IŞİD’in ağır silahlarla Kobane’ye karşı yürüttüğü kesintisiz kuşatma ve işgal savaşında 25 günü geride bıraktık. Onbinlerce insan, yaşadığı topraklarını terketmek zorunda kaldı, kadınlar ve çocuklar yollara düştü, akrabalarının yaşadığı Suruç’a akın etti. Ancak, AKP Hükümeti, sınırı sığınmacılara kapattı, bu nedenle 9 yaralı sınırda yaşamını kaybetti, sınır kapısında bir kadın askerlerin tecavüzüne uğradı. Kobane halkı, gıda ve silah ambargosu altında, AKP ve emperyalist dünya tarafından IŞİD’in katliamına terkedilmiş durumdadır. IŞİD’e karşı koalisyon kuran ülkelerin, IŞİD katliamlarıyla ilgilenmediği, asıl amacının IŞİD bahanesiyle Ortadoğu’ya ve Suriye’ye müdahale etmek istedikleri anlaşılmıştır. Günlerdir koalisyon, IŞİD’in Kobane saldırılarına hiçbir etkisi olmayan göstermelik bombalamalarla yetinmekte, AKP Hükümeti, Rojava yönetimine boyun eğdirmek için şantaj politikası yürütmektedir. AKP Hükümeti, Kobane’ye koridor açılmasını engelleyerek ve Kobane ile dayanışmak için Suruç’a giden halka saldırarak, ülke içinde Kobane dayanışma eylemlerine onlarca insanın yaşam hakkını hedef alan saldırılarıyla IŞİD’e desteğini sürdürmektedir.

Son olarak, Savaşa Karşı Kadın İnsiyatifi’nin Kobane katliamına dikkat çekmek için Atatürk Havalimanında yapmak istediği eylemde 46 kadın dövülerek, saçlarından çekilerek, cinsiyetçi küfürlerle ve fiili taciz uygulanarak gözaltına alınmıştır. Öte yandan, bir kadın kazanımı olan yerel yönetimlerde eşbaşkanlık uygulamaları için Diyarbakır Valiliğinin talebi ile yürütmenin durdurulması kararı verilmiştir. Bu gelişmeler, Hükümet’in kadın düşmanı, barış ve çözüm düşmanı yüzünü bir kez daha açığa çıkarmıştır.

Türkiye, S. Arabistan, Katar, ABD, İsrail, NATO bloku ile birlikte El Nusra, ÖSO ve IŞİD gibi örgütler aracılığıyla Suriye, Rojava, Gazze, Şengal’de farklı inanç ve halk kimliklerine, halkların özgür geleceğini belirleme hakkına, kadınların özgürlük mücadelesine karşı kıyıcı bir savaş yürütülüyor. İsrail’in Gazze saldırılarında bini aşkın kadın, çocuk bombalarla katledildi, evleri, su kaynakları tahrip edildi. Suriye iç savaşında yüzbinlerce insan katledildi, milyonlarcası yurtlarını terke zorlandı. Binlerce Ezidi, Kürt ve Arap kadın IŞİD tarafından katledildi, göç ettirildi, kaçırıldı, pazarlarda satıldı, tecavüz edildi, kadınların dışarı çıkması yasaklandı, sünnet zorunluluğu getirildi.

IŞİD ve bölge devletlerinin zulüm politikaları, ancak Ortadoğu halklarının özgürlük ve eşitlik temelinde ortak mücadelesi ile değiştirilebilir. Rojava, insanlık dışı savaşı yürüten güçlerin hedefinde olduğu kadar, bu güçlere karşı yürütülecek mücadele ve direnişin de dayanağı olmuştur.

Rojava kadın devrimidir, halkların demokratik özyönetimidir. Gücünü kadın devriminden alan YPJ li kadın savaşçılar kadın düşmanı IŞİD’e karşı aktif savunma yürütüyor. Arin Mikran gibi yüzlerce kadın savaşçı, insanüstü bir direnişle, yurtlarını, özgürlüklerini savunuyor. Tüm dünyanın kadın örgütlerini Rojava kadın devrimini savunmaya, IŞİD ve emperyalist güçlere karşı Ortadoğulu kadınlarla dayanışmaya çağırıyoruz.

Başta Ortadoğu’nun Arap, Kürt, Türk, Türkmen, Asuri, Ezidi, Sünni, Alevi, Hıristiyan, Musevi tüm halklardan kadınlarına sesleniyoruz: IŞİD vahşetini durdurmak, emperyalist savaş ve katliamlara izin vermemek, kadın özgürlüğünü savunmak için kadın dayanışmasını örgütlemeye, Ortadoğu kadın koalisyonu kurmaya çağırıyoruz.

AKP Hükümeti’nin aileyi merkeze alan, kadını yok sayan, erkek egemenliğine dayalı cinsiyetçi ve muhafazakar politikaları, 4+4+4 eğitim sistemi, eğitim müfredatının daha fazla dinselleştirilmesi ve cinsiyetçi içeriği; birçok yönden IŞİD politikalarıyla benzeşmekte, kadınlara yönelik ayrımcılığı, erkek şiddetini ve kadın cinayetlerini artırmaktadır. Cinsiyetçi politikalarla LGBTİ'lerin yaşam alanlarının daraltılmakta, nefret cinayetleri ve intiharlar rutinleşmektedir.

Gerek Türkiye ve gerekse Ortadoğu’da kadın özgürleşmesine karşı büyük bir ideolojik saldırı ve şiddet sürdürülmekte. Bu saldırılara karşı öz örgütlenmemizi güçlendirmek, 25 Kasım haftası etkinliklerinde Ezidi, Türkmen, Kürt, Suriyeli kadınlarla dayanışmayı öne çıkarmak üzere sınır bölgesinde bir mitingin gerçekleştirilmesi, çeşitli mücadelelerin büyütülmesi, kadın dayanışması başlıca gücümüz olacaktır.

Savaş, militarizm, milliyetçilik ve erkek egemenliğiyle birlikte en fazla kadınları vuruyor. Bu nedenle Kürt sorununun bir an evvel barışçı çözüme kavuşturulmasını, Hükümet tarafından müzakere sürecinde somut adımlar atılması, anadilde eğitim hakkının yaşama geçirilmesi, hasta tutukluların serbest bırakılması, Rojava statüsünün tanınması, acil olarak Kobane’ye destek koridoru açılması temel taleplerimiz arasındadır.

Kadınların müdahil olmadığı barış süreçleri, kalıcı olamıyor ve sonunda kadınlar aleyhine sonuçlar doğurabiliyor. Kobane dayanışma eylemleri boyunca karşı karşıya kaldığımız ırkçı erkek şiddeti, kadınların barış süreçlerine müdahil olmasının önemini kat be kat artırmıştır. Bütün kadınları mahallelerden başlayarak barışı toplumsallaştırmaya, barışı inşa etmeye çağırıyoruz.

Kadınlar olarak binlerce yıldır yaşadığımız eşitsizlikler kapitalist ataerkil sistemle daha da artmıştır. Kadınların cinsiyetçi toplumsal işbölümü ile esas olarak ev içinde yemek, temizlik, çocuk-yaşlı ve hasta bakımı gibi “yeniden üretim” zemininde harcadığı emeğin yanısıra, tarımda ve pek çok aile işyerindeki emeği de “aile işçiliği” olarak ücretlendirilmemiş emek statüsündedir. Kadınların ücretli emek alanındaki konumu da, ücretsiz kadın emeğinin koşullamasıyla ikincilleştirilmiştir.

Kadın emeğinin ikincilleştirilerek esnek, kuralsız, güvencesiz, taşeron çalışma biçimlerine sıkıştırılmasına karşı mücadele etmek; tarım işçileri, ev işçileri, ev eksenli çalışanlar, atölye çalışanları gibi en fazla sorun yaşanan alanlarda kadın işçilerin örgütlenmesinin desteklenmesi, geliştirilmesi, işçi sağlığı ve güvenliği koşullarının kadınların çalıştığı tüm alanlarda sağlanması özel önem taşımaktadır.

Hem savaş mağduru Suriyeli, Rojavalı, Şengalli kadınların ve hem de çeşitli sosyal-ekonomik nedenlerle başka ülkelerden gelen göçmen kadınların gıda, barınma ve iş haklarının sağlanması, cinsel şiddete ve ırkçılığa karşı kadın dayanışması için mücadeleyi büyütmeliyiz.

HDK Kadın Meclisleri olarak tüm kadınları; her il ve ilçede, geniş bir örgütlenme atağı başlatmaya, kadın cinayetlerine, iş cinayetlerine, esnek-güvencesiz-taşeron çalışmaya, IŞİD vahşetine ve ırkçılığa karşı, kadın özgürlüğü ve barış için örgütlenmeye, mücadeleye çağırıyoruz.

-ORTADOĞU’DA SAVAŞA HAYIR!
-IŞİD’E DEĞİL ROJAVA’YA, ŞENGAL’E, GAZZE’YE DESTEK!
-KADINLAR IŞİD’E GEÇİT VERMEYECEK!
-ROJAVA KADIN DEVRİMİNİ SAVUNACAĞIZ!
-KADINA SAVAŞA HAYIR!
-KADIN CİNAYETLERİNE-SAVAŞA İSYANDAYIZ, ÖRGÜTLÜYÜZ, GÜÇLÜYÜZ!
-ÜCRETSİZ-ÜCRETLİ KADIN EMEĞİ SÖMÜRÜSÜNE SON!
-POLİTİK EŞİTLİK, EŞİT TEMSİL, EŞBAŞKANLIK KAZANIMLARIMIZDIR, VAZGEÇMEYECEĞİZ!

HDK/ HDP KADIN MECLİSİ