
Bir süredir basında yer alan haberlerde, THY’nin ekonomik kriz içerisinde olduğu iddia edilmekte, yalnızca park pozisyonuna aldığı uçaklardan dolayı aylık zararının 20-25 milyon dolar olduğu belirtilmektedir. Kasım 2016’da THY, “ekonomik daralma” nedeniyle azalan yolcu sayısı için 5’i iç, 17’si de dış hat toplam 22 noktaya seferleri iptal etmiş, filodaki toplam 30 uçağı da yere indirerek park pozisyonuna almıştır. Ayrıca, THY DO&CO’da çalışan 122 işçi; DİSK Devrimci Turizm İşçileri Sendikası’nın (Dev Turizm-İş) örgütlenme çalışması başlatmasının hemen ardından, 12 Kasım 2016 günü toplu bir şekilde işten atılmıştır. İş akdini feshettikleri yazılı bildirimde THY, “ekonomik küçülme” ve “çalışılan pozisyona ihtiyaç kalmadığını” işçilere tebliğ etmiştir. Ayrıca, 2017 yılı için çalışanlarına zam yapmama teklifi götürmüştür. Yaşandığı aşikâr olan bu ekonomik sorunlara rağmen, Euroleague ve Şampiyonlar Ligi organizasyonları ile Avrupa'nın büyük futbol takımlarına milyonlarca dolar bedel ile sponsor olan THY, son olarak devlet yetkililerinin VIP uçuşlarında kullanılmak üzere 77,8 milyon dolara A340-500 tipi uçak satın almıştır. Hesapsız ve aşırı döviz yükümlülükleri THY’yi ciddi zarara uğratmıştır. Nihayetinde, 05.02.2017 günü Başbakanlık’tan duyurulan yazılı açıklamayla birçok kurum gibi Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı’nın (THY) da yüzde 49,12’si T.C. Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi’ne devredilmiştir.
Bu bağlamda;
1) THY’nin döviz açığı ne kadardır? Önümüzdeki yıllarda bu açığın ne kadar olması planlanmaktadır? Bu döviz açığı şirketi iflasa sürükleyebilecek boyutta mıdır?
2) THY’nin küçülme kararı alana kadar aslında “plansız bir büyüme” yaşadığı belirtilmektedir. Bu “plansız büyüme”nin nedenleri ve sonuçları hakkında yürütülen bir soruşturma var mıdır?
3) THY, “ekonomik küçülme” gerekçeleriyle işçileri işten çıkartmakta ve zam yapmamaktayken, VIP uçak alımı nasıl gerçekleştirilmiştir?
4) THY’nin T.C. Varlık Fonu’na aktarılması, şirketin yönetimini ve stratejik planlamasını nasıl etkileyecektir?
10 Şubat 2017