HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile DBP Eş Genel Başkanları Emine Ayna ve Kamuran Yüksek, DTK Eş Başkanı Selma Irmak'ın katılımıyla ülkede günlerdir gerçekleştirilen protesto eylemleri, Kobane'deki direniş ve siyasi gelişmelere ilişkin Diyarbaır'dan mesaj verdi. DTK binasında düzenlenen basın toplantısına Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eş başkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı, kimi STÖ temsilcileri ve DTK bileşenlerinin yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı.

Ulusal ve uluslararası basın mensupların yoğun ilgi gösterdiği toplantıda yurttaşların yoğun ilgisinden dolayı salonda yer kalmayınca yurttaşlar toplantıyı ayakta izledi. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş açıklamada konuştu. Demirtaş, konuşmasına 4 günden bu yana Türkiye ve Kürdistan illerinde yaşanan protesto eylemlerine ve 24 gündür Kobanê'de devam eden direnişe dikkat çekerek başladı. Demirtaş, olaylarda hayatını kaybedenlerin sayısının 23 kişi olduğunu belirterek hepsinin ailesine baş sağlığı dileğinde bulundu. Demirtaş, "Yaşananların bu noktaya nasıl geldiğini analiz edemezsek, vicdani bir şekilde tahlil edemezsek, yarın nereye gideceğimizi bilemeyiz" dedi.

Ortadoğu'da yaşanan kaotik durumu ve yüz yıllardır Kürtlerin yaşadığı durumu gözardı edip, eylemler sırasında yaşananları HDP'ye yükleyenlerin hiçbirşeyi görmediğini kaydeden Demirtaş, HDP'yi karalayarak dosyayı kapatanların hata yaptığını dile getirdi.

PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısı ile 2 yıldır başlatılan çözüm sürecinin hükümet tarafından somut adımların atılmamasının halkın sabrını taşırdığını vurgulayan Demirtaş, Türkiye'nin Suriye politikasını eleştirdi. Demirtaş, bu konuda şunları söyledi: "Bununla beraber Türkiye'nin Suriye politikasında Suriye'de yaşayan Kürt ve Alevilerin ötekileştirildiğini belirttik. Suriye'de yaşayan her din ve mezhepten olana yurttaşların desteklenmesini belirtik. Fakat hükümet partisine yakın olanlara göre Suriye'de politikası yürttü. Hükümet siyasi düşüncelerine göre halkı ayırarak yardım etti. Tüm bunlar halkta kırılmalara yol açtı."

Konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başbakan iken "Suriye bizim iç meselemizdir" sözleri ile Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun ise Dışişleri Bakanı iken sarf ettiği "Suriye'de olanları Türkiye dışında değerlendiremeyiz" sözlerini de hatırlatan Demirtaş, "Mesele Kobanê olunca şu an hükümet, 'dırşarda olan olayları neden bizim iç meselemizmiş gibi gösteriyorsunuz' diye açıklamalarda bulunuyor. Kobane bizim evimizin iç meselesi. Türkiye El-Nusra'ya 2 binden fazla silah gönderdi. IŞİD'in kullandığı silahların Türkiye'den geçtiği tartışıldı. Ancak Kobane'ye yardım kamyonlarının gönderilmesi konusunda birçok sorun yaşatıldı. Özgür Suirye Ordusu'na 2 bin TIR hangi kanun ve hukukla gönderildiyse Kobane'ye de yanı hukuk ve kanunla yardım kamyonları gönderilsin dedik. Fakat Türkiye bunu kulak ardı etti. Tüm bunlar duygu kırılması yarattı. Halk bunları adım adım izledi ve analiz etti" ifadelerini kullandı.

IŞİD barbarlığının, uluslararası proje çerçevesinde 4 saatte Musul'u işgal ettiğini hatırlatan Demirtaş, Musul'un tank ve toplarla IŞİD'e teslim edildiğini kaydetti. Demirtaş, IŞİD'in gizli güçler tarafından yaratıldığının altını çizerek, yüzyıldır çözülemeyen Musul sorununun 4 saatte IŞİD'e teslim edilerek çözülmek istendiğini ifade etti. IŞİD'in Musul'dan ele geçirdiği silahlarla Şengali işgal ettiğine dikkat çeken Demirtaş, Şengal'deki Êzidî Kürt kadınlarının kaçırılıp, köle pazarlarında pazarlanarak, tecavüze maruz kaldığını hatırlattı.

Hala bu Êzidî kadınların akibetinden haber alınmadığını sözlerine ekleyen Demirtaş, "Aynı çete, Mahmur, Hewler, Ninova'ya yürüdü. Bütün bunlar yaşanırken Kürtler, Süryaniler, Aleviler, Şiiler, Türkmenler ciddi bir destek görmedi. Halklarımız tüm emperyalist oyunların IŞİD adı altında sahnelenirken, yalnız olduklarını hissetti. Bu nedenle bu kırılmayı yaratan biz değil, emperyalist güçler ve Türkiye'dir" dedi.

"Bu tecavüz çeteleri Kobanê'ye dayandı. Evimizin içine girdi" diyen Demirtaş, IŞİD'in kadınları kaçırıp, köle pazarlarında satma çağrıları yaptığını ancak Kobane halkının tüm tank ve füzelerine rağmen "tecavüz çetelerine" karşı görkemli bir direniş ile direndiğini söyledi.

Demirtaş, sözlerine şöyle devam etti: "Kobane'de yaşananlara ilişkin ulusal ve uluslararası çapta dayanışma için görüşmeler için gerçekleştirdik. Hükümetle, bizzat Başbakan ile defalarca görüştü. Halkımız 25 gündür Suruç sınırında hiç yatmadan IŞİD'i proetesto ederek ulusal ve uluslararası güçlere yardım çağrısında bulunuyor. Fakat Türk devleti halkımıza hakaret edip, ağır şiddet gösteriyor."

Tüm şiddet politikalarına rağmen HDP olarak Başbakanla görüştüklerini ifade eden Selahattin, "Sayın Davutoğlu'na 'Kürtlerin devleti yok diye mi bu kadar şiddet gösteriyorsunuz' dedim. Davutoğlu da 'Kürtlerin devleti biziz' dedi. O halde devletinde yaşayan bunca şiddet neden?" diye sordu. IŞİD gibi çetelerin yok edilmesi için Kürtlerin Türkiye hükümeti ile ortak mücadele etmeye hazır olduğunun vurgusunu yapan Demirtaş, "Tüm bu çağrıları hükümete her defasında yineliyoruz" dedi.

Kobanê'de eylemleri için HDP olarak yapılan çağrıların yerinde olduğunu söyleyen Demirtaş, parti olarak olağanüstü toplantı gerçekleştikleri bir sırada acil bir telefon aldıklarını ve IŞİD çetelerinin Mürşitpınar Sınır Kapısı'nı ele geçirmek üzere olduğunu öğrendiklerini kaydetti. Bunun üzerine siyasi bir parti olarak insani görevlerini yerine getirip halkı alanlara çağırdıklarını söyleyen Demirtaş, "Hopa, İstanbul, Ankara, Diyarbakır, Yüksekova, Mardin, Antalya ve daha birçok kentte yani Türkiye'nin tüm kentleri ve tüm dünya Kobanê için ayağa kalktı. Tüm bu eylemeler ise koalisyonun saldırı yapmasını tetikleyerek, Kobanê kısmen yardım gördü. Bizi bu noktaya getiren süreç budur" diye konuştu.

Halkın alanlarda demokratik tepkisini dile getirdiğini ve hiçbir şiddetin uygulanmadığını dile getiren Demirtaş, şunları aktardı: "Fakat ikinci gün karanlık sivil kişilerin silahla saldırı gerçekleştirdiği haberleri duyduk. Halkın onurlu direnişinin doğru yöne kanalize edilmesi için çaba gösterdik. Bu nedenle şiddeti gösteren bizler değiliz. Cumhurbaşkanı'nın sınıra yakın bir yere gelerek 'Kobanê düştü' sözleri halkı daha da öfkelendirdi. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı'na yakışmayan sözler kullandı. Aynı şekilde bu ülkenin bakanı da eylemlere misliyle cevap verileceği yönde açıklama yaptı. Biz HDP olarak asla şiddetten yana açıklama yapmadık. Her defasında kardeşlik mesajları verdik. Bu nedenle yaşanan kaosu HDP'den soracaklarına kendi açıklamalarına baksınlar.Yine eylemler sırasında halkın silahlanması ve bazı gruplarla karşı karşıya gelmesini HDP'den değil kendilerine sordunlar. Onlar daha iyi bilir. Yağma ve büst yakma kriminal adli bir vaka imiş gibi yansıtılmaya çalışıldı."

"Silahlı sivil şahısların toplumun ve insanların içine nasıl girdiğini HDP'den sorulmasın" diyen Demirtaş, çözüm süreci ile Kobane'de yaşananların birbirinden ayrı görülmesinin halkta öfkeye neden olduğunu söyledi. Kürtlerin ve diğer halkların bu ülkenin düşmanı olmadığnın altını çizen Demirtaş, Türkiye'nin gerçek bir demokrasi ülkesi olmasını istediklerini kaydetti. "Bugün Türkiye'nin birçok yerinde farklı kimliğe mensup olanlar tarafından Kobanê için eylemelerin gerçekleşmesi herkesin aynı noktada barış noktasında olduğunu gösteriyor. İşçi ve memurlar grevle destek veriyorlar." diyen Demirtaş, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile HDP heyetinin gerçekleştirdiği görüşmeye değindi.

Dün gece Öcalan ile kısa bir mesaj ile bağlantı kurduklarını söyleyen Demirtaş, "Büyük katliam ve provokasyon girişimlerine karşı kendisi de tüm taraflara diyalog tavsiye ettiğini belirtmek istiyoruz" dedi.

Tüm parti temsilcilerine olayların şiddete evrilmemesi konusunda çağrıda bulunan Demirtaş, DTK'nin bu konuda üzerine düşeni yapacağını söyledi.

Konuşmasının devamında hükümetin sağduyulu bir şekilde pratik adımlar atması gerektiğinin altını çizen Demirtaş, medyaya hakaret ve tehdit dilini bırakma çağrısı yaptı. Uluslararası kamuoyuna da seslenen Demirtaş, "IŞİD'i yaratanlar sizlersiniz. Silahları verenler de sizlerden başkası değildir. Bunda sizinde sorumluluğunuz var. O halde Ortadoğu'da yaşanan katliamlarda halkı yalnız bırakma hakına sahip değilsiniz" dedi. Alanlarda protesto eylemlerini sürdüren halka teşekkür eden Demirtaş, Kobanê'de direnenlerin yanında olduklarını söyledi.

Konuşması alkış ve "Bijî berxedana Kobane" sloganları sona ererken, Demirtaş, 9 Ekim komplosunu hatırlattı. Bugün izah ettikleri tüm sürecin 9 Ekim 1998 yılında Öcalan'a karşı gerçekleştirilen komplo ile başladığını kaydetti.

Demirtaş, daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

HDP heyetinin Yalçın Akdoğan ile gerçekleştirdiği görüşmenin içeriğini soran gazetecilere Demirtaş, "Bu görüşmelerimzide barıştan yana olduğumuzu göstermek istedik. Bu nedenle görüşmelerimize devam ediyoruz" dedi. Yapılan görüşmede somut bir adım ve mutabakatın olup olmadığı yönünde yöneltilen soruya da Demirtaş, "Sorunun somut bir program üzerinde uzalaşma sağlanmış değil" yanıtını verdi.

Yine "Eylemeler devam edecek mi? Devam edecekse nasıl olacak?" şeklindeki sorularına da yanıt veren Demirtaş, "Bugün biz kimseye şiddet kullanın demiyoruz. Kobanê saldırıları hala devam ediyor. Bu nedenle eylemeler devam edecek. Fakat biz HDP olarak tekrarlıyoruz. Şiddetten uzak eylemelr gerçekleşmeli. PYD'nin meşru ve haklı taleplerinin yerine getirilmesi sonucunda eylemler bir nebze diner" dedi.

1990'lı yılların yaşanmaması için Hür Dava Partisi ile görüşmelerinin olup olmayacağını soran gazetecilere Demirtaş, DTK'nın böyle bir çalışmasının olduğunu ve temaslarının olacağını söyledi.

09.10.2014