Depremler sonucu ortaya çıkan ağır tahribatın sorumlularının tespit edilmesi

Grup Başkanvekillerimiz Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, felaketle sonuçlanan Maraş merkezli depremlerin idari, kurumsal, siyasi ve hukuki sorumlularının tespit edilmesi amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedi.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

6 Şubat’ta Maraş merkezli iki deprem ile 20 Şubat’ta Hatay merkezli depremler telafisi imkânsız sonuçlara neden olmuştur. Doğa olaylarının felaketle sonuçlanmasının idari-kurumsal, siyasi ve hukuki sorumluları bulunmaktadır. Söz konusu depremler sonucu ortaya çıkan ağır tahribatlar ve kayıpların sorumlularının tespit edilmesi amacıyla Anayasa’nın 98'inci ve İçtüzüğün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını teklif ve arz ederim.

GEREKÇE

6 Şubat’ta Maraş, 20 Şubat’ta Hatay merkezli gerçekleşen ve son derece ağır ve acı sonuçları olan depremler yaşanmış, bu depremler on bir kent, yüz on üç ilçe ile yaklaşık 15 milyonu aşkın insanı etkilemiştir. AFAD’ın 01/03/2023 tarihinde açıkladığı son verilere göre depremde 45 bin 89 yurttaş yaşamını yitirmiştir. 31 bin bina yıkılmıştır.

Her ne kadar iktidar “asrın felaketi”, “kader planı” gibi söylemlerle sorumluluğu üstünden atmaya çalışsa da, gerçekte doğa olayı olan depremlerin sonuçlarının sebebi idari-kurumsal, siyasi ve hukuki görev ve sorumluluklar yerine getirilmemesidir.

Bu kapsamda, 6 Şubat’ta Maraş, 20 Şubat’ta Hatay merkezli gerçekleşen ve büyük yıkımlara ve kayıplara neden olan depremlerin idari-kurumsal, siyasi ve hukuki sorumluluk alanlarını şu şekilde ifade edebiliriz:

Bu kapsamda, 6 Şubat’ta Maraş, 20 Şubat’ta Hatay merkezli gerçekleşen ve büyük yıkımlara ve kayıplara neden olan depremlerin idari-kurumsal, siyasi ve hukuki sorumluluk alanlarını şu şekilde ifade edebiliriz:

  1. Depremin olduğu andan itibaren 48-72 saatlik dilimde depremde etkilenen her yerde gerekli arama kurtarma çalışmalarının başlamamasıyla yüzlerce yurttaş donma tehlikesi, açlık ve ölümle yüz yüze bırakılmıştır.
  2. Depreme karşı idari-kurumsal kapasitenin yetersizliği ve liyakatsizliği yıkımın ve tahribatın artmasına neden olmuştur. İdari-kurumsal ihmaller neticesinde yaşam ve barınma hakkı, ısınma ve hijyenli ortamda yaşama ihtiyaçları ortadan kalkmıştır.
  3. Her ne kadar iktidar yıkılan binaların 2002 yılı öncesi inşa edildiğini söylese de, AKP döneminde 9 kez imar affı çıkarıldığı unutulmamalıdır. Depremden etkilenen 10 ilde 294 bin 166 bina imar affından yararlanmıştır. Bu bölgede yıkılan 31 bin bina ile ağır hasar gören binlerce binanın bu imar aflarından faydalanıp faydalanmadığı sorusunun cevabı siyasi sorumluluğun adresini net şekilde ortaya çıkaracaktır.
  4. TMMOB gibi kurumsal ve yetkin denetim kurumlarının yetkilerinin özel şirketlere devredilmesiyle, müteahhit -yapı denetimi- belediye şeytan üçgeni ile çıkar amaçlı işbirlikleri gerçekleştirilmiş, ve yıkım büyümüştür.
  5. 2003-2022 yılları arasında toplanan 38 milyar dolar civarında olan deprem vergilerinin başka amaçlar için kullanılması depremin sonuçlarını onarılamaz düzeye ulaştırmıştır. Bu verginin farklı amaçlar için kullanılmasını planlayan, izin veren ve icra edenlerin açığa çıkarılması, hukuki ve siyasi sorumluluğun tespiti için gereklidir.
  6. Depremde hastaneler, yurtlar, yollar ve köprüler de yıkılmış veya hasar görmüşlerdir. Hasar gören veya yıkılan yerlerden sorumlu olan kamu idarelerinin de doğrudan ihmali bulunmaktadır. Bu ihmallerin ve sorumluların tespit edilmesi devletin yurttaşlara olan sorumlulukların kaçınılmaz gereğidir.
  7. Deprem bölgelerinde ulaşım ve iletişim alt yapılarının çökmesi ile BTK tarafından Twitter’ın kısıtlanması açık şekilde yaşam hakkının ihlali olmuştur. Bu iki durumun sorumluları açığa çıkarılmalıdır.
  8. AFAD’ın 10 kent için hazırladığı raporda belirtilen koordinasyon eksikliğinin yürütme erki tarafından dikkate alınmaması ve AFAD’ın liyakatten vareste kadrolarla doldurulmasının depremin sonuçlarına etkisi önemli bir sorumluluk alanıdır. 6-7 bin personeli ve 2023 bütçesinde sadece yüzde 0,25 payı olan AFAD’ı idari-kurumsal kapasiteden yoksun bırakan siyasi sorumluların açığa çıkarılması gerekmektedir.
  9. Devleti şirket gibi yöneten siyasi aklın Kızılay’ı şirketleştirmesi ve liyakati askıya alarak yandaşlarını Kızılay’a yerleşmesi, deprem sırasındaki yetersizlikleri korkunç düzeyde arttırmıştır.
  10. Aşırı merkezileşme hem yerel yönetimlerin ilk ve acil yardım yapma potansiyelini ortadan kaldırmış hem de sivil toplum, gönüllü kuruluşların yardımlarını engellemiş veya geciktirmiştir. Depremlerde bir kez daha görülmüştür ki, merkeziyetçilik Türkiye’nin felaketi olmaya devam etmektedir.

Tüm bu maddelerden de anlaşılacağı üzere, doğa olayı olarak depremin yarattığı korkunç ve telafisi imkânsız sonuçların idari-kurumsal, siyasi ve hukuki sorumlularının tespiti ve açığa çıkarılması için Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.

2 Mart 2023