Buldan: Kadınlar bu talan düzenini değiştirecek, yeni bir yaşamı inşa edecek güçtedir

Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan, Parlamento Kadın Grubu toplantımızda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu:

Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan, Parlamento Kadın Grubu toplantımızda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kadın mücadelesi eksenli bir konuşma yapan Buldan, şunları söyledi:

Gördüğünüz gibi grup toplantımızı HDP Kadın Grubu olarak gerçekleştiriyoruz. Konuşmama başlarken bu maskeyi yüzümden çıkarmayacağım, bu maske ile konuşmaya çalışacağım çünkü çok hayati bir mesele.  

HDP karanlığa karşı ışığın, faşizme karşı direnişin partisidir

Geçtiğimiz hafta partimizin 8. kuruluş yıldönümünü halkımızla hep birlikte parti arkadaşlarımızla büyük bir umut ve coşku ile kutlandı.  HDP’nin 8. yılı Türkiye halklarına; kadınlara, gençlere, çocuklara ve bu ülkenin tüm renklerine bir kez daha kutlu olsun, hayırlı olsun. HDP, içinden geçtiğimiz bu karanlık günlerde karanlığa karşı ışığın, faşizme karşı direnişin partisidir! 

HDP bir fikir, bir çözüm modelidir; HDP kadın partisidir

Elbette HDP sadece siyasi bir parti değildir, bu ülkenin tüm sorunlarına adil, demokratik ve kalıcı çözüm üretmeye dayalı bir fikir, aynı zamanda bir çözüm modelidir! HDP, kadın kazanımlarının gasp edildiği ve kadın düşmanı politikaların yükseldiği bir dönemde kendisini bir kadın partisi olarak ilan etti. HDP, kadın mücadelesinin yüzlerce yıllık mirasını sahiplenerek “Bu topraklarda kadınlar vardır” diyen kadınları bir araya getirmeyi başarmıştır! Güçlü bir kadın mücadelesini ve siyasetini açığa çıkardık ve kadın özgürlükçü ilkelerimizi hep birlikte kadınlarla birlikte inşa ettik. Siyasetin her kademesine kadın katılımına ve eşit temsiliyete dayalı, eşbaşkanlık sistemini hep birlikte hayata geçirdik. Cinsiyetçiliğe karşı HDP ile siyaseti kadın rengine büründürdük! Girdiğimiz her seçimde ülke tarihinin en çok kadın milletvekilini, kadın belediye eş başkanlarını çıkardık. Dünyada bir ilk olarak Parlamento Kadın Grubunu kurduk. İşte bu parlamento grubu bugünde olduğu gibi özgün kadın grup toplantımızda, bir kez daha kuruluşumuzu selamlıyoruz.

Değişmez denileni değiştirdik, yenilmez denileni yendik! 

Evet, HDP eşit ve özgürlükçü bir yaşamın rehberidir! Biz’ler değişir dedik, değişmez denileni değiştirdik, yenilmez denileni yendik! HDP demokrasinin ve onurlu bir barışın inşası için halklarımızın ortak mücadele zeminidir aynı zamanda! Bu nedenle, HDP direniştir, cesarettir, umuttur, yeni yaşamın inşasıdır! HDP ile kadın kazanımlarını bu noktaya taşımak elbette kolay olmadı. Çok ağır bedeller ödemek gerekiyordu ve biz bu bedelleri fazlasıyla ödedik ve ödemeye de devam ediyoruz!  

Rosa Luksemburg'dan Sakinelere bu mücadele yitirdiklerimizin önünde saygıyla eğiliyorum 

Ben bu vesileyle “hep kavga olan yaşamlarında bir kere bile ah demeyen” kadınların, Rosa Luksemburgların, Behice Boranların, Clara Zetkinlerin, Şirin Tekelilerin; Sakinelerin, Sêvêlerin, Hevrîn Xeleflerin, demokrasi ve eşitlik mücadelesinde tüm hayatını kaybeden tüm kadın arkadaşlarımızı bir kez daha saygıyla minnetle anıyor, önlerinde saygıyla eğiliyorum. Cezaevlerinde rehin tutulan bütün yoldaşlarımızın her birine ayrı sevgilii Figen’e Gültan’a, Sebahat’a, Aysel’e, Çağlar’a, Edibe’ye, Ayla’ya bunların şahsında bütün kadın tüm kadın arkadaşlarımıza ayrı ayrı buradan en derin sevgilerimizi, saygılarımızı gönderiyorum. 

HDP, ezilen halkların, kadim topraklarımızda varlık bulan bütün farklılıkların, kadınların, gençlerin, çocukların, çiftçinin, emekçinin ve bugün tekçi baskı rejimi altında zulme uğrayan bütün ezilenlerin siyasetteki sesidir, çözüm iradesidir! Ve bu irade mutlaka halkın iktidardaki gerçek sahibi gerçek iradesi olacaktır! Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın! 

Bize saldıranlar HDP’nin gelmekte olduğunu çok iyi biliyorlar, görüyorlar 

Ve emin olun ki, AKP-MHP iktidarı da bu gerçeği çok iyi biliyor, geleceği çok iyi görüyorlar. HDP’nin gelmekte olduğunu her gün öfkeyle izliyorlar. Acaba HDP’nin yükselişini, halkın iktidarını durdurabilir miyiz diye her türlü faşizan yöntemle bütün güçlerini birleştirmişler ve bize saldırmayı yöntem seçmişler. Onlar sanıyorlar ki; HDP geri adım atacak! Mücadeleden vazgeçecek! Bırakalım gerçeği, onlar bu hayali rüyalarında bile göremeyecekler! 

HDP dimdik ayakta, kurulan tuzakları bir bir boşa çıkarıyor 

Kurdukları onca baskı, yalan ve kumpasa rağmen HDP, hakikati, umudu ve cesareti dimdik ayakta tutmaya devam edecektir. HDP, bunların halka ve demokrasiye karşı kurdukları planları, tuzakları boşa çıkartmaya devam edecektir!

Bu iktidarın en büyük korkusu kadın mücadelesidir 

Biz var olduğumuz sürece bu ülkeye yağma ve talanlarıyla rahatlıkla hükümran olamayacaklar! En başta kadınlar mücadelelerini yükseltecek buna asla izin vermeyecektir! Evet, bu iktidarın en büyük korkusu kadın mücadelesidir Sevgili Kadınlar! Bu iktidarın en büyük korkusu, biziz bizlerin kadınlardır. Bu nedenle, AKP- MHP erkek ittifakı kadın mücadelesine ve kadın kazanımlarına özel olarak yönelmektedir. Gaspçı uygulamalarıyla eşit temsiliyet ve eşbaşkanlık sistemimize saldırarak kadınları durdurmayı amaçlıyorlar! 

Eşbaşkanlık kazanılmış kadın kazanımıdır; tekçi dayatmalar, eşbaşkanlığa saldırılar suçtur 

Eşbaşkanlık, kadınların uzun soluklu mücadelesi sonucu elde edilmiş bir kadın kazanımıdır! Kadınların politika yapım sürecine dâhil olmasını sağlayan bir sistemdir. Hukuksuzca gözaltına alıp tutukladıkları eş başkanlarımızın dava dosyalarında “eşbaşkanlığı” suç olarak göstermeye çalışıyorlar. Suçlular, yargıyı ele geçirmiş, bizi suçlu ilan etmeye kalkışıyorlar! Kars belediye eşbaşkanımız Şevin Alaca’nın gözaltına alınıp tutuklanması da bu saldırıların son halkası olmuştur. 

Eşbaşkanlığı kaldırmaya çalışanlar kendi suç dosyalarını oluşturuyor; kadınlara hesap verecekler 

Buradan diyoruz ki; eşbaşkanlık suç değildir. Kadınların eşit temsiliyet hakkı asla ve asla suç değildir, olamaz da. Asıl bunu ortadan kaldırmaya çalışan hukuk dışı operasyonlar suçtur! Sizin bugün yaptığınız haksız ve hukuksuz operasyonlar birer suç aletidir. Tekçiliğin kendisi demokrasiye ve kadınlara karşı karşı işlenen bir suçtur. Eş Başkanlığı kaldırmaya çalışanlara hatırlatıyoruz: Siz aynı zamanda bunu yaparak kendi iddianamelerinizi yazıyorsunuz, kendi suç dosyalarınızı hazırlıyorsunuz. Gerçek adalet önünde kadınlara hesap vereceğiniz günler mutlaka gelecektir! 

Biz kadınlar halk iradesinin gasp edilmesinin hesabını ahir zamana bırakmayacağız 

Eşbaşkanlık makamını, halkın temsil makamını fethetmeye gidenler, halk iradesi üzerine çöküp namaz kalınlar, belediye önünde halkın iradesini çalıp gasp edip orada namaz kılanlar şunu bilsinler ki her hakkın bir hesabı olduğunu asla unutulmamalıdır! Biz kadınlar o hesabı asla ahir zamana bırakmayacağız! Bu zorbalığa ne seyirci ne de sessiz kalacağız! İtirazımızı mücadelemizle büyüteceğiz ve bu hesabı gaspçılardan mutlaka ama mutlaka hukuk önünde soracağız! Yaşamdan vazgeçmediğimiz gibi eşbaşkanlıktan da asla vazgeçmeyeceğiz! Bu ülkeyi tek başkanlığa teslim etmeyeceğiz! 

Bu iktidar kadınlarla savaş halindedir! 

Bu iktidar, dışarıda savaş kışkırtıcılığı yapıyor. Son günlerde buna hep birlikte tanıklık ediyoruz. Eş zamanlı olarak, en büyük savaşı ise içeride kadınlara karşı sürdürüyorlar. Bu iktidar kadınlarla savaş halindedir. İktidara geldikleri günden bugüne kadar sürekli kadınlarla uğraşan, kadınlarla çatışma halini kendine bir yöntem olarak önüne koyan bu iktidar şu an itibariyle de bu zihniyetini hala sürdürmektedir. Siyasi soykırım operasyonları kapsamında bugün binlerce kadın yoldaşımız cezaevlerindedir. Halkın oylarıyla seçilmiş milletvekillerimiz, belediye eşbaşkanlarımız, kadın üye ve yöneticilerimiz kadın mücadelesi aktivistleri cezaevlerinde rehin tutulmaktadır. Kandıra Cezaevi'nde Sincan Cezaevi'nde ve  birçok cezaevinde binlerce kadın yoldaşımız ve arkadaşımız haksız ve hukuksuz bir şekilde rehin olarak tutulmaktadır. 

Kadınlar asla meydanı size bırakmayacak, en büyük cevabı kadınlardan alacaksınız 

Yine HDP bileşenlerinin kadın yapılarına da bu minvalde saldırılar gerçekleştirilmektedir. Kadın dernekleri özellikle polis operasyonlarıyla sindirilmeye çalışılmaktadır. Barış anneleri, yıllarca bu ülkede kan akmasın diye, çocuklar yaşamını yitirmesin diye beyaz tülbentleri ile meydanlarda olan ve iktidara sürekli barış çağrıları yapan beyaz tülbentli annelerimiz hukuksuzca gözaltına alınıp günlerce gözaltında tutuldu. Bizler bu ceberrut iktidarın en büyük korkusunun kadınlar olduğunu çok iyi biliyoruz. Kadınları gece yarısı baskınlarıyla gözaltına alıp, tehdit edenler ve tacizde bulunanlar, tutuklamalarla yıldırmaya çalışanlar şunu çok iyi bilmelidirler ki kadınlar asla meydanı size bırakmayacaktır! O meydanlar bizimdir, kadınlarındır, o meydanları size teslim etmeyeceğiz. Faşizmin karşısında hiçbir zaman biat etmeyerek bu saldırılara karşı en büyük cevabı yine biz kadınlar vereceğiz! Sizden korkmuyoruz! Korkmayacağız!

Yine buradan gerçek bir insan hakları savunucusu olan Türk Tabipler Birliği başkanı sevgili Şebnem Korur Fincancı’ya yönelik iktidar ve ortağı tarafından geliştirilen saldırıyı şiddetle kınıyorum. Kendisine en içten dayanışma duygularımı ve sevgilerimi iletiyorum. Sevgili Fincancı’nın bir kadın olması, insan onurunu ve yaşam hakkını esas alan bir hekim olması ve dünya çapında insanlık suçlarına ve işkenceye karşı etkin mücadele yürütmüş bir kadın olması tek adam iktidarını çok korkutmaktadır. Biz bunun farkındayız! 

Yönetme basiretini yitirmiş bir erkek ittifakıyla karşı karşıyayız 

Onlar da çok iyi biliyor ki bağımsız meslek örgütleri olduğu sürece ve Şebnem Korur Fincancılar olduğu sürece bu iktidarın ürettiği tüm yalanlar bir bir suya düşmeye devam edecektir. Nitekim dünya çapında pandemi ilan edildiğinden beri Türkiye’deki pandemi sürecinin yalanlarla nasıl yürütüldüğünü gördük! Tüm toplum da aslında buna şahitlik etti, gördü. Bu yalanlarla halkın nasıl bir ateşin içine atıldığına hep birlikte tanık olduk! Yönetme basiretini tamamen kaybetmiş ve siyasi olarak da meşruiyetini yitirmiş bir erkek ittifak ile karşı karşıyayız! 

Yalanın iktidarını kurdular, bu onları kurtarmaya yetmeyecek 

Bütün dünya biliyor ama buradan yine ifade edelim ülkeyi tamamen korku, baskı ve yalanlarla yönetmeye çalışan bir iktidar var karşımızda. Bütün devlet kurumlarını yalan üretim merkezi haline getirdiler! Sağlık Bakanlığı gerçek verileri halktan gizliyor. TÜİK gerçek enflasyonu ve işsizliği, halkın nasıl bir sefalete sürüklendiğini halktan gizliyor. Yargı, işkenceyi, insanlık suçlarını, kadına karşı suçları bizlerden gizliyor. Yalan medyaları, hakikati Türkiye kamuoyundan sürekli gizledi ve gizlemeye devam ediyor. Diyanetleri, haram ve yolsuzlukları gizliyor! Birileri de çıkıp bunlar yalan gerçek öyle değil dediğinde hemen en iyi bildikleri tek silahı kullanıyorlar ve söyleyeni terörist ilan ediyorlar, polis devletinin araçlarını işe koşuyorlar! Ama bütün bunlar onların saltanatını kurtarmaya elbetteki yetmeyecektir. Biz kadınlar, biz hakkı yenen milyonlar, biz geleceği çalınan gençler, biz yarınları yok edilen çocuklar yalancının mumunu ilk seçimde söndüreceğiz! 

İstanbul Sözleşmesi'ni uygulamadığı için yaşanan her kadın cinayetinin sorumlusu iktidardır 

Kadına yönelik şiddetin pik yaptığı, ülkenin adeta kadın mezarlığına dönüştüğü AKP iktidarı döneminde pandemi ile beraber kadına yönelik suçlar da katlanarak artmıştır. Yine Türkiye’de gerçekleşen çocuk istismarları da dünya sıralamasında en önlerde yer almaktadır. Hal böyle iken özellikle iktidar, kadınların kazanımı olan İstanbul Sözleşmesi’ni hedef almaktadır. Son dönemlerde bu sözleşme üzerinde bir çok tartışma yapılmaktadır. Sözleşmeyi uygulamak yerine, sözleşmenin kaldırılmasını tartıştırmak; yeni cinayetlere ve yeni şiddetlere kapı aralamaktır. Bunun sorumlusu da bu iktidardır! Bu nedenle diyoruz ki; senin işin sözleşmeyi ortadan kaldırmak değil uygulamaktır. Attığınız imzanın gereğini yerine getireceksiniz! Bundan kaçamazsınız! Sözleşmeyi uygulamadığınız her bir anın ve işlenen her bir kadın cinayetinin sorumlusu sizin iktidarınız olacaktır! 

Erkeklik sözleşmesini değil İstanbul Sözleşmesi'ni uygulayın 

O yüzden bir kez daha uyarıyoruz: Kadın düşmanı erkeklik sözleşmesini değil, İstanbul Sözleşmesi'ni uygulayın! Bu çağrımız sıradan bir talep değil, felaketi önleme amacıyla yaptığımız acil eylem çağrısıdır! Buradan, İstanbul Sözleşmesi'nin etkin uygulanması için siyasi partilerin kadın yapılarına ortak çalışma çağrısında bulunuyorum. 

Kadınların evi ülkeleridir, İstanbul Sözleşmesi'ni uygulayın ki kadınlar güvende yaşasın 

Eğer biz ortak zeminde çalışma imkanı oluşturursak o zaman iktidar İstanbul Sözleşmesi yerine getirmekte tek bir adım dahi geri atamaz. Eşitlikçi Kadın Platformu’nun bu konuda Meclis'e yapmış olduğu çağrıyı HDP olarak üzerimize alıyor ve mutlaka gereğini yerine getireceğimizin sözünü veriyoruz.Şu unutulmamalıdır ki kadınların evi; altında yaşadıkları çatıdan ibaret değildir. Kadınların evi ülkeleridir. Bu ülkede kadına yönelik tehditlerle etkin mücadeleyi düzenleyen İstanbul Sözleşmesi ve ilgili yasalar uygulanmalıdır ki kadınlar güven içerisinde yaşayabilsinler! Çünkü bizler çok iyi biliyoruz hiçbir politikanız ve de erkek yargınız kadınları korumuyor, korumak istemiyor! 

Binlerce siyasetçi, gazeteci içerideyken kadın katillerini serbest bıraktılar 

İşte pandemi süreciyle beraber ayrımcı infaz ve örtülü af düzenlemesiyle nasıl bir kadın ve çocuk kıyımının yaşandığını hepimiz çok acı bir şekilde yaşadık ve gördük. Binlerce siyasetçi, gazeteci, öğrenci, avukat, yazar, hamile ve çocuklu kadınlar cezaevlerinde tutulurken, kadın katillerini, tecavüzcüleri ve çete liderlerini serbest bırakanlar o kişilerin suç işlemelerine olanak sundular! Bir ülke düşünün; hak arama mercii olan yargı, kadınlar söz konusu olduğunda suçu teşvik eden, şiddete kapı aralayan kararlar üretmektedir. Adalet değil şiddet üreten bir yargı gerçeğiyle karşı karşıyayız. 

Bu yargı kadınları korumuyor, koruyamaz!

Hep söyledik yine söylüyoruz;

*Kadın katiline sırf kadın direndiği için ceza indirimi uygulayan yargı kadını koruyamaz!

*Öldürülmüş kadının hakkını değil de öldüren erkeğin hakkını gözeten yargı kadını koruyamaz!

*Erkeğin neden öldürdüğünü değil de kadının öldürülmeyi hak edecek ne yaptığını soruşturan yargı kadını korumaz!

* Kadını öldürme girişimini tamamlayamayan erkeğe cezasızlık ödülü sunan yargı kadını korumaz!

*Yol ortasında bir kadına şiddet uygulayan erkeği engellemeye çalışan kişiye, Kadir Şeker’e ibretlik ceza veren yargı kadını koruyamaz aksine kadını savunmasız, kadını yardımsız bırakır!

*Kadına yönelik suçları, çocuk istismarlarını, işkenceyi, hakikatleri yazan gazetecileri tutuklayan yargı kadını korumaz!

*AKP milletvekili ve üyelerinin isminin karıştığı kadın cinayetlerini soruşturamayan yargı kadınları koruyamaz, göçmen kadınları yollarda olanları, ülkesinden kaçanları korumaz, koruyamaz. Nadira’nın sorulmamış hesabı bir utanç vesikası olarak kadı bu ülkenin boynundadır…

*Bölge’de kolluk güçleri tarafından neredeyse sistematik bir suç olarak gerçekleştirilen kadına ve çocuklara yönelik suçlarda ceza vermeyen yargı kadını koruyamaz!

* Gülistan Doku’nun kaybedilmesinde etkin soruşturma yollarını açmayan, Dêrsim Pertek’te çocuk istismarlarına gizlilik kararı koyan, Siirt’te İpek Er’e tecavüz ederek genç yaşında ölümüne sebep olan Musa Orhan’ı tutuksuz bırakan yargı kadınları koruyamaz, bir devlet politikası olarak koruyamaz! 

Sahibinin sesi mahkemeler kadını ve çocuğu korumaz: Kadınlardan yana bir adaleti mutlaka tesis edeceğiz

Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını takmayan Saray’a bağlı yerel mahkemeler kurdular. Sahibinin sesi olan bu mahkemelerin toplumu, hukuku, adaleti, kadını ve çocuğu koruyamayacağını hepimiz çok iyi biliyoruz. Unutmayın adalet bir gün size de lazım olacak! Hukuku bir gün siz de arayacaksınız! İşte HDP’nin bütün meselesi bu zihniyetin ürettiği adaletsizliğe, ayrımcılığa, eşitsizliğe, şiddete, yıkıma karşı bu alanda kadınları mücadeleye çağırmaktır. Bunun için ortak mücadele zeminleri yaratmak ve bulmak zorundayız. Bu çürümüşlüğe bir son vermek, insan onuruna yakışır bir yaşamı insanlık ve kadınlar için tesis etmektir! Ve bunu mutlaka başaracağız! Kadınlardan yana bir adaleti mutlaka tesis edeceğiz! 

Ülkeyi yoksulluğa sürüklediler, kadın yoksulluğunu derinleştiriyorlar 

Bunların bir diğer yalanı da biliyorsunuz, ekonomi şaha kalktı yalanıdır. 18 yıldır bu ülkeyi çok ciddi bir gelir adaletsizliğine, yoksulluğa ve yolsuzluğa sürüklediler. Neden oldukları ekonomik krizin ağır faturasını ise her defasında halkın sırtına yüklediler. Özellikle cinsiyetçi ekonomik adaletsizlik milyonlarca kadının işsiz kalmasına; milyonlarca kadının kayıt dışı, sigortasız sosyal güvencesiz çalışarak yoksullaşmasına neden olmuştur. 

Kadın işsizliği yüzde 45,3’tür, 5 milyon 219 bin fazla kadın işsizdir 

İçinden geçtiğimiz zorlu pandemi koşullarında cinsiyetçi iş bölümü nedeniyle kadınların omuzuna yüklenen ev işlerinin artması, kadının emeğinin görünmezliğini de sömürüsünü de katlayarak arttırmıştır, biz bunu görüyoruz. Üstelik bu ev içi emek kadınların işgücüne katılımını da engellemektedir. Covid-19 sürecinde en geniş tanımlı kadın işsizlik oranı yüzde 45,3’tür. Yani 5 milyon 219 bin kadın işsizdir. Pandemiden kadınların daha fazla etkilendiğini açıkça bu rakamlardan görebiliyoruz.

İktidar küresel bir felaketin içinde pandemi karşısında kadınları yalnız bırakmıştır 

İşgücüne katılabilme olanağı bulabilmiş kadınlar ise çoğunlukla düşük ücretle kayıt dışı çalıştırılmaktadır. Güvencesiz ve eşitsiz şartlarda yaşam mücadelesi veren kadınların durumu pandeminin olumsuz ekonomik ve sosyal etkileri karşısında daha da kırılgan hale gelmiştir! Buna rağmen AKP’nin çıkardığı ekonomik önlem paketlerinin hiçbirinde ne yazık ki kadının adı yoktur! Gerçek şu ki; küresel felaketten daha kötüsü bu felaket karşısında kadınların desteksiz ve çaresiz bırakılıyor olmasıdır! 

Bu kadar zalim ve vicdansızlar 

İşte AKP-MHP ittifakı tam olarak bunu yapmıştır. Kadınları küresel bir felaketin içerisinde yalnız ve çaresiz bırakmıştır! Pandemi sürecini dahi fırsata çeviren bir anlayış ile karşı karşıyayız. Yoksullara, kadınlara, dezavantajlı gruplara gitmesi gereken kaynakları yandaş şirketlerin kasasına aktardılar. Utanmadan bir de halktan bağış istediler. Bu kadar zalimler, bu kadar vicdansızlar! Kadınların sesini duymayan yaşadıklarını görmeyen bir iktidarla karşı karşıyayız.

İktidarın savaş politikalarının en büyük yıkımını kadınlar yaşıyor, binlerce kadın mülteci konumundadır 

İşte toplumu değil, kendi çıkar çevrelerini ayakta tutmayı, koruyup kollamayı esas alan bu iktidar kendi soygun düzenlerini ayakta tutabilmek için sürekli gerilim ve kriz üretmekte, savaş kışkırtıcılığı yapmaktadır. Kuzey Suriye, Akdeniz, Lübnan derken şimdi de Azerbaycan- Ermenistan arasındaki savaşı kaşıyorlar. Ne yazık ki savaşların en büyük yıkımını ise kadınlar ve çocuklar yaşamaktadır. Bu yüzyıllardır hep böyle olmuştur, böyle gelmiştir ve bundan sonra da böyle olacaktır. Bütün savaşların sonuçlarını kadınlar ve çocuklar yaşamak durumunda kalıyor. Bugün binlerce kadın bu iktidarın parçası olduğu savaş politikalarının sonucu olarak bu ülkede mülteci konumundadır! 

Savaş evlere ve sofralara ateş düşürüyor, bütçeyi halka değil saraylara harcıyorlar 

Peki, bu gerilim politikasından, bu savaşlardan halkın payına ne düşüyor? Savaşların yaşandığı bölgedeki halkın evlerine ateş düşüyor bizim de soframıza her gün ateş düşüyor. Halka gelince kaynak yok diyorlar. Halka yok dedikleri kaynakları ise yazlık, kışlık, uçan saraylara; israfa ve şatafata, kayyımların talan ve yolsuzluklarına harcadıklarını görüyoruz ve biliyoruz! 

Halkı kuru ekmeğe muhtaç ettiler, askıda ekmek kampanyası açlığın ve yoksulluğun resmidir 

Savaş politikalarına, S-400 füzelerine, tanklara, silahlara; yandaş şirketlere verilen usulsüz ihalelere harcadı! Yandaş şirket ve vakıflara yapılan ödemelere ne kadar harcadıklarını da her gün takip ediyoruz. Kendileri bin odalı sarayda yaşarken halkı ise kuru ekmeğe muhtaç ettiler! Askıda ekmek kampanyası açlık yoksulluğun Türkiye’nin yeni resmidir. Bir mermi kaç lira diye soran Cumhurbaşkanının yönettiği ülkede çocuk maması alınamaz hale geldi. İnsanlar pazara, manava gittiğinde ancak patates ve soğan alabiliyor. Çünkü başka bir şey alabilecek gücü ve imkânı kalmadı hiç kimsenin. 

Türkiye kitlesel yoksulluk ve açlıkla karşı karşıya, AKP’nin 2021 bütçesi Saray'ın, savaşın ve yandaşın bütçesidir 

Kitlesel yoksulluk ve açlıkla Türkiye artık karşı karşıyadır! İktidarın rant odakları dışında, hepimizin bildiği 5 büyük yandaş dışında herkes kaybetti, halkın tümü kaybetti, çocukların geleceği çalındı! 2020 bütçesi, Saray'ın, savaşın ve yandaş sermayenin bütçesiydi. AKP iktidarının bütçeyi 2021’de de halktan yana kullanmayacağını biliyor ve görüyoruz. Hep birlikte eğer karşı çıkarsak 2021 yılı bütçesi de yine Saray'ın, savaşın ve yandaşın bütçesi olma itirazını göstermezsek böyle çıkacağını görmek gerekiyor!  Başta kadınlar olmak üzere demokrasi ve barış mücadelesi yürüten tüm toplumsal kesimleri bu yılki bütçe teklifi görüşmelerinde demokratik, eşitlikçi ve adil bir bütçe oluşturabilmek için mücadele etmeye, bütçe hakkımızı hep birlikte savunmaya çağırıyoruz. 

Kadınlar çaresiz değil, bu talan düzenini değiştirecek, yeni bir yaşamı inşa edecek güçtedir 

Kadınlar ve toplum asla çaresiz değildir. Bu yoksulluk ve işsizlik düzenine, sömürüye boyun eğmek, katlanmak zorunda değildir. Emekçi kadınların bu iktidara meydan okuyacak, hesap soracak, bu talan düzenini değiştirecek, yeni bir yaşamı inşa edecek gücü, inancı ve kararlılığı vardır. 

Bütün kadınlara sesleniyorum; bize dayatılan yoksulluğa, çaresizliğe meydan okuyalım, koltuklarını sallayalım 

Toplumun bütün kesimlerinden, demokrasi mücadelesi yürüten bütün kadın arkadaşlarıma özellikle sesleniyorum. Bize dayatılan yoksulluğa, işsizliğe, çaresizliğe karşı hep birlikte meydan okuyalım! Kadınları yok sayan, yoksulluğa mahkûm eden bu iktidarın koltuğunu hep birlikte kadınlar olarak sallayalım! Meydanı bunlara bırakmayalım! Özgür ve eşit geleceğimizi hep birlikte kuralım! Gelin hep beraber faşizme karşı birleşelim! En önce cesarette birleşelim! 

Değişimin gücü bizdedir, gücümüzü birleştirirsek biz kazanacağız, ülke kazanacak 

Kayıtsız, kaygısız, tereddütsüzce korkmadan birleşelim! Değişimin gücü de, gereken cesarette elbetteki bizdedir, biz kadınlardadır. Erkek siyaseti aşma gücü biz kadınlardadır!  Bugün biz kadınlar bu faşist erkek ittifak karşısında gücümüzü birleştirdiğimizde yaşam kazanacak, özgürleşecek, gelecek kazanacak, ülke kazanacak! Kurtuluş kadınların güçlü ve kararlı birlikteliğindedir! Ne pahasına olursa olsun bunu mutlaka başaracağız, başarmak zorundayız. Görün o zaman ortak mücadelemiz ne kadar görkemli ne kadar güçlü ve ne kadar sarsıcı olacak! Ben bu inanç ve duygularla hepinizi sesimizin ulaştığı bütün kadınları ve halkımızı tekrardan saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. Jin Jiyan Azadî!

20 Ekim 2020