Dirayet Dilan Taşdemir: Kadınlara yönelik özel savaş politikaları devrede

Kadın Meclisi Sözcümüz Dirayet Dilan Taşdemir'in JINNEWS'e verdiği röportaj:

Son dönemde artan kadın katliamları, şiddet, taciz ve tecavüze ilişkin değerlendirmelerde bulunan HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Dirayet Dilan Taşdemir, “Gençlerin uyuşturucu kullanımı, para karşılığında kadınları ilişkiye zorlama, ajanlaştırma, benliğinden uzaklaştıran siyaset biçimleri ile karşı karşıyayız. Uzun dönemdir partimize gençlik yapılanmamıza, kadın meclisimize yönelik özel savaş politikaları devrede” dedi. 

Bir yandan kadın katliamları artarak sürerken diğer taraftan da kadın kazanımlarına saldırılar devam ediyor. Özellikle çocuklara dönük cinsel istismar olaylarının artışı verilerle ortaya konulurken bir taraftan da cinsel istismar suçlarına af tasarısının yeniden Meclis gündemine getirilmesi konuşuluyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Dirayet Dilan Taşdemir konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

‘Kadına dönük iktidar eliyle bir saldırı söz konusu’

Kadına yönelik şiddetin, kadın katliamlarının evrensel bir sorun olduğunu söyleyen Dirayet, bunu belli bir mekana ve zamana sığdırmanın mümkün olmadığına dikkat çekti. Dünyanın birçok yerinde kadına dönük şiddet, kadın katliamları, kadın kazanımlarının gasp edilmesine karşı kadın direniş hattının geliştiğini ifade eden Dirayet, tüm dünyada kadınların sosyo-politik konumuna ilişkin iktidarların yaptığı uygulamalara bakılması gerektiğini belirtti. Dirayet, “Hükümetler bu meselenin karşısında nasıl bir tutum geliştiriyor? Bunun karşısında nasıl bir mücadele yürütüyorlar? Kadın örgütleri ile nasıl bir ittifak halindeler? Bu meseleyi kendi siyasetlerinin neresine koyduklarını sormak gerekiyor. Türkiye’de özellikle son 17 yıldır bırakın kadınlara dönük şiddetle mücadele eylem planlarının hazırlanmasını buna dönük iktidar eliyle bir saldırı söz konusu. Cinsiyetçi söylemler, eğitim, sağlık, dizi ve filmlerde bile erkek ideolojisini benimseyen, kadınları aşağılayan, küçümseyen ve kadınlara bir model çizen bir iktidar politikası ile karşı karşıyayız” sözlerini kullandı.

‘Kadına şiddette binde bin 400 düzeyinde artış’

İktidar politikasının kadına yönelik şiddet ve katliam olarak geri döndüğünü ifade eden Dirayet, son 17 yıldır çocuk istismarından kadına dönük şiddete binde bin 400-500 düzeyinde artış olduğunu belirtti. Bunun tesadüf olamayacağına işaret eden Dirayet, AKP iktidarının topluma ve kadına ideolojik olarak yöneliminin bir sonucu olarak açığa çıktığını aktardı. AKP’nin yürüttüğü siyasetin erkekliği yücelterek, kışkırttığını dile getiren Dirayet şöyle devam etti: “Kadınların katledilme biçimlerinde bile bir değişim söz konusu. Artık vahşice bir katledilme durumu var. Kafaları kesiliyor, onlarca defa bıçaklanıyor, beden bütünlüğü bozuluyor. DAİŞ’in acımasızlığı ile insanı hedef alma biçimi ile Ortadoğu bir dehşet durumu yaşadı. Benzer yaklaşımların kadınlara da yansıdığını görüyoruz. AKP’nin kurgulamak istediği dünyaya, kurmak istediği rejime ve kadınları konumlandırma biçimine karşı kadınlar isyan ediyor ve karşılığında şiddetle karşılaşıyor. Eşit, adil, demokratik, özgürlükçü bir yerden kadına yaklaşım söz konusu değil. Biz bunu kayyımlarda, eşbaşkanlıklara yaklaşımda, kadın siyasetçilerin rehin tutulmasında gördük.”

‘Toplumda bir rıza oluşturmaya çalışıyorlar’

Kadın ittifakının ve gücünün ortaya çıkması gerekliliği üzerinde duran Dirayet, özellikle kadına yönelik şiddette, kadın katliamlarında, kadın kazanımları geriye çekilmeye çalışıldığında kadınların bir muhalefet geliştirdiğini dile getirdi. Dirayet, “AKP’nin iki yıldır işin etrafında dolanmasının, bin bir katakulli çevirmesinin nedeni de bu direnişin kendisidir. Meclis’te boşanma nedenlerinin araştırılması komisyonu kuruldu. Aslında tam da boşanmayı önleme komisyonu demek daha doğru. Ben de o komisyondayım. Çocukları istismarcısı ile evlendirme meselesi ilk defa o komisyonda gündeme geldi. Toplumda bir rıza oluşturmaya, bir mağduriyet varmış gibi bir algı oluşturularak böyle bir durum söz konusu oldu. Benzer bir şekilde nafaka hakkına dönük de böyle bir algı yaratıldı. O dönemde kadın örgütleri ve kamuoyu bu konuda ciddi anlamda bir duyarlılık gösterdi. Şimdi bile bir algı yaratarak kamuoyunu iknaya dönük bir çaba olduğunu görüyoruz. Hem kamuoyunun vicdanı hem toplumun doğal yasası ve kadınların direnişi bu anlamda ciddi bir rol üstlenebilir” ifadelerini kullandı.

‘Özel savaş politikaları devrede’

‘Kürdistan’da 40 yıldır nasıl bir politika izlendiğinin canlı tanıklarıyız’ diyen Dirayet, gerek kendi kişisel deneyimlerinden gerek siyaset olarak açığa çıkan durumlardan bu durumu çok iyi bildiklerini vurguladı. Dirayet devamında şöyle konuştu: “Kürdistan’da 15 bine yakın bir faili meçhul gerçekliği var. İnsanlar gece evinden alındı, sokaklardan iş yerlerinden götürüldü ve 20 yıl üzerinden geçmesine rağmen toplu dosyalarda ve yargılamalarda bir sonuç çıkmadı. Bu insanlar kaybolmadı, kaybettirildi. Savaş siyaseti, milliyetçilik, militarizm, toplumu çürütme siyaseti, özel savaş mekanizmaları bir bütünen Kürdistan’da devrede. Kadına yönelik şiddet de, istismar da kurumların müdahil olduğu bu tür vakalarda özel sistematik bir yönelim söz konusu. Gençlerin uyuşturucu kullanımı, para karşılığında kadınları ilişkiye zorlama, ajanlaştırma, benliğinden uzaklaştıran siyaset biçimleri ile karşı karşıyayız. Uzun dönemdir partimize gençlik yapılanmamıza, kadın meclisimize yönelik özel savaş politikaları devrede. Dersim, Şırnak hattında daha fazla yoğunlaştırıldığını gözlemliyoruz. Bunların sıradan münferit olaylar olmadığının biz farkındayız. Kürt meselesinden, kadınların özgürlük mücadelesinden kaynaklı özgün bir yaklaşım söz konusu.”

‘Failin politik durumuna bakmak lazım’

Genç kadınlar üzerinde yürütülen siyasetin bir kuşağı yok etmeye yönelik olduğuna dikkat çeken Dirayet, “Dilinden, kimliğinden, özgürlüğünden uzaklaştırıldığında bu kadar yok edici bir siyasetin öznesi haline getirildiğinde kadınlar, toplum ve toplumun özgürlük idealleri kaybediliyor. Benzer uygulama kadınlar için de gerçekleşiyor. Munzur Üniversitesi’nde çok olağan dışı olaylar yaşanıyor. Birkaç ay önce Bilgi İşlem Daire Başkanı Cem Tekinoğlu genç kadınları ilişkiye zorladı. Üst düzey siyasetçilerle ticari bir ilişkiye dönüştürdü. Kadınları taciz etti. Kadınlar bunun beyanında bulundu ancak hiçbir şey olmadı ve dosya takipsizlikle sonuçlandı. Pertek’te çocuk istismarı olayı çıktı. Failin politik durumuna, içerisinde bulunduğu politik ağa da bakmak lazım. Bu kişiler nasıl bir politik hareketliliğin ve yapılanmanın içerisindeler. Bu fail 2018’de zihinsel engelli bir kızı istismarla yargılanmış ve takipsizlik verilmiş” diye belirtti. 

‘Sistematik bir çürütme politikası yürütülüyor’

Cezasızlık politikasının, göz yummanın, toplumu çürütmek için politik olarak desteklemenin, özel bir siyaset olarak gelişmesi söz konusu olduğunu belirten Dirayet, benzer durumların Cizre, Mardin ve Şırnak’ta da yaşandığını hatırlattı. Dirayet, “Şırnak’ta bir okul müdürü 50 tane öğrenciyi istismar eden fotoğraflar gönderiyor. Müdüre bir yargılama yapılıyor. Bu yargılama sonucunda da ortaya çıkan şey adamı başka bir okula göndermek ‘Hadi git orada da yap’ demek. Bu, ‘İşini burada iyi yaptın, şimdi de orada başka Kürt kadınları ve çocukları üzerinde bu siyaseti devam ettir’ demek. Böyle değilse o zaman uygulamada farklı bir pratiğin ortaya çıkması lazım. Biz bunun özel sistematik bir çürütme politikası olduğunu düşünüyoruz. Gençler ve kadın bedeni hedef alınıyor. Çünkü kadınlar özgürleşme mücadelesinde topluma öncülük eden, güvenini kazanan, direnişi ve muhalefeti ile güçlü bir odaktır. Bu perspektife dönük bir saldırıdır. Nasıl DAİŞ Rojava Kadın Devrimi karşısında köle pazarlarını ideolojik, politik olarak konumlandırdıysa bu siyaset de bu mücadelenin karşısında bu tür yöntemleri destekleyerek ya da suskun kalarak istismarın ve şiddetin önünü açıyor” dedi.

‘Bir şeylerin üzeri örtülmese hakikat ortaya çıkar’

Dersim’in küçük bir kent olduğunu dile getiren Dirayet, kent genelinin gün boyu mobese kameralarıyla izlendiğine dikkat çekti. Dirayet, “Aldığımız nefesi bile izleyen bir akıl var. İki haftadır bir kişiden haber alınamamasının, ‘derin araştırıyoruz, derin sorguluyoruz’ gibi söylemlerin bir karşılığı yok. Bir şeylerin üzeri örtülmese hakikat ortaya çıkar. Gülistan’ın erkek arkadaşı olarak ifade edilen kişinin durumu, içerisinde bulunduğu ilişki ağı herkesçe biliniyor. Daha önce yurtdışına çıktığı söylendi şimdi ise gözlem altında olduğu söyleniyor. Peki, günlerdir bu kişi ne söyledi? Hangi beyanda bulunuyor? Bir beyanda bulunuluyorsa neden kamuoyu ile paylaşılmıyor? Kadın örgütlerinin muhalefetin, Dersim halkının iradesi olmasa bu iş araştırılmayacaktı bile. Bir kayıp olarak kapatılacaktı. Hem kadınların mücadelesi hem de halkın duyarlılığı onlarmış gibi yapmaya zorluyor. Dersim halkının kararlılığı ve kadınların ısrarı bu hakikati açığa çıkaracaktır. Biz de takipçisi olmaya devam edeceğiz. Bizim bu olanlara karşı bir beklenti içerisine girmemizin ya da ‘neden böyle oluyor?’ dememizin zamanı geçti. Toplumun, özellikle gençlerin bilinçlenmesi lazım. Kadınların örgütlenmesi lazım. Bunun politik bir saldırı olduğunu ve özellikle geliştirildiğinin farkına varmamız gerekiyor” diye konuştu. 

Röportaj: Rengin Azizoğlu

29 Ocak 2020