Grup Başkanvekilimiz Meral Danış Beştaş'ın Gazete Karınca'ya verdiği röportaj:
Altıncı yılında HDP’ye yönelik operasyonları Gazete Karınca’ya değerlendiren partinin Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, ”4 Kasım 2016’da hukuka, Anayasa’ya aykırı bir düzenlemeyle Meclis’e, siyasete darbe yapıldı. HDP’yi hedef alan darbe bugüne kadar kesintisiz devam etti, ediyor ama attıkları her adımda onlar zayıflarken biz güçleniyoruz” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın 4 Kasım 2016’da gözaltına alınmasıyla başlayan sürecin çok daha önceden planlandığını vurgulayan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, amacın HDP’yi etkisiz kılmak olduğunu belirterek şunları söyledi:
Haziran 2015’te 80 milletvekili kazandık. AKP 2002’den bu yana ilk defa tek başına iktidar olamadı, yani kaybetti. Ardından çözüm sürecini askıya aldığını ilan edip, Kürt meselesinin olmadığını söylemeye başlarken, buna paralel olarak da partimize operasyon için düğmeye basıldı. Hukuka, Anayasa’ya aykırı bir düzenlemeyle, yani tek bir maddeyle partimize operasyon, siyasete darbe yapıldı. Bununla da kalmadı, bugüne kadar kesintisiz devam eden bir darbe süreci var. Sonuçta darbe dediğimiz şey, demokratik siyasetin engellenmesidir, ortadan kaldırılmaya çalışılmasıdır. Her zaman askeri olmaz, siyasi darbeler de olur, 4 Kasım da böyle planlı bir darbedir. O tarihten bu yana da Türkiye’de adım adım tahakküm edilen bir totaliter tek adam rejimi var.
‘AKP, HDP’nin Türkiye toplumu ile kurduğu bağdan rahatsız oldu’
7 Haziran ve 1 Kasım’da HDP barajı geçmeseydi, AKP’nin HDP’ye böyle bir baskı yapmaya ihtiyaç duymayabileceğine dikkat çeken Beştaş, “Onlar HDP’nin Kürt sorununun çözümündeki tutumunu, Türkiye halklarıyla olan yakın bağını, ilk defa barajı aşmış olmasını kendi iktidarlarına engel olarak gördüler” dedi ve ekledi:
7 Haziran seçimlerinde AKP, HDP’nin bağımsız adaylarla seçime girmesini çok istedi. Çünkü AKP; HDP’nin Türkiye toplumu ile kurduğu bağdan rahatsız oldu. Aradaki bağı istemedi, birlikte mücadelelerini istemedi. Kürt sorununu çözümsüz bırakmak, Kürt halkının inançlarını istismar ederek bütün Türkiye halkları gibi Kürt halkını da kendi arkasına takmak istedi, hala da istiyor.
15 Temmuz darbe girişiminin, 4 Kasım sürecini kolaylaştırdığının altını çizen Beştaş, AKP’nin hala 15 Temmuz’u kullanmaya devam ettiğini belirtti.
4 Kasım sürecinde 1 hafta boyunca bütün internetin tüm ülkede yavaşlatıldığını, bazı yerlerde kesildiğini ve sosyal medyanın kullanılamadığını kaydeden Beştaş, “Bu, darbenin ne kadar planlı ve yaygın olduğunu gösterdi. Ses çıkartmak isteyen herkese çok ağır kolluk şiddeti ve gözaltı uygulandı. Ama tüm bunlara karşı biz hep dik durduk, durmaya da devam ediyoruz. Şüphesiz çok büyük bedeller ödüyoruz, ödedik. Ancak bu ülkede neler yapılmak istendiğini biliyoruz. Tüm demokrasi güçleriyle ortak bir mücadele ile bunlarla başa çıkacağımıza inanıyoruz. Bu ülke bizim, biz burada doğduk, büyüdük, burada yaşıyoruz. Mücadeleyi devam ettirmek için milyonlarca sebebimiz var” dedi.
HDP’ye operasyonlar sürerken gerçekleştirilen 16 Nisan referandumuna da değinen Beştaş, “Referandum, eş başkanlarımızın cezaevinde tutulduğu bir dönemde yapıldı. Selahattin Demirtaş, cumhurbaşkanı adayıydı ancak cezaevinde olduğu için kampanyasını yürütemedi. O dönem yapılan tüm değişiklikler aslında hukuk dışı, gayrimeşru çünkü parlamentonun 11 milletvekili parlamentoda yoktu. Biz o dönemde hem komisyon sürecinde, hem de referandumdan önce milletvekillerimizin mutlaka parlamentoda olması gerektiğine dair defalarca Meclis Başkanlığı’na başvurularda bulunduk. Taleplerimizi keyfi sebeplerle reddettiler. AKP’nin en büyük muradı olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni en az itirazla, yani HDP’yi kendilerince etkisizleştirerek geçirmekti. Şu anda bunun bütün sonuçlarını tüm Türkiye yaşıyor” ifadelerini kullandı.
‘Biz bir suç işlemedik, en büyük suçları işleyenler iktidarda’
HDP Grup Başkanvekili Beştaş muhalif güçlere, demokrasi dinamiklerine yönelik saldırıların her zaman art arda geldiğini ifade ederek “Gelmeye de devam ediyor. Biz ‘Bu HDP’ye yapılıyor, bizi ilgilendirmez’ söylemi AKP’ye güç verir, sonraki adım diğer kesimlerdir’ dedik. Ne yazık ki söylediklerimiz çıktı. Şu anda en çok fezlekesi olan parti biziz, bizden sonra ise CHP” dedi ve ekledi:
TBMM’de bulunan 1673 fezlekenin 1282’si bize ait. Ama bizim en büyük gücümüz umudumuz, haklı olmak ve gerçekleri savunmak. Çünkü biz bir suç işlemedik. En büyük suçları işleyenler bugün iktidarda ve iktidarın ortağı. İktidar, uyuşturucu ve yolsuzluktan dolandırıcılığa kadar pek çok suç işliyor. Bize isnat edilen fiillerin tamamı ise siyaset yapma hakkımıza dair. Biz siyaset yapıyoruz ve demokratik siyaseti savunuyoruz. Türkiye’de hakikati savunduğumuz için bu baskılarla mücadele ediyoruz ve bunu anlatmaya devam ettik. Tek bir an bile duraksamadık, tek bir an bu yoldan vazgeçme gibi bir tartışmamız olmadı.
‘HDP’yi kapatma kararını hukuk değil, siyaset verecek’
HDP hakkında açılan kapatma davası hakkında da bilgi veren Beştaş, “Geçtiğimiz hafta Anayasa Mahkemesi (AYM), kapatma davası dosyasına sunulan ek delillere ilişkin savunma için 30 gün ek süre verdi. Önümüzde hem bizim, hem de savcılığın sözlü savunma hakkı süreci var. Bu dava da 4 Kasım 2016’dan beri HDP’ye karşı yürütülen sürecin bir parçası gibi duruyor. Bu dava hukuki değil. Bahçeli’nin haftalarca kampanya yaptığını, grup toplantılarında çağrılar yaptığını bütün dünya biliyor. Bu tamamen siyasetin ısmarlaması ile hazırlanan bir dava. Ismarlama o kadar açık ve net ki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı istemeden gerçeği söyleyerek ‘Elimizden geleni yaptık’ demişti. Geçmişte de kapatma davaları açıldı, partiler kapatıldı ama hiçbir zaman o partilerin düşünceleri kapatılamadı, mücadeleleri engellenemedi, büyümesi engellenemedi. Biz HDP’yi savunuyoruz, savunmaya da devam edeceğiz. Suç işleyen biz değiliz, suç işleyenler bu davayı açanlar ve açtıranlardır. Bu konuda halkımızı da seçeneksiz bırakmayacağız. Sonuç ne olursa olsun biz yolumuzda yürümeye, mücadele etmeye devam edeceğiz. Attıkları her adım geri tepti, onlar zayıflıyor biz güçleniyoruz” şeklinde konuştu.
HDP’nin kapatılması için hukuki hiçbir gerekçenin olmadığını vurgulayan Beştaş, şunları söyledi:
Ancak kapatma kararını hukuk değil siyaset verecek. Bu yüzden de partimizin kapatılması halinde çok sayıda seçeneğimiz, senaryomuz var, hazırız. Selahattin Demirtaş’ın da dediği gibi biz bu gemiyi limana ulaştıracağız. Biz sadece milletvekilleri ya da yöneticilerden ibaret değiliz. HDP olarak bizler milyonlarca insanın iradesi olarak buradayız. Onlara karşı da çok büyük sorumluluklarımız var. Kapatılma kararına karşı oluşabilecek her senaryoda hiç kimse merak etmesin HDP yolda kalmaz, HDP yoluna devam eder.
‘AİHM ihlal kararı verecek, ancak Türkiye bu kararları tanımıyor’
Tutuklu milletvekilleri hakkında AİHM’in 8 Kasım’da açıklayacağı karara ilişkin de değerlendirmede bulunan Beştaş, “Bizce milletvekillerimizin haksız tutuklanmasına dair AİHM Türkiye hakkında mahkumiyet kararı verecek. Çünkü AİHM baştan sona zaten bütün sürecin Anayasa’ya aykırı olduğunu ilan etti. Ancak ne yazık ki AİHM kararlarının uygulanmadığı bir iklimdeyiz. Şu anda AİHM kararlarına göre Kobane protestolarının da suç olmadığı en üst düzey mahkeme kararı ile ilan edildi. Büyük Daire, hukuken altın niteliğinde bir karardır ve dünyanın her yerinde geçerlidir. Buna rağmen Kobane davası devam ettiriliyor. Yani AİHM kararları tanınmıyor” dedi.
Röportaj: Esra Tokat
3 Kasım 2022