
KHK'lerle ihraç edilen kamu emekçileri ve son KHK ile ihraç edilen barış bildirisi imzacısı akademisyenlerin karşı karşıya kaldığı hukuksuzluklarla ilgili Grup Başkanvekillerimiz Filiz Kerestecioğlu ve Ahmet Yıldırım tarafından verilen araştırma önergemiz:
6 Ocak’ta yayınlanan 679 sayılı KHK ile 631’I akademisyen olmak üzere 8 bin 323 kamu çalışanı ihraç edildi. Böylelikle 15 Temmuz’dan bugüne OHAL KHK’leri ile kamu görevinden ihraç edilen toplam kişi sayısı 95 bin 669’u buldu. Her 33 kamu çalışanından biri, hukukun en temel normları işletilmeden, hangi gerekçeler ve somut deliller ile çalışma haklarının ellerinden alındığı ortaya konulmadan; hukuka aykırı bir şekilde istihbarat fişlemelerine, idarelerin keyfi tasarruflarına ve ihbarlara göre ihraç edildi.
Siyasi iktidar bu ihraçları, telafisi imkansız hak kayıplarına, kamusal alanda yaşanan çöküşe rağmen siyasi çıkarını gözeterek sürdürmektedir. Siyasi iktidarın bu toplu ihraçlar ile ulaşmak istediği temel amaçlardan biri kamu emekçilerine yönelik olumsuz bir algı oluşturmak, böylelikle kamusal alana istediği gibi müdahale etme ve kendi iktidarına yüzde yüz biat eden yeni bir kamu rejimi inşa etmektir. Bu amaç doğrultusunda darbe girişimi ve cemaatle hiçbir ilişkisi olmadığı tüm kamuoyunun bilgisinde olan binlerce muhalif, demokrat, sendikalı kamu emekçisi de OHAL KHK’leri ile ihraç edilmektedir. KESK’e bağlı sendikalara üye 2.117 üye ve yöneticinin ihraç edilmesinin bir diğer nedeni ise hükümetin doğrudan siyasi iktidara bağlı yeni bir kamu rejimi inşa çabasına kamusal alanda karşı çıkabilecek en büyük örgütlü güç olan muhalif sendikal örgütlenmenin tasfiyesine yöneliktir.
Türkiye’de 35 akademisyenden biri ihraç edilmiş durumdadır. Siyasi iktidar bilimsel üretimi de kendi tekeline alma çabasındadır. Akademiyaya yönelik müdahalenin de temelinde bu yatmaktadır. Özellikle iktidarın bu alandaki niyetini açığa çıkaran uygulama ise Darbe girişimi ile hiçbir ilişkisi olmayan, aksine tüm yaşamları bu tür müdahalelere karşı mücadele etmek ile geçmiş emek, demokrasi ve barış mücadelesinin öncüsü olan çok sayıda akademisyenin OHAL KHK’leri ile ihraç edilmeleridir. Hükümetin kendi eliyle cemaat ile ittifak günlerinde üniversitelere yerleştirdiği kişilerin sessiz sedasız üniversitelerden ayrılmasına karşı; bilimsel, eleştirel ve özgür düşünceden yana olan ve kendi emekleri ile üniversitelerde var olan akademisyenlerin öğrencilerinin ve meslektaşlarının alkışları arasında kampüslerden ayrılması bile tek başına çok büyük bir anlam taşımaktadır“Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriye imza atan 125 bilim insanının, 50/D uygulamasına karşı mücadele veren, kendi alanlarına yürütükleri çalışmalar ile bilim dünyasına çok önemli katkıları olan onlarca öğretim elemanın ihraç edilmesi ile giderek çoraklaşan akademi ve düşün dünyası artık bir çöle dönüşmüş durumdadır.
Son olarak 679 sayılı KHK ile Artuklu Üniversitesi’nden ihraç edilen akademisyenlerin büyük bir bölümünün Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalında görevli ya da Kürt Dili ve edebiyatı üzerine önemli çalışmaları bulunan öğretim elemanlarından olması iktidarın Kürt Dili, Kültürü ve edebiyatı alanına yönelik müdahalesinin kanıtı niteliğindedir.
Yaşanan bu hukuksuzluk bir kez daha göstermiştir ki barışın sesi olan, rektörlere boyun eğmeyen, bilim özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü için mücadele eden, Kürt Dili ve Edebiyatı üzerine çalışmalar yürüten, cübbesine iktidar iliği açmayan akademisyenler düşüncelerinden dolayı sistematik biçimde baskıya maruz kalmakta, ihraç edilmektedir.
Tüm bu gerekçeler ile kamu emekçilerine yönelik ihraçlar ile ilgili meclis araştırma komisyonu kurulması elzemdir.
10 Ocak 2017