Başaran: Tecridin toplumsallaştırılması siyasetine karşı Newroz alanlarını dolduracağız

Kadın Meclisi Sözcümüz Ayşe Acar Başaran genel merkezimizde basın toplantısı düzenleyerek gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. HDP’ye yönelik saldırılar ve Newroz kutlamalarının yanı sıra kadın gündemlerine de değinen Başaran, şunları söyledi:

Bu sabah yine Türkiye’nin genelinde Adana, Kocaeli, Balıkesir, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere onlarca yöneticimiz gözaltına alındı. Bunların aralarında her dönem iktidarların hedefi haline gelen, her dönem iktidarlar açısından tehlike olarak görülen, her dönem iktidarlar tarafından saf dışı bırakılması gerektiği düşünülen İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan da var. 

İnsan Hakları Eylem Planı değil, Çöktürme Eylem Planı 

Tam da İnsan Hakları Eylem Planının tartışıldığı bir dönemde sözde görünürde insan hakları ama işin özünde son 5 yılda partimize yönelik aralıksız siyasi soykırım operasyonlarının bir parçası ve uzun bir süredir yürütülen Çöktürme Eylem Planı olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu ülkede insan hakları eylem planları sözde kalan; ama ülkenin demokrasisini, ülkenin özgürlüğünü Çöktürme Eylem Planının devrede olduğunu görüyoruz, bunun geliştirildiğinin şahitliğini yapıyoruz. 

Partimize saldırı 17 Mart darbesi olarak tarihe geçecek 

Son günlerde maalesef yine bu ülkenin ortak gelecek iradesine çok sert bir biçimde AKP-MHP ittifakının saldırısıyla karşı karşıyayız. İki gün önce Ömer Faruk Gergerlioğlu vekilimiz bir haberi retweet  ettiği  gerekçesiyle aldığı ceza Meclis’te okunarak vekilliği düşürüldü. Biz bunu protesto ederken, toplum tepki gösterirken bir de partimizin kapatılması ile ilgili davanın açıldığını basın üzerinden tebligatla öğrendik. Ve bu 17 Mart darbesi olarak tarihe geçecek bir süreçti aslında. Bu 17 Mart darbesi, tıpkı önceki darbeler gibi ülkenin ortak yaşam iradesine, özgürlüklerine, geleceğine yapılan bir darbeydi. 

HDP’nin kapatılmak istenmesi, kadın mücadelesine vurulmak istenen darbedir

Mevzu sadece bir vekilliğin düşürülmesi, HDP’nin kapatılması meselesi değil; HDP’nin kendisi bu ülkenin geleceği açısından büyük bir şanstır, HDP gençlerin, kadınların, işçilerin, emekçilerin, sesi duyulmayan, bu ülkede sesi kesilmek istenen bütün toplumsal kesimlerin partisidir. HDP, bir kadın partisidir. Bugün aslında HDP’nin kapatılmak istenmesi, kadın mücadelesine de vurulmak istenen büyük bir darbedir. HDP onlarca yıldır verilen kadın mirasının bileşkesidir. HDP, 12 Eylül darbecilerine boyun eğmeyen devrimcilerin mirasçılarıdır. Tam da bu yüzden HDP susturulamaz, kapısına kilit vurularak bu siyaset başarılı kılınamaz. Neden bunu kadın mücadelesine darbe olarak tanımlıyoruz? Çünkü, yürüttüğümüz siyasetin kendisi, bu ülkede erkek egemen siyasete karşı yapılan bir hamle, duruş ve yaklaşımdır. Eşbaşkanlık sisteminden, eşit temsiliyete, belediyelerde kadın özgürlükçü yerel yönetimlere kadar aslında kadınların toplumsal ve siyasal alanın tümünde olmasını savunan, bunun öncülüğünü yapan, mücadelesini veren bir partidir. 

Ortak mücadele ile kurduğumuz HDP fikrini koruyalım 

HDP, sadece kendi partisinde kadının sesini, sözünü artırmıyor, hem muhalefete hem de iktidara örnek olarak kadının sesini, sözünü, varlığını artıran ve bunu sağlayan bir partidir. Bu saldırılar kadın mücadelesine bir saldırıdır. “HDP’nin kapatılmak istenmesi,  kadınların siyasal alandan tasfiye edilmesine çalışmaktır” demek tam da yerinde bir tanımlama olur. Tam da bu nedenle mücadele edip HDP’yi bu noktaya getiren bütün kadınlara daha önce seslendiğimiz gibi sesleniyoruz. Gelin ortak mücadele ile kurduğumuz bu fikri ortak mücadele ile koruyalım. Ortak mücadele ile erkek egemen sistemin karşısına nasıl dikildiysek bir kez daha dikilelim, nasıl ortak mücadele ile İstanbul Sözleşmesi’ni, Nafaka Hakkımızı koruduysak bugün ortak mücadele ile eşbaşkanlık sistemimizi, eşit temsiliyet hakkımız sayesinde kadınları daha fazla öne çıkaran HDP’nin etrafında kenetlenelim.

Tecrit Türkiye’nin tümüne yayıldı 

Bu saldırıların çok kapsamlı ve yönlü olduğuna hep beraber şahitlik ediyoruz. Uzun bir süredir İmralı’da Sayın Öcalan üzerinde mutlak bir tecrit uygulanıyor. Sayın Öcalan ile son görüşme 7 Ağustos 2019 ve pandemi sürecinde 27 Nisan 2020’de ilk defa ailesi ile telefon görüşmesi yaptı. Bildiğiniz gibi 14 Mart’ta bazı anonim sosyal  medya hesapları üzerinden bazı iddialar ortaya atıldı. Bu iddialarla nasıl bir sürecin yönetilmek istendiğini elbette biliyoruz, bu ilk kez karşılaştığımız bir durum değil. Ama bunu besleyen ve bu iddiaların toplumda daha fazla kaygıya ve tepkiye neden olmasının esas nedeni, yürütülen mutlak tecrit sistemidir. Bugün İmralı’da Sayın Öcalan üzerinde başlatılıp Türkiye’nin tümüne yaygınlaştırılan tecrit yönetiminin kendisidir aslında bugün bu kaygıları besleyen ve ön plana çıkartan yaklaşım. 

Sayın Öcalan’ın sağlık ve yaşam koşullarına dair kaygıları giderecek iletişimin kurulması sağlanmalı 

Cezaevlerinde 113 gündür politik tutsaklar, mutlak, hukuksuz uluslararası hukuka aykırı tecridin kaldırılması için açlık grevindeler. Buradan aslında her defasında seslendiğimiz gibi iktidara bir daha sesleniyoruz: Sorumluluğunuzu yerine getirin. Bakın talep demiyorum, çünkü iktidar bu konuda sorumludur. Sayın Öcalan,bütün mahpuslar gibi avukatları ve ailesiyle görüşme hakkına sahiptir; bu hak, hukuksuz bir şekilde engelleniyor. Bu kaygıların giderilmesi için bir dakika bile beklemeden Sayın Öcalan ile ilgili sağlık ve yaşam koşullarına dair kaygıları giderecek iletişimin kurulması mutlaka sağlanmalıdır. 

Tecridin toplumsallaştırılması siyasetine karşı Newroz alanlarını dolduracağız

Newroz’a doğru gidiyoruz. 8 Mart’ta renklerimiz, coşkumuz, özgürlük talebimiz ve isyanımızla alanları doldurduk. Türkiye ve Kürdistan’ın bütün illerinde kadınlar etten barikatları, iktidarın yasak ve sindirme politikalarını aşa aşa, direne direne alanlara çıktı ve ortak ses yükselttiler. Şimdi 8 Mart’ın coşkusuyla Newroz’a gidiyoruz. Tüm bu saldırılara karşı, Çöktürme Eylem Planına ve tecridin toplumsallaştırılması siyasetine karşı bu yıl daha büyük bir coşku, daha büyük bir inançla, daha büyük bir kararlılıkla Newroz alanlarını dolduracağız. Newroz her dönem olduğu gibi bizim için mücadelenin yükseldiği, direnişin ön plana çıkarıldığı günlerdir. 

8 Mart’ta yaktığımız ateşi Newroz’da daha da büyütelim 

Buradan bütün kamuoyuna ve halkımıza sesleniyoruz: Gelin Newroz’da tecride karşı özgürlüğün sesini yükseltelim. Gelin HDP’ye karşı saldırılara karşı “HDP irademdir, HDP benim, HDP gençliktir, işçidir, emekçidir” diyerek Newroz alanlarında hep beraber ses yükseltelim. Gelin bize reva gördükleri bu faşist rejime karşı biz “özgür bir geleceği hep beraber kurabiliriz” diyelim. Gelin 8 Mart’ta yaktığımız ateşi Newroz’da daha da büyütüp daha fazla yaygınlaştıralım. Gelin tepkimizi Newroz alanlarında, demokratik bir biçimde yükseltelim, gelin geri  adım atmadığımızı gösterelim. Gelin başarılı olmayacaklarını Newroz alanlarından ifade edelim. Gelin “renklerimizi siyaha, gündüzümüzü geceye çeviremezsiniz” diyelim, gelin hep beraber HDP etrafında birleşelim, gelin hep beraber ortak mücadele yürütelim. Çünkü biliyoruz ki HDP’ye saldırı ısrarla ifade ettiğimiz gibi sadece HDP’nin kurumsal kimliğine değil. HDP bir tabela partisi ya da  bir binadan ibaret değil, bir fikriyattır. Bu fikriyatı Newroz alanında yükselteceğimize inanıyoruz.

Dixwazin HDP’ê tûne bikin, lê tu hêz nikare HDP’ê tune bike

Me anî ser ziman. Ev demek dirêj e li hemberî partiya me îradeya me, pêşeroja me êriş tên pêk anîn. 6 salê dawiyê her roj, bi rê û rêbazê cûda, ittifaqa AKPê-MHPê daxwaza me tune bike. Daxwaza wan ew e ku em li hemberî van êrişan paş de gav bavêjin, dixwazin em ji qada siyaseta demokratik vekişin. Diwxazin HDP’ê tune bikin. Gava dawiyê jî bi daxistina parlamentariya Ömer Faruk Gergerlioğlu bi plansaziya hilweşandina ku di sala 2014’an de di civîna MGKê de hatiye diyar kirin ve giridayi ye. Îro iktidara AKPê dixwaze ku li Tirkiye’yê rejimek ava bike rejimek yekane faşist ava bike. 

Êrişên li hemberî siyaseta demokratîk parçeyek tecrida li ser birêz Ocalan e

Em her tim tînin ser ziman, em dîsa dubare bikin. HDP ne dikane ku deriyê wî were mifte kirin. HDP fikriyatê îro nav civakê ve belav bûye. HDP jinê, zarokê, ciwanan, kedkare, karkere, di zindanan de hevalên me yên rehîn in îro. Ji ber vê li hemberî van êrîşan lazime em wek civak bibin yek bi hev re deng bilind bikin. Ev êrîşên li hemberî partiya me tê kirin ji tecritê em nikarin cûda hesap bikin.  Ji 5ê Nîsana 2015’an heya îro hevdîtinên ku ji bo çareseriya pirsgirêka kurd hate tunekirin, rewşa pêvajoya çareseriyê hat tunekirin û biryara şer li hemberî gelî Kurd û civaka Tirk û pêşeroja Tirkiyê hat dayîn. Ji wî deme heya îro hevdîtin bi birêz Ocalan re carek hate kirin, yek ji hevditîna bi telefone ya bi malbate re ye. Û 14ê Adarê li ser çapemeniyê iddiayek hat belav kirin. 

Divê di demek kurt de bi birêz Ocalan re hevditin bê kirin

Em bangewazî li îktîdarê dikin.  Ji bo ki ev iddia ji hole rabin, sererastkirin lazım e ku dema kurt de hevdîtin bi Brêz Ocalan re were kirin. Ev tecrît şer e, îro tecrît birçibûne li Tirkiyê, tundiya li ser jinê ye li erdnigariya Tirkîyeyê. Ji ber we lazim e demek kurt e ev tecrîda giran, bê hiqûq û gayrimeşru be bi dawi kirin. 

Werin em qadên Newrozê bikin qadên azadiyê

21’ê Adarê Newroz ji bo gelê Kurd roja têkoşinê ye, 21’ê Adarê ji bo jinan roja xwe nukirinê ye. Em wek gelên Kurd di vê Newrozê de li hemberî tecrîtê em ê azadî biparêzin. li vê newrozê li hemberî faşizmê emê demokrasî û wekheviyê bi parêz in. Bangewaziya me li gelê me ye werin em bi hev re jin, zarok, ciwan ji 7’e heya 70’e em li qadê Newrozê bi hev re dengê azadiyê, dengê wekheviyê bilind bikin. em li hdp xwedi derkevin. Werin em bêji HDP îradeya me ye, pêşeroja me, HDP em in û em li vir in. 

19 Mart 2021