Baluken: AKP’nin politikaları ekonomik kriz getirdi


Grup Başkanvekilimiz İdris Baluken, yaşanmakta olan ekonomik krize ilişkin partimizin vermiş olduğu Araştırma Önergesi hakkında Genel Kurulda yaptığı konuşmada şunları belirtti: 

AKP'nin yürütmüş olduğu yanlış iç ve dış politikaların toplumsal yaşamda neden olduğu çöküntülere maalesef ekonomi de eklendi. Ekonomide bu yanlış politikalar neticesinde artık kontrolsüz bir kriz ve büyük oranda bütün toplum tarafından hissedilen bir çöküş durumuyla karşı karşıyayız.

Biz ilk günden itibaren içeride savaş, dışarıda savaş politikasının faturasının bütün Türkiye toplumuna çıkacağını ifade etmiştik ve bu konuda Hükümeti defalarca uyarmıştık. İç ve dış politikayı düzeltmek yerine, savaş politikasından vazgeçerek barışı, demokrasiyi, özgürlüğü önceleyen, ekonomiyi toparlayacak birtakım tutumlar yerine, maalesef siz Körfez sermayesiyle, Arap sermayesiyle palyatif çözümlerin peşine takıldınız. Adeta taşıma suyla ekonomi değirmenini taşıyabileceğinize kanaat getirdiniz. 

O yetmedi, kara paradan medet umdunuz. Reza Zarrabların akıtmış olduğu paralarla, onların yaptığı birtakım uluslararası, hukuka aykırı kaçak ticaretlerle ekonomiyi toparlayabileceğinizi sandınız. Reza Zarrab "Ben, cari açığın yüzde 15'ini karşılıyorum." dedi, sizden bir ses çıkmadı.

Bu günler iyi günlerimiz, bugünleri de arar bir noktaya geleceğiz

Korkarım ki bu günler iyi günlerimiz ve ekonomik açıdan bugünleri de arar bir noktaya geleceğiz. Çünkü içeride savaş politikasına can da dayanmaz, ekonomi de dayanmaz. Her gün F16'ları havalandır, her gün dağı taşı bombala, kent merkezlerini yakıp yık, orada operasyonları yürüten darbecileri havyarla besle, Kürtlerin yoğun yaşadığı illerin dört bir tarafına karakollar, kalekollar inşa et; buna ne can dayanır, ne ekonomi dayanır. 

Dış politikada da aynı şey geçerli. Dış politikada da dünya kadar uyarı yaptık. Yanlış Suriye ve Orta Doğu politikanız neticesinde komşu ülkelerle olan bütün ticari ilişkileri bitirdiniz. 

Politikalarınızın tamamı büyük bir çöküş getirdi. Rusya uçağını düşürmekle siz bu ülkenin turizmini, tarımını, hayvancılığını çok büyük zararlara uğrattınız. İzlemiş olduğunuz bu dış politika, turizmde yüzde 50'ye yakın bir çöküşü getirdi. 

Olağanüstü halin olduğu bir ülkede kim yatırım yapmak ister?

Bugün Türkiye gerçekten yatırım yapılabilecek bir ülke olmaktan çıkmıştır. Siyasi kriz, bölgesel kriz, işte içinde bulunmuş olduğumuz ekonomik kriz Türkiye'yi yatırım yapılabilir bir ülke konumundan çıkarmıştır. Binlerce şirkete mal güvenliği olmayacak şekilde, bir gecede el koyuyorsunuz. Yani yıllarca birikim yapmış, belki yıllarca büyük badirelerden geçmiş olan bir şirketin mal varlığına bir gecede el koyuyorsunuz, kayyum atıyorsunuz. Şimdi, hangi sermaye sahibi, hangi yatırımcı gelip böylesi bir ortamda bu ülkeye yatırım yapmayı göze alabilir? 

Bugün 81 ilin tamamında olağanüstü hal var. Olağanüstü halin olduğu bir ülkede kim yatırım yapmak ister? Bir yapay başkanlık gündemi ortaya atıyorsunuz, döviz cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırıyor. Kim gelip bu ortamda herhangi bir ekonomik istikrar görebilir? Bütün bunlar yürütmüş olduğunuz yanlış politikaların sonucudur. 

Dolar rekor üstüne rekora koşuyor, ülkenin Başbakanı "Dolar inse ne olur, çıksa ne olur? Dolarsa ne olur, dolmazsa ne olur?" diyor. Ya, bu kadar gayriciddi, bu kadar ciddiyetten uzak bir yaklaşım olur mu? Dolarla ülke ekonomisinin ilişkisini bilmeyen bir Başbakana Saray'dan denetimli serbestlik getirilmesi son derece normalmiş. 

Halk öfkeyle dolar, yazar kasalar sizin tepenize düşmeye başlar

Sana söyleyeyim bak, dolarsa halk öfkeyle dolar, öfkeyle. Daha önceki hükümetlerin kafasına uçan o yazar kasalar var ya sizin kafanıza, sizin ensenize, tepenize düşmeye başlar. O POS cihazları genel merkezinizin önüne, lüksün, israfın sembolü olan Saray'ın önüne inmeye başladığı zaman doların indiğinde, çıktığında, dolduğunda, dolmadığında ne anlama geldiğini öğrenirsiniz. Öyle Singapur'larda karın doyurmaya benzemez bu işler.

Bütün bu uygulamalarla bankacılık sistemini çökerttiniz, tefeciliğin önünü açtınız, milyonlarca borçlu insan yarattınız. Yoksulluk sınırının altında yaşayan insanların sayısı 50 milyonu aştı. Açlık sınırının altında yaşayan insanların sayısı 15 milyonu aştı, gelir dağılımındaki makas olabildiğince arttı. İşsizlikte muazzam bir patlama var, İşsizlik Fonu'ndaki 960 milyonu bile gasp ederek bu ekonomik krizi gölgelemeye, toplumun gözünden kaçırmaya çalıştınız. 

Dolayısıyla, bütün bu uygulamalar ekonomiyi batma noktasına getiriyor. Büyük bir çöküntü, büyük bir ekonomik buhran maalesef önümüzde görünüyor. O nedenle, Meclisin bu konuya müdahil olması gerektiğini, bir an önce bir komisyon kurarak bu duruma karşı gerekli tedbirleri tartışması gerektiğini düşünüyoruz.

19 Ekim 2016