Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, haftalık Meclis grup toplantımızda gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Ana Fatma Cemevi, DAD yöneticileri ile çok sayıda kişinin katıldığı grup toplantısında konuşan Sancar, şunları söyledi:
Bugün basın özgürlüğü için mücadele günü olarak görülmelidir
Sevgili arkadaşlarım, kıymetli misafirler, basının değerli emekçileri ve bizleri ekranları başında izleyen muhterem halkımız, hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. Grup toplantımıza hoş geldiniz. Basın emekçileri ile başlayalım bugün. Çalışan Gazeteciler Gününde basın özgürlüğünün olmadığı, sesin sözün her açıdan kısıldığı bir ortamda görevlerini hakkıyla yerine getirmeye çalışan bütün basın emekçilerini yürekten kutluyorum. Bugün basın özgürlüğü için mücadele günü olarak görülmelidir. Hep bu duygu ve düşünce ile bu yılı geçirmek hepimizin görevidir. Sizlere de bu mücadelede verdiğiniz katkılar için partim adına teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
HDP’ye yönelik baskılar Türkiye’nin geleceği ile yakından ilişkilidir
Gündemimiz belli; bir tek konu gibi görünmekle birlikte Türkiye’nin bütün sorunlarına değen, bütün sorunlarını kesen bir konu bu. Partimize yönelik kumpas, operasyon, dava süreci. Bugün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının Anayasa Mahkemesi’nde sözlü mütalaası vardı. Biliyorsunuz birkaç gün önce Hazine yardımının yatırılacağı hesaplarımıza bloke konulmuştu. Bütün bu gelişmeler Türkiye’de sadece HDP’ye yönelik baskılar olarak görüldüğünde büyük yanılgılar yaşanıyor, büyük tahribatlar ortaya çıkıyor. O nedenle dilimiz döndüğünce, nefesimiz yettiğince bütün bu gelişmelerin Türkiye’nin geleceği ile çok yakından ilişkili olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Bunu bir kez daha grup toplantısı vesilesiyle yapmaya çalışacağız.
Sözün bittiği yer yoktur, ikna ve birlikte çalışmak için diyaloğun sonu yoktur
Gündemimiz Türkiye’nin bugününü ve yarınını ortak gelecekte buluşturan siyasi komplo ve bunun yol açacağı ağır sonuçlar. Anlamayanlara anlatmak görevimizdir. Sürekli sabırla anlatmaya çalışacağız. İlkemiz budur; söz bitmez, mücadele bitmez. Söz her zaman değerlidir onu kullanmaya becerenler için. Sözün bittiği yer yoktur, ikna ve birlikte çalışmak için diyaloğun sonu yoktur. Bütün halklara hitap etme mecburiyetinin istisnası yoktur. O nedenle bugün bu gerçekleri bir kez daha sizler aracılığıyla bu grup toplantısı üzerinden Türkiye toplumuna anlatmaya çalışacağız.
HDP bugün milyonların değişim umudu oldu
11 yıl önce HDP’yi ortaya çıkaran fikriyat; bu ülkedeki bütün kimlik ve inançları, ötekileştirilenleri, dışlananları, gençleri, kadınları ve emekçileri eşit yurttaşlığa ve barışa dayalı ortak bir gelecekte demokratik cumhuriyet hedefinde buluşturmaktır. İşte HDP bu hedefle yola çıktı ve siyasi mücadelesini toplumsal mücadele ile birleştirerek bugünlere taşıdı. HDP bu mücadelesinde, Kürt halkının ve Türkiye’nin devrimci demokratik sosyalist tüm güçleriyle, emek ve ekoloji örgütleriyle, kadınlar ve gençlerle ortaklaşmayı esas aldı. Bugün artık HDP milyonların değişim umudu ve ortak siyasi bir mücadele alanına dönüştü. İçine kapanmadı. Hiçbir baskı karşısında yolundan şaşmadı, büyümeyi ve genişlemeyi hedef olarak önüne koydu. Ve kurduğu sağlam ittifaklarla bunu başardı.
HDP, boğazı sıkılan toplumun nefesi oldu
HDP kimseyi ötekileştiremedi, hep genişlemeyi hedef aldı. Ötekileştirilen tüm kesimlerin mücadelesini ve taleplerini kendi siyasetinin odağı haline getirdi. Sesi kesilmek istenenlerin sesi oldu, boğazı sıkılan toplumun nefesi oldu. HDP yeni yollar yarattı, seçenekler üretti, mücadele yollarını büyüttü. Kürt sorunundan demokrasi, adalet, emek, ekoloji sorununa her alanda ve her meselede bu ülke için söz üretti, siyaset üretti, gerçek çözümler üretti. Nasıl bir gelecek, yerelden merkeze nasıl bir yönetim sistemi, nasıl bir anayasa, nasıl bir ekonomi, nasıl bir demokrasi, nasıl bir toplumsal birliktelik düzeni, nasıl bir yaşam. İşte bütün bu konularda demokrasi, özgürlük ve eşitlik çıtasını en yüksekte tuttu.
HDP, demokrasiyi büyütme programına dönüştü
HDP’nin her alanda ürettiği cesur ve kalıcı siyaseti, Türkiye’nin sorunlarının ortak çözüm programının ne olduğunu ortaya koydu. Ülkeyi yönetme, demokrasiyi büyütme programına dönüştü. HDP temsil ettiği milyonların iradesini siyaseten belirlenen değil, belirleyen asli bir kurucu aktör haline getirdi. Ve bugün 2023 ve hatta sonraki yılları da belirleyen siyasal ve toplumsal merkez oldu. İşte HDP’nin bu siyasal ve toplumsal gücü ve yarattığı demokratik seçenek, tekçi ve otoriter despot rejimdeki en büyük kırılmayı yarattı. Bu kırılmanın en akılda kalan örneği ve unutulmayacak tecrübesi 7 Haziran’dır. Orada AKP’ye yaşatılan yenilgi Türkiye halklarına yeni bir yaşamın, yeni bir ülkenin, yeni bir düzenin mümkün olduğunu gösterdi. Bu umudu, bu umudun ışığını gösterdi. Halk iradesine dayanan siyasetimiz zorbalığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe, inkara, savaş ve talana dayanan çürümeyi sona erdirme noktasına getirdi.
Rejimin kalıcılaşmasının önündeki en büyük engel HDP’dir
Saray’ın, yalanın, talanın, savaşın, sömürünün karşısında dimdik durup halkın ve hakikatin mücadelesini yürüttü. İşte bu yüzden iktidar, siyasetinde büyük kırılmalar yaşadı. İktidarın özgüveni çöktü, geleceği belirleme konusunda hazırladığı planlar bozuldu. Bunu başaran güç HDP’dir, HDP’nin fikriyatıdır. HDP’nin toplumsal ve siyasal mücadelesidir. O nedenle saldırılar artıyor, her geçen gün daha fazla saldırıya maruz kalıyor HDP. Çünkü otoriter, tekçi, sömürücü, talancı rejimin kalıcı hale getirilmesinin önündeki en büyük engel HDP’dir. Bunu en iyi bilen şimdiki iktidar blokudur. Bunu en iyi bilen iktidarı besleyen düzen ve sistem güçleridir. O yüzden el birliği ettiler. Birbiriyle benzemez olanlar, birbirinin boğazına sarılmak için geçmişte fırsat arayan güçler birleşti. Birleştiler ve yeni bir devlet koalisyonu kurdular. Bu koalisyonun temel harcını da Kürt karşıtlığı ve Kürt düşmanlığından kardılar.
Sanıyorlar ki HDP’yi yolundan alıkoyacaklar
HDP’yi halkların ortak mücadelesinin en güçlü adresi ve en hakiki seçeneği olarak gördükleri ve bildikleri için HDP’ye saldırdılar, komplo üzerine komplo kurdular. Dokunulmazlıkları kaldırdılar 2016’da. Ardından 4 Kasım siyasi darbesiyle önceki dönem eş genel başkanlarımız dahil olmak üzere milletvekillerimizi ve yöneticilerimizi tutukladılar. Onları kurmaca davalarla yargılamaya çalıştılar. Operasyonlar kesintisiz devam etti. Her gün gözaltılarla uyanıyoruz. Sanıyorlar ki bu operasyonlar, bu uygulamalar HDP’yi yolundan alıkoyacak, onların yolunu açacak ama tam tersine biz büyümeye devam ettik.
Bize ağır saldıranlara büyük kaybettireceğiz!
Büyümeye devam ettik, çünkü köklerimiz halkların yüreğindedir, çünkü yolumuz halkların hakikatinin yoludur. Onun için başaramadılar. Şimdi de bu kapatma davasıyla kendilerince bizleri nihai olarak tasfiye edecekler, susturacaklar. Nafile bir çaba olduğunu bir kez daha söyleyeceğiz, söylüyoruz. Söylemekle yetinmeyeceğiz. Bunu her fırsatta onlara yaşatacağız. Başaramadıklarını, başaramayacaklarını göstereceğiz. Bize ağır saldıranlara büyük kaybettireceğiz!
HDP bu toplumun kutup yıldızıdır
HDP siyasette kutup yıldızı olma işlevini hakkıyla sürdürüyor. İktidarın seçim sürecini siyaseti dizayn etme çabalarına karşı ilkeli tutumunu, kararlı duruşunu her vesileyle ortaya koyuyor. Son örnekte olduğu gibi bütün muhalefete ve toplumsal demokrasi güçlerine yol gösteriyor. HDP, bu toplumun demokrasiye giden yolda kutup yıldızıdır. Bir anayasa değişikliği ile toplumun karşısına çıktılar. Hiçbir samimiyeti olmadığını hepiniz biliyorsunuz, bizler de onlar da biliyorlar.
Bu manevralarla varlıklarını sürdürebileceklerini, toplumu kutuplaştırmayla yollarına devam edebileceklerini sandılar. Ama bu oyunu en açık şekilde bozan HDP oldu. Bizim başörtüsü ile bir sorunumuz yoktur, olamaz. Biz en geniş özgürlüklerden yanayız. Geleneğimizi oluşturan bütün partilerde de her türlü baskıya ve yasağa karşı çıktık. Samimiyetle ve ilke düzeyinde bu tutumu sürdürüyoruz, savunduklarımız ilkelerimize dayalıdır.
Siyaseti dizayn etmeyi amaçlayan ucuz hesaplara izin vermeyeceğiz
İktidarın seçimlere dayalı bir hesapla başörtüsünü istismar etmesine izin vermeyeceğiz. Bu yolu kapattık ve şimdi muhalefet de bu yolda devam ediyor. Söz veriyoruz; bütün inançların eşit olduğu, bütün halkların özgür yaşadığı geleceği bizler kuracağız. Onlar gibi samimiyetsiz, küçük hesaplara dayalı hamleler ve planlarla değil; halkın en geniş katılımı ve gücüyle inşa edeceğiz o özgürlük düzenini. Hiçbir inanç ayrımcılığa maruz kalmayacak, hiç kimse inancından dolayı yasağa ve baskıya uğramayacak. Alevilerin eşit yurttaşlık hakkını sonuna kadar savunacağız. İnançlarını yaşamak isteyen bütün toplumsal kesimlerin bu haklarını sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz. Siyaseti dizayn etme amaçlı ucuz hesaplara izin vermeyeceğiz, vermedik de.
Açık bir siyasi operasyonla karşı karşıyayız
AYM geçen hafta bir karar aldı. Bizim, Türkiye’nin 3’üncü büyük partisi olan HDP’nin anayasal hakkı olan Hazine yardımını gasp etme kararı aldı. Kapatma davasının nasıl açıldığını burada hatırlatmama gerek yok ama yine de derler ki insan nisyan ile malumdur. Yine de hatırlatmak iyidir. Bu dava, MHP’nin ve karanlık güçlerin uzun süredir kampanyası ve siyasi baskısı sonucu açılmıştır. Bu dava, o kampanya sonucunda 17 Mart’ta Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının AYM’ye verdiği iddianame ile açıldı. Peki, 18 Mart’ta ne vardı? MHP’nin kongresi vardı. Büyük ortak, küçük ortağa kongre hediyesi verdi. Bu kadar açık bir siyasi operasyonla karşı karşıyayız. Yargıyı bu siyasi operasyonun aracı haline getirmeye yönelikti bu hamle. Ardından AYM, iddianamenin çöp olduğu anlamına gelen gerekçeleriyle bu iddianameyi iade etti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı yeniden bir iddianame hazırladığını iddia ederek AYM’ye bir metin verdi. Bunu ne zaman verdi? 7 Haziran. Tesadüf olabilir mi? Hayır, bu kuyruk acısı. HDP’yi siyasetle yenemeyenlerin, HDP’ye baskılarla ve zulümle baş eğdiremeyenlerin siyasi kumpasıdır.
MHP tehdit ve şantajla Hazine yardımının durdurulması kampanyası yaptı
Aynı şey Hazine yardımının yatırılacağı hesaplara bloke konulması kararı öncesinde de yaşandı. Yine MHP çıktı, tehditler ve şantajlarla HDP’ye verilecek Hazine yardımlarının durdurulması kampanyası yürüttü. Ardından bir baktık ki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bu taleple AYM’ye başvurmuş. Daha önce iki kere başvurmuştu. Bu talebi iki kere dile getirmişti. Her iki iddianamede de partimizin hesaplarına tedbir konulması talebini dile getirmişti ve her ikisini de AYM reddetmişti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bu talebi AYM’e yine iletiyor, AYM bize haber vermiyor, basından öğreniyoruz. Bu nasıl yargılama? Bırakın hukuk devletini, kanun devletinin zerresi olan bir devlette böyle bir işlem mümkün değil. Nitekim karara geleceğim zaten. Sonuna baktığımızda AYM’nin 7 üyesinin de vicdanını sızlatan bir durumun olduğunu görüyorsunuz. Bize bildirilmiyor, bize bilgi verilmiyor. Gidip başvuruyoruz. “Yahu basında böyle bilgiler var, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı başvuruda bulunmuş. Bunu bize bilgilendirmeniz gerekmiyor mu?” diyoruz. Evet, başvurmuş. “Bunu hemen reddetmeniz gerekiyor. Daha önce iki kere reddettiniz ve arada yeni bir gelişme yok. Reddetmiyorsanız da bize bildirin, savunmalarımızı iletelim, siz de ondan sonra kararınızı verin” diyoruz. Ancak bize savunma için de hak tanımıyorlar.
Bütün bunların siyasi operasyon olduğu açıktır
Oturuyorlar, Saray’dan gelen emri uygulayan üyelerle, bizim anayasal hakkımız olan Hazine yardımına bloke koyma kararını alıyorlar. Bütün bunların siyasi operasyon olduğu açıktır. Türkiye’de Anayasayı ayaklar altına pek çok karar gibi bu da Anayasaya aykırıdır. Şaşırdık mı, doğrusu şaşırmıyoruz. Bu sistem, hiçbir kural tanımadan ancak varlığını sürdürebileceğini görüyor. Ne hukuk, ne ahlak tanıyor. Ne vicdanı var, ne insafı var. Tek derdi var kendi varlığını sürdürmek. Kendi varlığını sürdürmek için bu iktidar her yola başvurmayı kendisine hak görüyor, her yolu bu uğurda mubah görüyor. Bu da toplumda çürümeye, siyasette çöküşe neden oluyor.
Bizim hazinemiz hakikatimizdir, fikriyatımızdır, halkımızın gönlüdür
HDP’ye yönelik savunmalarımızı, siyaseti çökertme ve toplumu çürütme yaklaşımlarına karşı bir sorumluluk görüyoruz. HDP’yi savunurken, bu toplumu savunuyoruz onu çürütmek isteyen güçlere karşı. Meydanın boş olmadığını gösteriyoruz, göstermeye devam edeceğiz. Her yerde HDP rüzgarı esiyor. Çünkü HDP hakikatleri dikkate alarak siyaset yapıyor. HDP halkla, halkın gücüyle siyaset yapıyor. Bu bloke kararı bizim açımızdan yok hükmündedir, yoktur. Bizim hazinemiz hakikatimizdir, fikriyatımızdır, halkımızın gönlüdür.
Uğraşmayın bizimle, uğraşırsanız un olursunuz un!
AKP’ye en ağır yaşattığımız 7 Haziran seçimlerine giderken, bir kuruş Hazine yardımı almış değildik. Ama milyonların gönlünü almıştık. Ceketini satıp bize seçim çalışmalarına katkı veren emekçilerin alın terini almıştık. Bu halkın kendi kimliğini, onurunu ve aydınlık geleceğini savunmak için her türlü fedakarlığa hazır olan halkın yüce yüreğine sığınmıştık. Oradan yürüdük, oradan başardık. Yine oradan yürüteceğiz, yine oradan başaracağız. Ne diyeyim hani, şiirler de ister istemez dilimiz ucuna geliyor. “Ekmeği bol eyledik, acıyı bal eyledik. Sıratı yol eyledik, geldik bugüne. Ekilir ekin geliriz, bir gider bin geliriz. Uğraşmayın bizimle, uğraşırsanız un olursunuz, un.”
Ses çıkarın ey demokrasi isteyenler, hepinize yönelik operasyon var
Bu operasyon HDP ile sınırlı değildir, HDP’yi hedef almakla sınırlı değildir. Türkiye, tarihinin en kritik seçimine gidiyor. Bu kritik seçimde iktidar varlık yokluk korkusuyla her yolu deniyor. Bize karşı yürütülen bu hukuksuzluklar da bu süreci dizayn etmek içindir. Türkiye demokrasi güçlerini bölmek ve dağıtmak için, seçim sürecini kendi emellerine uygun olarak şekillendirmek içindir. Bunun için yapıyorlar. Ses çıkarın ey demokrasi isteyenler ya da istediğini söyleyenler, ey adaleti savunanlar ya da savunduğunu söyleyenler, ey karanlığı istemediğini söyleyenler; bu hepinize yönelik bir operasyondur. Bu operasyonları boşa çıkarmanın yolu da hep birlikte kararlı bir duruş sergilemektir. HDP bunu yapıyor, yapmaya devam edecek. Her alanda ilkelerini en sağlam şekilde tutuyor, mücadelesini en kararlı şekilde yürütecek. Bu ülke seçeneksiz değildir. Şimdiye kadar sanki bu ülkede yaşayanlar iki seçeneğe mahkummuş gibi bir hava yaratıldı. Hayır, inanın iki seçeneğe mahkum değilsiniz. Biz varız, demokrasi güçleri var. Üçüncü yol var. Değiştirmeye geliyoruz, karanlığı dağıtmaya geliyoruz. Siyasetimizle de mücadelemizle de bu yolun nasıl yürünmesi gerektiğini gösteriyoruz. Bu yol işte bu ilkelerle, bu kararlılıkla ve samimiyetle yürüyor. Cumhuriyetin 100. yılı bitmek üzereyken yapılacak seçimlerin ne kadar önemli olduğunu söyledim.
Mezarlıktan geçerken ıslık çalarak değişimi sağlayamazsınız
Burada hakikatleri yok sayarak, hakikatlerin etrafından dolanarak, mezarlıktan geçerken ıslık çalarak değişimi sağlayamazsınız. Bu ülkenin hakikatlerini görmeden demokratik geleceği inşa etmenin imkanı yoktur. Yarım ağızla reform vaatleri artık bu ülke için çare değildir. Bu ülkenin en büyük hakikati, şu gördüğünüz büyük tarihsel birikim üzerinden, tarihsel miras üzerinden geleceği inşa etmek isteyen HDP, Emek ve Özgürlük İttifakı ve en geniş demokrasi blokudur. Bu ülkenin en büyük hakikati budur. Bu hakikati görmeden, tanımadan bu ülkede yalanı sona erdirmek; bu yalan, talan, soygun, savaş, sömürü düzenini değiştirmek mümkün değildir. Bu hakikati gördüğümüz için herkesin bu hakikatle yüzleşmesini sağlayacak politikalar üretiyoruz. Herkes bu hakikati görsün. Kendimizi kandırmayalım. Yalancı masalar üreterek geleceği demokratik bir temelde kurabileceğimiz rüyasından uyanalım.
Biz ne yaptığımızı biliyoruz; çözümün ve demokrasinin yolunu gösteriyoruz
HDP ne yaptığını bilen bir partidir. Mücadele birikimiyle, halklarla kurduğu ilişkiyle ve bütün mekanizmalarının ortak çalışmasıyla ürettiği siyasi akılla yolunda yürüyor. Biz ne yaptığımızı biliyoruz. Biz neyi nasıl başaracağımızı uzun uzun tartışarak kararlaştırıyoruz. Kimse bizim belirlediğimiz politikalar üzerinden ucuz spekülasyonlar yapmasın. Tam tersine bizim her hamlemiz bu ülkede gerçek değişimi, demokrasiyi, barışı getirme özlemi duyan her kesime hakikatlerle yüzleşme imkanı sağlayacaktır. Bu hakikatlerle yürünecektir. Yoksa kısa süreli hafif değişimin bu ülke için nefes almaya yeteceği gibi vaatlerin bir karşılığı olmayacaktır. Kısır döngüyü görüyorsunuz, on yıllardır sürüyor. Bu ülkenin en önemli hakikati, yani Kürt sorununu güvenlikçi anlayışla, savaş politikalarıyla, inkar ve imha anlayışıyla ele alan zihniyetin bu ülkede yarattığı kısır döngü hepimizin gözleri önündedir. Bu kısır döngünün iki tane çarpıcı özelliği vardır. Kan ve kir. Bu kısır döngü kan ve kir üretiyor. Biz bu ülkeyi kandan, şiddetten, kirden, çürümeden kurtarmak için demokratik çözümün, bütünlüklü güçlü bir demokrasinin yolunu gösteriyoruz. O yoldan yürüyerek başarabileceğimizi söylüyoruz. HDP üzerinden boş polemiklere girmenin demokrasi için bir faydası olmayacaktır. Bizler korunaklı köşelerimizden yuvarlak sözlerle mücadele yürütüyor değiliz, hakikatlere gözlerimizi yumarak yol alıyor değiliz; tam tersine hakikatin her yanını bütün gücümüzle çalışarak görme uğraşı veriyoruz.
HDP hakiki çözümlerin partisidir
Hakiki çözüm hakikatlerle yüzleşmeden olmaz. HDP, o yüzden hakikatlerin partisidir, hakiki çözümün partisidir. Bizler yolumuzu şeffaf bir şekilde, dürüst tavırlarla ortaya koyuyoruz. 27 Eylül 2021’de bir deklarasyon yayınladık. Bu deklarasyon bu ülkede hakiki çözümlere, demokrasiye, barışa giden yolun temel taşlarını gösteriyordu. Yöntemlerini de gösteriyordu. O günden bugüne yaptığımız şey o deklarasyonda ilan ettiğimiz hedefleri adım adım somutlaştırmaktır. Somutlaştırarak ilerliyoruz, çalışarak yolumuza devam ediyoruz, büyüyerek geliyoruz. İşte aldığımız kararları da bu çerçevede değerlendirsin herkes. Hakikatle yüzleşerek hakiki yöntemler öneriyoruz. Bu ülkenin geleceğini inşa etmekle de merkezi güç olma iddiamızı her geçen gün daha da sağlamlaştırıyoruz. Bu ülkenin geleceğinin kuruluşunda, demokratik cumhuriyete giden yolun açılışında, eşit yurttaşlığa ve özgürlüğe dayanan bir düzenin inşasında ne yapılması gerektiğini gösteriyoruz. Oraya doğru yürüyoruz ve o inşayı yapacak en büyük gücü ortaya çıkarıyoruz. Seçimler de bunu gösterecektir. Saray’ın danışmanları ya da politika merkezlerinde ahkam kesenler AYM’ye talimatlar yağdırarak bu yolu engelleyebileceklerini sanıyorlarsa, bir kere aynaya baksalar keşke, biraz kendileriyle yüzleşseler. Bilmem ne hissedecekler. Ben biliyorum ne hissedeceklerini, ne hissetmeleri gerektiğini biliyoruz. Ama bunları hissetmek için insanda şu kadar ahlak, vicdan ve yüz kalmış olması gerekiyor.
Bu ülkenin geleceğini sandıkta milyonların oy birliği belirleyecektir
AYM salonlarındaki oy çokluğu değil sandıktaki milyonların oy birliği belirleyecektir bu ülkenin geleceğini. Bunu herkes bilsin. Hangi oy çokluğunu AYM’den çıkarmaya çalışırsanız çalışın, asıl belirleyici olan sandıktaki milyonların oy birliğidir. O milyonların oy birliğini o sandıklardan çıkarmak da asli görevimizdir, tarihi sorumluluğumuzdur. Herkesi bu sorumluluğun farkında olmaya çağırıyoruz. Biz yolumuza devam edeceğiz. Parti kapatılacakmış kapatılmayacakmış bunların hiçbirine kulak asmayacağız. Daha önce de söyledim. İlk günden çalışmalarımızı başlattık, seçeneklerimizi ürettik. Halktan, hakikatten aldığımız bu gücü toplumsal mücadelenin her alanında olduğu gibi seçimlerde de mutlaka ortaya koyacağız. Bu gücü seçimlerin sonucuna mutlaka yansıtacağız, ey iktidar bloku. Tehditler, şantajlar oyunlarla bu gerçeği değiştiremezsiniz. HDP var, HDP geliyor, büyük kaybedeceksiniz. Siz kaybederken hepimiz birlikte büyük kazanacağız.
Yine bir şiir müsaadenizle. Niye bu kadar kararlıyız, bu kadar bedel ödememize rağmen yolumuzdan bir milim sapmıyoruz, ilkelerimizden taviz vermiyoruz? Enver Gökçe’nin Dost şiirinin bir bölümünü hatırlatacağım.
Biz olmasak gökyüzü, biz olmasak üzüm,
Biz olmasak üzüm göz, kömür göz, ela göz;
Biz olmasak göz ile kaş, öpücük, nar içi dudak;
Biz olmasak ray, dönen tekerlek, yıkanan buğday,
Ayın on beşi;
Biz olmasak Taşova'nın tütünü, Kütahya'nın çinisi,
Yani bizsiz
Anne dizi, kardeş dizi, yar dizi
Güzel değildir.
Bu mücadele, bu kararlılık umudu dimdik ayakta tutuyor
Bunu biliyoruz, biz bildiğimiz için var olmakta inatçıyız, ısrarlıyız. Her şey güzel olsun diyedir; anne dizi, kardeş dizi, yar dizi güzel olsun diyedir. Bu mücadele, bu kararlılık umudu dimdik ayakta tutuyor. Çok sevdiğim bir insan hakları savunucusundan bir pasaj aktaracağım ve konuşmamı bitireceğim. Her şeyden önce yüzleşmeye mecburiyetimiz var değişim için diyor ve devam ediyor: “Umutlu olmamız gerektiğine inanıyorum. Umutsuz olursak, dünyayı değiştirip adaleti sağlayabileceğimize inanmıyorum. Yani umut bizim süper gücümüz. Umudumuz başkaları otur dediğinde ayağa kalkmamızı sağlar, sus dediğinde konuşmamızı sağlar, baskılar ve adaletsizlikler karşısında ancak böyle dik durulabilir. Hepimiz nefret, düşmanlık ve korku siyasetine karşı koymaya kararlı olmalıyız. Bu siyaset bizi krize götürür, umut ise bizi başarıya ve aydınlığa götürür". Umudun kaynağı da mücadeledir, mücadeledir, mücadeledir. Başarılar hepimizindir, serkeftin hevalno. Hak yardımcımız, Hızır yoldaşımız olsun.
10 Ocak 2023