, Irak’ın içindeki bazı unsurlardan daha fazla önem veriyoruz. Ne demek istediğimi anlarlar. PKK odaklı ve PKK iltisaklı olanlar hedefimizdir” diyerek Nagihan Akarsel’i katlettiklerini itiraf etmiştir. AKP-MHP iktidarının talimatıyla bu cinayetin gerçekleştiği açıktır. Tüm dünya kadınları bu katliama tepki gösterirken, bu katliamın faillerinin ortaya çıkarılmasını ve hesap vermesini beklerken, AKP ve MHP bu cinayetin kendi talimatlarıyla gerçekleştirildiğini itiraf etmiştir. Ülkenin çetelerle, katliamlarla yönetildiğini bir kez daha belgelemiştir.

Suç İşleri Bakanı ve diğer yetkililer halka hesap verecek

Ne Irak’taki büyükelçinin açıklamasını ne Suç İşleri Bakanın yalanlarını ne de Hakkari Valisinin milletvekillerimize yapılan saldırıyı sahiplenmesini kabul etmiyoruz. Bu açıklamaların tamamı Türkiye’deki anayasal düzenin hedef haline getirilmesidir. Türkiye toplumunun barışının hedef haline getirilmesi, demokratik taleplerin hedef haline getirilmesidir. Bizler bu ülkede barışın ve özgürlüğün inşa edilmesi ve tüm halkların özgürce bir arada yaşayabilmesi için, kadınların katledilmemesi için mücadele etmeye devam edeceğiz. Suçları gizleyenler, başta mafya iltisaklı Suç İşleri Bakanı olmak üzere, bu halka hesap verecektir. 90’ların karanlık ortamını değiştireceği iddiasıyla gelenler, 90’lardan daha geri bir durumda yaptıkları işkenceyi, kötü muameleyi, katliamı gizlemeyerek, toplumun gözüne sokarak yapıyorlar. Çünkü oturdukları saraylara ve iktidarlarının güçlerine güveniyorlar. Hiçbir faşizm baki değildir, her faşizm halkların direnişiyle yenilecektir. Her faşizm halkların mücadelesiyle hesap verecektir. Bu iktidarın hesap vereceği günler yakındır. Bunu halkımızın direnişiyle inşa etmeye devam edeceğiz.

10 Ekim 2022