
Eş Genel Başkanlarımız Pervin Buldan ve Sezai Temelli ile milletvekillerinden oluşan bir heyet Asrın Hukuk Bürosunu ziyaret etti. Ziyaret sonrası heyetimiz bir açıklama yaptı:
Pervin Buldan:
Bugün HDP ve HDK olarak Sayın Öcalan’ın avukatlarının bulunduğu Asrın Hukuk Bürosu ile bir görüşme gerçekleştirdik. Sayın Öcalan’ın avukatlarının verdiği bilgileri ve raporları kendilerinden aldık. Sayın Öcalan’ın avukatları ve ailesi ile görüştürülmediği bir dönemi yaşıyoruz. Türkiye hakları ve toplumu şunu çok iyi bilmelidir, 2011 yılında başlayan ve 2015 yılına kadar devam eden barış ve müzakere süreci Türkiye’nin yarını açısından önemlidir ve bugün Türkiye’de yaşanan kriz ve kaoslar birebir İmralı'da uygulanan tecritle ilgilidir. 2015’ten önce Sayın Öcalan ile son görüşen kişilerden biri olarak şunu ifade etmek isterim ki, kriz ve kaosların bitmesi için Sayın Öcalan önemli bir misyon üstlenmişti. Türkiye’nin demokratikleşmesi için önemli görüş ve perspektifler sunmuştu. Ailesi ve avukatlarının kendisi ile görüştürülmemesinin sebebinin bugünkü atmosferle ilgili olduğunu belirtmek isterim.
Tecrit bir konsepttir ve ülkeyi yönetenler savaş konseptini esas almışlardır
Bu tecride kosterin bozuk olması gerekçe gösteriliyor. Ama biz daha önce karın ve yağmurun çok şiddetli olduğu dönemlerde de Sayın Öcalan ile görüşmeler yapabiliyorduk. Demek ki bu bir konsepttir. Demek ki ülkeyi yönetenler savaş konseptini esas almışlardır. Savaş konseptini esas alan ve barış konseptini ellerinin tersiyle itenlere şunu söylemek istiyoruz: Savaş sadece Kürtleri etkilemiyor, atılan bombalar sadece Kürtlerin sofrasına düşmüyor. Bunlar Türkiye halklarının birebir mağdur olmasını beraberinde getiriyor.
Barışa duyulan ihtiyaçtan kaynaklı olarak Sayın Öcalan üzerindeki tecrit derhal kaldırılmalıdır
Sayın Öcalan’a İmralı’ya getirildiği günden beri yani yaklaşık 20 yıldır her zaman tecrit uygulandı. Ama en ağırı ve acımasızı bugün uygulanıyor. Sayın Öcalan ile devlet 3 yıl boyunca aynı masada oturmuş ve ülkenin geleceği açısından müzakere yapmıştır. MİT Müsteşarı ve Kamu Güvenliği Müsteşarının Sayın Öcalan görüştüğü dönemleri bu hükümet unutmamalıdır. Sayın Öcalan ağırlaştırılmış bir tecrit ile izole edilmeye çalışılsa da Türkiye toplumu Kürt halkı ve kamuoyu asla Sayın Öcalan’ın bu durumunu kabul etmeyecektir. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit durumu derhal kaldırılmalı, barışa duyulan ihtiyaçtan kaynaklı olarak görüşmeler bir an önce başlatılmalıdır. Ailesinin yaptığı başvurular, bizlerin yaptığı başvurular neticesinde bu tecrit mutlaka kırılmalıdır.
Gülistan Kılıç Koçyiğit:
İmralı tecrit sistemi bugün bütün ülkeye yaygınlaştırılmış durumda
Ziyaretimizin temel amacı 2015’ten beri kendisinden haber alınamayan, aile ve avukat görüşleri yasaklanan sadece 2016 yılında ailesi ile yaptığı bir bayram görüşmesi nedeniyle kendisinden haber aldığımız, onun dışında sağlığından, güvenliğinden bilgi almadığımız Sayın Öcalan üzerindeki tecrittir. Sayın Öcalan’a yönelik tecridi sadece Sayın Öcalan ile sınırlı ele almamak lazım. İmralı’daki tecrit sisteminin orayla sınırlı görmenin bizleri de Türkiye kamuoyunu da ciddi bir şekilde yanılttığının farkındayız. İmralı tecrit sistemi bugün bütün ülkeye yaygınlaştırılmış durumda. İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevi sistemi insanlık tarihine kara leke olarak geçen bir sistemdir. Hem avukatları, ailesi ile hem de heyet ile görüşmesinin engellenmesi bir insanlık ayıbıdır, tecrit insanlık suçudur.
Savaş politikaları ve krizlerin İmralı’daki tecrit ile oradaki hukuksuzlukla bağı vardır
Biz 2013 ila 2015 yılları arasında Sayın Öcalan'ın demokrasi, barış mücadelesine yaptığı hiçbir katkıyı unutmadık. O dönemde barış süreci nasıl ilerlediyse insanlar birbirine dokunabildiyse bunun sayın Öcalan’ın çabasının sonucu olduğunu hiç kimsenin unutmaması gerekir. Kendi özgürlüğünü asla öncelemeyen, toplumun, halkların, kadınların, inançların özgürlüğünü temel bir mesele olarak ortaya koyan ve bunlar gerçekleştiğinde kendisinin özgürleşebileceğini ifade eden Sayın Öcalan bugün ne yazık ki tecrit bile diyemeyeceğimiz bir izolasyon altındadır. Bunun normal olmadığını, bunu kabul etmediğimizi bu hukuk dışı durumu kınadığımızı belirtmek isteriz. Bu savaş politikalarının her birinin, krizlerin her birinin İmralı’daki tecrit ile oradaki hukuksuzlukla bağı vardır. Bu tecride karşı çıkmak bütün yurttaşların görevidir. Bu, ülkedeki barışa ve insan haklarına sahip çıkmaktır. Düşman hukuku üzerinden bir iklim yaratılıyor. Bunun hiçbirimize, barışımıza, sorunlarımızın çözümüne katkısı olmayacağını ifade etmek isteriz. Her bir yurttaşın bu yüzden tecride hayır demesi gerekiyor. Buna karşı çıkmanın; barışı, demokrasi ve özgürlüğü yükseltmenin zamanıdır.
27 Ağustos 2018