Bedelli askerlikle ilgili düzenlemeleri de içeren torba yasaya muhalefet şerhimiz

Meclis Genel Kurulu'nda görüşmeleri devam eden 2/2, 2/3 esas numaralı “Askerlik Kanunu ile Diğer Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ne ilişkin muhalefet şerhimiz:

I. Usul Açısından Değerlendirme

TBMM’ye sunulan kanun teklifi toplamda 21 maddeden oluşmaktadır. Birçok farklı alandan düzenlemelerin eklendiği kanun teklifi “torba yasa” niteliğindedir.

AKP’nin 16 yıllık iktidarı döneminde yasama ciddiyeti ile bağdaşmayan, Plan ve Bütçe Komisyonu’nun ihtisas alanına girmeyen çok sayıda farklı düzenlemeyi içeren bir torba tasarı şeklinde gelmiştir. Teklifte 11 kanun ve 1 Kanun Hükmünde Kararname olmak üzere toplam 12 farklı düzenlemede değişiklik yapılmaktadır. Her torba yasa uygulamasında komisyonumuzun alanı dışındaki konuların, ilgili komisyona sevk edilerek o komisyonlarda görüşülmesini defalarca dile getirdiğimiz halde, AKP iktidarı birbirinden bağımsız konuları torba yasa ile tek komisyonda görüşme yaklaşımından vazgeçmemektedir. Uygulamada ortaya çıkan sorunlara yasal düzenlemelerin ilgili ihtisas komisyonlarında görüşülmemesi, konunun uzmanlarının görüşü ve önerilerinin alınmaması ve iktidarın anlık ihtiyaçları veya politikalarına göre apar topar çıkan torba yasalar neden olmaktadır. Düzenlemelerin ilgili ihtisas komisyonlarında teknik çalışmalar yapılarak komisyonumuza getirilmemesi, kanun koyucu olarak yapılan yasama faaliyetlerinin ruhuna uygun olmamakla birlikte, yasama organı olarak topluma karşı üstlenilen ağır sorumluluk ile de bağdaşmamaktadır. Daha önce bu şekilde yasa yapma anlayışına dönük komisyon üyesi milletvekillerinin yönelttikleri itirazlara, yapılan düzenlemelerin muhatabı meslek örgütlerinin veya sivil toplum örgütlerinin tepkilerine ve uygulamada ortaya çıkan sorunlara, iktidar partisinin bir daha torba düzenleme yapmayacağına yönelik çeşitli düzeylerde yaptıkları açıklamalara rağmen torba yasa teklifleri getirilmeye devam etmektedir.

Bundan önceki torba yasalarda olduğu gibi bu torba yasada da siyasi iktidar, ülkedeki demokrasi, özgürlük ve hukuk sorunlarına çözüm bulmaktan uzak kalmıştır. İktidar, bu teklifle halkın cebinden çıkaracağı mali kaynaklarla hem ekonomideki kötü gidişatı engellemek hem de sermaye sınıfına kaynak aktarımı yapmak istemektedir.

II. Maddeler Üzerine Değerlendirme

Madde 1, 2:

Türkiye’de AKP iktidarı askerileştirmeyi hem gençleri ideolojik tornadan geçirmek hem de toplumdaki militarizasyon düzeyini yüksek tutmak için kullanmaktadır. Ve fakat bunun yanı sıra AKP iktidarı ile birlikte bedelli askerlik, ekonomik durum kötüye gittikçe başvurulan bir “para kaynağı” olarak kullanılmaya da başlanmıştır.

Söz konusu Kanun Teklifi kamuoyunda çoğunlukla “bedelli askerlik maddesi (Madde 1)” üzerinden tartışılmaktadır. Bu maddeye göre 15.000 bedel, 21 gün temel askeri eğitim ile 25 yaş zorunluluğunun sağlanması durumunda bedelli askerlikten yararlanılabilecektir.

Bedelli askerlik konusunda eleştirimiz ve önerilerimiz kademeli olarak şu şekildedir:

Zorunlu askerliğin kaldırılmasını savunuyoruz. Zorunlu askerlik siyasi iktidarlar tarafından toplumun militarize edilmesinin araçlarından biri olarak kullanılmaktadır. Zorunlu askerlik, gençlerin sosyal ve ekonomik yaşamdan uzaklaşmasına neden olmaktadır.

Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmeler, AİHM kararları ve aynı zamanda inanç ve vicdan özgürlüğü hakkını söz konusu eden Türkiye Anayasası, vicdani ret hakkının yasalaştırılmasını gerekli kılar. Eline silah almak istemeyen, militarizme karşı olan gençlerin zorunlu askerlik yapmama hakkının güvence altına alınması gerekir.
Mevcut düzenleme Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Yurttaşların gelirlerinin farklılık gösterdiği gerçeği bilinmektedir. Bu bağlamda, Anayasa’daki eşitlik ilkesinin ihlal edilmemesi için herkesten geliri oranında askerlik bedeli almasının düzenlenmesi gerekmektedir.

21 günlük temel askeri eğitim süresinin kanun teklifinden çıkarılması gerekmektedir.
Yurttaşlar 15.000 TL ve/veya değişiklik yapılırsa başka bir ücret miktarını ödeyemiyorsa, kamu yararına sosyal hizmetler kapsamında makul sürelerde çalıştırılması gerekir.
Bedelli askerlikten yararlanmak isteyen kamu ve/veya özel sektör çalışanlarının “aylıksız ve ücretsiz” izne ayrılması yerine “ücretli” izinli sayılması gerekmektedir.
Öte yandan, teklifte yer alan “Bu uygulama kapsamında tahsil edilen tutarlar genel bütçeye gelir kaydedilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığı merkez muhasebe birimi hesabına yatırılır. Yatırılan bu tutarlar karşılığı Savunma Sanayii Destekleme Fonuna aktarılmak üzere Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesine ödenek eklemeye Cumhurbaşkanı yetkilidir.” ifadesi oldukça muğlaktır. Mademki gençlerle ilgili bir düzenleme ortaya konmaktadır, bu kadar genç işsizliğinin ve genç yoksulluğunun olduğu bir ülkede bu gelirin de gençlere yönelik değerlendirilmesi için bir hesapta toplanmasını öneriyoruz.

Madde 3:

Sağlık turizminin önünü açan bir düzenlemedir. Fakat öncelikle Hükümet’in, vatandaşlarımızın sağlığını gözetecek düzenlemeler yapması gerekmektedir. Yurt dışından Türkiye’ye gelenler sağlık hizmeti almak istediklerine, kendilerine bu hizmet verilebilir ama vatandaşımızın sağlığını öncelememiz gerekmektedir.

Kapitalizm her alanı ele geçirdiği gibi sağlık alanını da maalesef ele geçirmiştir. Her şeyi paralarla, dolarlarla ölçen bir anlayışın sağlık alanına bulaşması büyük bir hastalıktır ve bu hastalık maalesef bütün sağlık alanını sarmıştır. Bunun da en büyük müsebbibi AKP iktidarlarıdır. AKP döneminde sağlıkta ticarileşme pompalanmıştır; kamu hastaneciliği, kamusal sağlık hizmeti büyük oranda darbeye uğratılmış, tahrip edilmiştir. Geçmişte ciddi anlamda bilim üreten, öğrenci yetiştiren, değer üreten üniversite hastaneleri varken; şimdi o üniversite hastanelerinden geriye bir şey kalmamıştır. Artık sağlık dendiğinde, maalesef yalnızca paralar, dolarlar konuşulmaktadır.

Mesele, sağlık hizmetinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına öncelikli olarak verilmesi anlayışını esas almaktır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını önceleyen ve kamusal, ücretsiz sağlık hizmetini önceleyen bir anlayışın esas alınarak gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

Madde 4:

Düzenleme ile tabip ve diş hekimi emeklilerine, emekli aylıklarına ilaveten ek bir ödeme yapılması öngörülmektedir. Bu madde ile sadece hekimlere yönelik emeklilik maaşlarında bir artış önerilmektedir. Bu yaklaşım çalışanlar arasında ayrıma neden olacak, çalışma barışını zedeleyecek, çeşitli sakıncalar doğuracaktır. Bu nedenle çalışanlar arasında ayrımcılık yaratmadan tüm sağlık ve sosyal hizmet çalışanlara ödenen sabit ödemeleri emekliliğe yansıtılmalıdır.

Madde 9:

Tüm eleştirilere, muhalefete, uzmanların, şehir planlamacılarının, mimarların, çevrecilerin ve yaşam savunucularının tüm uyarılarına ve de itirazlarına rağmen yapımında ısrar edilen Kanal İstanbul projesi, ekolojik yıkım yaratacak bir projedir.

Bedava bir ‘su yolu’ yani Boğaz yolu olan bir şehirde, Boğaz’ın yanına paralı bir uygulama getirerek, en dar yeri 650 metre olan bir ‘su kanalı’ zaten varken “100 metrelik bir kanal yapacağız” denmekte, bu yapılacak olan yeni ‘su yolu’ndan da insanların para verip geçeceği iddia edilmektedir. Bu proje, kesinlikle bir su yolu projesi değildir, bir rant projesidir.

Kanal İstanbul projesi gündeme geldiğinden bu yana, projenin gerçekleştirilmesi planlanan bölgede birçok şirketin arsa topladığı haberleri basına defalarca yansımıştır. Bu da Kanal İstanbul’un basit bir ‘su yolu’ projesi değil, alenen bir rant projesi olduğunu gözler önüne sermektedir.

Kanal İstanbul’un yaratacağı ekolojik yıkım da göz önünde bulundurulduğunda bu maddenin tekliften çıkartılması gerekmektedir.

Madde 11:

Düzenleme ile, insan sağlığı hizmetlerinde çalışan sağlık mesleği mensupları için, bir yıllık çalışmalarına 60 gün fiili hizmet süresi zammı (yıpranma payı) uygulanacaktır. Madde, sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının tümünü kapsamadığı, geçmiş tarihleri kapsamadığı, özellikli birim ayrımı bulunmadığı, fiili çalışma süresi dikkate alınmadığı için eleştiriye açıktır. Madde, tüm sağlık ve sosyal hizmet işkolunda çalışanları (sağlık hizmetleri sınıfı, yardımcı sağlık hizmetleri sınıfı, sosyal hizmetleri sınıfı, teknik hizmetler sınıfı, genel idare hizmetleri sınıfı, yardımcı hizmetler sınıfı) kapsayacak şekilde düzenlenmelidir. Fiili hizmet süresi zammı her yıl için en az 90 gün olmalı, fiili çalışma süresi sınırı konulmamalıdır, özellikli birim ayrımını içermelidir.

Madde 14-18:

Bu düzenleme ile yurttaşların daha fazla şans oyunlarına yönelmesi sağlanmakta, böylece kötü giden ekonomiye kaynak yaratılacağı düşünülmektedir. Bu düzenlemeye, yurttaşları üretimden ve emekten daha fazla uzaklaştırmaya yöneliktir.

Şans oyunlarındaki kaynağın yine halkın cebinden çıkarak kötüye giden ekonomiye can suyu vermesi beklenmektedir fakat ekonomik sorunların şans oyunlarının oranıyla ve yine halkın cebinden çıkacak olan bu meblağlarla çözülemeyeceği aşikardır.

Her ne kadar maddenin gerekçesinde “yasa dışı bahisle mücadele ve kamu geliri kaybını önlemek amaçlanmıştır” denilse de, bu düzenlemenin esas amaçlarından birinin kamu gelirlerini şans oyunlarına dayanarak artırmak olduğu görülmektedir.

Öte yandan, Cumhurbaşkanı’na şans oyunların oranını belirleme yetkisi verilmesi doğru değildir. Bunun regülasyonunu bağımsız, özerk bir kurum yapmalıdır.

Madde 19:

Bu madde ile sağlık alanında daha fazla şirketleşmenin önü açılmaktadır.  Uluslararası sağlık hizmetleri alanında aracılık faaliyeti gösteren kurumlara yetki belgesi verme faaliyetini de yürütecek olan şirketin, bu yetkileri neye ve kime göre vereceği tartışma konusu olacaktır.

Düzenleme ile sağlık hizmetinden faydalanmak isteyenler arasına ayrım konulmaktadır. Bu tür ayrımlar sağlık hizmetlerinin bütünlük ilkesini bozmaktadır. Tüm insanlar (göçmen, turist, vatandaş) aynı sağlık hizmetlerinden faydalanmalıdır.

Uluslararası sağlık hizmetlerinin (sağlık turizmi) döner sermaye gelirlerinin yarısı hekimler ve diş hekimlerine dağıtılması yerine gelirden kaynaklı dağıtılacak ek ödemeler tüm çalışanları kapsamalıdır.

  

     Garo PAYLAN                                                                           Erol KATIRCIOĞLU

Diyarbakır Milletvekili                                                          İstanbul Milletvekili

 

24 Temmuz 2018