Azad Barış: Diyarbakır’daki ailelerin çocukları da bizim çocuklarımız ama bu çocuklar savaşla gelmez barışla gelir

Eş Genel Başkan Yardımcımız Azad Barış'ın Mezopotamya Ajansına verdiği röportaj:

Garzan Mezarlığında çıkarılan 265 cenazenin hala ailelerine teslim edilmemesinin Kürdün hafızasına dönük bir saldırı olduğunu ifade eden HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış, “Eğer ölüye saygısı yoksa o toplum medeni değildir. Dolayısıyla medeniyetin karşıtı olan durum da barbarlıktır” dedi.

Bitlis'in Tatvan ilçesi Yukarı Ölek (Oleka Jor) köyünde yer alan Garzan Mezarlığı’ndan Deoksiribo Nükleik Asit (DNA) testi gerekçesiyle 19 Aralık 2017’de çıkarılan 267 cenazeden 265 kişinin akıbeti hala bilinmiyor. İstanbul Adli Tıp Kurumu’na götürüldüğü söylenen 265 cenaze için 2 senedir aile ve avukatların yaptığı bütün başvurular sonuçsuz kaldı. Cenazeye saygı ve ölüyü defin etme kültürünün insanlık tarihi kadar eski olduğunu ifade eden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış, yapılanın Kürdün hafızasına dönük bir saldırı olduğunu söyledi.

‘AHLAK YASASIYLA İLGİLİ BİR PROBLEM VAR’

Cenazeye saygı ve ölüyü defin etme kültürünün insanlık tarihi kadar eski olduğunu ifade eden Barış, eski tarihçilerin medeniyeti halkların ölülerini gömme kültürü üzerinden değerlendirdiğini söyledi. Bir toplumun medeni olup olmamasının ölüye verdiği saygıyla ölçüldüğünü dile getiren Barış, “Eğer ölüye saygısı yoksa o toplum medeni değildir. Dolayısıyla medeniyetin karşıtı olan durum da barbarlıktır. Burası bir devlet değil barbarlar sürüsü. Çünkü ölüye saygı duymama hatta gömülmüş bir ölüye saygı duymama başka bir şeyle izah edilemez. Bunu hukuk tekniği açısından da izah edilecek bir tarafı yok. Burada düşman hukuku da yok. Bu düşman hukukunu da aşan bir durum. Burada ahlak yasası ile ilgili bir problem var. Tamamıyla bir ahlaksızlıktır. Çünkü ölü kim olursa olsun muteberdir. Ölünün kutsi bir tarafı vardır. Herkese ölüsünün yasını yaşamak ve unutmamak için de onu sürekli anmak ister. Bir ölünün mezarı olduğu sürece siz onu hatırlarsınız” diye belirtti.

‘KÜRDÜN HAFIZASINA DÖNÜK BİR SALDIRI’

Devletin bu girişiminin Kürdün kendi ölüsünü hatırlamama üzerine kurulmuş bir girişim olduğunu ifade eden Barış, yapılanların tamamıyla Kürtlere ve Kürtlerin hafızasına karşı bir saldırı olduğunu söyledi. Ülkede 40 yıldır bir savaşın sürdüğünü ifade eden Barış, “Bu savaşta karşılıklı yaşamını yitirenler oluyor. Dolayısıyla acı her eve giriyor. Ama bir kişi öldükten sonra siz o ölüyü terörist ilan edemezsiniz. Ölü, ölüdür ve ona saygı tabiidir. Siz onun mezarına saygı duymak zorundasınız. Mezarlıklara ve cenazelere yapılan saldırı özel savaşı da aşan bir taktiktir. Hiçbir dinde hiçbir ahlak yasasında ölüye hakaret yoktur. Yapıldığı zaman ayıplanır ve lanetlenir. Tarihteki savaşlara baktığımızda sırf ölüleri gömmek için savaşa ara verilirdi. Ölüler gömüldükten sonra tekrardan savaşılırdı. Devlet bunu yaparak o insanları unutturmaya çalışıyor. Ama hiçbir anı unutulmaz. Onun için mezarımız tarihimiz kadar kutsaldır. Onlara sahip çıkacağız” diye konuştu.

‘TEK ÇÖZÜM BARIŞI SAĞLAMAK’

HDP Diyarbakır İl binası önünde oturan ailelerin çocuklarından ve mezarlardan kaçırılan ailelerin çocuklarının mezarlarından devletin sorumlu olduğunu kaydeden Barış, “Devlet eğer barbar değilse, eğer ölümlerden beslenen bir yapıya dönüşmemişse bu ölümleri, bu dağa çıkmaları engeller. Bunu engellemek için de çok kolay bir yol var. Barışı sağlarsa hiçbir annenin çocuğu dağa gitmez. Hele HDP olarak biz kimsenin çocuğunu bir yere yönlendirmiyoruz. Bizim demokrasi kanallarımız var. Ve herkesi demokrasiye davet ediyoruz. Dolayısıyla oradaki aileleri hiç de garipsemiyoruz. Devlet o ailelerle oynayabilir ama biz onların acılarını anlıyoruz. Onların çocukları bizim de çocuklarımızdır. Dolayısıyla biz de o çocukları geri istiyoruz. O çocuklar devletin mesuliyetinde ve devletin sorumluğundadır” dedi.

‘BARIŞ İSTEYEN HERKES BİR ARAYA GELMELİ’

Ülkede barış isteyen her kesimin bir araya gelmesi gerektiğini söyleyen Barış, “Cenazeleri mezardan çıkarılıp kaçırılan çocukların anneleri ile çocukları dağa çıkmış ve çocuklarını geri isteyen anneleri bir araya getirelim. Yıllardır adalet mücadelesi veren Cumartesi Annelerini ve asker-polis annesini de bir araya getirelim. Eğer devlet samimi ise açsın bu yolu. Galatasaray’da, İstanbul’un ortasında 40 yıldır kemiklerini arayan Cumartesi Annelerini gazla, copla döveceksiniz. Sonra birkaç tane mağdur Kürt ailesini HDP’nin binası önüne getireceksiniz, ‘çocuklarımızı verin’ diyeceksiniz. Bu samimiyetsiz bir durumdur” ifadelerini kullandı.

‘GİDECEĞİMİZ KAPI DEVLET KAPISIDIR’

“İnsan olan biri mezarı açıp içindeki kemikleri kaçırır mı? İnsan olan biri bir annenin feryadını kendi menfaati için kullanır mı?” diye soran Barış, “Hayır, kullanmaz. Ama bunlar işte bunu yapıyor. Biz HDP olarak buna dikkat çekiyoruz. Diyoruz ki o mezarlar bizim mezarımız. Diyarbakır’daki ailelerin çocukları da bizim çocuklarımız. En çok biz o çocukları istiyoruz. Ama bu çocuklar savaşla gelmez barışla gelir. Siz savaşı dayatacaksınız sonra çocuklar gelsin diyeceksiniz. Nasıl gelecekler. Orada kötü niyet var. Ailelerin asla kötü niyeti yoktur. Ailelere de çağrımız şudur; hep beraber bu çocukları arayalım. Ama arayacağımız kapı HDP binası değil devlet kapısıdır. Devlete gideceğiz. İçişleri Bakanına gideceğiz. Herkesten sorumlu odur. O zat herkesin sorumluluğunu vermek zorunda. Elinde polisi, MİT’i olan İçişleri Bakanıdır. O bilecek çocuklar nereye gittiğini” şeklinde konuştu.
 
Röportaj: Naci Kaya & Ferhat Çelik

10 Eylül 2019