Açlık grevindeki tutsaklara yönelik keyfi uygulamaları kabul etmiyoruz!

Tecride Karşı Özgürlük İnisiyatifi Sözcüleri Ayşe Acar Başaran ve Berdan Öztürk'ün açıklaması:

Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Genel Başkanı Leyla Güven’in, İmralı Adası’nda tutulan Sayın Abdullah Öcalan’a yönelik uygulanan ağırlaştırılmış tecridin sonlandırılması talebiyle 8 Kasım 2018’de başlattığı süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemi 23 Ocak 2019 tarihi itibariyle 77. gününe ulaşmış ve Güven’in eylemine, Türkiye cezaevlerinden yüzlerce tutsak, yurtdışından onlarca siyasetçi ve aktivist de katılmıştır. 

Tecride karşı Hewlêr’de 64 gündür süresiz dönüşümsüz açlık grevini sürdüren HDP üyesi Nasır Yağız’ın sağlık durumu kritik bir eşiğe ulaşmış; Yağız baş ağrısı, mide bulantısı, tansiyon gibi rahatsızlıklar yaşamaktadır. 

Tecride karşı açlık grevlerinin devam ettiği Alanya L Tipi Kapalı Cezaevi ile Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki tutsaklara, cezaevi yönetimi ve personelinin takındığı tutum derin endişeler yaratmaktadır. Avukatların bu iki cezaevine ziyaretleri sonucunda edindikleri bilgilere göre, açlık grevcilerinin fiziksel durumlarının cezaevi yönetimleri tarafından dikkate alınmadığı, tutsakların gerekli sağlık kontrollerinden geçirilmedikleri, keyfi disiplin cezaları aldıkları, talep ettikleri gazetelere erişimlerinin yasaklandığı veya kısıtlandığı, gerekli hijyenik koşulların sağlanmadığı anlaşılıyor. 

Alanya L Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan Nevin Gökçe, 5 Ocak 2019 tarihinde açlık grevine başlamış, ancak açlık grevinin 10. gününe kadar cezaevi yönetimi tarafından kendisine su, şeker ve yasal olarak verilmesi gereken B vitamini verilmemiştir. 

Yine Alanya L Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan Ramazan Sayan isimli tutsağa, cezaevi tarafından yalnızca bir defa B vitamini verildiği, şu anda verilmediği tespit edilmiştir. 17 Aralık 2018 tarihinde, Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde süresiz dönüşümsüz açlık grevine başlayan mahpusların B vitamini temin etmekte zorluklarla karşılaştığı avukat raporlarına yansımıştır. Yine açlık grevcilerin durumlarını takip etmek üzere avukatlarca hazırlanan Açlık Grevi İzleme Formu’na, Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde görevli infaz koruma memurları tarafından ‘müdürlükçe incelenecek’ gerekçesi ile el konulmuştur. Tutsakların tüm yaşam alanlarından tecrit edildiği, ortak alanlarının tamamının engellenerek izole bir yaşamın dayatıldığı gözlemlenmiştir. 

Yeni Yaşam Gazetesi’nin belli sayılarının Edirne, Alanya, Diyarbakır cezaevleri başta olmak üzere birçok cezaevinde, tutsaklara herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin verilmediği avukatlarca gözlemlenmiştir. 

B vitaminlerinin verilmesinin önünde herhangi bir yasal engel olmamasına rağmen, cezaevi yönetimleri bu elzem vitaminleri tutsaklara vermekte güçlük çıkarmaktadır. 

Farklı cezaevlerinden tutsaklar ile yapılan görüşmelerden anlaşıldığı kadarıyla, Adalet Bakanlığı’nın himayesinde olan cezaevleri, özerk yapılar gibi davranmakta, yasaca tanınmış, yönetmelikler ile bildirilmiş hak ve özgürlüklere keyfi olarak blokaj uygulanmaktadır. 

Açlık grevlerine ilişkin Dünya Tabipler Örgütü’nün duyurduğu ve son zamanlarda güncellenen Malta Bildirgesi’nin 11. Maddesi’nde “Hekimler, mümkün olan en kısa süre içinde, açlık grevine gitmeyi düşünen kişinin tıbbi geçmişini ayrıntılı ve doğru biçimde edinmelidir. Var olan sağlık sorunlarının tıbbi sonuçları kişiye açıklanmalıdır. Hekimler, açlık grevcilerinin, bu eylemin sağlık açısından potansiyel sonuçlarını anlamalarını sağlamalı, eylemin sakıncalı yanlarını yalın bir dille anlatarak kendilerini önceden uyarmalıdır. Hekimler ayrıca sağlık üzerindeki zararların örneğin sıvı ve tiyamin (B1 vitamini) alımının artırılmasıyla nasıl asgaride tutulabileceğini ya da geciktirilebileceğini de anlatmalıdır. Kişinin açlık greviyle ilgili kararları anlık olabileceğinden grevin tıbbi sonuçlarının hasta tarafından tam olarak anlaşılmasının sağlanması kritik önemdedir. Hekim, sağlık alanında aydınlatılmış onam alma uygulamalarıyla uyumlu olarak, hastaya aktardıklarından ne anladığını sormalı ve böylece verilen bilgileri anladığından emin olmalıdır” denmektedir. Ancak bildirgede tariflenen bu durumun cezaevindeki görevli doktorlar tarafından uygulanmadığı, tutsaklar ile yapılan birebir görüşmelerde açığa çıkmıştır. 

Elbette bu yasaların ve yönetmeliklerin en temelde uygulanmadığı yer, Yüksek Güvenlikli İmralı Ada Cezaevi’dir. Buradaki uygulamalar 20 yıldır, keyfi olarak Sayın Öcalan üzerinde uygulanmaktadır. Bu  keyfi davranmaya meyilli uygulamaların, diğer cezaevi yönetimlerine cesaret verdiği aşikardır. Bu hukuksuzluklar zincirine son vermenin ve açlık grevcilerinin taleplerini karşılamanın yegane yolu İmralı Ada Cezaevi’ndeki insanlık dışı tecrit uygulamasına son vermektir. 

Bu doğrultuda, cezaevlerinde açlık grevindeki tutsaklara yönelik geliştirilen hukuksuz ve insanlık dışı uygulamaların, hayati vitaminlere erişim haklarına doğrultulan keyfi engellemelere derhal sona verilmelidir. İlgili yetkili yönetimleri ve mercileri bir an önce harekete geçmeye, bu hukuksuzluğu ortadan kaldırmaya ve kamuoyunu ise duyarlı olmaya davet ediyoruz.

 

Tecride Karşı Özgürlük İnisiyatifi Sözcüleri

Ayşe ACAR BAŞARAN – Batman Milletvekili

Berdan ÖZTÜRK – Ağrı Milletvekili 

23 Ocak 2019