
Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan, Cizre'de düzenlediğimiz seçim mitinginde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu:
Cizre halkımız iyi ki buradasınız! İyi ki buradasınız. Merhaba Cizre'nin evlatları! Merhaba Celadet Bedirhan’ın torunları! Merhaba Şerafettin Elçi'nin yoldaşları! Merhaba Orhan Doğan’ın yoldaşları, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Mehmet Tunç’un, Asya Yüksel’in yoldaşları, hoşgeldiniz sefalar getirdiniz.
Seçim startımızı bugün Cizre’den vermenin mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz. Arkadaşlarımla "Seçim startımızı Cizre’den verelim." dedik. Çünkü 24 Haziran seçimlerinde Şırnak’a, Cizre’ye, Silopi’ye gelemedim ama 31 Mart seçimlerinin startını bugün buradan vermek istedim. Bugün bunun için buradayız, bunun için yanınızdayız. Hepinize bir kez daha hoşgeldiniz diyorum sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum.
Gençlerimizin toprağın altına düştüğü bir dönemi başlattılar
Biliyorsunuz dün 28 Şubat Dolmabahçe Mutabakatı’nın yıl dönümüydü. 28 Şubat Dolmabahçe Mutabakatı ile birlikte Türkiye'nin barışa, demokrasiye, özgürlüklere giden yolu hep birlikte mücadelemizle açılacaktı. Ancak 2015 yılında Dolmabahçe Mutabakatı’ndan hemen sonra bunu yok saydılar, konuşmaktan kaçtılar, barıştan ve demokrasiden korktular. Bu mutabakatı yok sayarak bu ülkede bir kez daha çatışmalı dönemi başlattılar. İnsanların yaşamını yitirdiği, gençlerimizin toprağın altına düştüğü bir dönemi başlattılar Hiçbir ayrım yapmadan söylüyoruz: Askerin de, sivilin de yaşamını yitirmesine sebep oldular.
Barışa inanmadılar barıştan nemalanmak istediler
Oysa biz Dolmabahçe Mutabakatıyla Sayın Öcalan ile yapılan görüşmeler doğrultusunda bu ülkeye barışın geleceğine inandık. Bu ülkeye demokrasinin, adaletin, hukukun geleceğine inandık. Onlar ise bu barışa inanmadılar çünkü barıştan nemalanmak istediler. Kendi koltuklarını ve siyasi iradelerini barıştan yana kullanmadılar. Başka bir şey tercih ettiler. Cizre bunun en büyük tanığıdır. Vahşet bodrumlarında insanlarımız cayır cayır yanarken, insanlarımız yaşamını yitirirken yapmayın dedik, engel olmaya çalıştık. "Bu ülke artık savaş görmek istemiyor, insanların ölmesini istemiyor, analarımızın ölmesini istemiyor" dedik.
Leyla Güven bedenini barış için açlığa yatırdı
Ancak bir güç, bu ülkede barışı istemeyen bir güç, bir kez daha devreye girdi. O süreçte Cizre başta olmak üzere Silopi’de, Nusaybin’de, Sur’da, Gever’de insanlar yaşamlarını yitirdiler. Sizler en büyük tanığısınız, Cizre bu sürecin en büyük tanığıdır. Leyla Güven’i hepiniz yakından tanırsınız. Leyla Güven, o dönem Cizre bodrumlarında insanlar yakılırken buraya gelip bedenini bu ölümlerin önüne kalkan yapan bir arkadaşımızdır. Şimdi de barış için, özgürlükler için Sayın Öcalan ile görüşmelerin tekrar yapılabilmesi için 114 gündür bedenini açlığa yatırdı. Leyla Güven ve diğer arkadaşlarımız, Kandıra Cezaevi’ndeki Sebahat Tuncel'den Selma Irmaka'a Hewler'den Strazburg'a kadar bugün bedenini açlığa yatıran arkadaşlarımızın tek bir talebi var. Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, ailesi ve avukatlarının adaya gidişinin sağlanması talebi var. Bu o kadar meşru, o kadar haklı, o kadar demokratik ve o kadar yasal bir haktır ki bugün bu taleplere karşı kulaklarını tıkayan tek bir söz söyletmeyen iktidar bunu görmezden ve duymazdan geliyor. Açlık grevindeki arkadaşlarımızın talebi demokratik bir taleptir. Bu talep, yıllardır Sayın Öcalan ile görüşme yapmayan avukatlarının ve ailesini düzenli görüşmesi talebidir. Böylesi meşru, haklı, yasal bir talep karşısında Adalet Bakanlığı’nın kendi çıkardığı yasaları yerine getirmesi ve uygulaması bizlerin de talebidir. Bugün açlık grevinde olan başta Leyla Güven olmak üzere bütün yoldaşlarımıza selamlarımızı gönderiyoruz. Cizre’den onlara bin selam olsun, Cizre'den onlara binlerce selam olsun!
31 Mart'ta Cizre'yi alacağımızın sözünü veriyoruz
31 Mart seçimleri hepimiz açısından tarihi bir seçim olacak. Bütün bu baskılara rağmen 31 Mart seçimlerinde büyük bir başarı elde edeceğiz. Özellikle Cizre'yi, kayyımın atandığı, kayyımın gasp ettiği, halkımıza kapatılan belediyeyi alacağımızın sözünü veriyoruz.
Orhan Doğan’ı Meclis'ten atan zihniyet ile kayyım atayan zihniyet arasında fark yok
Bugün 90’lı yıllarda Orhan Doğan’ı Meclis'ten yaka paça atan zihniyet ile belediyelerimize kayyım atayan zihniyet arasında hiçbir fark yoktur. Kürt halkının değerlerine hakaret eden, Orhan Doğan büstünü yerle bir eden, kadınların, gençlerin dillerini ve kültürlerini Cizre halkının iradesini yok sayan kayyımı 31 Mart tarihinde hep birlikte Ankara’ya göndereceğiz. Onlara 31 Mart'ta büyük bir ders vereceğiz, bundan kimsenin kaygısı olmasın. Korkmuyoruz! Gücümüze, irademize, halkımıza inanıyoruz. Halkımıza güveniyoruz.
Ağızlarını açıyorlar HDP diyorlar
Bugün onlar bizden korkuyorlar. O kadar korkuyorlar ki Selahatin Demirtaş’ı, Figen Yüksekdağ’ı cezaevlerinde tutarak korkularını belli ediyorlar. Onlar bizden öyle korkuyorlar ki seçim meydanlarında söyleyecek tek bir sözleri yok. Ağızlarını açıyorlar HDP diyorlar, gözlerini yumuyorlar HDP diyorlar. Ankara'da, İstanbul'da Recep Bey nerede miting yaparsa HDP’ye hakaret ve tehditler savuruyor.
Halkımız aş istiyor onlar “HDP” diyor, çünkü söyleyecek sözleri yok
Halkımız aş istiyor iş istiyor onlar seçim meydanlarında “HDP” diyor. Halkımız ekmek diyor; onlar “Merminin bombanın fiyatı ne kadardır biliyor musunuz?” diyor. İnsanlar "İşsiziz, açız, yoksuluz" diyor; onlar bir tek “HDP” diyor. Çünkü söyleyecek, vaat edecek tek kelime bulamıyorlar. Türkiye geleceğine dair söz söylemiyorlar. Tek söyledikleri şey “Bölücüdürler, bu ülkeyi bölmek istiyorlar, Kandil ile bağlantı kurmak istiyorlar." Biz de buradan onlara diyoruz ki, "En büyük bölücü sizsiniz. Kürtlerin dilini inkar ettiniz. Kürtlerin dilini, kimliğini yok saydınız". İşte en büyük bölücülük budur. Biz bu ülkenin birliğinden, demokrasisinden, adaletinden, hukukundan başka bir şey konuşmadık, konuşmuyoruz. Birlikte yaşamı savunuyoruz. Özgürlüğü, adaleti, barışı savunuyoruz. Ancak onlar bugün yaptıkları yolsuzluklarla hırsızlıklarla ve atadıkları kayyımlarla icraatlarını ortaya koydular.
31 Mart bizler için bir referandumdur
Evet, 31 Mart bizler için bir referandumdur. Bu kadar baskı ve zulümden sonra bu kadar zorbalıktan sonra, zalimlerin ve mazlumların referandumu 31 Mart tarihinde yapılacaktır. Burada sizden bir söz almak istiyorum. Cizre bir kez daha tarih yazmaya hazır mı? Tıpkı Cizrespor gibi gol atmaya hazır mı? Tıpkı Amedspor gibi gol atmaya hazır mı?
Biz kazanacağız ama oyunlara karşı sandıklarımızı korumamız lazım
Sevgili gençler, sevgili kadınlar, değerli halkımız! 31 Mart tarihinde Cizre’de tarih yazacağınızı bu kayyımları Ankara’ya göndereceğinizi biliyoruz. Büyük bir irade ile seçimleri kazanacağınızı biliyoruz. Ancak bunların oyunlarına da hazırlıklı olmamız lazım. Sandıklarımıza sahip çıkmamız lazım. Seçim günü sandıklarımızı korumamız lazım. Çünkü kendi irademize ancak bu şekilde sahip olabiliriz. Oylarımıza ancak sandıkları koruyarak sahip çıkabiliriz. Kazanacağımıza, başaracağımıza ve zafere olan inancımızla birlikte hep birlikte 1 Nisan’da halaylar çekmeye hazırlanacağız. Hepinize geldiğiniz için teşekkürler ediyor, üstün başarılar diliyoruz. Hepinizin önünde saygı ve sevgi ile eğiliyoruz. Hepinizi Allah’a emanet ediyoruz. Xatirê we hevalno, serkeftin.
1 Mart 2018