Asya Yüksel ve Mehmet Tunç şahsında Cizrede katledilenleri saygıyla anıyoruz

7 Haziran seçimlerinden sonra Ergenekon çeteleri, 90’ların özel harekâtçıları, siyasi alanın en faşist güçleri ve askeri vesayet savunucularına kadar çeşitli karanlık ve katliamcı güçlerle iş tutan Saray-AKP iktidarı, bir sene önce bugün Cizre’de, zulme ve savaşa direnenlere yönelik toplu bir katliam yaptı. Katliam öncesi ve sonrasında, “çatışmada öldürüldüler”, “muhtemelen yaralı yok”, “ambulans gönderdik, gelen olmadı” gibi kayıtsızlık veya yalan içeren cümleler kurmaktan geri durmayan Saray-AKP iktidarı ve dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu, hakikati çarpıtmak için elinden geleni yaptı. Vahşet bodrumlarında benzin dökülerek yakılan ve cesetleri parçalanan insanlardan hala teşhis edilmeyen cenazeler varken ve alınan cenazelerde çatışma iddiasına karşın tek bir kurşun izi olmadığı gibi gerçekler ortadayken, hakikatin inatçı olduğunu, tüm acizliğiyle “Tek Adam” rejimine hazırlanan Saray AKP iktidarına hatırlatmak isteriz.

AKP, savaş politikalarını hayata geçirmek için önce “Dolmabahçe Mutabakatını tanımıyorum” diyerek masayı devirdi sonra tüm ülkeyi hızla bir şiddet sarmalına soktu. Bu savaş, çatışma ve kutuplaştırma yanlısı tutum, ‘mutlak iktidar’ olma şansını kaybettiği 7 Haziran 2015 seçim sonuçlarını da tanımamış; darbeci bir tutumla baskı, saldırı ve korku ortamı yaratarak 1 Kasım ‘oldubitti ’sini elde etmiştir. Ardından ‘sokağa çıkma yasağı’ adı altında aylarca süren Kürt yerleşim ve yaşam yerlerine yönelik kuşatmalar, yakıp yıkmalar ve yüzlerce insanın öldürülmesi ile halklar tehdit edilmiş ve büyük bir tahribat yaratılmıştır.

Tüm bunlar yaşanırken kadın bedeni, kimliği, iradesi ve emeği hedef olarak seçilmiş, kadın ölümleri artmış, ayrımcılık ve baskı ile “terbiye edilme”ye çalışılmıştır. Ancak kadınlar barışta ve direnişte ısrarcı olup özsavunma direnişlerine öncülük etmiştir. Sur, Cizre, Silopi, Nusaybin ve sokağa çıkma yasağının uygulandığı diğer yerlerde kadınlar tüm cesaret ve iradeleriyle yaşam alanlarına, yaşama sahip çıkmışlardır.

Cizre Katliamı’nın üzerinden bir yıl geçti, tek bir yargılama, tek bir araştırma, katliamı aydınlatmaya yönelik tek bir girişim olmadı; kamuoyunun bilgilendirilmesi ve olayın tüm boyutlarının ortaya konması için HDP tarafından verilen Meclis Araştırma Önergesi reddedildi. Katliama yönelik AKP’nin bu sessizliği, bu katliamın üstünü örtme çabası, bu yalan ve çarpıtmaları, hiç şüphesiz Cizre’de kaybettiği içindir, zira kaybettiği için direnen, sığınan, mahallesini, evini, yaşam alanlarını terk etmeyen insanları katletmeyi seçmiştir. Kürt sorununda barışçıl çözüm arayışları ve müzakere yerine zoru tercih eden iktidar, insanlık suçları işleyerek kaybetmiştir.

8 Şubat 2016’da Cizre’de vahşet bodrumlarında katledilen Asya Yüksel ve Mehmet Tunç şahsında tüm direnenleri saygıyla anıyoruz. Cizre Katliamı bir insanlık suçudur, zulmedenlerin kaybetmesinin ürünüdür. Cizre de tıpkı Madımak, Suruç, Ankara ve tüm insanlık düşmanı katliamlar gibi tarihe geçecektir ancak tarihimiz sadece katliam tarihi değil aynı zamanda direniş tarihi olarak yazılacaktır. Çünkü devlet işkenceye soyunduğunda kadınların direnişi giyindiği çok iyi bilinmektedir.

Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ’ın da dediği gibi “AKP ve Saray iktidarı o bodrumun enkazında kalmıştır. Artık AKP ve Saray iktidarının geleceği o bodrumda kilitlidir. Bu şiddet iktidarı kendi sonunu hazırlıyor. Onlar sona gidiyor olabilirler, gidecekler de ama bizler mücadeleye daha yeni başladık.”

Halkların Demokratik Partisi
Kadın Meclisi
8 Şubat 2017