Buldan: Kürtçe konuşmayı lütuf olarak sunamazsın, bu halk bedeller ödedi

Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan, Adana mitingimize katıldı:

Burada aslında Selahattin Demirtaş mitingi olacaktı. Ancak izin vermediler. Bu mitingden aldığımız coşkuyu, umudu, morali Edirne Cezaevi’ne gönderiyoruz. Sevgili Selahattin Demirtaş belki bugün aramızda değil, belki bugün buraya onun gelişini engellediler, ancak 25 Haziran’da Recep Tayyip Erdoğan hazır olsun, karşısında Selahattin Demirtaş’ı görecek. 

Milyonlar ekran başına kilitlendi, Demirtaş umut vadetti

Dün TRT’de yayınlanan Sevgili Selahattin Demirtaş’ın konuşmasını izlediniz. Dün milyonlar ekran başına kilitlendi. Sevgili Demirtaş’ı dinledi. Demirtaş  bir kez daha Türkiye halklarına umut vaat etti. Herkes Demirtaş’ın bu ülkeye ne getireceğini gördü. O konuşmada inanç vardı, umut vardı, bağlılık vardı. O konuşmanın Türkiye halkları üzerinde büyük bir etkisi oldu. Ancak Selahattin Demirtaş’ı görmeyenler, Demirtaş’ı anlamayanlar, onunla aramıza duvarlar koyanlar şunu bilsin, bu meydanda binlerce Selahattin Demirtaş var. 

Adana halkı 24 Haziran tarihinde iyi bir ders verecek. Sandıklara giderek tercihini HDP’den yana kullanacak. Bu meydanda bunu gördük. Gözlerinizden bunu anladık. Bu kararlılık, bu moral 24 Haziran’ın işaretidir. 

Değişim ve dönüşümün zamanı geldi

Adana halkı böyle bir yaşama mahkum değil. Değişim ve dönüşümün zamanı geldi. Bu ülkeyi değiştirecek olan gücün, Adana’da yaşayan Kürtlerin, Türklerin, Alevilerin, Sünnilerin, Arapların, Çerkeslerin diyarı olan bu kentte barışı hakim kılmak için büyük bir özlemi var. Bu kent farklı inançların, farklı kimliklerin kentidir. Arapların, Türklerin, Kürtlerin, Alevilerin kentidir. Ama AKP öyle bir Adana yarattı ki Türk’ün Kürde, Alevi’nin Arap’a düşman olduğu, insanların birbirine sırt çevirdiği bir ülke, bir Adana yarattılar. Adana bunu hak etmedi. 

Tarımı bitirdiler, Adana buna mahkum değil 

Çiftçinin, esnafın, herkesin AKP’ye dur diyeceği zamana geldik. Adana halkı işsizlikle, yoksullukla, sefaletle baş başa bırakıldı. Çiftçiler ürününü satamaz hale geldi. Çünkü kendi çıkarlarını, kendi geleceklerini garanti altına almaya çalışıyorlar. Burada tarımı bitirdiler. Çiftçiye en pahalı mazotu satıyorlar. Çiftçiyi, esnafı başka kentlere bağımlı hale getirdiler. İnsanlar göç etmek zorunda kaldı. İşçisi, esnafı, genci, kadını başka yerlerde çalışmaya başladı. Adana halkı buna mahkum değil. 

Çukurova’nın verimli topraklarını çiftçiye açmadılar. AKP Hükümeti bu verimli toprakların işletilmesine izin vermiyor. 16 yıldır bu kentte ciddi sorunlar var. Bu kentin esnafına, işçisine, emekçisine, kadınına, gencine söz veriyoruz. 24 Haziran’dan sonra işinizin, aşınızın, ekmeğinizin sahibi olacaksınız. Kendiniz üretecek, kendiniz satacaksınız. 

Bu ülkeyi bu hale getirenler, ekonomiyi, siyaseti, sosyal sorunları bu kadar çıkmazın içerisine sürükleyenler, 24 Haziran’da mutlaka derslerini alacaklar. Bu ders sandıklarda sorulacak. Bu ülkeyi böylesi bir yaşamdan bizler kurtaracağız. Bu ülkeye barışı, demokrasiyi hep birlikte getireceğiz. Onların talanına, sömürüsüne karşı Türkiye halklarının bir arada barış içinde ortak bir yaşamda buluşmasının koşullarını hep birlikte sağlayacağız. 

24 Haziran’dan sonra herkes kendi kimliğiyle yaşayacak 

Bu ülkede kimse kendi kimliğiyle yaşayamadı. Alevi toplumu kendi inancıyla, Kürt halkı kendi kimliğiyle yaşayamadı. Bu ülkede farklı kimlikler ve inançlar yok sayıldı. Ama söz veriyoruz; 24 Haziran’dan sonra herkesin kendi kimliğiyle, inancıyla, yaşam tarzıyla yaşayabileceği bir ülkeyi hep birlikte yaratacağız. Bu bizim boynumuzun borcudur. 

Onların anladığı tek bir dil var. Herkesin kendileri gibi olmasını istiyorlar. Her Kürdün bir Mehmet Metiner olmasını istiyorlar. Kendi Kürtlüklerini inkar edenleri, Kürtlerin sahibi zannediyorlar. Bu ülkede en büyük sorun Kürt halkının yaşadığı sorundur. Bu sorunu görmeyen, tanımayan zihniyet, Kürt halkını inkar noktasına kadar geldi. 

Kürtçe konuşmayı lütuf olarak sunamazsın, bu halk bedeller ödedi 

“Kürt sorunu yok” diyen Recep Tayyip Erdoğan’a cevap vermek isteriz. Kendisi Kürtçe konuşmayı cezaevlerinde serbest bıraktığını söylüyor. Kürt halkı dilini cezaevinde kullanmak için değil, kamusal alanda kullanmak için bedeller ödedi. Bu bedelin, bu mücadelenin kanıtı bu meydanlarda toplananlardır. Bunu bize lütuf olarak sunamazsın. 

Bu topraklardaki zenginliği, farklılığı kabul edeceksiniz. Kimse sizin gibi düşünmek zorunda değil. Her birinmizin kendi inancı, kültürü, dili var. İşte Türkiye bu kadar renkli bir ülke. Tıpkı HDP gibi, tıpkı Adana gibi… 

Faili meçhuller ittifakını kurdular 

“Biz tekrar iktidara geleceğiz, tek adam diktatörlüğünü hakim kılacağız” diyorlar. Dün İstanbul’da bir kez daha gördük, ittifaklarında kimlerin olduğunu. Mitinglerine Çiller’i, Ağar’ı, Peker’i getirdiler. Bir kez daha faili meçhuller ittifakını, Susurluk ittifakını kurdular. Bu ülkeyi 90’lı yıllara götürmek istediler. Ama bu ülkenin gençleri, 90’lara geri dönmeyecek. 2018 barış yılı, demokrasi yılı, adalet yılı olacak. Bu da 24 Haziran’dan sonra gelecek. 

OHAL ile yönettikleri ülkede barış adına, adalet adına hiçbir şey bırakmadılar. Bu ülkeyi KHK’lerle yönetmeye çalıştılar. 24 Haziran’dan sonra OHAL’i kaldıracaklarmış. Oysa Recep Tayyip Erdoğan OHAL’e gelmiş ki bir daha bu ülkenin yüzüne bakamaz. 

Cezaevlerini siyasetçilerle ve barış isteyenlerle doldurdular. Ülkeyi yarı açık cezaevi haline getirdiler. Can güvenliği olmayan bir ülke yarattılar. Bugün kimse geleceğine umutla bakamıyor. Herkes biliyor ki AKP farklı bir algı oluşturdu. Herkes birbirine sırt çevirdi. Ama HDP’nin Selahattin Demirtaş’ın olduğu bu ülkede barışın ve kardeşliğin sözünü veriyoruz. 

Bu halk tutuklandıkça, öldükçe çoğalan bir halktır

Selahattin Demirtaş Edirne Cezaevi’nde ve seçim kampanyasını eşit koşullarda yürütemiyor. Sadece avukatları aracılığıyla gönderdiği mesajlar var. Onlar şunu anlasın ki Selahattin Demirtaş’ı Edirne Cezaevi’nde tutabilirsiniz, ama bugün Adana Meydanı’nda binlerce Demirtaş var. Korkuyorlar Selahattin Demirtaş’tan, Demirtaş’ın cesaretinden korkuyorlar. HDP’nin siyasetinden korkuyorlar. Onlar da biliyor ki HDP baraj altında kalırsa bu ülkede demokrasi olmaz. Onların demokrasiden ve adaletten anladığı yok. Bunun için bu kadar üzerimize geliyorlar. Her gün tutuklayarak bir halkı bitireceklerini sanıyorlar. Oysa bu halk tutuklandıkça, öldükçe çoğalan bir halktır. 

Bir halkı çöktürme politikasıyla dizayn etmeye çalıştılar

Biz onların bu oyunlarını geçmiş zamanlarda da gördük. Kan üzerinden kin üzerinden siyaset yaptılar, ama büyük direnişlerle karşılaştılar. Bu direnişler ki sokağa çıkma yasaklarında karşılarına çıktı. Bir halkı çöktürme politikasıyla dizayn etmeye çalıştılar. Gever’de, Sur’da, Nusaybin’de, Cizre’de her türü zulmü yaptılar. Ama Cizre halkının, Sur halkının, Gever halkının büyük bir direnişiyle karşılaştılar. 

Onların faşizmine karşı bizlerin demokrasi direnişi hayat bulacak

HDP’yi baraj altında bırakma çabası var ama biz halkımızın cesaretine ve ferasetine güveniyoruz. HDP’siz bir Parlamento nefessiz bir Türkiye demek. Bunun için 24 Haziran’a kadar gece gündüz çalışacağız. Çalmak istedikleri oylarımızı hep birlikte sahipleneceğiz. Az zamanımız var, bu süreyi iyi değerlendireceğiz. Onların faşizmine karşı bizlerin demokrasi direnişi hayat bulacak. İnanın başaracağız. 

Kadın arkadaşlarımın bu iradesi, bu kararlı duruşu sandıklara yansıyacak. Kadınların koruduğu sandıklardan kimse oy çalamaz. O kadın eli çocuğunu, evini nasıl koruyorsa sandığını da öyle koruyacak. Yarın herkes müşahitlik için başvurusunu yapsın. Eğer sandıkları bırakırsak her türlü oyunu oynarlar, onlarda oyun bitmez, hırsızlıkları meşhur. Bunun için oylarımızda da sandıklarımıza sahip çıkacağız. 

Bu ülkeyi hep birlikte özgürleştireceğiz. Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği için, bizler için 24 Haziran bir fırsattır. Bir 5 yılı daha onların yönetmesine izin vermemeliyiz. Öyle bir oy kullanalım, öyle bir oy oranına sahip olalım ki 7 Haziran kıskansın. 

Onlar 7 Haziran’da bizim elde ettiğimiz başarıyı hazmedemediler. 1 Kasım’da bu ülkeyi tekrar seçime götürdüler. Buradan söz veriyoruz, 24 Haziran’ın 1 Kasım’ı olmayacak. 

18 Haziran 2018