Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ, Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya SEGBİS yöntemiyle bağlanarak beyanda bulundu. PYD'yle ilgili sözleri nedeniyle yargılanan Yüksekdağ, o sözleri söylediği dönem, PYD liderinin Türkiye'de protokol uygulanarak ağırlandığını hatırlattı ve "Ben yargılanıyorsam Cumhurbaşkanı, dönemin başbakanı ve müsteşarları da yargılanmalı" dedi.
Yüksekdağ, şöyle konuştu:
Hakkımda sürdürülen ve yapılanlar daha önceki gibi temel hukuk kriterlerinin aşılmasıyla gerçekleştirilmiştir. Seçilmiş bir kişi olarak söz söyleme hakkım güvenceye alınmıştır. Bu anayasal bir güvencedir. Kurumsal kişiliğim, söz söyleme hakkım Anayasa ile teminat altına alınmıştır. Kısa bir süre önce alınan bir kararla Anayasa'nın temel hükümleri ihlal edilerek bu hakkımız gasp edilmiştir. Anayasal güvenceye yönelik operasyon gerçekleştirilmiştir. Haksız yöntemlerle çok büyük bir çoğunluk üzerinde baskı gerçekleştirilmektedir. Temel hak ve özgürlükler ihlal edilmektedir. Kalıcı haklar geçici Anayasa değişiklikleri ve yasama süreçleriyle ortadan kaldırılmaktadır. Anayasal temel haklarımız ihlal edildiğinden mahkemelerin siyaset kurumunun bu tavrına göre hareket etmemesi gerekir. Siyasi yapının baskıları söz konusudur.
Biz siyasetçi olarak kendi işimizi yaptığımız için baskı altındayız. Bugünlerde siyaset kurumu kötü günler geçirmektedir. Yargılama süreçlerinin hepsi bu sürecin eseridir. Biz yargılama süreçlerinin siyaset kurumuna zarar verdiğini düşünmekteyiz. Benim görevim bir siyasetçi olarak düşüncelerimi görünür ve bilinir hale getirmektedir. Aykırı sözlerin de söylenmesi siyasetin gereğidir. Eğer gerçekleri söylemezsek toplumun felç olma durumu söz konusu olur.
Sözümüzü beğenmeyenler siyaseten mücadele etsinler
Bizler söylediğimiz sözler için şu an yargılanıyoruz. Bu siyasi bir intikamcılıktır. Sözümüzü beğenmeyenler bizimle siyaseten mücadele etmelidirler. Siyasetin kuralları içerisinde müdahale edilmelidir. Bize yöneltilen suçlamalara konu sözleri biz Meclis'te de söylemiştik. Bu sözlerimizi hiçbir zaman inkar etmedik. Siyasi aygıt, karşılıklı bir kutuplaşmadan başka herhangi bir söz söylememekte ve söz hakkı tanımamaktadır. Bizim bir yanlışımız varsa bunu vatandaş değerlendirmelidir.
Karşınızda suçlu yok
İddianame içeriğine göre, yaptığım konuşmadan dolayı iki suçla itham ediliyorum. Ancak iddianamede konuşmama dair görüntülerin bulunması esef vericidir. Çünkü ben bir siyasetçiyim. Burada karşınızda kriminal bir kişilik ya da suçlu yoktur. Türkiye’nin en büyük 3. partisinin Eş Genel Başkanı vardır. Dolayısıyla fotoğrafların eklenmiş olmasından hicap duymaktayım.
Hatalarının faturasını bana kesmek istediler
Ben bu konuşmanın arkasında durduğumu defalarca söyledim. Sözlerimin terör örgütü propagandası ya da örgütsel bir bağla irtibatı yoktur. O dönemde yaşanan bir savaş vardı. Sınırımızda bir tehlike söz konusuydu. O koşullar içerisinde siyasi iktidarın tekfirci yapılarla mücadele etmesi gerektiğini belirttik. Bunların devletçe desteklendiğine dair iddialar vardı. Bunları eleştirdik.
Bu süreçte bir miting yapılmıştı. Burada hükümete seslendim. Partimizin 7 Haziran’da başarısı söz konusuydu. Bu siyasi iktidarı rahatsız etti. Biz o sözleri IŞİD'e yönelik desteğin kesilmesi için söyledik. Suriyeli Kürtlerle omuz omuza vermek gerektiğini belirttik.
O sözleri söylediğimde PYD lideri protokolle ağırlanıyordu
Bizi dinlemedikleri gibi siyasi linç kampanyası başlatıldı. Benim hakkımda tüm sosyal mecralarda linç kampanyası oluştu. Yapılan hataların faturası bana kesilmeye çalışıldı. Bana bu suçtan ceza verilecekse verilsin. Ancak tarih beni aklayacaktır. Her sözü açık yüreklilikle söyledim. Kürtlerle sağlıklı bir ittifak yapılabilmesi temel bir dinamik olabilirdi. Ben o dönemlerde söylediğim sözlerin doğruluğuna inanıyorum.
Özellikle sözleri söylediğim tarihten öncesinde PYD terör örgütü olarak görülmüyordu. Hatta lideri yarı bir protokolle ağırlanıyordu. Ayrıca Eşme ruhu yaşanmıştı. Biz bu ruhu olumlayan konuşmalar yapmıştık. Bu gerçekler ışığı altında hakkımızda beraat kararı verilmesini talep ediyoruz. Halkımız nezdinde suçlu değiliz.
Ben yargılanıyorsam Cumhurbaşkanı da yargılanmalı
Ben böyle bir davada hükmü kabul etmiyorum. Benin hakkımda bu iddianameyi hazırlayan savcı bu suçun yüz mislini konuşan kişilere de hazırlayacak mı? Eğer bu suçtan yargılanıyorsam dönemin Başbakanı Davutoğlu, müsteşarlar ve Cumhurbaşkanı ile birlikte yargılanmam lazım. Burada iktidarın tutarsızlığı vardır. Burada alınacak en doğru karar beraattır.
1 Şubat 2017