HDP Grubu adına Hakkari Milletvekili Adil Zozani’nin Sayıştay bütçesi üzerine konuşması

26. Birleşim
11 Aralık 2014-Perşembe

Değerli milletvekilleri, Sayıştay bütçesi üzerine bir değerlendirmede bulunacağım çünkü konuştuğumuz bütçenin en önemli unsurlarından bir tanesi bu bütçenin denetlenebilir olmasıdır. Bu bütçe denetlenebiliyor mu denetlenmiyor mu; Sayıştay, Parlamento adına, bizler adına, hepimiz adına bütçenin denetimini hangi ölçülerde yapabiliyor; bunun, kanımca enine boyuna tartışılması gerekiyor.

Geçen sene de tartışma konusu olmuştu. Geçen sene burada yaptığımız tartışmalarda, esasında yaptığımız tartışmaların, yaptığımız değerlendirmelerin bir teamül niteliği taşıyacağı için -çünkü bir ilk rapor değerlendirmesini içeriyordu geçen sene yapılan değerlendirmeler- onların kayda geçmesi ve bir teamülün oluşması için önemli olduğunu ifade etmiştik ve görüşlerimizi ifade etmiştik. O nedenle, geçen sene burada kayıtlara geçirdiğimiz değerlendirmelerimizde yaptığımız önerilerde, hem Sayıştay Yasası’nda hem de 5018’de yapılması gereken değişiklikleri önerilerimizi sıralayarak ifade etmiştik ve devamında şunu söylemiştik: “Plan ve Bütçe Komisyonunun, Sayıştay raporlarını -ki geçen sene hiç gelmemişti, bu sene kısmen geldi- bu raporları enine boyuna, hakkaniyetle ya da hakkınca değerlendirme şansı yoktur. İş yükü nedeniyle Plan ve Bütçe Komisyonunun böyle bir şey yapma şansı yoktur.” demiştik. Bugün de aynı şeyi tekrarlıyoruz ama bu öneriyi geçen sene yaptık. Geçen sene dedik ki: “En azından bir kesin hesap komisyonunun kurulması gerekir.” Parlamentonun, Sayıştayın raporlarını değerlendirmek üzere kesin hesap komisyonunun mutlaka ama mutlaka kurulması gerektiğini, kurması gerektiğini ifade etmiştik.

Bir yıl geride kaldı. Bir yıl sonra bakıyoruz aynı noktayız çünkü bu konuda yapılan hiçbir öneri dikkate alınmadı. İktidar partisi mensupları da esasında bu konuda çok mesafeli değiller. Kesin hesap komisyonunun kurulması gerektiğine ilişkin iktidar partisi mensubu milletvekillerinin de Komisyon çalışmaları esnasında bu konuda olumlu görüşleri olmuştur. Ancak, iktidar partisinin bu konuda öncülük etmesi gerekir ve bu komisyonu kurması gerekir. Türkiye’de Sayıştay raporlarının, esasında, Parlamentoya gelip değerlendirme yapma geleneği çok eski değildir, yenidir, 2010’dan sonra başlamış, 2011’de yasası çıkmış ve uygulamaya konulmaya çalışılan bir uygulamadan söz ediyoruz. Ancak, yarım yamalak bir denetim mekanizmasından sonuç alma şansı yoktur, kesin hesap komisyonunun kurulması gerekiyor ve kesin hesap komisyonunun muhalefet partilerinin ağırlıkta yer alacakları bir komisyon olarak görev alması gerekiyor. Yani, burada oluşturulacak kesin hesap komisyonunun muhalefet ağırlıklı bir komisyon olması gerekir. Dünyada da böyledir, kesin hesap komisyonunu kuran bütün ülkelerde, ileri demokrasilerde kesin hesap komisyonlarının başkanlığı bile muhalefet partisi mensupları arasından seçilir ki komisyon çalışmalarını yeterince denetleyebilsin, parlamento çalışmalarını denetleyebilsin, Sayıştayın yaptığı denetimlerin hakkını verebilecek bir pozisyon oluşabilsin. Geride bıraktığımız süre içerisinde bu konuda maalesef adım atılmadı.

Değerli milletvekilleri, hepinize 656’ya ek cetveller geldi, her milletvekilinin bürosuna gönderildi, geçtiğimiz cuma gününden itibaren her milletvekilinin bürosuna geldi. Ben, 657’ye ek muhalefet şerhleri de dâhil olmak üzere, Parlamentoda herhangi bir milletvekilinin bu ekler üzerinden bir inceleme yapmış olabileceğine inanmıyorum, mümkün değil çünkü. Yani, bu milletvekilinin böyle bir şey yapmak istemediğine inandığım için ifade etmiyorum. Mümkün olmadığı için ifade ediyorum.
Bakın arkanızda duruyor bu ek cetveller Naci Bey. Siz de bakmamışsınız, arkanızda kitaplar duruyor, koymuşsunuz. Buradan bakınca onların büyüklüğünden arkadaki koltuk görünmüyor. Toplam kaç sayfa biliyor musunuz? 15.916 sayfa doküman gelmiş her milletvekilinin odasına. 15.916 sayfa doküman gelmiş milletvekillerinin önüne. Hangi milletvekili inceleyebildi? Hiç kimse inceleyememiştir Plan ve Bütçe Komisyonunun üyeleri de dâhil. Bu kadar dokümanı inceleme şansına sahip değildir. Yapabileceğiniz tek şey vardır: Bürokrasinin önünüze servis ettiği bu dokümanı ya kabul edersiniz ya da reddedersiniz. E çok da reddetme şansınız yok, kabul edeceksiniz. Şimdi, bunun adı “denetim” olabilir mi? Bunun adı “denetim” olmaz.

Sayıştay raporlarından haberiniz var mı? Sayıştay raporlarında aklanan unsurlar, pirüpak olan unsurlar Meclisin gündemine geliyor. Yargıya intikal eden raporlar Meclis denetimine tabi değildir. Sayıştay, evet, Parlamento adına denetim yapıyor ancak yargıya intikal eden hususlar konusunda öyle bir yasa yapılmış ki Sayıştay “Ey milletvekili, sen kim oluyorsun? Sana bilgi vermiyorum.” diyor. Sorduk, cevabımızı bu şekilde aldık. Bakın, sorduk, cevabımızı bu şekilde aldık.

Kesin hesabı konuşacağız, 2013 yılı kesin hesabını. Kaç milletvekili burada değerlendirme şansına sahip? 2013’ü aklayacağız. On iki gün sonra burada sorulacak, kürsüden okunacak. 2013 yılı kesin hesabını burada aklayacaksınız. Neye göre aklayacaksınız? Aklamamanız gerekiyor çünkü 2013 yılı hesapları içerisinde yargıya intikal edenleri var. Yargının nasıl bir sonuç vereceğini, nasıl bir karar vereceğini nereden bileceksiniz? Ama aklayacaksınız.

Yargı kararını vermeden Parlamento hükmünü verecektir. Böyle bir denetimden söz edilebilir mi? Bunun adı denetim olabilir mi? Bunun adı denetim değildir.
Ankara’nın çok dehlizlerinden söz edilir, Ankara’nın çok karanlıklarından söz edilir de bu Parlamento, Ankara’nın dehlizlerini aydınlatmak için sadece Genel Kurul salonunda kaç ampul kullanıyor biliyor musunuz? Sayın Başkan da Divan da herhâlde merak etmemiştir. Sadece bu Genel Kurul salonunda Ankara’nın karanlığını biraz aydınlatmak için 1.832 ampul kullanılmış ama birbirimizi görmüyoruz. Afaki bir rakamdan söz etmiyorum, sayabilirsiniz.

Şimdi, bu durumda, böyle bir tabloda siz hangi denetimden söz edebileceksiniz?
Bakın, Sayıştay denetiminin dışında olan kalemler var, harcama kalemleri var. “Gizli hizmet giderleri kalemi” olarak geçer bunlar, “örtülü ödenek” diye bahsediliyor ya. 5 ayrı kurumun gizli hizmet gideri var ve biz bunu bilmiyoruz: Başbakanlığın, Millî Savunma Bakanlığının, Millî İstihbarat Teşkilatının, Genelkurmay Başkanlığının, Emniyet Genel Müdürlüğünün ayrı ayrı gizli hizmet gideri var ve bunların hiçbirisi Sayıştay denetimine tabi değil.

Sayıştay benim adıma neyin denetimini yapıyor Allah aşkına? Soruyorum, Sayıştay bizim adımıza neyin denetimini yapıyor? “Askerî harcamalara dokunmayacaksınız.” diyor. Askerî harcamalarla ilgili olarak 6085’in 44’üncü maddesinde bir kere yasaklama hükmü konulmuş. Önerdik, geçen sene geldik burada dedik ki “Buraya bir fıkra ekleyelim, askerî harcamaların da açık denetime tabi olduğunu burada ifade edelim.” “Uluslararası bir faciaya sebebiyet verecekse bunların kontrollerini, açıklamalarını gizlilik esasına göre de yapın.” dedik. Bunu ifade ettik ama bu konuda da adım atılmadı, bir şey yok. Bakanlar, Başbakan burada efelenerek, bağırarak açıkladılar, dediler ki “Ey efendiler, biz en fazla sağlığa ve eğitime ödenek ayırıyoruz.” Kusura bakmayın, doğru değil. Kesinlikle doğru değil. Siz nereden en fazla eğitime yatırım ödeneği ayırıyorsunuz Allah aşkına ya? Siz inanabiliyor musunuz buna? Siz bu rakama inanabiliyor musunuz? Yani, siz gerçekten eğitime en yüksek yatırım bütçesini ayırdığınızı mı ifade ediyorsunuz? Gerçekten buna inandığınızı şu an bile ifade ediyorsanız size söyleyeceğim bir şey yok. Kesinlikle doğru değil. Asla ve asla doğru değildir.

Memura maaş verirken niye konuşuyorsunuz? Peki, aynı şekilde diyoruz ki “Diyanet İşleri Başkanlığına niye bu kadar veriyorsunuz?” “İmamın maaşını vermeyecek mi bu devlet?” diyorsunuz. Öğretmenin maaşını bu devlet vermeyecek mi? Sizin verdiğiniz, eğitime ayırdığınız bütçe, devletin memuruna ödediğiniz maaştır, yatırım bütçesi değildir. Millî Eğitim Bakanlığına ayrılan bütçe içerisinde yatırıma giden pay, bütçesi içerisinde yüzde 3,6’dır.

Maaşlarını bir tarafa koyuyorum, askerî yatırım harcamalarında maaşlardan arındırarak bir yüzde söylüyorum, millî eğitim açısından da maaştan arındırarak ifade ediyorum. İki kalemde de maaşlardan arındırarak ayrılan pay millî eğitimde yüzde 3,6’dır, askerî yatırımlarda yüzde 13,5’tir. E, çıkıp halkı aldatmayın lütfen, ayıp oluyor, yani bu kadar da olmuyor! Gerçeği bu kadar ters yüz ederek Türkiye kamuoyunu, insanlarımızı bu kadar aldatmaya kalkışmayın, çok ayıp oluyor, yakışmıyor size!
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.