Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, grup toplantımızda gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Grup toplantısına greve giren ve grev kararları Bakanlar Kurulu kararı ile durdurulan Birleşik Metal-İş sendikası üyeleri de katıldı.

'Bakanlar Kurulu kararı korsandır'

Konuşmasına Metal-İş grevi ile başlayan ve gruba katılan işçileri selamlayan Demirtaş, dayanışma çağrısı yaptı. Demirtaş, 29 Ocak tarihinde Birleşik Metal İş'in, sendikalar tarafından kolay kolay grev kararı alınamayan bir dönemde 10 kentte 22 fabrikada grev kararı aldığı için işçileri kutlayarak, "İşçilerin emekçilerin üretimden gelen güçlerini kullanma kararı almaları son derece önemliydi. Grev kararı ertelenmemiş olsa 15 bin işçi greve katılacaktı. Bu kararla, kanun dışı bir şekilde korsan bir şekilde grev 60 gün ertelendi. Bu fiilen grevi yasaklamak demektir. 60 gün sonra grev kararı alsalar hükümet 60 gün daha erteleyebilir" diye konuştu.

'Milli Güvenlik dedikleri Saray'ın güvenliğidir'

Bakanlar Kurulu'nun "grev durdurma" kararını okuyan ve kararın 29 Ocak tarihinde alındığını hatırlatan Demirtaş, "Korsan bir şekilde alındı bu karar. Ne bakanlar kurulu toplandı nede bakanların hepsi Ankara'daydı o tarihte. İşçiler milli güvenliği bozmuşlar! Gidip oturup kararı almışlar. Bu açıkça bir anayasa ihlalidir. Zaten anayasayı Cumhurbaşkanından Başbakana kadar takan yok… Milli Güvenliği bozucuymuş. 15 bin işçi grev yapacak, üretimden gelen güçlerini kullanacaklar, Milli Güvenliği bozmak olacak. Bu işçiler hangi milletin üyesidir? Milli denilen buradakilerdir. Kimin güvenliğinden bahsediyorsunuz? Milli Güvenlik dedikleri Saray'ın güvenliğidir. Saray'ın güvenliği bozulduğu için Bakanlar Kurulu toplanmadan bir özel kalem tarafından dosya dolaştırılarak imzalanmıştır. Bakanlar okumamıştır bile, Padişah'ın emri var diye okumadan imzalamıştır" diye konuştu.

'Bir işçinin alığı Saray'daki bir tek bardak kadar değil'

"Buradaki işçiler Türkiye'deki otomotiv sektörü olmak üzere en ağır metal işini yapan işçilerdir" diyen Demirtaş, Türkiye'deki metal işçilerinin Avrupa'daki işçilerin 4'te biri kadar ücret aldıklarını hatırlatarak, "866 TL ücret alanlar var. Bin TL değil, Saray'daki bir bardağın fiyatı bin TL'dir. Bir yılda 10 bin TL kazanmıyorlar. Onların çalıştığı fabrikanın patronu örneğin Mercedes, bir yılda 42 milyon TL kar etmiş. Bütün işçilere zam yapsalar toplam yıllık 10 milyon TL eder. Karları yine 42 milyon TL'dir. Grev kararının durdurulmasıyla Padişah'ın kimi koruduğu belidir" diye konuştu. İşçilerin iş güvencesinden yoksun sağlıklarını yitirerek çalıştıklarına işaret eden Demirtaş, "Eğer Türkiye bugün Otomotiv'de dünya devleri arasındaysa… dünyaya ihracat yapıyorsa bunların başarısıdır bu işçiler üretiyorlar. Burada ucuz iş gücü bulmuşlar. O yüzden metal sanayi bu kadar karlıdır. Üstelik işçi grev kararı alamıyorlar" diye konuştu. Hükümetin işçileri patronlara karşı çaresiz bırakmak istediklerini belirten Demirtaş, bütün çalışanların durumunun benzer olduğunu söyledi. Demirtaş, işçilerin durumu için de, "Kararlarında ısrar etseler kapının önüne konulacaklar, yargıya gitseler yargı bunlardan farklı düşünmüyorlar. Ne yapacaklar çaresiz mi kalacaklar. Burada dayanışma ortaya çıkıyor. Bütün her şeyden daha güçlü olan bir şey var, halkların gücüdür" değerlendirmesini yaptı. Demirtaş'ın sözleri, salondakiler tarafından "yaşasın hakların dayanışması" sloganları ile kesildi.

Patronlara çağrı: Vicdanınız varsa grev durdurma kararını tanımayın

İşçiye 866 TL verilen sistemde, üst düzey yöneticilerin 500 bin TL maaş alabildiklerini maaşlarının yurtdışındaki bankalara yatırıldığını belirten Demirtaş, "Evet ekonomi büyük, para çok, dünyanın 17. büyük ekonomisiyiz. Ama dünyanın en büyük soygun ekonomisi. Para var ama halka verilmiyor" dedi. Demirtaş, gelir dağılımındaki adaletsizliğe dikkat çekerek, "Bu bir sistem ve rejim sorunudur, bunu düzeltmek hepimizin boynunun borcudur" şeklinde konuştu. Demirtaş, bütün emekçilerin ve halkların Metal İş grev kararının arkasında durması gerektiğini belirterek, "HDP olarak bütün gücümüzle arkanızdayız. MESS üyelerine sesleniyoruz. AKP'nin değirmenine su taşımak istemiyorsanız, MESS'ten ayrılın işçinize emekçinize sahip çıkın. Trilyonları mezarınıza götürmeyeceksiniz. Eğer şu kadar vicdanınız varsa çıkıp bu grev durdurma kararını tanımıyoruz deyin. Bir günlük yemek paranıza işçileriniz bir aylığına çalışıyor. Sizi zengin eden bu işçilerdir, AKP, Başbakan, Sultan değildir. Onlar sizi terk ederler ama işçiler iş yerlerine sahip çıkarlar" diye konuştu. Demirtaş çağrısının AKP'ye yakın iş adamlarına olmadığını belirterek., "Bazı işverenler istifa ettiler ama bunların çoğalması lazım" dedi. Demirtaş, grev kararı ile ilgili olarak Çarşamba günü işçilerin Danıştay'a başvuruda bulunacağını belirterek. Danıştay'ın doğru bir karar vermesini istedi.

'Ne yapmak istedin de yapamadın'

Demirtaş konuşmasına şöyle devam etti: "Üniversite öğrencilerinin durumuna bakın. 'Harçları kaldırdık' dediler. Yaptıkları değişikliklerle üniversiteyi uzatan, zamanında bitiremeyen binlerce üniversiteli yüksek harçlarla karşı karşıya kaldı. Kim bu çocuklar, 866 TL veriyorsun babasına annesine, çocuğundan yıllık bin TL harç istiyorsun, bitiremezse 5 bin TL istiyorsun. Çocuk harcı ödemeyince atıyorsun. Protesto ediyorsa gözaltına alıyorsun, copluyorsun, tutukluyorsun. Bunun tümü baskı sisteminin sistematik hale getirilmesidir."

"Zulüm yaparsan işçilerde memurlarda öğrenciler de grev yapar halklarıdır" diyen Demirtaş, 20 yıl önce Erdoğan'ın "Ülkemizde özellikle 1980 sonrası hükümetler işçilere sahip çıkmamaktadır. Bu zülme karşı çıkmayı inancımızın bir gereği sayarız" sözlerini hatırlatarak, bugünkü icraatları üzerinden, "Ya inancını yitirdi ya da çok para kazandı ya da iki birden" değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan'ın Başkanlık talebine, "İlkokul çocukları vardı ya başkan olacağım, başkan olacağım diyen, işte onlar gibi tutturmuş başkan olacağım diyor. Olmayacaksın, bu ülkede başkan olmana izin vermeyeceğiz. Saray'ı var, her şey ona bağlı, ama yetmiyor illa başkan olacağım diyor. Bırakın iki adamı bir buçuk adamı bile kabul etmiyor, illa tek adam olacak! Ne diyecek, anlatamıyor. Efendim değişiklik yapmak istedik yapamadık. Ne yapamadın? Bütün devletin olanakları parlamentonun olanakları senin emrinde. Neyi yapamadın? Rektör atamak istedin de engel olan mı oldu, hepsini kendine bağladın, hakim savcıları sen atıyorsun, köşe yazarlarının parasını bile sen ödüyorsun. Parayla köşe yazası yazdırıyorsun. Halife olmak istiyor. İnanmış birileri ona sen halifesin demiş o da ona inanmış. Buna da Başkanlık diyor. Cumhurbaşkanı bu haliyle bütün ülkedeki hukuksuzluğun başı haline gelmiştir. Ülkenin cumhurbaşkanı Anayasayı takmayan bir duruma gelmiş" şeklinde konuştu.

'Bu seçim AKP için sonun başlangıcı olacak'

"Hani yemin ettin tarafsız olacaktın, 77 milyonun cumhurbaşkanı olacaktın" hatırlatmasında bulunan Demirtaş, Erdoğan'ın seçim mitingi yapmasına da, "Korkumuz yok birkaç adam daha atayın onlarda çıkıp miting yapsın, hiç korkumuz yok. Barajı aşacağız, sizi gerileteceğiz. Fakat cumhurbaşkanlığı makamını lekeliyorsun. Bunu yapma, son derece yanlıştır, bir cumhurbaşkanı çıkıp siyasi parti için kampanya yürütemez. Biliyorum yapacaksın, ama ülkeyi uçuruma atıyorsun" sözleriyle eleştiride bulundu. Demirtaş sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"Devletin parasıyla uçağıyla AKP propaganda yapıyorsun. Başbakanda aynı şeyi yapıyor, AKP'nin tek kuruşunu ödemeden AKP kongrelerine gidiyor. Sayın Davutoğlu hani yetim hakkına duyarlıydın. Sonra da 'teker teker değil hepiniz gelin' diyorlar. Meydan okuyor. Yesinler seni, biz tek başına sana yeteriz. Bütün uğraşlarınıza rağmen bakın HDP'nin yükselişini durduramıyorsunuz. Çünkü biz Türk Kürt, Kadın erkek hepimiz elle ele verdik. HDP'yi durduramazsınız, siz gidicisiniz. Parti olarak seçime girme kararı verdiysek özgücümüze, halkların vicdanına güveniyoruz. Yoksa sizin kadar paranız yok, çünkü sizin kadar soygun düzenini savunmadık. (salondakileri işaret ederek) Çünkü bizi savunanlar bunlardır. Bu seçim sizin sonunuzun başlangıcı olacak."

CHP'ye: Gelin kim kiminle pazarlık yapmış konuşalım

Muhalefet partilerine de eleştirilerde bulunan ve "AKP'yi anladık da bunlar niye bizimle bu kadar uğraşıyor" sorusunu yönelten Demirtaş, HDP'ye yönelik, "AKP ile anlaştılar, başkanlığı hediye edecekler" suçlamalarına tepki göstererek, "Sayın Kılıçdaroğlu meclisteki odalarımız arasında 20 metre var, buyurun gelin. Bu dedikodulara inanacağınıza buyur gelin konuşalım. Gelin, kim kiminle neyin anlaşmasını yapmış hangi faşistlerle kim anlaşma yaptı, konuşalım. Cumhurbaşkanı seçiminde gidip MHP ile anlaşma yaptınız. Bunu açık açık yapan bir parti bizi AKP ile anlaşma yapmakla suçluyor. Gidip gericilerle anlaşma yaptınız. Yapmadınız mı?" diye konuştu. HDP'ye yönelik bu suçlamaların da AKP'nin işine yaradığını belirten Demirtaş, "AKP'den kimse çıkıp biz böyle bir anlaşma yapmadık diyor mu? Hayır, çünkü işlerine geliyor. Bu yaptığınız da AKP'nin işine yarıyor" dedi.

'Bizi anlamak için, Mazlum, İbo, Deniz ve Mahir'e bakın'

Kendilerinden korkanın sadece AKP olmadığını, CHP'nin de HDP'den korktuğunu belirten Demirtaş, "CHP bizim barajı aşmamızı istiyor barajın altında kalmamızı mı istiyor. Karar versin" diye konuştu. Demirtaş, "E ne yapalım siz korkuyorsunuz diye barajı aşmayalım mı Türkiye'de sol nedir öğreneceksiniz" diye konuştu. Herkese çağrıda bulunan ve "HDP tüccar partisi değildir, kapalı kapılar arkasında kirli pazarlık yapan bir parti değiliz" diyen Demirtaş, "Bizim geleneğimizde böyle bir şey yok. Mazlum Doğan, İbrahim Kaypakkaya Deniz Gezmiş, Mahir Çayan'a baksınlar, pazarlık yapmış mı baksınlar. Yapmadıkları için bedel ödediler" diye seslendi.

'Radikal değişim' çağrısı

MHP liderinin HDP'yi kast ederek, "Çipras kim" sözlerine de tepki gösteren ve "Biz kimseye kendimizi benzetemedik, biz bize benzeriz" diyen ve Bahçeli'ye yönelik, "kendisi sanırsın Che Guvera'ya benziyor" diyen Demirtaş, düzenin değiştirilmesi çağrısını, "Radikal bir değişiklik istiyorsak cesur olmak zorundayız. Ülkenin kadınları ve gençler. Sizlerin vereceği karar ülkenin yarınıyla ilgilidir. Hep birileri 500 bin TL maaş alıp diğerleri aç mı kalacak. Buna siz karar vereceksiniz. Kimseye heyecan vermeyen bu alışkanlıkları değiştirelim. Ülkenin en köklü geleneğinin, en yeni partisi olan HDP'de bir araya gelelim" sözleriyle yaptı.

'Bu yasa AKP'ye oy verenlerin çocuklarını da vurabilir'

Konuşmasına Güvenlik Yasa tasarısına da tepki gösteren Demirtaş, tasarı ile esas olarak Saray'ın güvenliğinin düşünüldüğünü ve o yüzden yasa ile polise "silahını çekip vurabilirsin" yetkisi verildiğini belirtti. Demirtaş AKP'ye oy verenlere de "sanmayın ki AKP'ye oy verdiniz diye güvendesiniz, bu düzenleme sizi de vurabilir. Puşi taktı diye sizin çocuklarınızı da vurabilir" uyarısında bulundu. Demirtaş, düzenlemenin yapılma gerekçesini de, "İsyan büyümüştür bu yüzden getiriyorlar bu yasayı. Bu yasayı şimdiden çıkarıp tedbir almak istiyorlar. Kürt'ten de korkuyorlar Türk'ten de korkuyorlar. En çok işçiden korkuyorlar" dedi.

'Polis başörtülü kadını linç etti nereydi başörtülü bacım diyenler?'

Bu yasa ile herkese yönelik infazın yassallaştırıldığını belirterek, "Bu yasayı durdurmak için elimizden geleni yapacağız" diye konuştu. Demirtaş, Muradiye Belediye Eş Başkanı Safure Güneş'e yapılan polis linçinin fotoğrafını göstererek, "Daha güvenlik yasası çıkmadan Belediye başkanımıza saldırdılar, çünkü bu onların baş örtülü bacıları değil, halktan biridir" dedi. Hükümete de seslenen Demirtaş, "Bir polisiniz baş örtülü bir kadına coplarla saldırdı çıtınız çıkmadı. Gezi direnişinde 'benim baş örtülü bacıma saldırdılar' diyenler nerede şimdi. Yasa çıkmadan böyle oldu birde çıkınca düşünün" diye konuştu. Muhalefet partilerine de, "Gelin el ele verelim bu yasa çıkmasın" çağrısında bulunan Demirtaş, "Kürsü de aylarca konuşalım, orayı tıkayalım ki bu yasayı çıkaramasınlar" ifadelerini kullandı.

'Çıkıp özür dilemiyorlar'

Serap Eser olayının da hükümet tarafından da aylarca konuşulduğunu ve bu yüzden Kürt hareketinin suçlandığını hatırlatan Demirtaş, "Aylarca bunu kullandılar, özür dilediler mi, yok. Şemdinli'de 3 gün önce bir genci infaz ettiler. Adli bir olayda. Peki özür dilediler mi? Yok. Cizre de 12 yaşındaki Kazanhan katledildi. İçişleri Bakanlığı çıkıp açıklama yaptı, polis müdahalesi yok dediler. Sonra polis tutuklandı. Özür dilediler mi? Yok. Bütün bunlar düzenleme olmadan yaşandı. Bu düzenleme ile gençlerimizi sokakta katledecekler" dedi.

Erzincan'daki gencin tutuklanmasına tepki

Demirtaş, Abdullah Cömert davasının da gizli saklı yürütüldüğünü söyledi. Erzincan'da yakalanan bir gence polisin "Devletin Alevisi olmayacağız" pankartını niye açtığını sorduğunu ve bu yüzden tutuklandığını hatırlatan Demirtaş, "Daha güvenlik yasası çıkmadı bile. Bu yasa çıkarsa bunları binlerle yaşanacağız" diye konuştu. Demirtaş, "Oradaki hakime sesleniyorum. Bu sizin çocuğumuz olsa ne yaparsınız. Şu kadar mı hukuki vicdanınız yok. Bundan dolayı tutuklanır mı insanlar?" tepkisini gösterdi. Demirtaş, tasarının "polisin yetkisi yok" dayandırılmasını da eleştirerek, "Yalan, her gün her yerde polis istediğini öldürüyor, tutukluyor" diye konuştu.

Alevi Mitingi ve Boykot çağrısı

Alevilerin 13 Şubat tarihinde yapacakları boykota tam destek veren Demirtaş, 8 Şubat tarihinde yapılacak Alevi Mitingine de katılım çağırdı. Demirtaş, "Her yerde onuru olan herkes bu iktidara direniyor. Biz HDP, bu direnişleri doğru temsil etmeyle karşı karşıyayız. 13 Şubat'ta Cuma günü Aleviler ders boykotu yapacak, yanındayız, yanlarındayız. Boykottalar, 8 Şubat'ta Kadıköy'de mitingdeler, arkalarındayız. İnananlar, güvenenler, bütün ezilenler doğru bir mücadele hattında birleşirsek değiştiremeyeceğiz bir şey yoktur. Umut sizdedir. Başka yere bakmayın, bir birinizin gözlerinin içine bakın. Direnenler birbirinin gözünün içindeki ışıktan heyecan alırlar. Bu özgürlük yürüyüşünde, hepimizin yolu açık olsun." çağrısında bulundu son olarak.

03.02.2015