2019 yılı hak ihlalleri raporumuz

Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonumuzun 2019'da yaşanan hak ihlallerini derlediği raporu:

Milyonlarca insanın ölümüne, yerinden edilmesine, sınırların değişmesine yol açan İkinci Dünya Savaşı’nın ardından, 10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilmesi 70 yılı aşarken, Türkiye 2015 yılında başlayan ve günümüze değin şiddetlenerek artan çatışmalı sürecin gölgesinde insan haklarının yok sayıldığı bir ülke olarak 2020 yılına doğru ilerlemektedir. 2016 yılında gerçekleşen darbe teşebbüsü ve sonrasında ilan edilen Olağanüstü Hal ile en temel insan hakları ihlal edilmiş, sadece sayısal verilere dahi bakıldığında Türkiye nüfusunun yüzde 50’si belli bir ideolojiyi desteklemediği için sistematik olarak hak ihlallerine maruz bırakılmıştır.

31 Mart 2019 tarihinde yapılacak olan yerel seçimler öncesinde, sırasında ve sonrasında yüzlerce hile ve baskıya başvurulmuş; seçilmiş KHK’li belediye eşbaşkan ve meclis üyelerine mazbataları verilmemiş, belediyelere yeniden hukuksuzca kayyım atanmış ve belediye eşbaşkanları tutuklanmıştır.

AKP’nin “işkenceye sıfır tolerans” iddiasına rağmen son yıllarda işkence vakaları artmış, özellikle sokakta, polis araçlarında, toplantı ve gösterilere müdahale sırasında yani “resmi gözaltı” yerleri dışında işkence, insan onuruna aykırı kötü muamele sıkça kullanılır hale gelmiştir. Özellikle güvenlik güçlerinin toplantı ve gösterilere biber gazı, basınçlı su ve plastik mermi kullanarak vahşi müdahalesi, yakalama ve gözaltı işlemleri sırasında başvurdukları linç düzeyinde kaba dayak uygulamaları işkence kavramına yeni bir boyut kazandırmıştır.

Kürt illerinde yoğun bir şekilde kullanılan zırhlı araçlar sivillerin ölümüne neden olmakta, bu ölümde payı olan kolluk güçlerine ise hiçbir yaptırım uygulanmamaktadır. Kürt siyasetçilerine yönelik gün aşırı gözaltı operasyonları düzenlenmekte, bu operasyonlar sırasında insanların kapıları kırılmakta, eşyaları talan edilmekte, operasyon düzenlenen evlerde bulunan yurttaşlar tehdit edilerek kafalarına silah dayatılmaktadır.

Sivil siyasetçiler dışında hak savunucularına yönelik yargı ve polis baskısı da devam etmektedir. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi’ne rağmen, Türkiye’de İnsan Hakları Derneği, Af Örgütü, TİHV gibi yıllardır hak alanında çalışma yürüten kuruluşların üyeleri gözaltına alınmış, tutuklanmış, AKP medyası tarafından uydurma haberler ile hedef gösterilmişlerdir.

Defalarca koruma talep ettiği eşi ya da aile bireyleri tarafından öldürülen kadınlar, ülkede çökmüş adalet sisteminin göstergesi niteliğindedir. Devletin erkek aklı adalet mekanizmalarına hakim olduğu için neredeyse her gün kadın cinayetleri işlenebilmektedir. Gerek adli gerek siyasi davalarda cezasızlık erkekleri de devlet görevlilerini suça teşvik etmekte, bu yüzden hak ve yaşam ihlalleri yaşanmaya devam etmektedir. Yakın dönemden başlayarak yaşanan hak ve hukuk ihlallerini zikretmek bile hukukun neye dönüştüğüne dair ipucu verecektir.

Demokrasi ve insan haklarını hiçe sayan siyasi iktidarının yönetim ve politikalarına karşı direnmeye, tüm yurttaşlar için eşit ve adil bir yaşamı inşa edene değin haklı mücadelemize kararlılıkla devam edeceğimizin sözünü veriyoruz. Yasa ve uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınmış hak ve özgürlüklerin 2020 yılında kağıt üstünde kalmayacağını temenni ediyoruz.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

10 Aralık 2019