
AKP hükümetinin siyasi, iktisadi ve hukuksal uygulamalarının yarattığı ekonomik krize ilişkin Grup Başkanvekillerimiz Filiz Kerestecioğlu ve Ahmet Yıldırım tarafından Meclis Başkanlığına sunulan araştırma önergemiz:
Türkiye’de hakim güç yapısı yani hükümet ekonomik gerçeklikleri dillendiren herkesi dışladığı, kötümserlikle itham ettiği daha da ötesi suçladığı bir süreci yaşamaktayız. Ekonomide bardağın dolu tarafının artık kalmadığı bir sürece doğru hızla gitmekteyiz.
En büyük kurulma amacı ülkelerin küresel çapta sermayedarlara yatırım yapılabilirlik fikir vermek olan kredilendirme kuruluşlarının nerdeyse hepsi tek tek Türkiye’nin kredi notunu düşürmekte ve yatırım yapılabilirlik durumunu da bir alt seviyeye çekmektedir. Merkezi ABD’de olan dünyanın en büyük yatırım bankalarından biri olan Merrill Lynch 2017 için Türkiye ile birlikte Güney Afrika ve Brezilya’yı en riskli üç gelişen piyasa arasında sıraladı.
Küresel kurumlar dışında ulusal istatistiki gerçeklikler de ekonominin kötüye gidişine dair maalesef farklı şeyler söylememektedir. Düzenli olarak TÜİK’in ölçtüğü Ekonomi Güven Endeksi son dört yılın en düşük seviyesini görmüş durumdadır. Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2016 yılı Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 420 bin kişi artarak 3 milyon 523 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 1 puanlık artış ile %11,3 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 1,3 puanlık artış ile %13,7 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 1,4 puanlık artış ile %19,9 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 1,1 puanlık artış ile %11,6 olarak gerçekleşti. Bu rakamlar dövizin aşırı yükselişe geçtiği ve etkilerinin daha yeni yeni hissedilmeye başlandığı bugünlerde hangi seviyelere ulaştığını resmi rakamlarla bilmemekteyiz.
Dönemsel olarak ekonomik göstergelerin hesaplama metotları ile verileri iyi bir noktaya çekmeye çalışan ekonomi yönetimi son olarak milli gelir hesaplama metodunu değiştirerek zenginleşiyormuşuz rolü yapmamızı istiyor. Ancak belli bir dönemde ülkede üretilen mal ve hizmetlerin parasal olarak toplamı olan milli gelir, metre veya kilo ile ölçülebilecek bir parametre değildir. Gerçekte zenginleşmediğini bilen halk ya harcayacak para bulamamaktadır ya da var olan parasını harcamayarak kendini gelecekte yaşanacak olan daha kötü günlere hazırlamaktadır.
Ekonominin krizde olduğunu gösteren bir başka gösterge de TL’deki olağandışı değer kaybıdır. Son üç ayda TL Euro karşısında yüzde 20, Dolar karşısında yüzde 26 değer kaybetmiştir. Son bir ayda iseTL Euro karşısında yüzde 11, Dolar karşısında yüzde 12 değer kaybetmiştir.
Akaryakıt fiyatlarındaki artış dolaylı yoldan tüm yaşamı etkilemektedir. Motorin 12 Ocak 2016 tarihinden bugüne bir yılda yüzde 34 artarak litre fiyatı 3,44 TL’den 4,63 TL seviyesine yükselmiştir. Son üç ayda ise yüzde 14 artış göstermiştir. Akaryakıttaki artış çiftçiyi doğrudan etkilemekte ve tarımsal ürünlerin fiyatlarında etki yaparak bugün herhangi bir evdeki sofrada kendini hissettirmektedir.
Bir ülkede ekonomideki gelişmişliğin en büyük göstergesi olan sanayinin gelişmişliği, Türkiye’de kendini sanayinin ölmesine doğru bırakan bir gerçekliktedir. 2016 yılının 3. çeyreğinde sanayi yüzde 4,8 küçülmüştür.
2016 yılında Ocak ayından Ekim ayına kadar olan süre zarfında 10 ay içinde ülkeye giren yabancı sermaye bir önceki yılın aynı dönemine göre 5 milyar dolarlık bir azalma yaşamıştır. Ayrıca ülkeden çıkan yabancı sermaye miktarları korkunç rakamlara ulaşmıştır.
Mevcut krizden çıkış formülü olarak hükümetin borçlanmayı arttırarak iç hareketlilik sağlama politikası, krizin enerjisini büyüterek daha sert döneceği gerçekliğinden başka bir şey değildir. Bu durum kendini banka kredilerinin ödenememesine, bankaların kullandırdığı kredi büyüme hızlarının gerilemesine bırakmaktadır.
Siyasi kararların ülkedeki ekonomik kötüye gidişatın ana sebebi olduğundan hareketle, siyasi eksenin değişmemesi halinde hangi ekonomik çözüm modelini kullanırsak başka bir yerden ekonomimizi vurmaya devam edeceği gerçekliği ile TBMM’nin üzerine düşen görevi yaparak bu kötü gidişata dair rolünü üstlenmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
11 Ocak 2017