Buldan: CPT ciddiyetsiz

Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan'ın Yeni Özgür Politikaya verdiği röportaj:

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış tecrit 3. yılını geride bırakıyor. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Tecrit ağırlaştırıldıkça kriz de ağırlaşıyor. Üç yıldır hangi sorunu çözebildiler? Ağırlaştırılmış tecritle ülke sorunlarını ağılaştırdılar’’ dedi. Buldan, bugün yaşanan tecritten İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) de sorumlu olduğunu söyledi. Sorunlardan çıkışın tecrit politikasında değil, müzakere ve çözüm süreciyle mümkün olduğunu ifade eden Buldan sorularımızı yanıtladı.

5 Nisan 2015’ten beri Öcalan’a ağır bir tecrit uygulanıyor. Öcalan ile yaptığınız görüşmelerde belirttiği  öngörülerin hepsinin gerçekleştiği de göz önünde bulundurduğumuzda bu tecridi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sayın Öcalan üzerinde 5 Nisan 2015’ten bu yana ağırlaştırılmış bir tecrit uygulanmaktadır. Tecrit insanlık suçudur, uluslararası hukuka aykırıdır. İmralı sıradan bir cezaevi değildir. Türkiye’nin gidişatının belirlendiği bir yerdir. Sayın Öcalan, Ortadoğu sorununun, Kürt meselesinin, Türkiye’deki demokrasi sorununun çözümü ve yaşanan tüm kilitlenmelerin açılması açısından tarihi role ve öneme sahip bir liderdir. Üç yıl önceki görüşmelerimiz sırasında ortaya koyduğu düşünceler bugün bir bir doğrulandı. Barış gelmezse, çözüm geliştirilmezse Türkiye’nin krizlerle, darbelerle boğuşmak zorunda kalacağı uyarısını yapıyordu. Bir bir gerçekleşti bunlar. Ve bugün Türkiye ekonomik, siyasal, sosyal alanda tarihinin en derin krizini yaşıyor. Ülke adeta çöküşü yaşıyor. Barışsız bir ülke krizlerin girdabından çıkamaz, kurtulamaz. Gelinen nokta budur.

Ağırlaştırılmış tecrit uygulayan bu iktidar aslında sadece İmralı’yı değil tüm ülkeyi tecrit altına sokmuştur. Ülke, adalet, demokrasi ve halkların ortak geleceği topyekün tecrit altındadır. İmralı’da barış masasını deviren, müzakereyi bitiren AKP iktidarı, aslında ülkenin geleceğini devirmiştir. Oysa AKP müzakereleri bitirmeseydi ülke ve toplum bugün iç ve dış politikada, ekonomide her alanda bu denli ağır krizlerle karşı karşıya kalmayacaktı. Ağır bedeller ödemeyecekti. Bugün tüm bu yaşananların nedeni İmralı’da uygulanan ağır tecrittir.

Tecrit ağırlaştırıldıkça kriz de ağırlaşıyor. Ülkeyi yönetenlerin göremediği gerçek budur. İmralı’yla bağlantıyı keserek sonuç alacaklarını sanıyorlar. Üç yıldır hangi sorunu çözebildiler? Ağırlaştırılmış tecritle ülke sorunlarını ağılaştırdılar. Oysa çıkış yolu bellidir. Tecridi sonlandırıp bir an önce barış ve çözüm masasına geri dönmektir. İktidarın ve devletin önündeki tek seçenek budur. Diğer seçeneklerin, savaş politikalarının ülkeyi uçuruma doğru sürüklediğini devlet aklının görmesi gerekir.

HDP adına İmralı’ya giden heyette yer alıyordunuz. Öcalan’ın fikirlerine ve öngörülerine göre HDP konumlanabildi mi ya da önerilerini ne kadar hayata geçirebildi? 

HDP fikriyatı önemli oranda tutmuştur. HDP demokratik siyasal yaşamda, toplumsal alanda konumlanmış önemli bir direniş ve mücadele odağıdır. Bugün halkların umudu HDP’dir. Ülkenin demokratik ortak geleceğinin teminatı HDP’dir. Halklar arası bir köprüdür. Tekçiliğin karşısında çoğulculuğu savunan, her bir rengi temsil eden HDP’dir. Bu nedenle HDP hedef alındı. Gerek çözüm sürecinde oynadığı rol gerekse de ülkeyi demokrasi ekseninde dönüştürecek örgütlü bir güç olması nedeniyle HDP devletin, iktidarın hedefi oldu.

Özellikle 7 Haziran’dan sonra HDP’yi demokratik siyasetten tasfiye süreci başlatıldı. HDP’nin siyasette ve toplumsal alandaki konumlanmasını ortadan kaldırmaya çalıştılar. Bu nedenle rolümüzü oynama noktasında tabi ki ciddi sıkıntılar, sorunlar yaşadık. Dünyada belki örneği yoktur, bu kadar baskı ve saldırıya rağmen direnerek ayakta kalabilen başka bir siyasi örgütlenme. Biz bunu başardık. HDP fikriyatı ve örgütlü gücü tasfiye edilemedi. HDP bugün ülkenin geleceği için, demokratik yeni yaşam için, faşizme, OHAL darbesine karşı sol sosyalist güçlerle, emek güçleriyle tüm ezilenlerle, işçilerle, kadınlarla, gençlerle omuz omuza siyasal bir mücadele ve direniş yürütmektedir. Ülkenin her yerinde ezilen halkların, mağdurların, işçinin, emekçinin, Kürtlerin, Türklerin, Alevilerin tüm kimlik ve inançların yanında olan, onların taleplerini siyasetin merkezine taşıyan, sözünü söyleyen, direnen, haksızlığın karşısında duran bir partidir. Elbette mevcut durumu yeterli görmüyoruz. Barış, demokrasi, adalet, eşitlik ve emek alanında ortak mücadeleyi daha da büyütmemiz gerekiyor.  Halklarımızın bizden beklentisi büyük. İçinden geçmekte olduğumuz süreç bizim sorumluluğumuzu daha da arttırmaktadır. Buna denk bir mücadeleyi yürüteceğiz, mücadelemizi daha da büyüteceğiz, sesimizi yükselteceğiz.

İmralı’ya gitmek için girişimleriniz sürecek mi?

En son 5 Nisan 2015’te İmralı’ya gittik. O günden bu yana yaptığımız tüm başvurulara olumsuz yanıt verildi, girişimlerimiz olumsuz sonuçlandı. Sadece siyasi heyetlerin değil avukat ve ailelerin gidişinin de önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor. Avukatları ve aile görüştürülmüyor. Aileyle telefonla konuşma hakkı kullandırılmıyor. Bu bir insanlık suçudur. Hem HDP olarak hem de heyet olarak Adalet Bakanlığı ve hükümet nezdinde girişimlerimiz kesinlikle devam edecek. Tüm kanalları zorlayacağız.

CPT, Avrupa Konseyi vb. uluslararası kurum ve kuruluşların tecrite karşı sessizliğini nasıl yorumluyorsunuz?

Başından beri Avrupa doğru bir tutum sergilemedi. CPT’nin iki yıl önceki görüşmesine dair raporu iki yıl sonra yayınlaması samimiyetsizliktir, ciddiyetsizliktir. CPT’nin bize randevu vermemesi kabul edilemez. Yaşanan tecritten aynı zamanda Avrupa da sorumludur. Avrupa’nın bu sessizliği Türkiye ile aldıkları ortak kararın sonucudur. Biz her defasında Avrupa ziyaretlerimizde bu konunun önemine dikkat çekiyoruz, uyarıyoruz. Avrupa’nın ve ilgili kurumların tecrit gibi insanlık dışı uygulama karşısında sessiz kalmaması gerekir. Bu aynı zamanda Avrupa hukukunun da bir gereğidir. Kendi sözleşmelerine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine, işkence karşıtı sözleşmelerine bağlı kalmaları gerekir. Yakın zamanda Strasbourg’da görüşmeler yapacağız. Tecridin Avrupa’nın gündemine girmesi noktasında girişimlerimiz sürecek.

Tecriti kırmak için HDP olarak neler yapmayı planlıyorsunuz?

Siyasal, diplomatik, hukuki ve parlamenter zeminde tecridin kaldırılması, görüşmenin gerçekleşmesi için girişimlerimiz aralıksız sürecek. Girişimlerimizin yanısıra tecridi her fırsatta topluma, kamuoyuna tüm yönleriyle anlatmaya devam edeceğiz. Bu tecridin ülkenin ortak geleceğine uygulanan bir tecrit olduğunu anlatacağız. Çıkışın tecrit politikasında değil, müzakere ve çözüm süreciyle mümkün olacağını ısrarla vurgulayacağız. Tecriti siyasetin gündemine taşıyacağız.

8 Ekim 2018