Alevilere yönelik tehditler ve dışlayıcı politikalara ilişkin araştırma önergemiz

İstanbul Milletvekilimiz Zeynel Özen tarafından, Alevi toplumuna yönelik son dönemlerde artan tehditler ve dışlayıcı politikaların araştırılması ve gerekli tedbirlerin geliştirilmesi amacıyla verilen önerge, AKP, MHP ve İyi Parti oylarıyla reddedildi. Özen'in araştırma önergesinde şu ifadelere yer verilmişti:

Alevi toplumunu hedef alan tehditlerin, dışlayıcı politikaların detaylı olarak araştırılarak, sorumluların ortaya çıkarılması, olaylara tehlikeli boyutlara ulaşmadan çözüm getirilmesi, kamuoyunda ve yurttaşlar arasında oluşan endişelerin giderilmesi amacıyla Anayasamızın 98. ve TBMM İç Tüzüğünün 104. ve 105. maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ederiz.

GEREKÇE

19-26 Aralık 1978 tarihleri arasında gerçekleşen ve bu ay 41. yılı içerisinde olduğumuz Maraş Katliamı Alevilerin evlerinin işaretlenmesi ile başlamıştır. Bu katliamda yüzlerce insan hayatını kaybetmiştir. Bu katliamın ardından Alevilerin evlerinin işaretlenmesi adeta bir gelenek haline getirilerek Alevi toplumu hedef alınmaya devam edilmiştir.

Sadece son 7 yılda 32 ayrı yerde 100’ü aşkın Alevi ailenin evi “kimliği belirlenemeyen” kişiler tarafından işaretlenmiştir. En son İzmir’in Gaziemir ilçesinde bir Alevi ailenin evinin duvarına “Defol Alevi” yazılması ve Mersin’de Alevilerin yoğun yaşadığı bir semtte kapılarına tarihler yazarak işaretlenmesi üzerine yeniden ortaya çıkan bu durumun altında yatan nedenler irdelenmeden, sürekli tekrarlanan Alevilere dönük saldırıların önüne geçilmesi ve toplumsal barışın tesisi imkânsızdır.

Sürekli dışlanan ve ötekileştirilen bir kimlik olarak Alevilik, bu topraklarda yıllardır insanlık suçlarına maruz kalmıştır. Alevilerin yüzyıllardır bu topraklardaki muktedirler tarafından “makbul” görülmemesi; savunmasız kalmalarına ve her türlü saldırının ve haksızlığın reva görülmesine yol açmaktadır. Bu anlamda gerçekleşen birçok Alevi katliamının ve saldırılarının ardından hukuk mekanizmasının izlediği “cezasızlık” politikası, yani Aleviliğe ve Alevilere yönelik saldırıların, nefret içeren hakaret ve tutumların suç olarak kabul edilmemesi, Alevi katliamlarını tetikleyen en önemli etkenlerden biridir.

Alevi sorunun temelinde yatan en büyük problem; inanç kimliklerine dair tüm yurttaşlık haklarından alıkonularak, eşit yurttaşlık ilkesinin uygulanmadığı tek-tipçi bir yönetim anlayışının dayatılmasıdır. Bu anlamda Aleviler açısından sorunun başlangıcı; Alevi inancının yok sayılmasıdır. Bunun başlangıcı çok eskilere dayansa da, özellikle son yıllarda toplumu kutuplaştırıcı, mezhepçi politikalar Alevilere yönelik nefret suçlarında gözle görülür bir artışa sebep olmuştur.

Bu nedenle Alevilere yönelik gerçekleşen sistematik saldırıların detaylı olarak araştırılarak, sorumluların ortaya çıkarılması, olaylara tehlikeli boyutlara ulaşmadan çözüm getirilmesi, kamuoyunda ve yurttaşlar arasında oluşan kaygı ve tehditlerin giderilmesi, saldırıların nedenlerinin ve dayandıkları motive edici güçlerin araştırılması elzemdir.

4 Aralık 2019