Buldan: Çözüm Sürecinde kendi kendimizle görüşmedik, AKPnin bakanlarıyla, heyetleriyle görüştük

Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan, seçim çalışmalarımız kapsamında Iğdır’daydı. Iğdır mitinginde konuşan Buldan şu ifadeleri kullandı:

Sevgili halkımız, ilk mitingimizi Cizre'de yapmıştık. Final mitingimizi Iğdır'da yapıyoruz. Bu benim son mitingim. Bugün 31 Mart'ta yapılacak olan yerel seçimlerin final mitingini Iğdır'da yapmanın, siz güzel Iğdırlılarla bir arada olmanın heyecanını, coşkusunu, moralini yaşıyorum. İyi ki varsınız, buradasınız!

Iğdır'ın benim için anlamı başka

Iğdır bugün bir başka güzel. Iğdır'ın kadınları, gençleri, Iğdır'daki Kürtler, Azeriler, Terekemeler, Türkler bugün bir başka güzel. Iğdır'ın benim için çok başka bir anlamı, önemi var. 2007'de buradan milletvekili seçildim. 2007'de beni milletvekili olarak seçen siz değerli halkıma minnet borcum var, şükran borcum var. Bugün burada HDP Eş Genel Başkanı olarak bulunuyorum. Bunda sizin emeğiniz, çabanız var. Ben, sizin sayenizde bu partiye eş genel başkan oldum. Benim size olan sevgim, benim size olan saygım, benim size olan bağlılığım hiç bitmedi, bitmeyecek. Ölene kadar, mezara kadar devam edecek.

Seçime iki gün kaldı, AKP'nin de iki günü kaldı

31 Mart'a iki gün kaldı. Bu coğrafyada halkları canından bezdiren, insanlara gülmeyi unutturan; bu topluma sevgiyi, barışı, adaleti, huzuru hiçbir şekilde getirmeyen AKP hükümetinin de iki günü kaldı. Şimdiye kadar halka ne verdilerse, 31 Mart'ta sandıklardan da onu alacaklar. Bu halka hiçbir şey vermediler. Bu ülkede adaleti, sevgiyi bitirdiler. İnsanların gülen yüzünü soldurdular. İnsanları ekmeğinden ettiler. İnsanları yoksulluğa, sefalete mahkum ettiler. Ama ektiklerini 31 Mart’ta sandıklarda biçecekler. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.

HDP'nin rüzgarı 31 Mart'ta Türkiye’nin her yerinde esmeye başlayacak

Kürdüyle, Türküyle, Azerisiyle, Terekemesiyle tam bir kültür mozaiğidir Iğdır. Iğdır bunun en güzel örneğidir. Bu mozaik bizim binlerce yıllık harcımızdır. Biz bu harç bozulmasın, halklar bir arada yaşasın diye mücadele ederken, iktidar bu birlikteliği bozma planları yapıyor. Halkları kutuplaştıran, iktidarda kalmak için her türlü oyunu sahneye koyan AKP'ye şunu söylüyoruz: 31 Mart’ta HDP’nin barışa, adalete, olan inancı ve HDP'nin rüzgarı Türkiye’nin her yerinde esmeye başlayacak.

31 Mart'ta Abbas yolcu

Onlar bizim bölüştüğümüz ekmeği yok ederek, bölüştüğümüz alın terini sömürerek, ürettiğimizi çalarak iktidarlarını koruyorlar. Temelinde adalet olmayan, vicdan olmayan, hukuk olmayan bir iktidar kaybetmeye mahkumdur. Onun için bu iktidar 31 Mart'ta yolcudur, Abbas yolcudur. Biz bu inkar siyasetini, bu yok gören hiçe sayan siyaseti asla tasvip etmiyoruz. Kabul etmiyoruz.

Tek bir fabrika, tek bir yatırım yok

Bu yüzden 31 Mart tarihi büyük bir öneme sahiptir. Sizlerin sefalete, yoksulluğa, işsizliğe mahkum edilmenize AKP iktidarı neden olmuştur. Bu coğrafyada ekonomik anlamda insanlarımızın büyük sıkıntılar yaşadığını biliyoruz. Bir tarafında Ağrı Dağı, bir tarafında Iğdır Ovası gibi verimli toprakları olan bu coğrafyada, tarımı, hayvancılığı bitiren ve insanların elinden aşını, işini alan bu zihniyet artık kabul edilmemeli.

Tarım hayvancılık için en verimli toprakların Iğdır Ovasında olduğunu biliyoruz. Burası şeker pancarı yetiştirilebilen bir toprağa sahipken, bir tane bile şeker fabrikası olmaması nasıl izah edilir? Burada tek bir fabrika yok, yatırım yok. Olanlar da zaten tek tek satılıyor. Diğer illerimizde de fabrikalar tek tek kapatılıyor. Burada işçilerimiz özellikle pamuk yetiştirirken pamuk fabrikasının bile kapatılmasına tanık oldu. Artık Iğdır halkı artık ne pamuk yetiştiriyor, ne de burada fabrika olmayışından dolayı kazanç elde edebiliyor.

Bu ülkede borçlu olmayan tek kişi var o da Recep Tayyip Erdoğan

Iğdır halkının kredi borçları olduğunu, esnafımızın dükkanını kapatıp, erkenden evlerine gittiğiniz biliyoruz. İş yapamayan, mal satamayan ve bu anlamda mağdur olan esnafımız da artık tercihini yapmak zorundadır. 31 Mart bunun için fırsattır. Bu ülkede borçlu olmayan tek kişi var o da Recep Tayyip Erdoğan’dır. 80 milyon insan işsiz, 80 milyon insan yoksul, 80 milyon insan sefalet içindedir.

Iğdır'a yaptıkları tek yatırım cezaevi

Buraya yaptıkları tek yatırım var. O da Iğdır Cezaevi’dir. Bunu da her gün her yerde öve öve bitiremiyor. Iğdırlılara sadece bir cezaevi armağan ettiler. Onu da insanları oraya göndermek için, onları rehin almak için yaptılar. Oysa Iğdır halkının cezaevine değil yatırıma, fabrikaya, üretime, işe, aşa ihtiyacı var.

Çıkmış 'ekonomistim' diyor; onların ekonomisi 17-25 Aralık ekonomisi

Tayyip Bey çıkmış diyor ki “Ben ekonomistim”. Bugün ekonominin ne durumda olduğunu herkes biliyor. Ekonomik sıkıntıdan kaynaklı yaşanan sorunları biliyoruz. Onların ekonomisi, yolsuzluk ekonomisidir, 17-25 Aralık ekonomisidir. Ayakkabı kutularında sakladıkları paraların ekonomisidir.

Artık onların yalanlarına karnımız tok

Şimdi diyorlar ki seçimden sonra ekonomiyi düzelteceğiz. Yahu, neresini düzelteceksiniz? Neresinden tutarsanız elinizde kalacak bir ekonomi var. 24 Haziran’da da bize oy verin ekonomiyi düzelteceğiz dediler. Ancak 24 Haziran’dan bugüne doların, faizlerin fırladığını, enflasyonun arttığını herkes biliyor. O yüzden artık onların yalanlarına karnımız tok. Kimse onlara inanmıyor. Çünkü insanları soğan ve patatese mecbur ettiler. Mahkum ettiler. İnsanlar artık soğan ve patatesi bile kilo ile değil tek tek alıyor. Büyük şehirlerde insanlar soğan ve patates tanzim kuyruğuna giriyor. Şimdi aynı yalanı bu seçim döneminde de Tayyip Bey ve onun adayları ifade ediyorlar.

Gerçekleri söylediğimiz için saldırıyorlar

Ama biz onların yalanlarını, hırsızlıklarını, talanlarını her yerde anlattık, anlatmaya devam edeceğiz. İşte bize saldırmalarının nedeni budur. Doğru söylediğimiz için, yalanlarını halkımıza anlattığımız için bize bugün bu kadar saldırıyorlar. Milletvekillerimizi, Selahattin Demirtaş'ı, Figen Yüksekdağı’ı Sırrı Süreyya Önder’i, Selma Irmak’ı, Sebahat Tuncel'i bunun için cezaevlerinde rehin olarak tutuyorlar. İşte biz bunları söylediğimiz için her gün bize terörist, bölücü, dinsiz, imansız diyorlar. Oysa dini kendi siyasetlerine alet etmekten hiçbir zaman kaçınmıyorlar. Din üzerinden siyaset yapıyorlar. Bize dinsiz imansız diyenlere bir kez daha şunu hatırlatmak isteriz: Biz dinimizi, Allahımızı, Kuranımızı, kitabımızı, dualarımızı, namazımızı, orucumuzu Recep Tayyip Erdoğan’dan öğrenmedik ki! Biz bin yıllardır bu topraklarda dinimizle, kitabımızla, Allahımızla vardık, var olacağız. Bu ülkede Müslüman olmayanlar da var, farklı inançlar, farklı mezhepler de var. Her inanca saygı duyulması gerektiğini her yerde söyledik. Herkesin kedi inancına göre ibadet etmesi en doğal hakkıdır. Kimseyi kendi inancından, kendi dininden ayırmak kimsenin haddi değildir.

Çözüm Sürecinde kendi kendimizle görüşmedik, AKP'nin bakanlarıyla, heyetleriyle görüştük

Bizden barış istediğimiz için, demokrasi dediğimiz için, adalet dediğimiz, hukuktan bahsettiğimiz için korkuyorlar. Onun için dün Tayyip Bey bir kez daha Dolmabahçe Mutabakatı’nı ve Çözüm Sürecini hedef olarak gösterdi. Oysa herkes biliyor ki 2011 ve 2015 yıllarında başlayan çözüm sürecinde, bu ülkede huzur vardı, güven vardı. Bu ülkede insanlar yarınlarına, geleceğe güven içinde bakıyordu. Kimse yaşamını yitirmiyordu. Ancak o süreci bozdular, bozmakla da kalmayıp o süreci inkar ettiler. Yaptıklarını, görüşmelerini inkar ettiler. Dolmabahçe Sarayı’nda biz kimin bakanlarıyla görüştük? O bakanlar bizim değil, AKP'nin bakanlarıydı. Sen gönderdin yanımıza, o açıklamayı birlikte yapmamız için. Biz, kendi kendimizle görüşmedik. Biz o süreçte AKP heyetleriyle görüştük.

Çözüm Sürecine katkı sunduğumuz için onur duyuyoruz

Recep Tayyip Erdoğan’ın Çözüm Sürecini inkar etmesi, kendi iktidarını korumak, kendi iktidarını ayakta tutmak için, bugün özellikle milliyetçi cepheden oy alabilmek için o süreci inkar etmesi büyük bir hadsizliktir. Bizler o süreçten büyük bir onur duyuyoruz. Çünkü, o süreçte gençlerimiz yaşamını yitirmiyordu. Ne bir asker ne bir polis ne de bir sivil yaşamını yitirdi. Ne mutlu bize ki o süreçte vardık, o sürece katkı sunduk! İnsanlar yaşadı, insanlar yaşamını yitirmedi. Ancak onlar barıştan korktukları için bunu inkar ediyorlar. Çünkü biliyorlar ki barış olsaydı yolsuzluk, hırsızlık yapamayacaklardı. Barış olsaydı, ellerinde sopa ile bu ülkeyi yönetemeyeceklerdi. İşte inkarlarının sebebi budur. Reddetmelerinin nedeni budur!

Saçlarını barış için ağartan Ahmet Türk'e hakaret etmek kimsenin haddi değil

Dün Tayyip Bey bu ülkeye barış katkısı sunan, saçlarını barış için ağartan Sevgili Ahmet Türk’ü bile hedef göstermiştir. İnsanda biraz utanma duygusu olur. Ahmet Türk gibi barış için her zaman elini taşın altına koyan, saçlarını barış için ağartan, bu ülkede gençler ölmesin diye çaba harcayan bir insanı Mardin Belediye Eşbaşkan Adayı olmuş diye bu kadar karalamak, bu kadar hakaret etmek kimsenin haddi değil. Buradan sevgili Ahmet Türk’e binlerce selam gönderiyorum.

Türkiye halkları bu çirkin dili hak etmiyor

Siyaset tarihin en çirkin kampanyasına Türkiye halkları tanıklık ediyor. Hiçbir dönem bu kadar çirkin olmamıştı. Hiçbir dönem insanlar bu kadar ayrıştırılmamış, kutuplaştırılmamıştı. HDP'ye, bir ülkenin barış yanlılarına bu kadar hakaret edilmemişti. Ancak AKP ve onun ortağı her konuşmasında bizleri hedef haline getiriyor. Bu çirkin dili, bu çirkin siyaseti asla kabul etmiyoruz. Türkiye halkları bunu hak etmiyor.

31 Mart’ta tarihi bir ders verelim

Birlik ve beraberliğimizi kimsenin bozmasına müsaade etmeyelim. Hiç kimse birlik ve beraberliğimizi bozamayacaktır. Onun için oylarımızın bölünmesine asla müsaade etmeyelim. Toplumun bütün kesimleri birlik olmalıdır. Çünkü bu dil sadece HDP’yi değil, sadece Kürtleri değil, toplumun tüm kesimlerini hedef göstermektedir. Bugün Kürtler kadar Azeriler de, Terekemeler de, Türkler de eziliyor, şiddet görüyor, yok sayılıyor, eziliyor. Bunun için 31 Mart bir fırsat. Bu fırsatı birlikte değerlendirelim. Birlik olalım, bölünmeyelim ve iktidara 31 Mart’ta tarihi bir ders verelim.

Medya patronlarımız, sınırsız devlet imkanlarımız yok; halkımızın duası var

Bunu yaparak geleceğimize hep birlikte sahip çıkmış oluruz. Bizim medya patronlarımız, bize oy devşirecek valilerimiz ve kaymakamlarımız yok. Emrimizde sınırsız devlet imkanları da yok! Ama bizim yalanımız, dolanımız, hırsızlığımız da yok. Kimseye kötülüğümüz yok. Bizim elimizde temiz siyasetimiz, söyleyecek sözümüz, halkımızın duası ve kullanılacak oyumuz var. Bir de Allahımız var. Başka da bir şeyimiz yok. Bunun için tek bir oy bile çok kıymetli. Sakın ”Ben oy kullanmayacağım, bir oyla bir şey olmaz" demeyin. Bir oy her şeyi, bir çok şeyi değiştirir. Bir oyla 31 Mart’ta bu ülkeye baharın gelişini, güneşin doğuşunu, yarınlarımızın demokratik, özgür ve hukuk güvencesinde olacağını göreceğiz. Her bir oy çok önemli, her bir oy çok kıymetli. Tüm halkımızı 31 Mart’ta sandığa gitmeye, oyunu kullanmaya çağırıyoruz. Oylarınıza öyle bir sahip çıkın ki bir oy bile çalamasınlar.

Iğdır'da AKP- MHP- İyi Parti HDP'ye karşı birleşti; halklarımız bu oyunu bozacak

Bu dönem belediyeyi HDP yönetti. Hepimiz tanık oldunuz, belediye eşbaşkanlarımız hiçbir ayrım yapmadan, bu belediyenin kapılarını herkese açık tuttu. Her mahalleye, her caddeye, her sokağa aynı hizmeti götürdüler. Ayrım yapmadılar, ayrım yapmayı da zaten reddediyoruz, kabul etmiyoruz. Burada yaşayan herkes eşittir. Bu belediye herkesin belediyesidir. Kürtlerin, Türklerin, Azerilerin, Terekemelerin, dışarıdan gelenlerin, herkesin belediyesidir. Bundan sonra da böyle olacak. Her yere aynı şekilde hizmet gidecek. Bu birliktelikten rahatsız olanlar var, birleşenler var. AKP-MHP-İyi Parti bu oyunu bozmak için bir araya geldiler. Ancak bu oyun tutmayacak. Haklarımız buna izin vermeyecek. Onların HDP'ye karşı birleştiklerini biliyoruz. Ama bu, halklarımızın 31 Mart’ta yapacağı tercihle mutlaka bozulacak.

Iğdır'da da, Muş'ta da, İstanbul'da da, Ankara'da da kazanacağız; Türkiye'de kazanacağız

Iğdır, barışın ve bir arada yaşamın kalesidir. Sizlere hizmet etmek için iki belediye eşbaşkanı Yaşar ve Eylem arkadaşlarımız siz değerli Iğdır halkımızın belediye eşbaşkanı olmak için yola çıktılar. Ben inanıyorum ki sizler adaylarımıza sahip çıkacaksınız. Kadın arkadaşlarım, sizlerin sıkıntılarınızı birebir anlatacağınız, derdinize derman olacak kadın yoldaşınız sizin belediye eşbaşkanınız olacak. Yaşar arkadaşımız bu ilde hiçbir ayrım yapmadan, her mahalleye aynı anlayışla, kim olursa olsun, ne olursa olsun en ufak sıkıntıya mutlaka çare olacak. Geçmiş dönemde Murat ve Şaziye yoldaşlarımızın yaptığı gibi... Bu bir bayrak mücadelesidir. Şimdi bayrağı diğer arkadaşlarımız devraldı. 31 Mart’ta sandıklardan HDP adaylarının çıkması lazım. Sizlere inancım, güvenim çok büyük. Ben sizi tanıyorum, 2007’de, 2011’de beni nasıl seçtiyseniz, nasıl ki o dönem tarihe bir imza attıysanız, aynı imzayı bir daha atacaksınız. Benim gözüm kulağım Iğdır’da olacak. Bana soruyorlar en çok nereyi merak ediyorsunuz diye, tabii ki Iğdır diyorum. Iğdır benim ilk göz ağrım. Buradan müjdeli haber alacağız. Iğdır’ın yanına Kars’ı da, Muş’u da ekleyeceğiz. İstanbul’da da, Ankara’da da kazanacağız. Türkiye’de kazanacağız.

Buradan bir selam da Leyla Güven’e ve Türkiye’nin barışı için bedenini açlığa yatıran tüm yoldaşlarıma selam göndermek istiyorum. Açlık grevindeki tüm yoldaşlarımıza Iğdır’dan selam gönderiyorum. Bu seçimin kazananı sizler olacaksınız. Bu seçimin kazananı bizler olacağız. Hepimizin yolu açık olsun!

29 Mart 2019