
Bu yıl 25. yıldönümü kutlanacak olan 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü, Eğitim Enternasyonali’ne üye yüzden fazla ülke tarafından eş zamanlı olarak kutlanmaktadır. Bu dayanışma ve mücadele gününün temeli 5 Ekim 1966 tarihinde ILO ve UNESCO tarafından Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı’nın alınmasına dayanmaktadır. Öğretmenlerin toplumsal statüsü ve hakları açısından son derece önemli olan bu belge Türkiye tarafından da imzalanmasına rağmen günümüze dek siyasi iktidarlar gereklerini yerine getirme konusunda direnç göstermiştir. Son 16 yıllık AKP iktidarının bu konudaki politikaları ise direnç göstermenin çok ötesine geçmiş, kazanılmış hakları da hedefleyen bir saldırı politikasına dönüşmüştür. Bu saldırı politikaları sonucunda bugün ülkemizde yaklaşık 1 milyon öğretmen 5 Ekim’i büyük sorunlarla karşılıyor.
Ataması yapılmayan yaklaşık yarım milyon öğretmenin işsizlikle ve başka işlerde çalışma zorunluluğuyla karşı karşıya kalması, onlarcasının iş cinayeti ve intiharlarla yaşamından edilmesi öncelikle ele alınması gereken devasa bir sorun. Ancak 2003-2017 arasında her yıl KPSS’ye giren yüz öğretmenden sadece %17’sinin atamasını yapan siyasi iktidarın bu sorunu çözmeye dönük bir perspektifinin olmadığı görülüyor.
Öğretmenlik mesleği, siyasi iktidar ve MEB tarafından itibarsızlaştırmaya ve değersizleştirmeye dönük söylem ve uygulamalarla açıkça hedef alınıyor. Öğretmenler ve tüm eğitim emekçileri; itiraz edenin, farklı olanın çalışma koşulunun olmayacağı, rekabetin, her gün yeni bir angaryanın ve biat etmenin dayatıldığı acımasız bir çalışma ortamında bulunmak zorunda kalıyor. 15 Temmuz sonrasında atamalarda mülakat sınavının ile ‘sözleşmeli öğretmenlik’ uygulamasının temel alınması ile öğretmen atamaları ve istihdamı ‘politik güvencesizleştirme’ye dönüştürüldü.
Kamu istihdamında benimsenen güvencesiz/sözleşmeli istihdam uygulamalarının yaygınlaşması, ‘güvenlik soruşturması’ adı altında yapılan siyasi fişlemeler, özellikle farklı kimlik ve mezheplere yönelik ayrımcı tutumlar…vb. kamunun tamamında olduğu gibi öğretmenlik mesleğinde de istihdamın liyakate göre değil, iktidara ‘sadakat’e göre yapılmasına yol açarak haksızlıkları derinleştirdi. AKP’nin kapı kullarını yaratmayı hedefleyen uygulamalar, işyerlerinde bütün eğitim emekçileri için büyük bir kuşatma yarattı.
Bugüne kadar OHAL KHK’leri ile tamamen siyasi ve idari tasarruflarla, haksız hukuksuz bir şekilde ihraç edilen 135 bin 144 kamu görevlisinden 41 bin 705’i (yüzde 30,86) eğitim ve yükseköğretim kurumlarındandır. Bir gecede işsizliğe ve sosyal ölüme mahkûm edilen bu insanların durumu çözümsüzlüğe terk edilmiş durumda. Bununla da bitmiyor. Sadece 2017 yılında MEB bünyesinde yapılan inceleme ve soruşturma sayısı 17 bin 113’tür. Bu soruşturmalar da baskı, sürgün, ihraç politikasının bir başka ayağını oluşturuyor.
Türkiye’de öğretmenler, OECD ülkeleri içinde en çok çalışan, en düşük maaş alanlar arasında yer alıyor. Yüzde 80’i geçinebilmek için ek iş yapıyor, üçte ikisi borçlarla yaşıyor. Son yaşanan kriz ise ekonomik sorunları daha katmerlendirdi.
Halkların demokratik Partisi olarak nitelikli eğitimin nitelikli öğretmenle mümkün olduğu ve eğitim süreçlerinin bir bütün olduğu gerçeğinden yola çıkıyor; ortak toplumsal geleceğimiz için öğretmen yetiştirme ve kadrolu istihdam konusundan başlayarak, bu sorun yumağının bir an önce çözülmesinin zorunluluk olduğuna inanıyoruz. Öğretmenlik mesleğinin mesleki saygınlığın yeniden kazanılması, öğretmenliğin uluslararası standartlara uygun ve bilimsel bir anlayışla ele alınması ve tüm eğitim emekçilerinin ekonomik, sosyal, mesleki ve özlük sorunlarının çözülmesi zorunluluktur. Bunun ilk adımları, 5 Ekim 1966 tarihinde imzalanan Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı’nın eksiksiz uygulanmaya başlaması, eğitim sendikalarının başta Toplu İş sözleşmesi olmak üzere taleplerinin karşılanması olmalıdır.
5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü vesilesiyle, Eğitim emekçilerinin yıllardır yükselttikleri ekmek, onur ve gelecek mücadelesini selamlıyor; eğitim sistemine ve tüm eğitim emekçilerine dönük bu saldırı politikaları karşısında eğitimin bütün bileşenlerinin ve “hayatımıza, geleceğimize sahip çıkıyoruz” diyen emekçi halklarımızın bir araya geldiği birleşik bir mücadelenin vakit geçirmeksizin yükseltilmesi gerektiğine inanıyor, üzerimize düşen görevleri hakkıyla yerine getirmek için çaba göstereceğimizin sözünü veriyoruz. Öğretmenlerimizin, eğitim ve bilim emekçilerinin 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü kutluyoruz.
HDP Eğitim Politikaları ve Kültür Sanattan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı
Sevtap Akdağ Karahalı
5 Ekim 2018