Cumartesi Annelerinin açıklamasını okuyan Buldan: Son kayıp bulunana, son fail yargılanana kadar vazgeçmeyeceğiz

Eş Genel Başkanlarımız Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın da katıldığı Cumartesi Annelerinin 800’üncü hafta buluşmasına polis müdahale etti. 

Kayıp annelerinin gözaltına alındığı ve annelerin Galatasaray Lisesi önüne gitmesine izin verilmediği eylemde, Buldan ve Sancar polis ablukası ve engellemeleri altında Galatasaray Meydanına karanfil bıraktı. Burada Cumartesi Annelerinin yapacağı açıklamanın metnini okuyan ve kendisi de bir kayıp yakını olan Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan şöyle konuştu:  

Cumartesi Annelerine yönelik bu muamele tarihe geçen bir utançtır

Cumartesi Annelerinin kayıplarını aramasının tam 800’üncü haftası. Kayıp yakınlarının bugün buraya gelmeleri güvenlik güçleri tarafından engellenmiş, annelerimizin ailelerimizin buraya karanfil bırakmalarına izin verilmemiştir. Bu herhangi bir yasanın ya da Anayasa'nın sizlere vermiş olduğu bir hak değildir. İşte bunun için ailelerimiz, annelerimiz buraya gelemediği için onların hazırlamış olduğu basın metnini sizlerle paylaşmak istiyorum. 

Ben de bir kayıp yakınıyım. 800. haftasında bu meydanda adalet arayışının engellenmesi bugün burada tarihe geçen en utanç verici manzaradır. Anneler, çocuklarının kemiklerini arıyor. Anneler adalet arıyor, anneler bir mezar yeri arıyor. Ancak onları engellemek, gözaltına almak büyük bir hukuksuzluktur. Bu tarihe geçecek bir utançtır. Tarihin en utanç verici manzarasıdır. Annelerimizin yerine bu metni bugün ben sizlere okuyacağım:

AİHM kararlarına rağmen gözaltında kayıp dosyaları yargıya taşınmıyor

Devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra varlığı inkar edilen ve kendilerinden bir daha haber alınamayan insanların aileleri ve insan hakları savunucuları olarak kayıpların bulunması ve adaletin sağlanması talebiyle başlattığımız barışçıl direniş bugün 800’üncü haftasında. 800 haftadır, Anayasanın, hukukun üstünlüğünün, insan haklarının, bağımsız yargının ve adaletin sadece bir isimden ibaret olmadığını haykırıyoruz, bu topraklarda tüm baskılara rağmen hakikat adalet istiyoruz. Israrla soruyoruz gözaltına aldığınız yakınlarımız ne oldu? Onları kaybedenler, hukukun bütün kurallarını çiğneyenler neden korunuyor? Delillere, tanıklara, AİHM mahkumiyetlerine rağmen gözaltında kayıp dosyaları neden yargıya taşınmıyor? Hakikate ve adalete ulaşmamız neden engelleniyor? Neden iktidarlar, BM’nin bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına dair sözleşmesini imzalanmıyor, onaylamıyor ve uygulamıyor?

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ilk icraatlarından biri Galatasaray’ı annelere kapatmak oldu

İktidarlar bu sorularımıza cevap vermek yerine yetkilerini kötüye kullanarak baskıyla, şiddetle bizi susturmak istiyor. Öyle ki 24 Haziran 2018 tarihinde yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin de ilk icraatlarından biri 699 hafta boyunca barışçıl buluşmalarımıza ev sahipliği yapan Galatasaray’ı hakikat ve adalet talebimize kapatmak oldu. Biz gidemeyelim diye Galatasaray 25 Ağustos 2018 tarihinden beri TOMA’lar, gözaltı araçları, bariyerler ve ağır silahlı polisler tarafından 24 saat abluka altında tutuluyor. 

Anayasa hala yürürlükte mi?

Anayasanın ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin güvencesinde olan barışçıl buluşmaların mekanı olan Galatasaray “suç mahali”, Türkiye’nin anayasal normlarına ve uluslararası hukuk kurallarına dayanan meşru haklarımızı kullanmamıza da “terör” faaliyeti deniliyor. 800’üncü haftasında başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere devleti yönetenlere soruyoruz, Türkiye’de Anayasa hala yürürlükte mi? Eğer yürürlükte ise Anayasa, toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkını temel bir anayasal hak olarak tanımlıyor. Anayasa 'Herkes önceden izin almadan silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir' diyor. Anayasa'nın gücü bu kadar açık ve netken Galatasaray bize nasıl yasaklanıyor? Adalet talebimizi kamuoyuna duyurma hakkımız nasıl ağır silahlarla bastırılması gereken bir suç sayılıyor?

Anayasanın ihlal edilmesi görevin kötüye kullanılmasıdır ve suçtur

800’üncü haftamızda bir kez daha tekrarlıyoruz. Barışçıl buluşmalarımıza ev sahipliği yapan Galatasaray Meydanının 101 haftadır polis şiddetiyle bize yasaklanması anayasal haklarımıza yönelik ağır bir saldırıdır. Devletin Anayasayı ihlal etmesi yetkilerini kötüye kullanmaktır ve suçtur. Toplum sessizlikle bu suça ortak olmamalıdır. 800’üncü haftamızda bir kez daha ilan ediyoruz: Kararlıyız, bizi insan kılan hak ve özgürlüklerimize sahip çıkacağız. Türkiye, hiç kimsenin gözaltında kaybedilmediği, inkarın ve cezasızlığın son bulduğu bir demokratik ve hukuk devletine dönüşünceye kadar susmayacağız. Adalet ve hakikat mücadelemize son kayıp bulunana, son fail cezalandırılana kadar devam edeceğiz. Kayıplarımızdan ve buluşma mekanımız olan Galatasaray’dan asla vazgeçmeyeceğiz.