Gözaltılara tepki gösteren Uçar: Bu iktidarın ne kadar şiddeti varsa bizim de o kadar direnişimiz var

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar ve milletvekili adayları Ankara Batıkent, Mamak ve Sokullu’da halk buluşmasına katıldı. Uçar’a eşlik eden konvoyun engellenmesine rağmen buluşmalara çok sayıda kişi katıldı. Sokullu’daki halk buluşmasında konuşan Uçar şunları söyledi: 

Merhaba gelên me yên hêja hûn bi xêr hatin. Ez ji we re silavên xwe pêşkêş dikim. 

Gözaltılar iktidarın fotoğrafı, biz ise cezaevlerinde bile mücadele eden bir güce sahibiz

Bugün Ankara’da güzel programlar yaptık, Ankara’da kazanmanın işaretlerini gösteren büyük bir dayanışma ile, mücadele azmi ile karşılaştık. Mücadele olarak Yeşil Sol Parti yeni duraklardan biri ama arkamızda kadim ve güçlü bir mücadele geleneği var. Biz dün itibariyle Diyarbakır merkezli onlarca ilden yüzlerce arkadaşımızın gözaltına alındığı bir süreci yaşadık. Çok yabancısı olduğumuz bir süreç değil, tek adam rejimi yol alırken kendisine en büyük engel olarak gördüğü toplumsal mücadele alanlarına yapabildiği tek şey gözaltına almak ve tutuklamak. Yüzlerce arkadaşımız cezaevlerinde. Bu mevcut tek adam rejiminin fotoğrafı. Bizler ise tutuklansak da gözaltına alınsak da bu mücadeleyi cezaevinde büyüten bir fotoğrafa ve güce sahibiz.

Bu iktidarın ne kadar şiddeti varsa bizim de o kadar direnişimiz var

Gözaltına alınan arkadaşlarımız özgür sanatta ısrar eden, AKP’ye biat etmeyen sanatçı arkadaşlarımız. Bu iktidarın toplumdan saklamaya çalışan gerçekleri toplumla buluşturmaya çalışan özgür basın çalışanı arkadaşlarımız. Demokratik siyasetin hayat bulacağına inanan, bunun mücadelesini yükselten siyasetçi arkadaşlarımız. Sabah da söylemiştim tekrarlayayım. Mevcut iktidarın ne kadar şiddeti varsa bu halkın ve gözaltına alınan arkadaşlarımızın da ondan kat be kat direnişi var, kazanan direniş olacak bundan kimsenin şüphesi olmasın. 

AKP’nin beyannamesinde felaket var, yoksulluk var, şiddet var

Seçime 18 gün kaldı, bütün siyasi partiler beyannameleriyle alandalar. Biz beyannamelerle değil de kendi gördüklerimizi söyleyelim. Mesela AKP’nin beyannamesini burada sizlerle birlikte yazabiliriz. AKP’nin beyannamesinde bizim gözümüzde 6 Şubat’ta yaşanan depremde kurtaramadığı aksine sebebiyet verdiği ölümler var. Yine AKP’nin beyannamesinde açlık sınırıyla terbiye etmeye çalıştığı yüzde 99’luk bir kesim ile kendileri için Avrupa’da mağaza kapatan bize de ekonomik krizle baş etme yöntemi olarak porsiyonları küçültün önerisinde bulunan bir beyannameleri var. Özgür basına operasyon, demokratik siyasete inananlara operasyon, ekoloji mücadelesi verenlere şiddet, kadın arkadaşlarımıza katliamlarla cevap veren failleri ödüllendiren bir tutumu var. Bütün bunlar halkın 20 yıldır iktidarın beyannamesine koyduğu addır. Kendileri karşımıza “doğru zaman doğru adam”’ sözüyle çıktılar. Tek bir adamdan, tek bir kişiden bahsediyorlar. Biz diyoruz ki yanlış zaman ve yanlış insan. Bunu lehimize çevirebiliriz, tek adam rejimini yıkarak yerine demokratik bir ülkenin mümkün olduğunu, demokratik siyasetin mümkün olduğunu göstererek bu zamanın doğru olduğunu gösterebiliriz. 

Tek adam rejimini restore etmeye zahmet etmeyin biz onu yıkmaya geliyoruz

Beyannamelerinde bir şey daha var, 2018 yılında hayata geçirdikleri Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle birlikte tek adam rejimi. Bir inceleme araştırma yapmışlar, büyük ihtimalle tek adam rejiminin güncel sorunlara cevap olamadığına kanaat getirmişler ve restore etmeye karar vermişler. Biz bütün mücadele alanlarından gelen arkadaşlarımızla şunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Hiç zahmet etmeyin restore etmek için. Tek adam rejimini yıkmaya, halkın iktidarını kurmaya geliyoruz. Tek adam rejiminin sözcüleri sahada ve çok uğraştıkları güç Emek ve Özgürlük İttifakının mücadele alanları. Sözcüleri şöyle bir cümle kuruyor: AKP MHP iktidarı döneminde, tek adam rejimi döneminde Kürtlerin ve Alevilerin kendilerini en rahat ifade edebildiği dönem olduğunu ifade ediyor. Öyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Eğer bugün Kürtler, Aleviler kendi kimliklerini rahatça ifade edebiliyorlarsa tabii ki mücadeleleri ve ödedikleri bedel sayesindedir. Bu kimsenin lütfu değil, tam tersine biz AKP MHP iktidarının baskısına ve zulmüne rağmen kimliğimizden vazgeçemeyen, kimlik mücadelemizi yürüten, mücadele alanlarını yürüten bir mücadeleye sahibiz. Dolayısıyla söyledikleri her söz bugüne kadar yaptıklarının tersini ifade ediyor. Siyaset dediğimiz şeyin kendisi bir çözüm, müzakere aracıdır ama AKP eliyle tamamen sorun üreten bir araca dönüştürüldü. Biz Yeşil Sol Parti olarak bütün mücadele alanlarıyla birlikte siyasetin kendisini gerçek sahipleriyle buluşturmaya geliyoruz, yani siyasete müdahale ediyoruz, siyaseti demokratik bir hatta kavuşturmaya geliyoruz, tabii ki yine mücadele eden yol arkadaşlarımızla birlikte.

Kürt ve kadın düşmanı ittifaka gereken cevabı vereceğiz

Arada sıkıştırılmaya çalışıldığımız iki kutuplu bir siyaset var. Birincisi Cumhur İttifakı. Bu ittifakla ilgili özgün bir şey söylemek isterim; bu dönem seçimlere her birimiz ittifaklarla giriyoruz. Cumhur İttifakı da genişleme ihtiyacı hissetti ve bir ittifak kurma çabası içerisine girdi, ittifak kurabildiği iki güç kaldı Türkiye’de. Biri Kürt düşmanı, diğeri kadın düşmanı. Bu alanı onlara daraltan biziz, ittifak kuracakları hiçbir güç kalmadı ancak seçimden seçime hatırladıkları bir halk var ve kadın düşmanı, Kürt düşmanı ittifakıyla birlikte biz onları hak ettikleri yere göndereceğiz, bundan kimsenin şüphesi olmasın.

İki kutuplu siyasete karşı kazanacak olan biziz; 3’üncü yolumuzdur

Bir de ikinci kutup olarak ifade edebileceğimiz Millet İttifakı var. Türkiye’nin köklü sorunları var, her birimizin tanıklık ettiği. Köklü bir cevaP köklü bir çözüm önerisi sunmayan daha çok restorasyon üzerinden kendisini tarif eden.

Bir de biz varız. Beyannamenizde Dîsa Em dedik Reyna Ma dedik. İçinde bizim olduğumuz, kendimizi kurucu özne yaptığımız bir yol tarif ettik. Bu yolumuzun adı üçüncü yol. İki siyasete de muhtaç olmadığımızı, bizi yok sayan bizim mücadelemizi görmezden gelen bütün siyasi güçlere karşı yeni bir yol inşa ettik ve yolun yolcuları hepimiziz. Bugüne kadar bu iktidar bütün mücadele alanlarını karşı karşıya getirdik ama biz bütün mücadele alanlarını bugün hem Emek ve Özgürlük İttifakı altında hem de Kürdistan’da Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı adı altında bir araya getirdik, sahada güçlüyüz ve kazanacak olan biziz. Onlar gidecek biz geleceğiz, onlar kaybedecek bizler kazanacağız, hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

Barajları ve engelleri aşan, hedeflerine koşan bir mücadele geleneğimiz var

Saldırılarla karşı karşıya kalabiliriz, dün yaşanan gözaltılar VE bugün konvoyumuza müdahale oldu, bugün burada toplanmamıza bile ciddi bir tahammülsüzlük var. Yine söylüyorum, bu kaybeden ittifakın fotoğrafı, biz kendi fotoğrafımızı çoktan çizdik ve üçüncü yol iddiasıyla demokratik bir Türkiye’yi de, cumhuriyetin demokratik bir hale gelmesini de kendi ellerimizle başaracağız. Bizim kadın mücadelemizde yakın dönem örneği vermek isterim, kayyım rejimine biat etmeyen bir halk gerçekliğimiz var. Siyasi ablukalara karşı direnen bir halk gerekliğimiz var. Önümüze konan bütün barajları aşa aşa gelen ve bugün kendi hedeflerini koyan hem Kürdistan’da hem de Türkiye açısından kendi hedeflerini koyan bu hedeflere koşarak giden bir mücadele ile birlikte geliyoruz. Bunun gücü, başarısı bize yeter. 

7 Haziran’da yarım kalan işimizi tamamlayacağız, onlar kaybedecek biz kazanacağız

Biz aynı zamanda 7 Haziran’da 2015 seçimlerinde bütün Türkiye halklarıyla birlikte, emekçiler, kadınlar, gençlerle birlikte bir şey gösterdik bu iktidara ve devlete. Demokratik bir siyaset çoğulcu bir yapıyla mümkün. Demokratik bir siyaset önünde engel olabilecek hiçbir güç yok. Ama 7 Haziran seçimleri yarım kaldı. Şimdi bunu tamamlama zamanıdır. 14 Mayıs bizim kazanacağımız, onların da kaybedeceği bir seçim olacak, bundan hiç kuşkumuz yok. Burada mücadelenin en güçlü öznesi elbette kadın arkadaşlarımız. AKP iktidarını en iyi tanıyan, güçlü duruş sergileyen hiçbir geri adım atmayan, sokakları dolduran, sesini yükselten bir kadın mücadelesi var. Bu kadın mücadelesi kadın yaşam özgürlük oldu jin jiyan azadî oldu. Çoktan bu sınırları aştı. Biz kadınlarla birlikte tek adam rejimini yıkmaya İstanbul Sözleşmesi'ni yürürlüğe koymaya geleceğimizi açıkça beyan ettik. Mevcut iktidarın kadın düşmanı bütün politikaları karşısında Kadın Bakanlığı kuracağız, hiç kimsenin şüphesi olmasın. Mücadelemizin en önemli duraklarından biri olan 8 Mart’ı izin günü yapacağız. Şunu çok net biliyoruz, kadın arkadaşlarımızın ev içi görünmez emeği üzerinden bu dünya dönüyor. Bunun da görünür kılınması için sosyal güvenlik ve emeklilik ifade ettik. Bir şey daha özellikle kadın cinayetleri ve katliamları karşısında devletin, iktidarın pozisyonunu değiştirmek üzere kadın ihtisas mahkemelerini tanımladık. Serbest bırakılan bütün faillerin gerçek adaletle yargılayabileceği mahkemeler kurma kararı aldık. Bu mücadeleyi yükselten kadınlar aynı zamanda yeni yüzyılın kadın rengiyle kurucusu olacaktır. Kadınların her kazanımı sadece kadınları değil bütün mücadele alanlarını büyütecek. 

İdeallerimizin hayata geçmesi için parlamentoda güçlü bir şekilde yer almalıyız

Sayılı günler kaldı, sandığa gideceğiz, sandığa gitmenin kendisi bir seçim güvenliği. Oyumuzu kullanacağız, ikincisi seçim güvenliği, oyumuza sahip çıkacağız, üçüncüsü ise seçim güvenliği. Bu dönem parlamentoda varlığımızın güçlü olması bütün ideallerimizin hayata geçmesi noktasında çok önemli. Seçimde tek adresimiz Yeşil Sol Parti. Seçim sonrası demokratik bir ülkenin kurulmasında rol alacağız bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bunu başaracağız burada birlikte değiştireceğiz, buradayız kadınlarla ve gençlerle birlikte değiştireceğiz. Hepimizin yolu açık olsun en büyük halayımızı 15 Mayıs’ta kuracağız. 

26 Nisan 2023