Demirtaş: Yargı, yasama üyelerini işlemez hale getirmektedir

Siirt'te sivil toplum örgütlerinin çağrısıyla, 2011 yılında 10 bin kişinin katılımıyla yapılan toplantı esnasında "yasa dışı pankart taşındığı ve slogan atıldığı" iddiasıyla, toplantıya katılan Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş ve Diyarbakır Milletvekilimiz Nursel Aydoğan hakkında açılan davanın duruşması Siirt 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmayı Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer izledi.

Duruşma 3 Mart 2017 tarihine ertelenirken SEGBİS yöntemiyle duruşmaya bağlanan Demirtaş şöyle konuştu:

Dokunulmazlıklarımız kaldırılırken bir hukuk ihlali yapılmıştır. Milletvekili dokunulmazlıkları geçmişe doğru değil, geleceğe doğru ve dönem sonuna kadar kaldırılır. Cumhuriyet tarihi boyunca bütün dokunulmazlık işlemleri bu şekilde yapılmıştır. Ancak ilk defa böyle hukuka aykırı, alelacele, siyasi saiklerle yanlış bir karar verilmiştir. Şu anda ben mahkemenizin huzurunda dokunulmazlığı devam eden bir milletvekili sıfatıyla bulunuyorum. Siz de Anayasa değişikliği nedeniyle beni yargılamakla yetkili yargı üyesi olarak bulunuyorsunuz. Mahkemenin beni yargılama yetkisi var. Benim de aynı zamanda devam eden dokunulmazlığım var.

Yargı, yasama üyelerini işlemez hale getirmektedir

Yargı ve yasama erkleri arasında bir yetki çatışması vardır. Böyle bir çatışma durumunda yargı yetkisinin yasama yetkisinden üstün olduğuna dair herhangi bir düzenleme yoktur. Sistemimiz güçler ayrılığı ilkesine dayanmaktadır. Bu durumda yargı, yasama üyelerini işlemez ve görevini yapamaz hale getirmektedir. Bu durumun mahkemenizce değerlendirilerek yargılamanın bu aşamada durdurulmasını, bekletici sorun yapılarak Anayasa Mahkemesi’ne bildirilmesini talep ediyorum.

İddianamede somut hiçbir delil yok

İddianamede 2911 sayılı yasanın 28/1 Maddesi gereğince toplantı ve gösteri yürüyüşünün benim ve diğer sanıklar tarafından düzenlendiğinin belirtilmesi dışında bizim düzenlediğimize dair herhangi bir somut delil bulunmamaktadır. Bu durumu sadece iddianamenin sevk maddesinden anlamaktayız.

İddianamenin içeriğinde, bizim işlediğimiz iddia edilen suç tam olarak nedir, bu somut olarak belirtilmiş değildir. Örneğin ‘biz bu toplantıyı düzenlemiş miyiz, çağrı mı yapmışız, pankart mı açmışız, konuşma mı yapmışız, konuşma yapmışsak içinde suç unsuru var mıdır?’ sorularının cevabı iddianamede bulunmamaktadır.

Bu toplantı ve gösteri yürüyüşünü biz düzenlemişiz gibi hakkımızda iddianame düzenlenmesi esasa aykırıdır. Çünkü 2911 sayılı yasa gereğince yasama dokunulmazlığı bulunanlar siyasi faaliyet dışında toplantı ve gösteri yürüyüşü için düzenleme komitesinde yer alamaz ve böyle bir talepte bulunamazlar. Bana yöneltmiş olduğunuz iddianamede geçen sloganları attığımız veya pankartları bizim açtığımız yönünde herhangi bir suçlama yoktur. Sadece bu izinsiz toplantı ve gösteri yürüyüşünü bizim düzenlediğimiz şeklinde bir suçlama yapılmıştır. Ancak daha önce de belirtildiği gibi düzenleme komitesinde ismimiz geçmemektedir.

Toplantıya katılmak suç değildir

Bu toplantı ve gösteri yürüyüşü Siirt ilinde bulunan sivil toplum örgütleri tarafından düzenlenmiştir. Biz de bu toplantıya iştirak ettik. Böyle bir toplantıya katılmak suç değildir. Toplantı esnasında birileri yasaya aykırı eylemde bulunmuşsa bunu bizim bilmemiz mümkün değildir, ayrıca sorumluluğumuz da söz konusu değildir.

‘Bir dava da benden olsun’ diye dava açılıyor

Atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Bu soruşturmanın ve yargılamanın kendisi 6352 sayılı yasa kapsamında olan bir soruşturmadır, fezleke ve iddianame tarihi 2015 ve 2016 yılıdır. Oysa 6352 sayılı yasa 2012 tarihlidir. Dolayısıyla iddia makamı fezleke ve iddianameyi düzenlemeden önce bunun 6352 sayılı yasa kapsamında kaldığını değerlendirmeli ve soruşturmanın ertelenmesine karar vermeliydi. Ama maalesef söz konusu HDP ve HDP milletvekilleri olduğunda ‘bir dava ve bir fezleke de benden olsun’ anlamında açılmış bir davadır. Oysa 6352 sayılı yasa kapsamında soruşturmanın ertelenmesi gerekirdi. Çünkü suç tarihi 2011 yılıdır. Fezleke tarihi 2015 yılı, iddianame tarihi 2016 yılıdır. Bu aşamada hakkımızda kovuşturmanın ertelenmesi kararının verilmesini kabul etmiyoruz. CMK 223/2. Maddesi kapsamında hakkımızda derhal beraat kararı verilmesini talep ediyoruz.

26 Ocak 2017