Başaran: Erkek-devlet şiddetine karşı mücadeledeyiz sloganıyla 25 Kasım’ın startını veriyoruz

Kadın Meclisi Sözcümüz Ayşe Acar Başaran, Genel Merkezimizde basın toplantısı düzenleyerek kadın gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.  Başaran şöyle konuştu:

Geçtiğimiz günlerde İzmir’de büyük bir deprem faciası ile karşı karşıya kaldık. İzmir depreminde 112 kişi yaşamını yitirdi. Sadece deprem öldürmüyor, yürütülen politikalar sonucunda insanların hayatını kaybettiğine hep birlikte şahitlik ettik. Hayatını kaybedenlere rahmet ailelerine başsağlığı diliyoruz. 

Kadınların kararlı ve direngen duruşu IŞİD’in karanlık zihniyetini yerle bir etti

1 Kasım Dünya Kobanî Gününü geride bıraktık. Bu vesileyle; Kobanî’de tarih yazan başta kadınlar olmak üzere; Kobanî’den Minbic’e, Serêkaniyê’den Hesekê’ye, Reqa’dan Şeddadê’ye kadar büyük bir direniş ile Kürt, Türk, Arap, Türkmen, Süryani ve Ermeni halklarından yaşamlarını feda eden binlerce devrimciyi buradan saygı ve minnetle anıyorum. Kobanî’yi işgal etmeyi planlayan kadın düşmanı IŞİD çeteleri, tarihin en büyük direnişlerinden biriyle karşı karşıya kaldı. Bilinmelidir ki, Kobanî direnişi ve sonrasında gelişen devrim, bir kadın devrimi olarak dünya tarihine geçti. Kadınların kararlı ve direngen duruşu, IŞİD’in karanlık zihniyetini yerle bir etti. Kadınlar, bugün Kobanî başta olmak üzere Kuzey ve Doğu Suriye’de yeni yaşamın öncü güçlüğünü yapmaya devam ediyorlar. 

Faşist iktidarı korkutan Kobanî’de yaşam bulan kadın özgürlük paradigmasının ta kendisidir

Eşbaşkanlık sistemi başta olmak üzere, Kadın Bakanlığı, Jînwar, kadın komünleri, kadın kooperatifleriyle kadın özgürlükçü yeni bir yaşam inşa ettiler, inşa etmeye devam ediyorlar. İşte, AKP-MHP erkek iktidarını da korkutan, faşist iktidarı korkutan Kobanî’de yaşam bulan kadın özgürlük paradigmasının ta kendisidir. İşte bu yüzden iktidar Kobanî’yi ve Kobanî’ye sahip çıkanları sürekli hedef alıyor. En son MYK üyelerimize yapılan siyasi soykırım operasyonu da bu iktidarın politikalarından bağımsız ele alınamaz. 

Kobanî’de kadınlar Fransa ve Viyana’da saldırılar gerçekleştiren IŞİD karanlığına karşı direndi

Kuzey ve Suriye’deki kadınlar, bugün Fransa ve Viyana’da saldırılar gerçekleştiren IŞİD karanlığına karşı direndi. Bir kez daha bütün dünya IŞİD’in karanlık yüzünü bir kez daha gördü. İşte Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınlar, bu karanlığa meşale oldu ve bunun için büyük bedeller ödediler. 

Bugün, kadın özgürlük mücadelesi verirken Türkiye’nin desteklediği IŞİD çeteleri tarafından katledilen Hevrin Xelef şahsında, Kobanî’de direnen kadınları bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum ve onların bıraktığı mücadele mirası, başta dünya kadın hareketine olmak üzere Türkiye'de de kadın özgürlüğü için mücadele eden bütün kadınlara, bizlere ilham vermeye devam edeceğini buradan ilan ediyorum.

4 Kasım Darbesi tekçi erkek rejiminin inşa planıdır

Bugün partimize yönelik darbenin 4’üncü yıldönümü. Partimize yönelik siyasi bir darbe gerçekleştirildi. AKP-MHP faşist bloku, 4 yıl önce bugün, eşbaşkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’n aralarında olduğu binlerce yoldaşımızı bu darbe sonucu hukuksuz bir şekilde rehin aldı. 4 Kasım Darbesinin; faşizmin kurumsallaştırması, tekçi erkek rejimini ve eril tahakkümü inşa etme planı olduğunu biz çok yakından biliyoruz. 

Yoldaşlarımız zindanlarda da olsa verdikleri mücadele duvarları aşıyor

Bu vesileyle; buradan, Kandıra’dan, Sincan’a, Edirne’den Amed zindanındaki yoldaşlarımıza; Sebahat’e, Gülten’e, Gülser’e, Figen’e, Çağlar’a, Aysel’e, Ayla’ya ve ismini sayamadığım kadın yoldaşlarımız başta olmak üzere selam yolluyoruz. Gülser yoldaşımızın buradan bir cümlesini aktarmak istiyorum. Gülser yoldaşımız 4 duvar arasında rehinken “bizler biliyoruz ki, tutsak arkadaşlarımızın yürek gözleri beton duvarları değil, yıldızları görüyor” demişti. Çünkü onlar zindanlarda da olsa,  verdikleri direniş ve mücadele duvarları aşıyor, dışarıya taşıyor, hepimize güç veriyor. 

Kazanılmış haklarımızı iktidarın insafına terk etmeyeceğiz  

Bu saldırıların bir nedeni, halklara demokrasiye ama bir başka nedeni de , kadın partisi olma iddiası olan kadın rengimizedir, kadın mücadelemizedir, eşbaşkanlık sistemi ve eşit temsiliyet ilkesinedir. İktidarın gözünü o kadar korkutmuş ki kendilerine bağlı bir medya aracılığıyla eşbaşkanlık sistemimizi tiye almaya, kriminalize etmeye çalıştılar. Ama bu ucuz propagandalarla kadınları, halkımızı kandıramazsınız. Türkiye toplumu bu kara propagandayı ciddiye almadı. Bir kere toplum, sizin tek adam rejiminizi değil, eşbaşkanlık sistemimizi benimsedi. Sizin tekçi rejiminize karşı halkçı belediyeciliği tercih etti. Bundan dolayıdır ki dünya siyasetine örnek olarak gösteriliyor. Şunu çok iyi bilin ki; biz kadınlar, kazanılmış haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz ve bu haklarımızı iktidarın insafına terk etmeye niyetimiz yok.

Bugün, aynı zamanda şair ve yazar Sevgili Gülten Akın’ın ölüm yıldönümü. Kendisini buradan saygıyla anıyorum.

Evet, kadınlara yönelik saldırıların, baskıların hız kesmediği bir haftayı daha geride bıraktık. İktidar kadınlar adına söz kurma haddini göstermekten vazgeçmedi. Yine kadın bedenine yönelik cinsiyetçi saldırılarını sürdürdü. Kadın bedenine yönelik cinsiyetçi politikalar geçen hafta da devam etti. İktidar 2021 yılı programında, kadınların kaç çocuk doğuracağına karar vermiş! Cumhurbaşkanı kadınların kaç çocuk doğurmasını ifade ediyordu şimdi de programa almış. 

İktidar, neredeyse kadınların ovulasyon dönemlerini bile takip edecek duruma geldi

İktidar, neredeyse kadınların ovulasyon dönemlerini bile takip edecek duruma geldi maalesef! Bedenlerimiz üzerinde söz hakkı kurma hakkınız ve haddiniz olmadığını buradan bir kez daha söylüyoruz. Haddiniz de değil, bedenimiz üzerinden söz söylemek ve programlar yapmak.  

AKP kadınların kaç çocuk yapacağına kafa yoracağına enkaz altında kalan çocukların can güvenliğini sağlasın

AKP erkek iktidarı, kadınların kaç çocuk yapacağına kafa yormasın, İzmir depreminde enkaz altında çıkan çocukların can güvenliğini sağlasın, yoksulluk nedeniyle eğitim alamayan çocuklara güvenli ve eşit bir yaşam sağlasın, eğitim alamayan çocukların sorunlarını çözsün, çocuk istismarını meşrulaştıracak yasalar getirme çabasından vazgeçsin! Eğer ihtiyaçsa çocukların kadınların ihtiyaçlarını buradan ifade edelim. 

AKP kadın üniversitelerini araçsallaştırıyor, kadınları annelik kimliğine hapsederek eve kapatmak istiyor

Bu haftanın bir diğer gündemi de  bir de kadın üniversiteleriydi. Cumhurbaşkanı Japonya’ya gitmiş ve burada kadın üniversitesi açmak istiyormuş! Biliyoruz ki bu ülkede bahsedilen kadın üniversitelerinin amacı, pozitif ayrımcılık ya da kadına daha özgün çalışmalar yapabileceği alanlar yaratmak değil. AKP’nin yaşam alanlarında daha fazla olması değil kendi tekçi, dinci, bir yapıyı oluşturmak için bu üniversiteleri de araçsallaştırdığını çok iyi biliyoruz. kadınları kamudan uzaklaştırarak, kadınları annelik kimliğine hapsederek eve kapatmak ve erkeğin insafına terk etmek istediklerini de iyi biliyoruz. 

Kadınların kadın üniversiteleri talebi yok kadınlar özgür bir ülkede yaşamak istiyor

Kadınlar, her fırsatta kendilerini sosyal ve ekonomik hayattan adeta silmeye çalışan bu zihniyetin açmaya çalıştığı bu üniversiteyi günlerdir reddettiklerini ifade ediyorlar. Türkiye’de bugün kadınların üniversitelerle ilgili problemlerini çözmek istiyorlarsa bunlardan birkaçını sayalım. Binlerce kadın bu süreçte 2016 darbe girişimi bahane edilerek çıkarılan OHAL sonucu KHK ile  işinden edilerek akademiden uzaklaştırıldı. Kadınların kadın üniversitesi talebi yok. Bugün birçok kadın üniversitelerde mobbinge uğruyor ve şiddetin farklı biçimlerine maruz kalıyor. Yine binlerce kadın öğretmen atama bekliyor. 

Kadınların, kadın üniversiteleri talebi yok; kadınlar eşit, parasız, anadilinde, bilimsel ve toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alan üniversitelerde okumak istiyor. Kadınlar her şeyden önce özgür bir ülkede yaşamak istiyor, haklarının gasp edilmediği, kısa etek giydiği için katledilmediği, emeğinin sömürülmediği, siyasi iradesinin yok sayılmadığı, şiddete maruz kaldığında gidebileceği mekanizmaların kapatılmadığı, yaşam hakkının korunduğu bir ülkede yaşamak istiyor.

Halk; iktidarın savaş bütçesini istemiyor, kadınlar iktidarın erkek bütçesini istemiyor!

AKP’nin 2021 bütçesi de daha önce yapıldığı gibi yandaşa savaşa ve saraya ayrılmış bir bütçe. Yazarlar, gazeteciler, sendika üyeleri, araştırmacı, akademisyen kadınlar ile feministler ile milletvekillerimizin de katıldığı toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe çalıştayı düzenledik geçtiğimiz hafta. Kadınlardan nasıl bir bütçe istediklerine dair güzel öneriler aldık. Önümüzdeki günlerde de her kesimden kadınla görüşerek toplumsal cinsiyete duyarlı raporumuzu hem kamuoyuna hem de Meclise sunmayı amaçlıyoruz. Toplumdan gizlenen bir bütçe var karşımızda, ama kadınlar iktidarın savaş bütçesini istemiyor.  Savaşa, yandaşa, ranta aktarılan cinsiyetçi bütçe değil, cinsiyet eşitlikçi bütçe önerilerimizi önümüzdeki günlerde açıklayacağız. Çünkü biliyoruz ki halk; iktidarın savaş bütçesini istemiyor, kadınlar iktidarın erkek bütçesini istemiyor!

İktidar cinayetleri önlemek yerine İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açıyor

Önümüzde 25 Kasım var. Türkiye’de kadınlar kendi hayatları hakkında karar verdikleri için katlediliyor, şiddete maruz kalıyor. Yine; sadece Ekim ayında; 21 kadın katledildi, 8 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, bunları cinayet olarak kabul etmese de bunların cinayet olduğunu çok iyi biliyoruz. Bunların bir kaç örneğini sizlerle paylaşmak istiyorum.  Geçtiğimiz Ağustos ayında pencereden düşerek hayatını kaybettiği iddia edilen Duygu Delen, Mehmet Kaplan isimli fail tarafından bilinci kapanana kadar darp edilmiş daha sonra aşağı atılmıştı. Aynı günün akşamında Gamze Açar’ın, 5’inci kattan atıldığı iddia ediliyor. Şule Çet, Duygu Delen, şimdi de Gamze Açar… 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü yaklaşırken Türkiye’de şiddet vakaları, cinayetler devam ediyor; ancak, buna karşı iktidar, cinayetleri önlemek yerine hala İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamıyor, İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açıyor. Erkek yargısı aracılığıyla “iyi hal indirimi”, “takdir indirimi” bahaneleriyle fail erkekleri korumaya, erkeklerin katliamlarını meşrulaştırmaya devam ediyor.

Fail erkekler tutuklanıyor, tutuklandıktan birkaç gün sonra  salıveriliyor; Musa Orhan gibi

Katledilen Pınar Gültekin için eylem yapan kadınlara dava açanlar, şikayet etmek için gittiği karakoldan çıktıktan sadece iki saat sonra öldürülen kadınlar için iktidar hiçbir şey yapmıyor. Kadınların tepkisi, mücadelesi sayesinde, fail erkekler tutuklanıyor, tutuklandıktan birkaç gün sonra  salıveriliyor. Bunun en yakın örneğini ısrarla söylemeye devam edeceğiz. İktidar üzerini kapatmaya çalışsa da bunu İpek Er davasında yakından gördük. İpek’i intihara sürükleyen uzman çavuş Musa Orhan, arkasına aldığı devlet ve iktidar desteği ile suçu işlediği itiraf etmesine rağmen, tüm deliller suçlu olduğunu göstermesine rağmen aldığı güçle elini kolunu sallayarak dolaşmaya devam ediyor.

Ayşe Gökkan’ı kadın mücadelesi yürüten bütün kadınlar çok iyi tanır

Üstelik tüm bunlar olurken, kadın mücadelesi yürütenler de iktidarın hedefi haline getiriliyor. Bu hafta Mardin’de aralarında TJA Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan’ın da bulunduğu 14 arkadaşımız gözaltına alındı. Ayşe Gökkan’ı kadın mücadelesi yürüten bütün kadınlar çok iyi tanırlar.  

Biz kadınlar erkek egemenliğine karşı  365 gün tetikteyiz

İktidar, kadınları koruyan sözleşmeden, kadınlara açılan alana, kadına dair her kazanıma topyekûn saldırıyor. Ama kadınlar vazgeçmeyecek biz vazgeçmeyeceğiz. Biz kadınlar erkek egemenliğine karşı  365 gün tetikteyiz ve mücadele ediyoruz. 

25 Kasım’ın startını veriyoruz, ev ev, köy köy dolaşarak kadınlarla bir araya geleceğiz

7 Kasım’da pilot illerde yapacağımız açıklamalar ile 25 Kasım startını vereceğiz  “erkek-devlet şiddetine karşı mücadeledeyiz” sloganıyla sokaklarda, alanlarda kadınlarla birlikte olacağız. Katledilen kadınların hesabını soracağız, kayyım rejimine karşı ses yükseltmeye devam edeceğiz. Kesintisiz bir şekilde ev ev, kapı kapı, mahalle mahalle, köy köy dolaşarak kadınlarla bir araya geleceğiz, dayanışmamızı ve örgütlülüğümüzü büyüteceğiz.

“Haklı olan her şey için mücadele etmeye devam edeceğiz”

60 yıl önce Dominik Cumhuriyeti’nde kanlı diktatöre karşı mücadele ederken katledilen Patria, Minerva ve Maria Mirabel Kardeşlerin bıraktığı mirasa bizler sahip çıkıyoruz. Mirabel Kardeşlerden Sevgili Maria’nın dediği gibi, “Haklı olan her şey için mücadele etmeye devam edeceğiz” Çünkü haklı olduğumuzu çok iyi biliyoruz.

Bizi yaşatacak olan birlikteliğimizdir, dayanışmamızdır, örgütlü mücadelemizdir

Erkek egemen zihniyete karşı her zaman dimdik durmaya devam edeceğiz. Biz kazanımlarımızı kolay elde etmedik, her bir kazanımımızda yüzlerce kadının emeği, alınteri var. Biz kadınlar evlerde, sokaklarda, fabrikalarda şiddete karşı mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Buradan bir kez daha kadınlara da sesleniyoruz; gelin hep birlikte iktidarın kadın düşmanı politikalarına karşı bulunduğumuz her alanda mücadele edelim, ortaklaşalım, dayanışalım. Çünkü bizi yaşatacak olan birlikteliğimizdir, dayanışmamızdır, örgütlü mücadelemizdir.