Buldan: Dersimin insanına, doğasına, suyuna yönelik büyük oyunlar oynanıyor

Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan, Kadın Meclisimizin organize ettiği buluşmalar kapsamında Dersim’de Alevi kadınlarla bir araya geldi. Burada konuşan Buldan, şunları söyledi: 

Bugün Dersim’de olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Büyük bir onur duyuyorum Dersim'de olmaktan ve Dersimli kadınlarla bir araya gelmekten. Dersim hepimiz için çok özel bir yer. Dersim deyince aklımıza buranın direnişçileri, Dersim deyince aklımıza Sakineler gelir, Beseler, Fatmalar gelir. Dersim deyince aklımıza Mazlum Doğanlar gelir. 

Dersim tarih boyunca hep direnmiş bir kenttir

Dersim tarih boyunca direnen ve mücadele eden bir kenttir. O yüzden bugün devletin de Dersime yönelik yaklaşımı farklı ve çok başkadır. 

Ben Dersim’e ilk defa gelmiyorum. Dersim'e 2011'de Sevgili Gültan Kışanak ve Aysel Tuğluk'la birlikte gelmiştim. O zaman da bir kadın etkinliğimiz vardı. Açık bir mekanda kadınlarla buluşmuştuk; yüzlerce, binlerce kadınla bir araya gelmiştik. O zaman Dersim bir kez daha her türlü direngenliğin ve mücadelenin olduğu bir kent olarak aklımızda kalmıştı.  

Dersimlilerin yüzünde o direngenliği ve mücadele aşkını gördüm

Bugün yine Dersim’deyim ve insanların gözünde, yüzünde aynı direngenliği, aynı mücadele aşkını bir kez daha gördüm. Belki koşullar o döneme göre çok daha farklı ama yine de Dersim halkı, Dersimli canlar, yoldaşlar kendilerine uygulanan her türlü haksızlık karşısında söz kuran, itiraz eden ve mücadele eden bir yerde duruyorlar. 

Dersim'in insanına, doğasına, suyuna yönelik büyük oyunlar oynanıyor

Bugün Dersim üzerinde büyük oyunların oynandığını da biliyoruz. Dersim'in sadece insanlarına dönük değil, Dersim'in doğasına, coğrafyasına, ağaçlarına, suyuna kadar her şeyine devlet ve sistem tarafından bir müdahale var. Bugün Gülistan Doku başta olmak üzere Dersimli kadınlara dönük sistematik bir konsept ile karşı karşıyayız. 

Sistemin Kürtlerin yaşadığı topraklara yönelik farklı konsepti devrede

Evet, bugün belki içerisinde bulunduğumuz koşullarda her bölgeye her coğrafya farklı bir uygulama var ama Kürtlere ve Kürdistan’a çok daha farklı bir uygulama var. Her gün bir ilimizde kadın katliamlarının yaşandığı, kadınların intihara zorlandığı, kadınlara taciz ve tecavüzün yapıldığı haberlerini alıyoruz. Ve bunun özellikle Kürt kentlerinde olması hiç tesadüfi değil. Şırnak’ta, Batman’da, Mardin ve Dersim’de olması hiç de tesadüfi değil. Sistemin özellikle Kürt kadınlarına, Kürt gençlerine, Kürt coğrafyasına, Kürtlerin yaşadığı topraklara yönelik farklı bir konsepti devrede. Bu konsept çerçevesinde her gün bir yerde ya bir kadına tecavüz ediliyor ya bir kadın şiddete uğruyor ya katlediliyor. Kadınların dışında da yine Kürtlerin yaşadığı bölgelere farklı şekillerde müdahaleler yapılıyor. Ya ormanlar yakılıyor ya Alevilerin ibadethanelerine müdahale ediliyor.

Cemevlerine yapılan saldırı ile Kürtlerin mezarlarına yapılan saldırı arasında fark yok

Örneğin Munzur Gözelerinin bugün "peyzaj" olarak ele alınması ve değiştirilmesi, Alevi halkına ve Alevi canlara yapılan en büyük haksızlık ve aymazlıktır. Çünkü Alevi geleneğinde, kültüründe sadece insanlar can değildir. İnsanların yaşadığı yerler de canlıdır ve Munzur Gözeleri, Alevilerin ikrarlarını tekrarladığı yerlerdir. İşte devletin Alevi kültürüne saldırısı, Alevi canların kendi ibadetlerini yerine getirdiği yerlere saldırısı hiç de tesadüf değildir. Alevilerin yaşadıkları ile Kürtlerin yaşadıkları arasında hiçbir fark yoktur. Alevi canlarımızın Cemevlerine yapılan saldırı ile Kürt halkının mezarlarına yapılan saldırı arasında hiçbir fark yoktur. İstanbul’da bir cenaze mezara götürülmek üzereyken bir Cemevine saldırı yapıldığını hiçbirimiz unutmadık. Ve yine aynı şekilde Alevilere yapılanlarla Kürtlere yapılan arasında bir fark yoktur derken, şuraya dile getirmek istiyorum; Alevilerin ibadet yerlerine saldırılırken, Kürtlerin de mezar taşlarına saldırılıyor.

AKP yönetimine karşı farklı mezhep ve inançların, farklı kültürlerin büyük itirazları var

Yani bu ülkede eğer farklıysan, bu ülkede sisteme dahil olmamışsan, bu ülkeyi yönetenler gibi düşünmüyorsan, bu ülkede farklı bir inanç taşıyor ve yaşıyorsan her zaman sistemin hedefi halindesin, bunu da unutmamak lazım. Ama her şeye rağmen Aleviler başta olmak üzere, bugün Türkiye’de AKP yönetimine karşı Kürtlerin de Sünnilerin de farklı mezhep ve inançların, farklı kültürlerin büyük itirazları var. Çünkü bu ülkeyi yönetenler Alevi canlarımızın, Kürt yoldaşlarımızın, farklı kesim ve inançların hiçbir şekilde inançlarına ve mezheplerine saygı duymayan ve onu inkar eden bir yerden bakmaktadır. 

Arkadaşlarımız cezaevinde ama onlarla aynı yolu milyonlar yürüyor

Biz de şunu diyoruz; bu iktidar bizi inkar edebilir, bizi yok sayabilir ama biz kendi rengimizle, kendi dilimizle, kendi inancımızla, mezhebimizle var olmaya devam edeceğiz. Bunun mücadelesini de sonuna kadar sürdürmeyi kendimize bir yol olarak seçtik. İşte onun içindir ki bugün bu yönetime, bu iktidara karşı çıkanlar bir şekilde gözaltına alınıp cezaevlerine gönderiliyor. İşte Figen Yüksekdağların, Selahattin Demirtaşların, Gültan Kışanakların, Aysel Tuğlukların, Sebahat Tuncellerin cezaevinde olmasının nedeni budur. Bu arkadaşlarımız AKP hükümetine itiraz ettikleri için cezaevindedir ama aynı yolu milyonlar yürüyor, aynı itirazı milyonlar yapıyor artık. Dolayısıyla bizler birlikte yol yürümediğimiz sürece, birlikte mücadele etmediğimiz sürece, AKP hükümetine ve bize uygulanan her türlü haksızlık ve hukuksuzluğa karşı büyük bir mücadele vermediğimiz sürece bu iktidarın bizi yaşatmaya niyeti yok. Kürdün nefes almasını bile istemeyen, Alevinin nefes almasını bile istemeyen, buna tahammül etmeyen bir iktidar var karşımızda. Ama biz dilimizle, kimliğimizle, inancımızla her şeyimizle bu ülkede yaşamaya ve var olmaya çalışıyoruz. 

Gülistan Doku’nun kaybolmasında parmağı olanlar korunup kollanıyor

Buraya gelmeden önce Gülistan Doku arkadaşımızla ilgili arama çalışması yapılan yere gittik. Biliyorsunuz uzun süredir, 306 gündür Gülistan’dan hala haber yok ve Gülistan Doku’nun kaybolmasında etkili olan, parmağı olan insanlar bir şekilde korunup kollanıyor. 

306 gündür bir kadının bedeninin bulunamıyor olması bu iktidarın ayıbıdır

Bugün orada bekleyen Gülistan’ın ailesi büyük bir ızdırap yaşıyor. Ortada bir isim varken, ortada bu suçu işleyenin kimliği varken, bu suçun üstünün örtülmesi ve 306 gündür bir kadının bedeninin bulunamıyor olması bu iktidarın en büyük ayıbıdır. Bu ülkenin bir faili meçhul cinayetler ülkesi olduğunu biliyoruz, bu ülkenin kayıplar ülkesi olduğunu biliyoruz. Binlerce insanın kaybedilerek katledildiğini de biliyoruz. 

Gülistan Doku Dersim’in, Türkiye'nin kızıdır

Biz 'faili meçhul' desek bile faillerinin belli olduğunu, bu suçları işleyenlerin yargılanmadığını, ceza almadığını biliyoruz. Bu ülkede adaletin, hukukun olmadığını da biliyoruz. Ama eğer ortada bir can varsa ve o can bir kadınsa, işte o zaman Gülistan Doku’nun nerede olduğunu bulmak ve bunu bilmek hepimizin hakkıdır. Bu ailenin yanında olmak hepimizin sorumluluğudur. Gülistan Doku, bugün sadece bir ailenin kızı değil, Dersim’in, Türkiye’nin kızıdır. 

Gülistan'ı bulmak için sonuç alıcı başka yöntemlere başvurmak zorundasınız

Bu anlamda yapılan arama çalışmalarının farklı bir boyuta evrilmesi gerektiğini düşünüyorum. Buradan iktidara bir kez daha sesleniyorum: Aynı yöntemler değil, sonuç alıcı başka yöntemlere başvurmak zorundasınız. Gülistan Doku’nun intihar ettiğini asla düşünmüyoruz. Gülistan’ın kaçırıldığından ve katledildiğinden şüpheleniyoruz. Bunun için de etkin bir soruşturma başlatılarak, gerçek faillerin yakalanmasını ve Gülistan Doku’nun mutlaka bulunmasını talep ediyoruz. 

Taciz ve tecavüz suçu işleyenler cesaret almayacakları şekilde cezalandırılmalı 

Bir haber de yine bugün genç bir kadının bir kafede tacize uğradığına dair. Bu tacizi gerçekleştirenlerin korunduğunu ve kollandığını duyduk. Ama kadın arkadaşımız büyük bir cesaretle sosyal medya üzerinden taciz edildiğini ve taciz edenin korunduğunu duyurdu. Bu olayın üzerinin kapatılmaması gerektiğini, taciz ve tecavüz meselelerinde suçu işleyenlerin cesaret almayacakları şekilde, suçluların cezalandırılması gerektiğini ifade ediyoruz.

Kadınlar birlikte mücadele etmeli

Evet, bizler HDP olarak kadınlar nerede, yaşamın neresinde bir sıkıntıya uğrarsa orada olacağımızı her zaman söyledik. Bugün buradan bir kez daha söylüyorum: Kadın arkadaşlarımızın, yoldaşlarımızın yaşamın her alanında karşılaştığı bütün zorlukların farkındayız. Bu zorluklar karşısında kadınların birlikte mücadele etmesi gerekmetedir.

Kadınların yaşamda hiçbir zorlukla karşılaşmayacakları bir ülke yaratabiliriz

Önümüzde 25 Kasım var, bu 25 Kasım’da tüm kadın gruplarıyla, kadın hareketleriyle birlikte ortak bir mücadele zeminini yakalayabilirsek eğer kadınların bundan sonraki yaşamında hiçbir zorlukla karşılaşmayacakları bir ülke yaratabiliriz. AKP hükümetinin iktidara geldiği günden bugüne, kadın katliamlarının, kadına yönelik şiddetin, kadına yönelik taciz ve tecavüz oranının her gün arttığını biliyoruz. Bu anlamda kadın milletvekili arkadaşlarımız soru ve araştırma önergeleri ile konuyu her gün gündemde tutmaya çalışıyor. Sadece bununla yetinmeyip hepimiz bulunduğumuz yerde, yaşadığımız alanlarda bu meseleler karşısında daha duyarlı, daha etkili ve yetkili bir şekilde müdahil olmalıyız. 

Kadınlar birbirinden güç almazsa bu ülkeyi yönetenler bundan güç alır

Kadın meselesi siyaset üstü bir meseledir. İşte onun için kimliğimiz ne olursa olsun, partimiz hangi parti olursa olsun, inancımız ne olursa olsun, mesele kadın meselesi ise bir araya gelmeli ve ortak zeminde mücadele etmeliyiz. Kadının inkar edildiği, kadının alın terinin inkar edildiği, emeğinin sömürüldüğü bu coğrafyada eğer biz birbirimize sahip çıkmazsak, kadınlar birbirine sahip çıkmazsa, işte bu ülkeyi yönetenler bundan güç alır ve her gün bizler yeni yeni kadın katliamları ve şiddet ve tacizlerle karşı karşıya kalırız. Bugün başka bir arkadaşımıza yapılan, yarın mutlaka bize de yapılır. 

En fazla siyasette kadını öne çıkaran, kadınların her mekanizmada söz sahibi olmasına önem veren HDP’nin, kadın meselesinde böyle bir duyarlılığı vardır. Biz kadına şiddet uygulayan birisi varsa, onu asla içimizde barındırmayız. Kadına tecavüz eden birisi varsa, onu asla içimizde barındırmayız.

Bugün burada aslında sizleri dinlemek istiyoruz. Dersimli kadınların yaşadığı sorunlar nedir? Dersim’de kadınlar hangi sıkıntılarla baş etmek zorunda kalıyor? Bunların burada dillendirilmesi, ifade edilmesi, bizler için önemlidir.

5 Kasım 2020