Buldan Kocaelide: HDP’siz Türkiye hevesinde olanlara izin vermeyeceğiz

Partimize yönelik saldırılara ve kapatma davasına karşı yürütmekte olduğumuz “HDP’liyiz, Her Yerdeyiz” programımız kapsamında il gezilerimiz devam ediyor.

Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan ve beraberindeki heyetimiz bugün Kocaeli’de ziyaret ve buluşmalar gerçekleştirdi. Kocaeli Tanyıldız Düğün Salonunda, çeşitli sivil toplum örgütü ve kurum temsilcileriyle bir araya gelen Buldan burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Konuşmama başlarken hemen yanımızda Kandıra Cezaevi’nde bulunan Sevgili Figen Yüksekdağ’a, Sebahat Tuncel’e, Gültan Kışanak’a, Aysel Tuğluk’a, Çağlar Demirel’e ve ismini sayamadığım tüm kadın arkadaşlarıma buradan kucak dolusu selam ve sevgilerimi yolluyorum. Haksız ve hukuksuz bir biçimde vekilliği düşürüldükten sonra tutuklanan ve Anayasa Mahkemesi kararıyla yeniden Meclis’e dönen, parlamentoda da cezaevinde de halkımızın, Kocaeli halkının iradesini en iyi şekilde temsil eden hocamız Ömer Faruk Gergerlioğlu’na da yeniden aramıza hoş geldin diyorum.

Mafya ve çeteler karşısında yargının hali tam bir kepazelik örneğidir

Yönetemeyen iktidarın siyasetten ekonomiye, toplumsal yaşamdan adalete varıncaya kadar her alanda yaşattığı çoklu krizlerle karşı karşıya olduğumuz hepinizin malumudur. İşsizlik, yoksulluk, açlık ve sefalet milyonlara yayılmış durumdadır. Hukuk ve adalet sistemi üstünlerin hukukuna dayanan bu iktidar tarafından çökertilmiş durumdadır. Demokratik siyaset, toplumsal muhalefet ve medya ağır bir baskı altındadır. Topluma hizmet etmesi gereken kamu kurumları, AKP-MHP’nin yandaş çiftliğine dönüştürülmüştür. Çete-mafya düzeni, mala mülke çökme, kara para yine bu iktidar döneminin marifetleri arasındadır. Ayyuka çıkan mafya çeteleri karşısında üç maymunu oynayan yargının hali tam bir kepazelik örneğidir!

Cumhurbaşkanlığı sistemi zalimleri şaha kaldıran bir sisteme dönüştürmüştür

Merkez Bankası’nın rezervlerine varıncaya kadar ülke kaynaklarına yönelik iktidarın yolsuzluk zinciri her yeri sarmış durumdadır. Merkezden taşraya kadar yolsuzluk yapılmayan bir kurum neredeyse kalmamıştır. Üç yıl önce "Türkiye’yi şaha kaldıracağız, ekonomiyi uçuracağız" vaatleriyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini kurdular. Üç yılın sonunda ise bu sistem; Saray'ın ve yandaşlarının ekonomisini uçuşa geçiren, yolsuzluk yapanları, mafya düzeni kuranları, topluma ve kadına karşı şiddet uygulayanları, baskı ve zulüm yapanları şaha kaldıran bir sistem haline gelmiştir.

Kocaeli’nin alın teri Saray’ın kasasına akıyor

Şu anda bulunduğumuz kent Kocaeli, Türkiye ekonomisini ayakta tutan kentlerden biridir. En çok alın terinin döküldüğü bir kentteyiz. Kocaeli’nin emekçi halkları üretmekte, buranın alın teri ise Saray’ın kasasına akmaktadır. Kısa çalışma ödeneğinin sona ermesiyle bu kentte yüzlerce işçi işten çıkarıldı. KOD-29’la işçilerin işi elinden alındı. İş cinayetlerinde her yıl onlarca emekçi bu kentte yaşamını yitirmektedir. Yine pandemide burada fabrikalar tam kapasite çalıştırıldı ve halen çalışmaya devam ediyor. İşçiler ölüme gönderildi. İşçi ve esnafa destek sunulmadı. Tüm Türkiye’de olduğu gibi.

İşçilerin direnişi bizim direnişimizdir

Kocaeli sömürünün, hak gaspının yoğun olduğu bir kent olmakla birlikte aynı zamanda işçi direnişlerinin de önemli merkezlerindendir. Çayırova’da Şekerpınar Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Baldur Süspansiyon fabrikasında sendikalı oldukları için haksızca, hukuksuzca işten atılan işçilerin direnişi 7 aydır devam etmektedir. Buradan emekçi kardeşlerimizin direnişini selamlıyorum ve yanlarında olduğumuzu belirtiyorum. Sizin direnişiniz HDP’nin direnişidir.

Halk her şeyin farkındadır, sabırsızlıkla sandığı beklemektedir

Evet, ülke bu haldeyken bu iktidarın söylemlerine baktığınızda; Türkiye sanki gayet iyi yönetiliyor, ekonomi büyüyor, işsizlik yok, yoksulluk yok, işler gayet yolunda! Ama gerçek tablonun böyle olmadığını biliyoruz. Tabii bu yalanlara inanacak kimseyi bulamıyorlar. Halk her şeyin farkındadır. Sabırsızlıkla sandığı, seçimi beklemektedir. İktidar da kaybedeceğini biliyor ve görüyor. Halkın içine çıkacak yüzlerinin olmadığını kendileri de iyi biliyor. O nedenle baskıyla, zorla, şiddet politikalarıyla, korku iklimiyle, siyasi mühendislik faaliyetleriyle, yargı marifetiyle, OHAL’le, kara propagandayla iktidar ömürlerini uzatabilmenin yollarını arıyor, aramaya devam ediyor. Bunun için HDP hakkında kapatma davasını açtıklarını herkesin bilmesini isterim. Yürüttüğümüz demokratik siyaseti, kapatma gerekçesi yapabilmek için yalan üstüne yalan ürettiler. Amaç HDP’nin siyasetteki değişim gücünü, demokrasi mücadelesine öncülük eden siyasi rolünü engellemek, gücünü kırmaktır.

HDP onların hesaplarını sürekli bozmaktadır, bozmaya da devam edecektir

Siyaseti rekabet aracı olarak değil, intikam aracı olarak görüyorlar. İşte bunun en büyük örneklerinden biri: Sevgili Selahattin Demirtaş ve binlerce arkadaşımız 5 yıldır cezaevlerinde rehin olarak tutuluyorlar. Neden? AKP, 7 Haziran’da kaybetmesinin intikamını almaktadır. Yeni 7 Haziranlar yaşamamak için HDP’yi ve demokratik siyaseti kapatma ve kuşatma altına almanın gayreti içerisindedirler. 31 Mart'ta yerel seçimlerde kazandığımız belediyelere mafya yöntemleriyle çöktüler, gasp ettiler, el koydular, kayyım atadılar. Siyasi hırsızlık olan kayyım politikasını her yere yaydılar. Sadece belediyelerle sınırlı kalmadılar. Üniversitelere kadar her yere kayyım atamaya devam ettiler. Neden? 31 Mart ve 23 Haziran’da, İstanbul’da, Ankara’da, Mersin’de, Adana’da faşizme kaybettirdiğimiz için! Bütün bu yapılanların tek sebebi bizim yerel seçimlerde bu saydığım illerde AKP’ye kaybettirmiş olmamızdır.

Kapatma davası da Kobani Kumpas Davası da AKP’nin kendisinin siyaseten kapanmaması için HDP’yi kapatma amaçlı sinsi bir plandır. Partimize yönelik İzmir’de, Marmaris’te ve en son Elazığ’da yapılan örgütlü saldırılar da aynı planın parçasıdır. Ama yaptıkları tüm hesaplar, oyunlar eninde sonunda dönüp dolaşıp yine HDP’ye çarpmaktadır. HDP oyunları da hesapları da sürekli bozmaktadır, bozmaya devam edecektir.

AKP-MHP, çok renkliliği tekleştirmeyi başaramayacaktır

Farklılıkları yok sayan tekçilik dayatmalarını HDP’nin çoğulculuk fikriyatı bozmaktadır. Halklar için özgürlük, inançlar için eşitlik, gençler ve kadınlar için kendi özgür geleceklerini kurma olanağı HDP fikriyatının temelidir. Demokratik Cumhuriyetin, demokratik katılımcı bir yönetimin, güçlü yerel demokrasinin, kadınların eşit temsiliyetinin yol haritası HDP’nin fikriyatıdır. Bu fikriyatın hedefi; Kürtlerin, Türklerin, Alevilerin, Ermenilerin, Süryanilerin, Lazların, Çerkeslerin, Romanların, Pomakların, her kimlik ve inancın eşitçe ve özgürce yaşamasını sağlamaktır. Kimsenin kimseden üstün olmadığı, birbirini baskılamadığı, dışlamadığı, herkesin hakkının ve hukukunun güvence altına alındığı bir sistemi yaratmaktır. Türkiye’nin ihtiyacı tam da içerisinde bulunduğumuz bu süreçte budur. Halklar arası köprüyü daha da güçlendirmektir. Bunda sonuna kadar ısrarlı ve kararlı olacağız. Bunu başaracağız. AKP-MHP, çok renkliliği tekleştirmeyi başaramayacaktır. Ülkenin renklerini asla değiştiremeyecekler. HDP buna izin vermeyecektir.

Kürt sorunu çözülmeden Türkiye düzlüğe çıkmaz

Türkiye’nin önünde duran en önemli sorunlardan biri Kürt sorunudur. Kürt sorunu, diyalogla, müzakereyle ve demokratik adımlarla çözülebilecek bir sorun iken şiddet ve savaş politikalarıyla sonuç almaya çalışan iktidar tüm ülkeye kaybettirmektedir. Bunu da bütün Türkiye toplumu bilmelidir. Kürt sorunu çözülmeden Türkiye düzlüğe çıkmaz. Türkiye ekonomik, siyasal krizlerden Kürt sorununu çözmeden kurtulamaz. Adaletsizlik ve hukuksuzluklar, yolsuzluk ve yoksulluk, mafya düzeni son bulmaz. Bu nedenle HDP, inatla ve cesaretle Kürt sorununun demokratik çözümünü savunmakta, savaş ve şiddet dışındaki demokratik çözüm yollarını göstermektedir. Siyaseti işaret etmektedir. İktidar ve ortağının savaş siyasetini bozduğumuz, milyonların barış hakkını savunduğumuz için HDP olarak yıllardır hedefteyiz.

Tecrit bir kişiye yönelik değil herkesedir

Demokratik çözüm yollarını tıkamak için İmralı’da Sayın Öcalan’a karşı 6 yıldır hukuksuzca tecrit uygulanmaktadır. Tüm bu politikaların amacı, darbe-kayyım-yolsuzluk-çete-mafya düzenini devam ettirmektir. Bunu çok iyi biliyoruz. Biz, Türkiye bu çözümsüzlük sarmalından, türbülanstan çıksın diye mücadele yürütüyoruz ve her zamankinden daha güçlü bir şekilde mücadele yürütmeye devam edeceğiz. Tecrit bir kişiye yönelik değildir. Herkesedir, tüm toplumadır, demokratik siyasetedir. Buradan şunun altını da özellikle çizmek istiyorum: Kürt sorunu sadece HDP’nin sorunu da değildir. Tüm siyasi partilerin, parlamentonun, demokratik kurumların ve sivil toplum örgütlerinin ortak sorunudur. Bu konuda daha cesur, daha kararlı ve kalıcı politikalar üretilmesi gerekir. Demokratik bir sisteme geçiş ancak Kürt sorununun demokratik çözümüyle sağlanabilir, başarılabilir.

HDP barış siyasetinde sonuna kadar kararlıdır

Bu nedenle HDP çözümde ve barış siyasetinde sonuna kadar ısrarlıdır, kararlıdır. Bize neye mal olursa olsun bu çizgimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Çözümü, siyasetin ve toplumun gündemine taşımaya devam edeceğiz. Bu ülkede çözümün de barışın da demokrasinin de teminatı HDP’dir, HDP’nin fikriyatıdır. Emeğin ve alın terinin, adaletin, birlikte yaşamın teminatı HDP’nin fikriyatıdır. Kadın partisi HDP, eşbaşkanlıkla, eşit temsiliyetle, kadın mücadelesiyle kadınların özgür geleceğinin ve tüm kazanımlarının teminatıdır. HDP’nin yeni yaşam siyaseti toplumsallaşmıştır. Herkeste büyük bir heyecana, umuda ve cesarete dönüşmüştür. Çünkü bunu gittiğimiz her yerde görüyoruz. Bu fikriyatı, tutuklamalarla, kapatma davalarıyla, baskı politikalarıyla durduramayacaklar, engelleyemeyecekler. HDP fikriyatını kapatamayacaklar. Kapanmasına asla izin vermeyeceğiz.

HDP’siz Türkiye hevesinde olanlara izin vermeyeceğiz

Günlerdir alanlardayız, sahadayız. Halkımızın içindeyiz. İşçilerle, emekçilerle, esnafla, kadınlarla, üreticilerle birlikteyiz. Demokrasiden, barıştan, adaletten yana olan herkesle birlikteyiz. Ortak ses olduk, ortak söz olduk, ortak güç olduk. İşte demokrasi ittifakı tam da budur; değişim isteyen, barış isteyen, adalet isteyen, demokratik bir ortamda eşitçe yaşamak isteyen toplumsal ittifaklardır, mücadele sözleşmesidir!

Yönetilemeyen bir ülkeyi yönetme iddiası ve hedefiyle yola çıktık ve kararlı adımlarla bu yolda yürümeye devam ediyoruz. HDP’siz bir yaşam, HDP’siz bir siyaset, HDP’siz bir parlamento ve HDP’siz bir Türkiye hevesinde olanlara izin vermeyeceğiz. Yaşamda da siyasette de parlamentoda da Türkiye’nin her yerinde halkımızın yanında olmaya devam edeceğiz. HDP yaşamda olduğu kadar demokratik yönetimde de fikriyatıyla, ilkeleriyle mutlaka söz sahibi olacaktır.

Karamsarlığa asla yer yok

Türkiye’yi hukuksuzluğun, adaletsizliğin, çözümsüzlüğün, yolsuzluğun girdabına sürükleyen karanlık düzeni hep birlikte, Türkiye halklarıyla, demokrasi güçleriyle, sivil toplumla, kadınlarla ve gençlerle değiştireceğiz. Bu süreçte karamsarlığa, umutsuzluğa asla yer yoktur. Cesur olacağız, kararlı olacağız. Birlikte yol yürüyeceğiz. Omuz omuza vereceğiz. Yan yana duracağız. Toplumsal dayanışmamızı daha da güçlendireceğiz ve bu karanlığı aydınlığa dönüştüreceğiz. Halkların, hakkın, hukukun, barışın, adaletin ve güçlü demokrasinin dönemini birlikte başlatacağız!

26 Temmuz 2021