Buldan: Biz kadınlar halkların geleceğini ipotek altına alacak bir savaşı kabul etmiyoruz

Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan, Kadın Meclisimiz, HDK, ESP, SYKP, DBP, Devrimci Parti, Yeşiller Sol ve Gelecek Partisi- SODAP Demokratik Kadın Hareketi Eşbaşkanları ve Eş Sözcüleri ile Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılar konusunda açıklama yaptı. Ortak açıklamayı okuyan Buldan şunları söyledi:

Bizler HDP ve bileşen partilerimizle birlikte kadın eş sözcüler ve kadın eşbaşkanlar olarak Suriye’de başlatılan savaşa karşı kadınlar olarak taleplerimizi bir basın metni ile paylaşmak istiyoruz.

Kadınlar, özgür ve barış içinde bir yaşam istiyor. 2011 yılında başlayan ve 8 yıldır devam eden Suriye savaşı; yarattığı yıkım, tahribat, katliam ve göçle savaşların karanlık yüzünün özeti gibidir. IŞİD, ÖSO, El-Nusra gibi çetelerin yaptıklarına tarihteki tüm vahşet ve karanlığın toplamı olarak tanıklık ettik, birebir yaşadık. Halklar dillere, mezheplere, dinlere bölünerek kırıma uğratıldı, yüz binlerce insan yaşamını yitirdi. Orta Doğu’nun en kadim kentleri yerle bir edildi, milyonlarca insan evini, yurdunu bırakarak göç etmek zorunda kaldı.

Kadın köle pazarları kuruldu, kadınlara karşı ağır suçlar işlendi
 
21. yüzyılda kadın köle pazarları kuruldu, kadın ve kız çocuklarına yönelik ancak sansürlenerek anlatılabilen ağır insanlık suçları işlendi. Bu kadın ve insanlık düşmanı zihniyet, sınırları aşarak dünyanın farklı yerlerinde büyük katliam ve cinayetlerle insanlığın biriktirdiği bütün değerleri hedef aldı. Bu çetelerin ve onlarla aynı zihniyette olan iktidarların sebep olduğu yıkım ve katliam sürecinin dünyaya verdiği mesaj açıktır: Halklara dayatılmak istenen karanlık ve geleceğe dair büyük umutsuzluk. Fakat bu zihniyet amacına ulaşamadı.

Karanlığa karşı Rojava büyük bir mücadele ile bu çeteleri yenilgiye uğrattı

Çünkü bu karanlığa karşı başta Kürt halkı olmak üzere Rojava, Kuzey ve Doğu Suriye halkları, dünyanın her yerinden gelen enternasyonalistler büyük mücadele ve bedellerle bu insanlık düşmanı, tecavüzcü çeteleri yenilgiye uğrattı. Bu çeteler ve destekçileri insanlık vicdanında lanetlenerek, mahkum edildi.

AKP iktidarı kadın devrimini ve halkların bir arada yaşam savunusunu hedef almaktadır

Fakat bugün AKP iktidarı bir yandan tarihten devraldığı barış karşıtı siyasetiyle, öte yandan çökmekte olan iktidarının ömrünü uzatmak, sebep olduğu siyasi ve ekonomik krizleri, toplumsal çöküşü görünmez kılmak için "terör" bahanesiyle bu süreci yeniden yaşatacak politikalar izlemektedir. AKP iktidarı bu politikalarıyla, Kürt, Arap, Süryani tüm bölge halklarının büyük bedellerle elde ettiği kazanımları, inşa edilen kadın devrimini ve tüm halkların eşit ve demokratik bir arada yaşam savunusunu hedef almaktadır.

Hevrîn Xelef’in katledilmesi ve sivillerin hedef alınması savaş suçudur

Çok net bir biçimde görülmektedir ki, AKP-MHP iktidarı ve tüm destekçileri tarafından bu savaş başlatıldığından itibaren onlarca sivil hedef alınarak katledilmiş, yaşamsal bir ihtiyaç olan su ihtiyacını sağlayan barajlar hedef alınmış, ambulanslar, konvoylar bombardımana tutulmuştur. Ayrıca bu savaşla birlikte IŞİD çetelerinin tutulduğu hapishaneler, kamplar hedef alınarak onlarca IŞİD çetecisi kaçırılmıştır. Suriye Gelecek Partisi Genel Sekreteri, sivil siyasetçi Hevrîn Xelef'in hedef alınarak katledilmesi ve bunun AKP'yle organik bağları olan medya kuruluşunda "Başarılı operasyonla etkisiz hale getirildi" denilerek duyurulması, AKP-MHP iktidarı ve tüm savaş destekçilerinin savaş suçu işleme ve IŞİD'le işbirliğine girme noktasında hiçbir çekinceleri olmadığını göstermektedir.  

Bu saldırı Kürt halkına, kadınlarına ve kazanımlarına yöneliktir

Çok açıktır ki bu işgal girişimi Kürt halkına, kadınlara ve kazanımlarına yöneliktir. Bugün söz konusu terör bahanesi ve Kürtler olduğu için susan, iktidarın savaş politikalarına açık veya dolaylı destek veren herkes bilmelidir ki; bu politikalar toprakları tekrar savaş alanına çevirmeye, yenilgiye uğratılan çeteleri canlandırarak yeni yıkımlara, yeni katliamlara ve ‘bir daha asla’ dediğimiz insanlık suçlarına açık hale getirecektir. On yılları alacak bir yıkımı, katliamı, demografik değişimi ve yenilgiye uğratılan katil ve tecavüzcü çetelerin tekrar örgütleneceği bir süreci başlatacaktır. Bölgede kadınların öncülüğünde hedeflenen demokratik yaşam modeline, halkların çatışmadan uzak, eşit ve bir arada yaşam umutlarına darbe vurulmuş olacaktır.

Biz kadınlar halkları geleceğini ipotek altına alacak bir savaşı kabul etmiyoruz

Halkları kendi topraklarından koparacak, geleceğe ipotek koyacak bir siyaseti biz kadınlar asla kabul etmiyor, reddediyoruz ve bunun karşısında duracağımızı bir kez daha deklare ediyoruz! Buradan bir kez daha, AKP’nin savaş politikalarına onay veren ve bu haliyle bir ittifakın içinde yer alan muhalefet partilerine de sesleniyoruz: Eğer bu ittifakın bir parçası olarak tarihte yer almak istemiyorsanız, yıkım, istikrarsızlık, ölüm, acı ve yoksulluk dışında hiçbir şey getirmeyecek olan bu kirli siyasetin bir parçası olmaya son verin! Aksi takdirde Türkiye halklarının, özellikle Kürt ve Türklerin tarih birliğinin, birlikte yaşama temellerinin ve duygu bağının ciddi bir biçimde zedelenmesinde sizin de rolünüz olacaktır. Bunu bir oyun ve kitleleri gaza getirecek bir proje olarak görenler, halkların ve en önemlisi de kadın ve çocukların yaşayacağı yıkımı, acıyı ve geleceksizliği görmek zorundadır. Dünya tarihi savaşın bu yüzünü defalarca Bosna’da, Filistin’de, Cezayir’de, Libya’da, Irak’ta, Avrupa’da gördü. Tıpkı 8 yıldır Suriye’de görüldüğü gibi. Savaşların ardında kalanın, acı ve ölüme neden olan insanlık suçları olduğunu hepimiz biliyoruz.

Kabul etmiyoruz!

Biz kadınlar halkların barış içinde yaşamasına, kendi topraklarında kendi geleceklerini kendilerinin belirlemesine engel olacak her türlü politikaya hayır diyoruz. Kadınların bin bir emek, mücadele ve ağır bedellerle elde ettiği kazanımlarının gasp edilmesini kabul etmiyoruz. Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınlar öncülüğünde yükseltilen değerlerin hedef alınmasını, kadın ve çocukların yaşamlarının, yaşam alanlarının bombalar altında yok edilmesini; kadın düşmanı çetelerin tekrar güçlenerek kadınları köleleştirmesini;

Kadınların topraklarından kopartılarak göçe zorlanmasını; Şengal, Musul ve en son Afrin’de gördüğümüz kadınların, çetelerin insanlık dışı uygulamalarına açık hale getirilmesini; 

Savaşa karşı çıkarak barış için sözünü söyleyen demokratik kamuoyuna yönelik yargı eliyle girişilen cadı avını KABUL ETMİYORUZ!

İktidarın bu politikalarını meşru görmüyor ve bir an önce sonlandırılması çağrımızı yineliyoruz. Başta kadınlar olmak üzere Türkiye halklarına ve tüm demokratik kamuoyunu iktidara dur demeye ve barış mücadelesini örgütlemeye çağırıyoruz.

Biz kadınlar olarak özellikle demokratik bir Suriye’nin geleceği açısından demokratik bir anayasaya olan ihtiyacı ifade etmek istiyoruz. Bugün Suriye’deki çözümün aslında en önemli gerekçesi belki de şuan mevcut anayasadır. Suriye’de yaşananların aslında ana nedeni şu anda yürürlükte olan anayasadır. Suriye halklarının, kendi iradesini kabul ettirebileceği yeni bir demokratik anayasaya ihtiyaç vardır. Biz kadınların da böyle bir talebi var.

Soru: 3 gündür “savaş hemen durmalı barış gerçekleşmeli” açıklamalarına yönelik ciddi müdahaleler var. Bu savaşa karşı ses çıkaranlara karşı da çok keskin müdahaleler var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Değerli arkadaşlar AKP MHP iktidarının Suriye başta olmak üzere Türkiye’de bile bataklığa sürüklenişini örtbas etmek amacıyla muhalefetin sesini kesmeye yönelik her türlü girişimi yaptığına tanıklık ediyoruz. Bizler bu ülkede acı çeken kesimler, gözyaşı döken kadınlar olarak şunu çok iyi biliyoruz. Savaşlar her zaman yıkım, acı ve ölüm demektir. Savaşlar her zaman annelerin gözyaşı demektir. O yüzden bizler parti olarak da bileşenlerimiz olarak da dünyanın neresinde olursa olsun savaşa karşı olduğumuzu hep ifade ettik. Bugün de aynı noktadayız. HDP’nin varlık nedenidir Savaşa karşı olmak, barışı dillendirmek. Biz bugün sadece Suriye’de değil dünyanın neresinde olursa olsun tüm savaşlara karşı olduğumuzu her yerde ifade edeceğiz. İktidar istediği kadar muhalefeti engellemeye çalışsın bizi engelleyemeyecektir. Her yerde barışı dillendirmeye devam edeceğiz. Bu yasaklamalar, bu müdahaleler bizleri engelleyemeyecektir. Her yerde barışı dillendirmeye de devam edeceğiz.  

14 Ekim 2019