Buldan & Temelli: HDP, demokrasi ve barış mücadelesinin lokomotif gücüdür

Eş Genel Başkanlarımız Pervin Buldan ve Sezai Temelli, Parti Meclisi toplantımıza verilen arada basın toplantısı düzenledi:

Pervin Buldan:

Dün ve bugün, bundan sonra da devam edecek olan bir dizi toplantıya başladık. Dün MYK ile bir araya geldikten sonra bugün de PM üyelerimizle bir araya geldik. 24 Haziran baskın seçiminin eksilerini artılarını tartıştık.  

Önemli bir seçim sürecini geride bıraktık. Meşru koşullarda bir seçim olmadı. OHAL  sürecinde çok yoğun baskıların devam ettiği bir dönemde Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Selahattin Demirtaş’ın tutuklu olduğu bir dönemde büyük bir başarı elde ettiğimizi belirtiyoruz. 

Bu seçimin kazananı HDP olmuştur. Her türlü olanaksızlığa, engellemeye rağmen yüzde 10 barajını aşan HDP büyük bir başarı elde etmiştir. Bize oy veren vermeyen tüm Türkiye halklarına teşekkür ediyoruz. 

İnsanlar, “HDP’siz bir Parlamento, HDP’siz bir Türkiye istemiyoruz” demişlerdir. Seçim süreci başta olmak üzere bugüne kadar bizlere destek veren her insanımıza ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. 

Bu dönemden sonra da önemli görev ve sorumlulukların bizi beklediğini belirtmek isterim. AKP-MHP koalisyonunun hakim olduğu bu dönemde faşizm koşullarının ortadan kalkmadığı böylesi bir dönemde bizlere büyük bir sorumluluk düşmektedir. Mücadelemiz devam edecektir. 

Sezai Temelli

Kurullarımızın toplantıları devam ediyor, ortaklaştığımız noktalar şöyledir: 
 
1. Öncelikle tüm seçmenlerimize, il ve ilçe örgütlerimize, üyelerimize, Genel Merkez yönetimimize, bileşenlerimize ve ittifak güçlerimize, bizlere dayanışma duygularıyla oy verenlere, demokratlara, kadınlara, gençlere, cezaevlerinde rehin tutulan vekillerimize, belediye eşbaşkanlarımıza ve üyelerimize, 26. Dönem vekillerimize ve vekil adayı olarak çalışan arkadaşlarımıza, dünyanın her yerinde HDP’ye gönül vermiş olanlara yürekten teşekkür ediyoruz. Bizlere oy vermemiş olan, ama seçimin sağ salim yapılması için mücadele etmiş olanlara, Suruç gibi provokasyonlar ve seçim ortamını terörize etme girişimleri karşısında sağduyuyu elden bırakmamış herkese de teşekkürler.
 
Bizler, HDP’ye oy verenlerin mesajlarını aldık ve beklentilerini boşa çıkarmayacak bir siyasi hatla mücadelemize devam edeceğiz. Bu seçimlerde türlü nedenlerle bizlerden oylarını esirgeyenlerin veya tereddüt yaşayanların da mesajlarını aldık; eksik ve zaaflarımızı bir an önce gidererek onların gönüllerini ve desteklerini kazanmak doğrultusunda çabalardan geri durmayacağız.
 
Çok özel bir teşekkür de bütün baskılara, zorluklara, ablukalara rağmen fedakarca çalışan ve çabalayan, zulme hayır diyen, boyun eğmeyen, dik duran başta Kürt halkı olmak üzere tüm Türkiye halklarımızadır. Onlar demokratik siyaset konusundaki kararlı duruşları ve ısrarlı davranışlarıyla, büyük bir demokrasi sınavını başarıyla tamamlamışlardır.
 
2. 24 Haziran seçimleri OHAL gölgesinde, adil ve eşit olmayan koşullarda, demokratik meşruiyeti bulunmayan bir ortamda yapılmıştır. Seçime katılım oranı demokratikliğin veya meşruiyetin karinesi olamaz. Bu süreçte AKP Genel Başkanı Erdoğan ve partisinin bütün temsilcileri HDP’nin baraj altında bırakılması, demokratik siyasetten tasfiye edilmesi için parası, sivil ve asker bürokratı, kaymakamı ve valisiyle devletin bütün imkanlarını pervasızca kullanmışlardır. İktidarın sesi ve borazanı olan medyada ağır ambargo uygulanmıştır, HDP’nin sözü topluma ulaşmasın diye elden gelen yapılmıştır.
 
Tüm bunlara rağmen HDP barajı aşmıştır. HDP, hem oy oranı hem de parlamento içi dağılım açısından Türkiye’nin üçüncü partisi olmuştur. HDP’nin demokratik siyasetten tasfiye edilmesi, sandığa gömülmesi girişimleri ve bir bütün olarak çöktürme planı durdurulmuş ve boşa çıkarılmıştır. HDP etrafında örülmeye çalışılan tecrit çemberi kırılmış, bir eşik aşılmıştır.
 
3. Cumhurbaşkanı adayımız Selahattin Demirtaş, tamamen eşitsiz ve adil olmayan koşullarda, cezaevinden sürdürdüğü seçim kampanyasına, kendisine karşı yürütülen tüm kara propagandaya rağmen 3’üncü sıraya yerleşmiş; halkın sevgisine ve güvenine sahip olduğunu bir kez daha göstermiştir. Dünya siyaset tarihinde ilk kez bir Cumhurbaşkanı adayı kampanyasını bir hücreden ve siyasi rehine olarak sürdürmüştür. Keyfilik ve hukuksuzluk sona erdirilmeli, yaklaşık 4,5 milyon oy almış olan Demirtaş derhal serbest bırakılmalıdır.
 
4. Sayısal verilere dair ilk değerlendirmelerimizin ortaya koyduğu tablo, önümüzdeki günlerde neler yapmamız gerektiğine dair bizlere ışık tutmaktadır:
 
Kasım 2015 seçimleri ile karşılaştırıldığında, toplamda oy artışımız 725 bindir. İstanbul ve İzmir’de 7 Haziran 2015 seviyesinin üzerine çıkılmış ve HDP 3’üncü parti olmuştur. Keza diğer batı metropollerinde ve illerinde de ya 7 Haziran’ın ya da 1 Kasım’ın üzerinde sonuçlar alınmıştır. 1 Kasım’da vekil kaybettiğimiz Antalya ve Kocaeli’nde bu kayıp telafi edilmiş, ilk kez vekil çıkardığımız Hatay’da büyük bir başarıya imza atılmıştır. Hala HDP’nin bir Türkiye partisi olamadığı iddiasında bulunanlara bu tabloya bakmalarını salık veririz.
 
Aynı şekilde oluşan parlamento bileşimine kadın temsiliyeti açısından da bakmalarını öneririz. Ortada apaçık erkek egemen bir tablo vardır. Bunun tek istisnası kendi grubu içinde eşit temsile tam ulaşamamış olsa da 26 kadının parlamentoya girmesini sağlayan HDP’dir. Bu konuda eşit temsil hedefine ulaşamamanın bir eksiklik olduğunun farkındayız ve önümüzdeki dönem bu konudaki çalışmalarımızı derinleştireceğiz.
 
5. Ancak üzülerek belirtelim ki, Kürt illerinde istenen düzeye erişilememiş ve 120 bin civarında bir oy kaybımız olmuştur. Bu sonuç ağır baskılardan, sandık taşımalardan, zorunlu göçlerden, yüksek orandaki geçersiz oylardan, parti çalışmalarının ve müşahitlerimizin engellenmesinden, il-ilçe yöneticilerimizin ve üyelerimizin sürekli tutuklanmalarından, devletin idari ve askeri bütün yapılanmasıyla ve derin kollarıyla Cumhur İttifakı ve özellikle MHP lehine seçimlere müdahale etmesinden kaynaklanmıştır.
 
Ancak bu olumsuzlukları bir mazerete dönüştürecek değiliz. Herşeye rağmen bu bölgede daha başarılı bir sonuç elde edememiş olmamızı kendi eksiğimiz olarak görmekteyiz. Buna dair değerlendirmelerimizi tamamlayıp, yanlışlarımızı ve eksiklerimizi aşma, halkımızın eleştirileri doğrultusunda kendimizi düzeltme konusunda kararlıyız.
 
6. Seçim sonuçları da göstermiştir ki, Türkiye halkları HDP’nin yer almayacağı bir parlamentonun olamayacağına, gerçek bir demokrasi ve adalet mücadelesinin HDP’siz yürütülemeyeceğine dair inançlarını oylarıyla teyit etmiştir. HDP’siz barış olmaz, demokrasi olmaz, yeni yaşam olmaz, çoğulculuk olmaz denmiştir.
 
Oyların sadece HDP’ye değil, HDP’nin değerlerine ve demokrasi mücadelesine verildiğinin bilincindeyiz. HDP’ye oy verenler aynı zamanda güçlü bir parlamenter rejime, güçlü bir yerel demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına, OHAL’siz bir ülke yaşamı mücadelesine de açık ve net bir destek vermişlerdir. HDP, bu desteğin hakkını vermek ve Türkiye’nin 150 yıllık demokrasi mücadelesinin birikimini omuzlamak için elden geleni yapmaya devam edecektir.
 
7. HDP’nin bu seçimlerdeki bir hedefi de tek adam rejiminin kurumsallaşmasını engellemekti. Ne yazık ki bu hedefe ulaşılamamıştır. Bu sonuçta Millet İttifakı’nın demokratik muhalefetin gelişmesi konusundaki ürkek ve kaygılı tavrının rolü büyüktür. Ancak şu çok açık ki, Türkiye gayri meşru faşizmi ve tek adam rejimini kurumsallaştırarak değil ancak demokrasi mücadelesinin birikimini daha ileriye taşıyarak yolunu açabilir. Sandık hiç bir şekilde faşizmi meşrulaştırmanın aracı haline getirilemez.
 
Türkiye’de demokrasi, barış, adalet, eşitlik ve özgürlük mücadelesini önümüzdeki dönemde büyütmek, cumhuriyeti demokratikleştirmek, demokratik ulus mücadelesini geliştirmek bizlerin sorumluluğu ve görevidir. Bütün il ve ilçe örgütlerimizle, üyelerimizle, dostlarımızla, demokrasi güçleriyle, bileşenlerimiz ve müttefiklerimizle, vicdan sahibi tüm yurttaşlarımızla ve demokrat insanlarla birlikte bu görevi yerine getirme mücadelesini sürdürme kararlılığındayız.
 
8. Şu ana kadar eksikleri ve yetmezlikleri de olsa başarılı bir şekilde yürütülen seçim kampanyasını aslında kesintiye uğratmadan ve Mart 2019’daki yerel seçimlere bağlayarak başka biçimlerde sürdürmeyi önümüze koyuyoruz. En ufak bir hatanın bile çok büyük kaybettirdiği faşizan baskı koşullarında yaşadığımızı asla unutmadan hassas, duyarlı ve örgütlü davranmanın hayati olduğunu bir kez daha vurguluyoruz.
 
Demokratik toplumsal muhalefet kendisine güvenmeli; karamsarlığa kapılmadan ve geri çekilmeden, kendi iç dayanışmasını pekiştirerek yeni hedeflere kilitlenmelidir. Seçim süreci iyi bir sinerjiyi açığa çıkarmıştır, hiç kimsenin bunu heba etme hakkı yoktur. Bu motivasyon doğru politikalarla ve kararlı adımlarla sürdürülebilir. Demokratik toplumsal muhalefetin gücünü ortak ilkeler temelinde birleştirmesi Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözülmesi açısından elzemdir.
 
9. HDP’ye oy verenler biliyor ki, bugüne kadar hep direnerek ve mücadele ederek var olduk, bundan sonra da varlığımızı direnerek sürdüreceğiz. Başta Kürt halkı olmak üzere tüm halklar ve demokratik güçler yeni dönemin toplumsal muhalefetini ve tek adam rejimine karşı mücadeleyi sürdüreceklerdir. Yasama, yürütme ve yargıyı tek elde toplayan, kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıran, denge ve denetleme mekanizmalarını etkisiz kılan, yargıyı taraflı ve bağımlı hale getiren, tüm demokratik hak ve özgürlükleri iktidarın amaçları doğrultusunda çiğneyen keyfi ve kuralsız bir rejim kabul edilemez.
 
AKP, hem doğuda hem de batıda kaybettiği 2 milyondan fazla oy nedeniyle Meclis çoğunluğunu yitirmiştir. AKP, artık bir azınlık yönetimine ve bir koalisyona mahkumdur. Öte yandan 16 yıllık AKP iktidarının bilançosu aslında derin bir toplumsal, kültürel, kentsel, ekolojik yıkım yaratmıştır. Şimdi de bir iktisadi krizin eli kulağındadır. Halklarımıza yeni bir kemer sıkma paketinin dayatılması çok muhtemeldir. HDP, ağır faturanın işçilere ve emekçilere çıkarılması yeltenişlerine karşı mücadeleyi öncelikli gündemlerinden biri olarak görmektedir.
 
10. Tek adam rejimini değiştirecek bir ittifak anlayışı ve güç dizilişi geleceğin demokratik gelişmelerinin adımlarını oluşturacaktır. HDP olarak aktif ve cesur bir rol ve misyon üstlenmek konusunda kararlıyız. Nereden gelirse gelsin hiçbir tehdide boyun eğmeyeceğiz. Demokratikleşme ve toplumsal sorunların çözümü konusunda geliştireceğimiz politikalar ile bunu sağlayacağız.
 
Bu bağlamda HDP, demokrasi blokunun ön saflarında yerini alacaktır. HDP, faaliyetleri ve mücadelesi ile AKP’nin yaratmaya çalıştığı korku imparatorluğuna karşı cesareti ve umudu büyütmüştür. Demokrasi ve barış mücadelesinin inşa gücü ve lokomotifi olmuştur ve gelecekte de olacaktır. HDP, umudun ve demokratik geleceğin adresidir ve teminatıdır.
 
Soru: İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun size telefon ettiği doğru mu, doğruysa ne söyledi? 

Buldan:

Evet dün İçişleri Bakanı’ndan bir telefon aldım. Basına da yansıdı. Kendilerinin basına yansıttığı bir haber. Dün Bakan beni arayarak Ağrı Doğubeyazıt ilçesi Yanyurt köyünde kendilerinin müşahidi olan bir insanın infaz edildiğini ve bu infazdan partimizi sorumlu tuttuğunu söyledi. Sayın Soylu direkt partimizi hedef gösteren ifadeler kullandı, infazın partimizle bağlantılı olduğu ima etti. Bu konuşmayı reddediyoruz. 

Partimiz bu gibi olayların açığa çıkması konusunda her zaman görüş belirtmiştir. Tıpkı Suruç’ta olduğu gibi yapanlar cezalandırılmıyor, olayla alakası olmayanlar sorumlu tutuluyor. Soylu bir kez daha bu infazdan bizi sorumlu tutmaya çalıştı. Bu olay derhal açığa çıkarılmalı ve bu insanlar cezalandırılmalıdır. HDP olarak böylesi olayları asla tasvip etmediğimiz, kabul etmediğimizi, şiddetle kınadığımızı belirtiyoruz.

Soylu “size haddinizi bildireceğiz, size artık yaşama hakkı yok. Sizler sorumlusunuz, nereye gidiyorsanız gidin. CHP’ye mi Avrupa’ya mı gidiyorsunuz, nereye giderseniz gidin” gibi ifadeler kullandı, saçma sapan bir konuşmayla karşı karşıya kaldım. 

AKP bundan sonra da bu ülkeyi böyle mi yönetecek? Böylesi bir kinle, bu ülkenin üçüncü büyük partisi olan 6 milyondan fazla insanın oyunu alan bir partiyi bu tür suçlamalarla karartmalarına asla izin vermeyeceğiz. Biz legal demokratik alanda siyaset yapan, halkların kardeşliği için çaba yürüten büyük bir partiyiz. Böylesi bir partiyi bu tür suçlamalarla karalamaya çalışmaları kabul edilemez. Kinle nefretle bu ülke yönetilemez. Bizler bize oy veren insanlara söz verdik, barış getireceğiz diye. Elbette yaşanan olaydan büyük üzüntü yaşıyoruz. İdeolojisi ne olursa olsun, durum kabul edilemez. 

Soylu’nun bir partinin Eş Genel Başkanı’nı arayıp tehdit etmesi kabul edilemez. Herkes haddini bilecek, Soylu da haddini bilecek. Biz sıradan bir parti değiliz. Küçük bir parti değiliz. Türkiye’nin demokratikleşmesi için büyük bedeller ödeyen bir partiyiz. Suruç’ta insanlar hastanede boğazları kesilerek katledildi. Ama suçlular değil bizim adayımız tutuklanmıştır. Bu ülke böyle yönetilemez. Herkes haddini bilecek, Soylu da haddini bilecek, İçişleri Bakanı’nın görevi sorumluları bulmak ve cezalandırmaktır. Çok talihsiz bir konuşma yaptı. Bunu kabul etmiyoruz. 

 Temelli: 

İçişleri Bakanı bugüne kadar yapması gerekenleri yapmadı, HDP ile uğraştı. Ortada hepimizin kınadığı bir olay var. Gidip suçluları yakalamak yerine partimizle uğraşmaya devam ediyor, tıpkı seçimde olduğu gibi. Bütün bu sözlerini kendisine iade ediyoruz. Kendisini sorumlu davranmaya davet ediyoruz. HDP demokratik siyasette mücadelesini sürdürmeye devam edecektir. Kendisinin bize söylediklerini kabul etmiyoruz, biz onları demokratik siyasete davet ediyoruz

Soru: MHP oylarının artışını neye bağlıyorsunuz? Kürt illerinde sizin oyunuzun düşüşünü neye bağlıyorsunuz? CHP’li seçmenlerin HDP’ye verdiği desteğe ilişkin ne diyeceksiniz? 

Türkiye’de HDP’ye verilen oyları bütünlüklü okumakta yarar var. Referandum sürecinde de analizler yapılmıştı ama 3 yılda bölgeden çok fazla göç söz konusu oldu. Düşüşlerin en önemli nedenlerinden biri iç göç. Baskılar, manipülasyon, oy taşıma gibi birçok faktör var. Toplam oy içinde 120 bin oydan bahsediyoruz ama 1 oy bile önemlidir. Eğer HDP tercihinde bir değişiklik varsa bunun yanıtlarını arayacağız. Batı oyları HDP’nin demokratikleşme, barış mücadelesindeki kararlılığı sonucu HDP’ye gelmiştir. Seçimlere 15 gün kala hala ciddi bir gri bölge olduğu konuşuluyordu. Seçmen davranışının kararsızlığı çok yüksekti. HDP kararsızlardan izlemiş olduğu barış ve demokrasi mücadelesiyle oy almıştır. MHP oylarının yükselişine "garnizon etkisi" diyorum. Bölgedeki garnizon artışının etkisi var. Bunun da çalışmasını yapacağız.

Soru: AKP ve MHP yeniden koalisyon kurmuşken HDP Kürt sorunun çözümü için bundan sonra neler yapabilir? 

Türkiye’nin en büyük sorunu Kürt sorunudur. Kürt sorunun demokratik yöntemlerle çözülmesi öncelikli görevimizdir. Bundan sonra da başta Parlamento olmak üzere yerellerde, alanlarda çok büyük bir sorumluluk üstleneceğiz. AKP-MHP koalisyonu bir kez daha önümüze karamsar bir tablo çıkardı, ama biz Türkiye halklarının barışa ve demokrasiye olan inancıyla bu sorunu çözmek zorundayız. Türkiye halkları çözecek bu sorunu. Çünkü Kürt sorunu çözülmeden bu ülkede hiçbir sorun çözülmeyecek. O yüzden AKP-MHP koalisyonunun bu konuyu gündemine almasını beklemeden hızla sorunun çözülmesi konusundaki girişimlerimiz başlatacağız. Türkiye halkları isterse bu sorun çözülür. Hükümetin devletin bu sorunun çözümüne yaklaşımı ortada onlardan fazla bir şey beklemiyoruz. 

Sandıklara itirazlar devam ediyor mu?

İtiraz etmemiz gereken sandıklara itiraz edildi. Hakkari başta olmak üzere. Bunlarla ilgili hukuki prosedür sürüyor. 

27 Haziran 2018