HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, göğüs hastalıkları hastanelerinin yaygınlaştırılması, mevcut hastanelerin ihtiyaçlarının saptanması ve yaygın göğüs hastalıklarını tedavi edici sağlık politikalarının oluşturulması için araştırma önergesi verdi. Önergede son on yılda özellikle KOAH, Astım, Akciğer Kanseri, Pnömoni ve Tüberküloz gibi hayati risk taşıyan solunum sistemi hastalıklarının tedavi edilme sürecinde büyük öneme sahip spesifik göğüs hastalıkları hastaneleri kapatılmakta olduğu belirtildi.
En son olarak da İzmir Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi “Sağlıkta Dönüşüm” adı altında Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile birleştirilerek kapatılmak istenmesinin belirtildiği önergede solunum sistemi hastalıkları ile mücadelede büyük öneme sahip spesifik göğüs hastalıkları hastanelerinin kapatılmasının ciddi tehlikelere yol açacağı ifade edildi. Göğüs hastalıkları hastanelerinin yaygınlaştırılması, mevcut hastanelerin ihtiyaçlarının saptanması, insidansı ve mortalitesi en yüksek solunum sistemi hastalıkları arasında bulunan KOAH, Astım, Akciğer Kanseri, Pnömoni ve Tüberküloz hastalıklarını önleyici, rehabilite ve tedavi edici sağlık politikalarının oluşturulması ve bu hususta meclisin ve kamuoyunun bilgilendirilmesi için verilen önergenin gerekçesi şu şekilde:
"Şu anda toplumda insidansı ve mortalitesi en yüksek solunum sistemi hastalıkları arasında KOAH, Astım, Akciğer Kanseri, Pnömoni ve Tüberküloz yer almaktadır. İçinde bulunduğumuz bu durum karşısında solunum sistemi hastalıklarını önleyici, rehabilite ve tedavi edici sağlık politikalarının oluşturulmasına ihtiyaç vardır. Özellikle bulaşıcı hatalıklar sınıfında olan verem/tüberküloz hastalığı hususunda ise enfeksiyon zincirini kıracak şekilde izolasyon koşullarının olduğu, sağlık çalışanlarının ve toplumun verem hastalığından korunmasına yönelik tedbirlerin alındığı, tespit edilen vakaların bulaştırıcılıklarının kırılarak tedavilerinin yapıldığı spesifik hastanelere ihtiyacın olduğu gerçekliği ortadadır. Gerek meslek örgütleri gerek solunum hastalıkları ile ilgili uzmanlık dernekleri ve gerekse de sağlık iş kolundaki sendikaların hazırladıkları raporlarda da bu durum açık bir şekilde ortaya konmaktadır.
Özellikle bütün dünyada büyük bir tehlike haline gelen, çok ilaca dirençli tüberküloz vakalarının Türkiye’de de artmış olan insidansı, bu konuda acil önlemlerin alınması ihtiyacını ortaya koymaktadır. Mevcut durum buyken yeni önlemler alması gereken Sağlık Bakanlığı, tam tersi uygulamalara giderek solunum hastalıkları ve tüberküloz konusunda uzmanlaşmış spesifik göğüs hastanelerini kapatma yoluna gitmektedir.
Daha önce Heybeliada, Edirne, Tekirdağ, Bartın ve Trabzon gibi illerde kapatılan göğüs hastalıkları hastanelerinin ortaya çıkardığı problemleri, yine aynı yöntemle kapatılan Diyarbakır Göğüs Hastanesinin üzerinden değerlendirmek mümkündür. Bölgede beş milyonu aşkın bir nüfusa hizmet veren tek Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Hastanesi olan Diyarbakır Göğüs Hastanesinin kapatılması, insidansı yüksek olan solunum yolu hastalıklarının teşhis, tedavi ve takip süreçleri ile ilgili çok ciddi sıkıntılar ortaya çıkarmıştır. Şu anda bölgede tüberküloz hastalarının yatarak tedavi gördüğü özel izolasyon koşullarının sağlandığı bir merkez yoktur. Bu hastalar genel hastanelerin göğüs hastalıkları kliniklerinde, diğer hastalara enfeksiyon bulaştırma riski en yüksek düzeyde olacak şekilde, ortak kullanım alanlarını kullanarak tedavi edilmektedirler. Çoğu zaman mevcut kliniklerdeki doluluk nedeniyle bu hastalar hastanede yatma imkânı da bulamamaktadırlar. Bu imkânı bulan hastalar ise çok kısa süren tedavi süreciyle bulaşıcılıkları kırılmadan taburcu edilmektedirler. Taburcu edilen bu hastaların bir çoğu da uygulanan yanlış sağlık politikaları nedeniyle patlamaya hazır bir enfeksiyon bombası gibi aramızda dolaşmaktadırlar. Bu durum da özellikle tüberküloz hastalığının hızla yayılması ile ilgili ciddi kaygılara neden olmaktadır.
Tehlikenin boyutları bu kadar yüksekken ve sağlık meslek örgütleriyle, ilgili derneklerin bu tehlikeye dikkat çeken araştırmaları ve açıklamaları ortadayken, şimdide Sağlık Bakanlığı tarafından Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesinin kapatılması kararı alınmıştır. Bir bütün olarak toplumsal sağlığı etkileyecek bu kararın ağır sonuçlarının olacağı aşikârdır. Yapılması gereken bu hastanelerin kapatılması değil yaygınlaştırılması, personel eksikliklerinin giderilmesi, kaynaklarının ve donanımlarının arttırılmasıdır.
Bu amaçla Göğüs Hastalıkları Hastanelerinin yaygınlaştırılması, bu hastanelerin ihtiyaçlarının saptanması, insidansı ve mortalitesi en yüksek solunum sistemi hastalıkları arasında bulunan KOAH, Astım, Akciğer Kanseri, Pnömoni ve Tüberküloz hastalıklarını önleyici, rehabilite ve tedavi edici sağlık politikalarının oluşturulması ve bu hususta meclisin ve kamuoyunun bilgilendirilmesi amacıyla bir araştırma komisyonu kurulması gerekmektedir."
18.06.2014
En son olarak da İzmir Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi “Sağlıkta Dönüşüm” adı altında Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile birleştirilerek kapatılmak istenmesinin belirtildiği önergede solunum sistemi hastalıkları ile mücadelede büyük öneme sahip spesifik göğüs hastalıkları hastanelerinin kapatılmasının ciddi tehlikelere yol açacağı ifade edildi. Göğüs hastalıkları hastanelerinin yaygınlaştırılması, mevcut hastanelerin ihtiyaçlarının saptanması, insidansı ve mortalitesi en yüksek solunum sistemi hastalıkları arasında bulunan KOAH, Astım, Akciğer Kanseri, Pnömoni ve Tüberküloz hastalıklarını önleyici, rehabilite ve tedavi edici sağlık politikalarının oluşturulması ve bu hususta meclisin ve kamuoyunun bilgilendirilmesi için verilen önergenin gerekçesi şu şekilde:
"Şu anda toplumda insidansı ve mortalitesi en yüksek solunum sistemi hastalıkları arasında KOAH, Astım, Akciğer Kanseri, Pnömoni ve Tüberküloz yer almaktadır. İçinde bulunduğumuz bu durum karşısında solunum sistemi hastalıklarını önleyici, rehabilite ve tedavi edici sağlık politikalarının oluşturulmasına ihtiyaç vardır. Özellikle bulaşıcı hatalıklar sınıfında olan verem/tüberküloz hastalığı hususunda ise enfeksiyon zincirini kıracak şekilde izolasyon koşullarının olduğu, sağlık çalışanlarının ve toplumun verem hastalığından korunmasına yönelik tedbirlerin alındığı, tespit edilen vakaların bulaştırıcılıklarının kırılarak tedavilerinin yapıldığı spesifik hastanelere ihtiyacın olduğu gerçekliği ortadadır. Gerek meslek örgütleri gerek solunum hastalıkları ile ilgili uzmanlık dernekleri ve gerekse de sağlık iş kolundaki sendikaların hazırladıkları raporlarda da bu durum açık bir şekilde ortaya konmaktadır.
Özellikle bütün dünyada büyük bir tehlike haline gelen, çok ilaca dirençli tüberküloz vakalarının Türkiye’de de artmış olan insidansı, bu konuda acil önlemlerin alınması ihtiyacını ortaya koymaktadır. Mevcut durum buyken yeni önlemler alması gereken Sağlık Bakanlığı, tam tersi uygulamalara giderek solunum hastalıkları ve tüberküloz konusunda uzmanlaşmış spesifik göğüs hastanelerini kapatma yoluna gitmektedir.
Daha önce Heybeliada, Edirne, Tekirdağ, Bartın ve Trabzon gibi illerde kapatılan göğüs hastalıkları hastanelerinin ortaya çıkardığı problemleri, yine aynı yöntemle kapatılan Diyarbakır Göğüs Hastanesinin üzerinden değerlendirmek mümkündür. Bölgede beş milyonu aşkın bir nüfusa hizmet veren tek Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Hastanesi olan Diyarbakır Göğüs Hastanesinin kapatılması, insidansı yüksek olan solunum yolu hastalıklarının teşhis, tedavi ve takip süreçleri ile ilgili çok ciddi sıkıntılar ortaya çıkarmıştır. Şu anda bölgede tüberküloz hastalarının yatarak tedavi gördüğü özel izolasyon koşullarının sağlandığı bir merkez yoktur. Bu hastalar genel hastanelerin göğüs hastalıkları kliniklerinde, diğer hastalara enfeksiyon bulaştırma riski en yüksek düzeyde olacak şekilde, ortak kullanım alanlarını kullanarak tedavi edilmektedirler. Çoğu zaman mevcut kliniklerdeki doluluk nedeniyle bu hastalar hastanede yatma imkânı da bulamamaktadırlar. Bu imkânı bulan hastalar ise çok kısa süren tedavi süreciyle bulaşıcılıkları kırılmadan taburcu edilmektedirler. Taburcu edilen bu hastaların bir çoğu da uygulanan yanlış sağlık politikaları nedeniyle patlamaya hazır bir enfeksiyon bombası gibi aramızda dolaşmaktadırlar. Bu durum da özellikle tüberküloz hastalığının hızla yayılması ile ilgili ciddi kaygılara neden olmaktadır.
Tehlikenin boyutları bu kadar yüksekken ve sağlık meslek örgütleriyle, ilgili derneklerin bu tehlikeye dikkat çeken araştırmaları ve açıklamaları ortadayken, şimdide Sağlık Bakanlığı tarafından Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesinin kapatılması kararı alınmıştır. Bir bütün olarak toplumsal sağlığı etkileyecek bu kararın ağır sonuçlarının olacağı aşikârdır. Yapılması gereken bu hastanelerin kapatılması değil yaygınlaştırılması, personel eksikliklerinin giderilmesi, kaynaklarının ve donanımlarının arttırılmasıdır.
Bu amaçla Göğüs Hastalıkları Hastanelerinin yaygınlaştırılması, bu hastanelerin ihtiyaçlarının saptanması, insidansı ve mortalitesi en yüksek solunum sistemi hastalıkları arasında bulunan KOAH, Astım, Akciğer Kanseri, Pnömoni ve Tüberküloz hastalıklarını önleyici, rehabilite ve tedavi edici sağlık politikalarının oluşturulması ve bu hususta meclisin ve kamuoyunun bilgilendirilmesi amacıyla bir araştırma komisyonu kurulması gerekmektedir."
18.06.2014