Günay: Bu yüzyıl erkek egemenliğinin yıkılacağı ve kadınların kazanacağı yüzyıl olacak

Kadın Meclisimiz, partimizin yeni dönem mücadele programı çerçevesinde Dersim'in ardından Ankara'da da Alevi Kadın Buluşması düzenledi. Parti Sözcümüz Ebru Günay ile milletvekillerimiz Filiz Kerestecioğlu ve Gülistan Kılıç Koçyiğit'in de katıldığı buluşmanın açılış konuşmasını Günay yaptı. Günay şöyle konuştu:

Dilimiz, inancımız, kültürümüz ne olursa olsun, dünyanın neresinde olursak olalım, kadınlar olarak bizi bir yapan, bizi buluşturan, yaşamla bağımız olan değerdir kadın dayanışması. Bugün sizleri kadın mücadelemizin verdiği güç, beraberliğimizin yarattığı inançla selamlıyorum. Bugün burada sizlerle olmaktan mutluluk duyuyorum. Tarihi boyunca direnmiş halkların benimsediği inanç gerçekliğinin temsilcisi olan siz kadınları saygı ve sevgiyle selamlıyorum. İnancından, değerlerinden, dilinden ve kültüründen asla vazgeçmeyen Seyid Rıza’yı, onunla birlikte cümle canın davası uğruna canı pahasına direnen Besê’yi ve nice canları saygıyla minnetle anıyorum.

Toplumun kadınlardan beklentileri var

Toplumun bizlerden, biz kadınlardan beklentileri var. Çünkü toplum işsizlikle, açlıkla, sömürü, talan, tahakküm ve ayrımcılıkla boğuşurken, ne yazık ki bunun en yakıcı halini de yine kadınlar olarak bizler yaşıyoruz. Dilimiz, kimliğimiz, kültürümüz, neye inandığımız ya da inanmadığımız fark etmeksizin baskıların hedefindeyiz.

Ülkeyi yönetenler kadınlara düşmanca yaklaşıyor

Cinsiyetimiz, cinsel yönelimimiz, hayat tarzımız, giyim kuşamımız, tercihlerimiz üzerinde tahakküm kurmaya çalışan bu iktidar bizleri evlere hapsedip erkek egemen bir toplum inşa etmeye çalışmakta. Çünkü bu ülkeyi yönetenler, kadınlara düşmanca yaklaşıyor. Bu iktidar kadınların şiddete, baskıya, ölümlere, katliamlara maruz kalmasına sebep olan, bu suçları işleyen erkekleri cezasız bırakan ve koruyan bir anlayışa sahip.

Dünyanın her yerinde süren kadın isyanının parçasıyız

Şunu çok iyi biliyoruz ki bu ülkede binlerce kadın erkek egemen zihniyet ve anlayışla katledilmiş, baskıya ve şiddete maruz kalmış ve mağduriyet yaşamıştır. Fakat bu suçları işleyenler; bu ülkenin iktidarı tarafından, bu ülkeyi yönetenler tarafından korunmuş, kollanmış ve cezasız bırakılmıştır. Ama biz kadınlar dünyanın her yerinde süren kadın isyanının bir parçasıyız. Bugün Polonya’da kürtaj hakkı için direnen kadın mücadelesinin bir parçasıyız. Tüm kadınlar özgür ve eşit bir dünyaya ulaşana dek mücadelemiz devam edecek. Bugün buradaki birlikteliğimiz de bu mücadelenin teminatıdır.

21. yüzyılın durmaksızın direnen öncü gücü kadınlar oldu

İktidar şimdiye kadar, tekeline aldığı medyadan tutun eğitim alanına, Diyanet’ten tutun yargıya kadar kadına karşı her türlü şiddeti kışkırtan bir siyasal dil kurdu. İktidar tüm pratiklerini bu düşmanca yaklaşım üzerinden hayata geçirdi. Ama şu an açığa çıkan şey, kadınların direnişi tam da bu politikaların hayat bulmadığını gösteriyor. Kadınlar her türlü saldırı ve engellemeye rağmen bir araya gelmeyi başardı, itirazını dile getirdi, boyun eğmedi ve sokaklarda direnen öncüler oldu. Gerçekten de 21. yüzyılın durmaksızın direnen öncü gücü kadınlar oldu.

AKP iktidarı kadına yönelik siyaset biçimiyle aslında şiddete karşı mücadeleyi engellemeye çalışıyor

Türkiye’de kadınlara yönelik şiddet her geçen gün artarken, AKP iktidarı kadına yönelik siyaset biçimi ve cezasızlık tutumu ile şiddete karşı mücadeleyi de engellemeye çalışıyor. AKP’nin 18 yıllık dönemi içerisinde 7 bin 500 kadın resmi rakamlara göre katledilmiş. Yine 100 binin üzerinde kadın tacize maruz kalmış, 200 binin üzerinde kadın ise yine cinsel saldırıya maruz kalmıştır. Bunların resmi rakamlar olduğunu, şüpheli ölümlerin bu sayılar içinde yer almadığını, tablonun görünenden çok daha vahim olduğunu ne yazık ki biliyoruz. Hala akıbetinden bihaber olduğumuz Gülistan Doku’dan biliyoruz. 5 yıl önce evlerine gelen polislere 'galoş giyin' dediği için katledilen Dilek Doğan’dan biliyoruz. Kendisine yaşatılan adaletsizliğin hesabını bedeniyle soran İpek Er’den biliyoruz. Canice katledilen Merve Arslan’dan biliyoruz. AKP iktidarının ölüm politikası sonucu yaşamını yitiren Ebru Timtik’in yaşam ve adalet hakkının insafsızca elinden alınmasından biliyoruz.

Kadınların gerçek adalet için verdikleri direnişi erkek iktidarlar çok iyi biliyor

Pınar Gültekin’i katleden faillerin, arkalarına aldıkları erkek yargıyla aklanmaya çalışmalarını, İpek Er’in failinin elini kolunu sallayarak hiçbir şey olmamış gibi yaşamına devam etmesini biz kadınlar kabul etmedik, etmeyeceğiz. Zira kadınların erkek adalet değil, gerçek adalet için mekân tanımadan verdikleri direnişi de erkek iktidarlar çok iyi biliyorlar.

Bu yüzyıl erkek egemenliğinin yıkılacağı ve kadınların kazanacağı yüzyıl olacak

Dünyanın her yerinde kadınlar, erkek ve otoriter rejimlere geçit vermiyor. Kadınların artık sabrı taştı. Arjantin’de, Polonya’da kadınlar meydanları doldurarak 'ellerinizi bedenimizden çekin’ diye haykırıyor. Pakistan’da, Sudan’da kadınlar erkek iktidarların kendi yaşamları hakkında karar vermelerine izin vermiyor. DAİŞ karanlığını yıkan Kuzey ve Doğu Suriyeli kadınlar, şimdi de yeni yaşam için tüm dünyaya umut oluyor. Kürt, Türk, Laz, Çerkes, Ermeni, Arap; Alevi, Ezidi ve Süryani kadınlar bugün Türkiye’de baskılara karşı en büyük mücadeleyi yürüten güçtür. İşte bu yüzden diyoruz, bu yüzyıl kadınların yüzyılı olacak, bu yüzyıl bin yıllardır bedenimizi, emeğimizi sömüren erkek egemenliğinin yıkılacağı ve kadınların kazanacağı yüzyıl olacaktır.

İktidar 70-75 yaşlarındaki anneleri tutukluyor, 10 günlük bebekleri anneleri ile beraber gözaltına alıyor

Siyasi soykırım operasyonları kapsamında halkın oylarıyla seçilmiş milletvekillerimiz, belediye eşbaşkanlarımız, kadın üye ve yöneticilerimiz kadın mücadelesi yürüten aktivist arkadaşlarımız ve daha birçok kadın arkadaşımız her gün gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor. Çözüm masasının devrildiği 2015’ten bu yana partimize, faşizme karşı mücadele edenlere, kadınlara yönelik her gün gözaltı saldırıları yapılıyor. Özellikle kadınların hedefte olduğu bu gözaltı dalgalarıyla iktidar kadın mücadelesini kırmaya ve kadınları teslim almaya niyet ediyor. 70-75 yaşlarındaki annelerimizi tutukluyor. 10 günlük bebekleri anneleri ile beraber gözaltına alıyor.

AKP - MHP iktidarı dünyaya ilham veren eşbaşkanlık sistemini yok etmek istiyor

Eşbaşkanlık sistemimizi kriminalize ederek biz kadınları siyaset dışına itmeye niyetleniyorlar. Halbuki eşbaşkanlık sistemi kadınların politika yapım sürecinin her aşamasında aktif rol olmasını sağlayan kadın özgürlükçü bir sistemdir. Yerel yönetimlerde eşbaşkanlık sistemini uygulayan dünyadaki tek partiyiz. Bu deneyimimiz dünyaya ilham veriyor. Ancak kadın düşmanı AKP - MHP iktidarı bu özgürlükçü sistemi yok etmek istiyor. Bu iktidar kadınları güçlendiren, bütün kadın kurumlarımızı ve kooperatiflerimizi kapatıyor. Kadınların bir araya gelerek dayanışmalarına engel olmaya çalışıyor. Şiddetle mücadele eden onlarca kurumu kayyımlar kapattı. Kadın yoldaşlarımızı tehdit ederek korkutmaya ve sindirmeye çalışıyor.

Ne İstanbul Sözleşmesine ne eşbaşkanlığa ne de nafaka hakkına el konulmasına müsaade edeceğiz

İstanbul Sözleşmesinden geri çekilmeyi planlayarak, kadınları katliamlara ve şiddete karşı koruyan hukuki güvenceden yoksun bırakmak istiyorlar. İstanbul Sözleşmesi bu topraklarda yaşayan bütün kadınların uzun soluklu mücadelesi sonucu kazanılmış bir haktır. Asla geri alınmasına müsaade etmeyeceğiz. Kadınları taciz eden, çocukları istismar eden güvenlik güçlerini aklamaya cüret ediyor. Çocuk istismarını dahi yasallaştırmak istiyorlar. Yüzlerce yıllık mücadelenin sonucu elde edilen nafaka hakkını geri almak istiyorlar bizlerden. Ne İstanbul Sözleşmesi ne eşbaşkanlık sistemi ne de nafaka hakkı gibi kazanılmış haklarımıza el konulmasına müsaade etmeyeceğiz.

Eşbaşkanlık sistemini erkek iktidarın insafına bırakmayacağız

Suç olan eşbaşkanlık sistemimiz değil iktidarın kadın kazanımlarına ve eşbaşkanlık sistemine yönelttiği saldırılardır. Fakat biz kadınlar birbirimizden aldığımız güçle bu saldırılara karşı en net duruşu sergileyecek ve asla geri adım atmayacağız. Eşbaşkanlık sistemini erkek iktidarın insafına bırakmayacağız!

Hem direneceğiz hem yeni bir yaşamı inşa edeceğiz

Bu saldırı ve operasyonlarla bizi mücadeleden alıkoymaya niyetlenenler, belli ki kadın direniş tarihini unutmak gibi bir gaflete düşmektedirler. Değil geri adım atmak, bu operasyonlar daha fazla direnmek, daha fazla örgütlenmek ve daha fazla bir araya gelmek için biz kadınlara daha fazla güç veriyor. Biz sadece direnmeyeceğiz aynı zamanda yeni bir yaşamı inşa etmek için bir araya gelmeye ve birlikte çalışmaya devam edeceğiz.

İktidar kutuplaştırıcı iklimin oluşmasına zemin oluyor

Hiçbir din diğer hiçbir dinden üstün değildir. Hiçbir inanç diğer inançtan daha kutsal değildir. Her inanç kutsaldır. Bugün Alevi yurttaşlarımızın evleri işaretleniyor. İktidar bu tehditlere karşı sessiz kalarak adeta saldırıları teşvik ediyor. Kutuplaştırıcı iklimin oluşmasına zemin oluyor. Biz iktidarın bu yaklaşımını kabul etmiyoruz. Bu saldırılara asla müsaade etmeyeceğiz.

Cemevlerine yapılan saldırı ile mezarlıklara yapılan saldırı arasında hiçbir fark yoktur

Şunu da ifade etmek gerek, Cemevlerine yapılan saldırı ile mezarlıklara yapılan saldırı arasında hiçbir fark yoktur. İkisi de aynı zihniyete hizmet etmekte ve aynı amaçlarla yapılmaktadır. İkisi de halkın inançlarına, değerlerine yöneliktir.

Bu toprakların en kadim inancı Aleviliğin özgürce yaşaması için mücadele etmeye devam edeceğiz

Ne iktidarın Dêrsim’in doğasını yok etmesine ne de Alevilere yönelik asimilasyon politikalarına müsaade etmeyeceğiz. Bizi inancımızdan dolayı ayrıştırmaya çalışan iktidarın oyunlarını en başta biz kadınlar boşa çıkaracağız.

Bugün hala Türkiye’de farklı inanç ve kültürlerin kendilerini yaşatmasını istemeyen bir egemen anlayış var. Her şeyde olduğu gibi inanç alanında da tek tip olmak dayatılıyor bizlere. Oysa Alevi inancı esas gücü ve dirayetini her şeye rağmen var olmaktan, her şeye rağmen tekleşmemekten ve çoklu bir yaşamdan alıyor. Bu değer sadece Alevileri Alevi yapan değer değil, insanı insan yapan değerdir. Alevilik bu toprakların en kadim inancıdır. Bu inancın özgürce yaşaması için mücadele etmeye devam edeceğiz.

Biz mücadele azmimizi diz çökmeyen Zarifelerden, Besêlerden, Sakinelerden alıyoruz

HDP “Gökkube altında yaşayan bütün insanlar kardeştir” diyen Alevi canların sesidir. HDP “Dönen dönsün, biz dönmeyiz yolumuzdan” diyen iradedir. Bizler soykırıma karşı direnen Zarîfe’nin mirasını devraldık. Bizler bir kavga şeklinde süren yaşamını kadın mücadelesine adayan, kadın özgürlük çizgisinden bir an olsun ayrılmayan Sakîne’nin mirasçılarıyız. Biz mücadele azmimizi diz çökmeyen, baş eğmeyen Zarifelerden, Besêlerden, Sakinelerden alıyoruz. Onların mücadelesidir bizim yolumuzu aydınlatan, yolumuza ışık tutan… Bizi yolumuzdan alamazsınız. Dayanışmamıza zeval getiremezsiniz.

Çöküş ve kötülük düzenini yaratanlar yüzsüzce kendileri çalıp kendileri oynuyor

Türkiye’de son günlerde çoğunlukla erkek-devlet zihniyetinin yarattığı kriz ve kaoslara hepimiz yakından tanık oluyoruz. Maalesef bunlardan en fazla yine biz kadınlar etkileniyoruz. Bu zihniyet ekonomiyi çökertti, rızkımızı çaldı, ekmeğimizi küçülttü, savaşlarla şiddetle canımıza, geleceğimize kastediyor. Bu çöküş ve kötülük düzenini yaratanlar yüzsüzce kendileri çalıp kendileri oynuyor.

İstifa etmeniz yetmez, bu halka yasalar önünde hesap vereceksiniz

Berat Albayrak istifa ediyor. İnanılmaz bir karartma uyguluyorlar, toplumu karanlığa mahkûm etmek istiyorlar. Adına basın dedikleri yandaş mecraları ise 28 saat boyunca bir istifayı duyuramıyor. Neyse ki hala büyük bedellerle mesleğini yapan, toplumu aydınlatan gerçek gazeteciler var. Neyse ki kendi yandaş mecraların dışında sosyal medya alanlarımız var, halkımız sesini ve tepkisini duyurmayı sürdürüyor.

Cumhurbaşkanı saatler sonra lütfedip “kendisini affettiğini” üstelik gayri ciddi bir üslupla, İletişim Başkanlığı üzerinden açıklıyor. Affı saraydan değil halktan dileyin! Bu halk sizi affediyor mu diye bir sorun! Askıda bir ekmeğe muhtaç ettiğiniz bu halk sizi affetmeyecek! İstifa etmek yetmez, bu halka yasalar önünde hesap vereceksiniz.

Doları, işsizliği, enflasyonu, saldırıları, hayat pahalılığını uçurdular, bu konuda rakipleri yok

Bu son iki günde olanlar, ülkeyi içine sürükledikleri derin krizin ve çöküşün itirafıdır. Bu iktidar, toplumu 18 yıldır ülkeyi uçurduklarına inandırmaya çalışıyor. Gerçekten uçurdular, doları uçurdular, işsizliği uçurdular, enflasyonu, saldırıları, hayat pahalılığını uçurdular. Bu konuda rakipleri yok.

Bu zihniyetin tamamı değişmeden Türkiye’yi içine sürükledikleri krizden çıkmak mümkün değil

“Ekonomi kötü, evimize ekmek götüremiyoruz” diyenlere hatırlasınız “bu bize biraz abartılı geldi” diyerek halkla dalga geçiyorlardı. Toz pembe tablolar çiziyor, ne kadar muktedir ve güçlü olduklarını göstermeye çalışıyorlardı. Oysa yarattıkları kriz gittikçe kendilerinin de kontrol edemeyeceği noktaya geldi. Bu zihniyetin tamamı değişmeden Türkiye’yi içine sürükledikleri krizden çıkmak mümkün olmayacak.

Karalamalar, kara propaganda, ayak oyunlarında çığır açtılar

Bu gerçeği gizlemek için ısrarla hala her gün halklara, kadınlara, emekçilere türlü kumpaslar kuruyorlar, hak ve özgürlüklerine saldırıyorlar. Erkek ve devlet aklının yarattığı siyasi ortamda her gün kadın cinayetleri işleniyor, katiller korunup kollanıyor. Partimize yönelik intikam saldırılarının zaten haddi hesabı yok. Hemen her gün bir il ve ilçede yöneticilerimizi hedef alan gözaltılar ve tutuklamalar yaşanıyor. Karalamalar, kara propaganda, ayak oyunlarında çığır açtılar.

Aç gözlü, doymayan, saldırgan bir yönetim anlayışı ülkenin başına bela olmuş

Bu saldırılar sadece kadınlarla, partimizle yani toplumun en dinamik kesimiyle sınırlı değil, toplumun tümüne yöneliktir. Gençlik saldırı altında, doğamız saldırı altında, haklar ve inançlar, diller ve kültürler saldırı altında, kaynaklarımız talan ediliyor. Aç gözlü, doymayan, saldırgan bir yönetim anlayışı ülkenin başına bela olmuş durumda. Bu anlayıştan kurtulmaktan başka bir şansımız ve çaremiz yok.

Saray topluma karşı saldırıların ve kumpasın merkez üssü haline geldi

Saray topluma karşı saldırıların ve kumpasın merkez üssü haline geldi. Orada hazırlanan her tasarıda toplumun bir kesimine karşı tuzaklar var. En son hazırladıkları torba yasada da emekçilerin kazanılmış haklarını tümüyle gasp etmeye yönelik maddeleri Meclis'e getirdiler. Bu konuda partimizin, sendikaların ve muhalefet partilerinin ortak mücadelesiyle bu saldırılara artık daha fazla seyirci kalınmayacağı gösterildi.

Taşan sabrımız, mücadele kararlılığımız ve haklılığımızdan aldığımız gücümüz onları tedirgin ediyor

Dikkat ederseniz, bütün bu krizlerin, savaşların, ülkeye dayatılan çürümüşlüğün merkezinde tekçi, militarist, rantçı erkek aklı var. Bu zihniyet çoktan miadını doldurdu. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, artık sabrımız kalmadı, artık hiçbirimizin durup yaşananları izleme şansı yok. Taşan sabrımız, mücadele kararlılığımız ve haklılığımızdan aldığımız gücümüz onları tedirgin ediyor. Bizi bölmeye, parçalamaya, aramızda suni çelişkiler yaratmaya çalışırken her gün kendileri parçalanıyor.

Bu ülkeye dayattıkları düşmanlık karşısında bu ülke onlar için asla dikensiz gül bahçesi olmayacak

Ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar, gerçeği ne kadar gizlemeye çalışırlarsa çalışınlar; halkımız yoksulluğa, işsizliğe, ekmeğe muhtaç hale getirilmişken, yaşamımız şiddet altındayken, her gün kadın cinayetleriyle, halkların, inançların inkarıyla bu sistem varlığını sürdürmeye çalışıyorken, saray ve saltanat hayatı sürdürenler de asla rahat yüzü göremeyecek. Bu ülkeye dayattıkları düşmanlık karşısında bu ülke onlar için asla dikensiz gül bahçesi olmayacak.

Bu iktidarı gönderecek esas güç kadın mücadelesidir, şimdi birbirimizi duyma ve dinleme zamanı

Çünkü bizim emeğimiz, gücümüz, hayallerimiz, değiştirme irademiz onların saraylarından çok daha büyük. Çünkü meşruiyetlerini kaybettiler, toplumsal destekleri yok. Oysa biz halkımızın gücüne ve kendi mücadele inancımıza güveniyoruz. Bu iktidarı gönderecek esas gücün kadın mücadelesi ve kadın dayanışması olduğunu da iyi biliyoruz. Zulme karşı direnmenin ve yeni bir yaşam inşa etmenin tek yolu bir araya gelmektir. Ayrımcılığa, cinsiyetçiliğe ve baskıya karşı eşit, özgür ve adil bir dünya kurabilmek için birbirimizi duyma ve dinleme zamanıdır. Birlikte hareket etme ihtiyacımızı bir an olsun unutmayacağız! Biz kadınlar umutla, kararlılıkla birlikte yürümeyi sürdüreceğiz.

İktidarın baskılarına karşı kadın dayanışmasını büyütme zamanıdır

Bu karanlıkta, iktidarın baskılarına karşı kadın dayanışmasını büyütme zamanıdır. İnancımız ne olursa olsun, kadınlar arası daha güçlü bağlar kurma, dayanışma ağları örme, kadın mücadelesinin parçası olma zamanıdır! Krize ve açlığa karşı emekçi işçi kadınların bir araya gelme zamanıdır! Biz kadınlar mücadele deneyimlerimizi paylaşmaya devam edeceğiz. Şiddet yüklü toplumsal algıları kırıp, barış içerisinde bir arada yaşamı tesis edecek bir demokratik cumhuriyeti yaratma zamanıdır!

Kasım ayında sokaklarda olacağız, 25 Kasım'ı bu güçle karşılayacağız

Sevgili canlar, Türkiye’nin geleceğini birlikte kuracağız. Erkek devlet şiddetine karşı mücadele için Kasım ayında sokaklarda olacağız, 25 Kasım'ı bu güçle karşılayacağız. 21. yüzyılın kadın yüzyılı olacağına olan inancımla hepinizi selamlıyorum. Yolunuz açık, Hızır yar ve yardımcınız olsun.

12 Kasım 2020