DTK, HDP ve DBP Eş Genel Başkanları, IŞİD saldırıları sonucu göç yollarına düşen Êzidîler ile Şengal ve Rojava'daki son gelişmelere ilişkin Diyarbakır'da ortak basın toplantısı düzenledi. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) binasında gerçekleşen toplantıya, DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek ile birlikte HDP Şırnak Milletvekili Selma Irmak katıldı. Toplantıda ilk olarak sözü DTK Eş Başkanı Ahmet Türk aldı.

Türk, IŞİD çetecilerinin Rojava ve Şengal'e dönük saldırılarını Kürt halkının kazanımlarına dönük saldırılar olarak değerlendirdi. Kürt halkının geleceği açısından tarihi bir dönemden geçildiğini söyleyen Türk, Kürt halkının kazanımlarını ortadan kaldırmaya dönük IŞİD çetecilerinin ve emperyalist güçlerinin bir saldırısının varlığına dikkat çekti. Kürt halkının bu tarihi süreçte bütün kazanımlarına sahip çıkarak, geleceğini belirleyeceğini söyleyen Türk, "Kürdistan'ın dört parçasına buradan sesleniyoruz. Bugün var oluş günüdür. Bugün Kürt halkının kazanımlarını koruma günüdür. Bütün halkımız sürece böyle bakmalıdır" dedi.

Yüz binlerce insanın Şengal'den IŞİD çetecilerinin saldırılarının ardından göç ettiğine dikkat çeken Türk, göç edenlerle doğru bir dayanışmanın sergilenmesi ve Şengal'in geleceğini kurtarmaya dönük ortak bir mücadelenin geliştirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Sözlerinin devamında Kürt hareketlerinin stratejik bir birlik oluşturması gerektiğini ifade eden Türk, siyasi partilerin menfaatleri yerine Kürt halkının geleceğinin esas alınacağı bir ortaklaşmanın zorunlu olduğunu vurguladı. Türk, Kürt halkı ve tarihi açısından da önemli bir yeri sahip olan Şengal'e sahip çıkmanın kendi kimliğine ve geleceğine sahip çıkmak olacağını da söyledi.
Türk, IŞİD çetecilerinin saldırıların sonrası ortay çıkan trajejediyi sarmak amacıyla seferberlik çağrısı yaptı.

Türk'ün ardından HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş konuştu. Demirtaş, Kürt halkının tarihinin en zorlu sınavını bugünlerde verdiğini söyledi. Şengal ve Maxmur saldırıları sonrasında ortaya çıkan durumun, bölge siyasi dengeleri açısından da yeni bir durum olduğunu ifade eden Demirtaş, "Sadece IŞİD barbarlarının insanlığın başına bela edilmesi belki tek başına siyasi bir olaydır, ama IŞİD gibi bir barbarlığı da aşan onun ortaya koyduğu vahşeti de aşan bir insanlık trajedisi yaşanmaktadır. Kürdistan ve Ortadoğu kan gölüne dönmüş durumda. İnsanlığın vicdanını kanatan bu tablo karşısında insanlık sessiz kalmış durumda. Bu tablonun en vahim yönü budur" dedi.

Uluslararası kurumların bu trajedi karşısındaki sessizliğinin ise çıkarcı bir yaklaşım olduğunu dile getiren Demirtaş, şunları söyledi: "Eğer uluslararası güçlerin Şengal üzerinden büyük hesapları olsaydı, Şengal petrol kuyularıyla dolu bir bölge olsaydı bütün dünya kıyameti koparılırdı. Maalesef Şengal, bu topraklar bizim için değerlidir. Paraya ve petrole tapanlar için bir anlamı yoktur. O yüzden çağrımız para ve petrole tapanlara değil, çağrımız insanlığa değer verenlere, ahlakini ve vicdanını kaybetmeyenleredir."

Demirtaş, göç eden Êzidî yurttaşların mülteci değil, bu toprakların asıl sahiplerini olduğunu belirterek, bütün imkanları çerçevesinde belediyeler, partiler ve kurumlar olarak bütün güçleriyle bu zorlukları aşacaklarına inandıklarını söyledi.
Bu doğrultuda bütün Kürdistan halklarına çağrıda bulunan Demirtaş, şunları söyledi: "Uluslararası birlik açısından tarihi bir zorunluluklar karşı karşıyayız. Bugün sadece kendi partisini ve koltuğunu düşünen herkes halkına ihanet etmiş sayılır. Halkın ortak çıkarlarından başka bir şey düşünmememin tam zamanıdır. Ulusal birlik, sadece siyasi birlik olarak ele alınmamalıdır. Ortak savunma kurumları oluşturulmalı. Gerekirse bu barbarlar ve vahşetlere karşı ortak ordulaşmaya kadar gidilmesi tartışılmalıdır. Bu barbarlıkların önünü kesmenin yolu uluslararası güçlerden medet ummak değildir. Kendi öz gücüne dayanarak bulunduğu her yerde kendi öz savunmasını geliştirmektir. Bu yüzden halkımıza ve bütün Kürdistani partilere çağrıda bulunuyoruz. Bunu ertelemek bizi vebal altına koyar. Ulusal birlik için adım atma çağrımızı yeniliyoruz."

Demirtaş, konuşmasında Şengal'den göç etmek zorunda kalan yurttaşların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla başlatılan destek kampanyaları üzerinde de durdu.
Bütün belediyelerinin bu konuda daha kalıcı çalışmalar yapacağını belirten Demirtaş, "Biz her yerde insanlarımızın bu kampanyalara imkanlarını zorlayarak bir kez daha destek olmalarını istiyoruz. Göndereceğiniz bir ekmek çok çok kıymetlidir. O halk bu yardıma şu an manevi olarak da büyük bir ihtiyaç duyuyor. Bulunduğumuz her yerde bu koordinasyon merkezlerine ulaşabiliriz. Göç etmiş insanların sağlık ihtiyaçlarının ve insani ihtiyaçların karşılanması için meslek odalarının yürüttüğü kampanya önemlidir bunun da artarak devam etmesi gerekir" ifadelerini kullandı.

Yardımlar konusunda hükümetin de üzerine düşen sorumlulukların olduğunun altını çizen Demirtaş, bu sorumluluğu ise şu sözlerle açıkladı: "Eğer hükümet bütün yerel vergiyi belediyelere bırakmış olsaydı bunların hepsini yapabilecek gücümüz rahatlıkla olabilirdi. Ama vergilerin yüzde 99'unu merkezi hükümet alıyorsa bütün konularda merkezi hükümetin çok ciddi bütçelerde ayırması gerekiyor. Kampların oluşturulması konusunda bir kez daha bakanlığa çağrı yapıyoruz. Duhok ve Zaxo'da oluşturulacak kamplara Türkiye'nin destek vereceği sözü vardı ancak halen tek bir adım atılmış değil."

Türkiye'nin uluslararası hukuk çerçevesinde yaklaşması gerektiğini söyleyen Demirtaş, "Bakan iken heyetimizle yaptığı görüşmede bütün bunların bir an önce yapılacağı sözünü vermiş olmasına rağmen Başbakan iken bütün bu sözlerini yerine getirmesi gerektiğini belirtmek istiyoruz" ifadelerini kullandı.

Demirtaş, "Şengal özel bir statüye, özerk bir yönetime, savunması ve bütçesi olan bir bölgeye dönüştürülmelidir" diyerek, kalıcı çözümün bununla mümkün olacağını da söyledi.

Demirtaş, önümüzdeki günlerde bütün eş başkanlar ve genişletilmiş heyetlerle Güney Kürdistan Bölgesi'ni ziyaret edeceklerini, yine Avrupa ve Amerika ülkelerine de bu konuyu taşıyacaklarını söyledi. Demirtaş, son olarak IŞİD barbarlığı karşısında insanlığın kazanacağını ve Şengal'in, Maxmur'un yalnız olmadığını belirterek, "Bu topraklarda birliğimizi kurarak bu kirli politikaları boşa çıkartacağız" dedi.

Demirtaş'ın ardından HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ da Şengal'e düşen ateşin İstanbul, İzmir ve Ankara'ya da düştüğünü söyleyerek, başta Şengalli kadınlar olmak üzere IŞİD çetecilerinin saldırılarından sonra göç etmek zorunda kalan yurttaşlara yardım elinin uzatılması çağrısı yaptı.

Dayanışmayla bu saldırıların bertaraf edileceğini söyleyen Yüksekdağ, "Şengal'de yaşanan bu insanlık ayıcı sadece açığa çıkardığı acı sonuçlar itibariyle değil, ezilen insanlığı geleceği açısından da sahiplenmemiz gereken bir noktada duruyor" dedi. Yüksekdağ, içerisinde bulunulan dönemin insani yardım seferberlik dönemi olduğunu söyledi.

Yüksekdağ'ın ardından söz alan DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, IŞİD saldırılarıyla bir halkın yok edilmek istendiğini söyleyerek, bu saldırılara bertaraf etmenin ulusal birliğin hayata geçirilmesiyle mümkün olacağını ve bir an önce bu yönlü adımların atılması gerektiğine dikkat çekti. HDP Şırnak Milletvekili Selma Irmak'ta başlatılan kampanyalara duyarlılık çağrısında bulundu.

02.09.2014